uzaktaki - Turkish English Dictionary
History

uzaktaki



Meanings of "uzaktaki" in English Turkish Dictionary : 4 result(s)

Turkish English
General
uzaktaki out adj.
uzaktaki further adj.
uzaktaki ulterior adj.
uzaktaki farther adj.

Meanings of "uzaktaki" with other terms in English Turkish Dictionary : 82 result(s)

Turkish English
General
uzaktaki ışıklar distant lights n.
ana merkezden uzaktaki bir postane şubesi branch n.
uzaktaki bir şeyin yükselerek belirmesi loom n.
uzaktaki birinin gönderdiği selam mesajı greeting n.
uzaktaki arazi outground n.
uzaktaki ada outlier n.
uzaktaki kısım outpart n.
ana merkezin uzaktaki şubesi outpost n.
uzaktaki sığır veya koyunların ana bina veya istasyona sürülmesi outrun n.
uzaktaki orman yangınlarının yerini tespit eden bir araç protractor n.
(denizde uzaktaki bir nesneyi) yaklaşarak görünür hale getirmek rise v.
daha uzaktaki farther adj.
en uzaktaki farthest adj.
en uzaktaki furthermost adj.
en uzaktaki outmost adj.
en uzaktaki endmost adj.
uzaktaki yerde outside adv.
Phrasals
merkezden uzaktaki bir yere gitmek go up v.
Proverb
uzaktaki su yakındaki ateşi söndüremez distant water will not quench a fire nearby
Colloquial
uzaktaki birine seslenirken kullanılan bir ünlem yoo-hoo interj.
Idioms
uzaktaki bir şeyin tam konumu fix on something n.
Politics
bazı devletlerin yetkisi kapsamında olduğunu savunduğu kıyıdan 12 mil uzaktaki deniz suları twelve-mile limit n.
merkezden uzaktaki vali provincial governor n.
Technical
uzaktaki nesneleri çizmeye ve ölçmeye yarayan, kamera ve teleskobun birleşimi bir tür araç telemetrograph n.
uzaktaki depolama motoru remote storage engine n.
uzaktaki depolama sunucusu remote storage server n.
uzaktaki nesnelere ulaşmak için kullanılan uzun bir alet long-arm n.
Computer
uzaktaki istemciler remote clients n.
uzaktaki adres remote address n.
uzaktaki depolama birimi remote storage n.
uzaktaki sistem remote system n.
uzaktaki durum remote status n.
uzaktaki sistem hatası remote system error n.
uzaktaki aracı parolası remote password n.
uzaktaki ad remote name n.
uzaktaki sunucu remote server n.
uzaktaki dizili alanları otomatik süz auto-filter remote indexed fields expr.
uzaktaki bekletildi remote paused expr.
Informatics
uzaktaki aygıt remote device n.
Telecom
uzaktaki nesneleri çizmeye ve ölçmeye yarayan, kamera ve teleskobun birleşimi bir tür araç telemetrograf n.
uzaktaki bilgisayara veri girişi/çıkışı için kullanılan cihaz teleprinter n.
en uzaktaki uç far end n.
uzaktaki cihaz remote device n.
uzaktaki kabuk protokolü remote shell protocol n.
uzaktaki ana bilgisayar remote host n.
uzaktaki ana sistem remote host n.
uzaktaki işaret distant signal n.
Electric
elektrik iletimi sayesinde uzaktaki nesneleri görünür hale getirmeye yarayan cihazlara verilen isim telelectroscope n.
Mechanic
uzaktaki bir cihazı çalıştırmaya yarayan mekanizmalara ilişkin telemechanic adj.
Marine
uzaktaki karaları veya gemileri görme becerisi nauscopy n.
Medical
radyolog tarafından yorumlanmak üzere röntgenin uzaktaki bir yere iletimi teleradiology n.
Optics
uzaktaki nesneleri çizmeye ve ölçmeye yarayan, kamera ve teleskobun birleşimi bir tür araç teliconograph n.
uzaktaki nesnelerin yakındakilere göre daha iyi görülebildiği bir göz bozukluğu hypermetropy n.
uzaktaki bir nesneyi görebilmek için gözlerin dışa dönmesi divergence n.
Physics
galaksi gibi büyük kütleli nesnelerin çekim kuvveti nedeniyle uzaktaki nesnelerin görüntüsünün kırılmış ve bozulmuş gibi görünmesi gravitational lens n.
galaksi gibi büyük kütleli nesnelerin çekim kuvveti nedeniyle uzaktaki nesnelerin görüntüsünün kırılması veya bozulması gravitational lensing n.
Biology
okyanusta kıta sahanlığından uzaktaki 200 metreyi aşan derinliklerde yaşayan oceanic adj.
Astronomy
uzaktaki nesnelerin stereoskopik olarak gözlenmesine imkan sağlayan iki gözlü dürbün teleskobu telestereoscope n.
yörüngede dönen cisme en uzaktaki nokta apoapsis n.
4-10 milyar ışık yılı uzaktaki kuvvetli radyo dalgaları yayan gök cisimleri quasars n.
uzaktaki galaksilerin uzaklaşma hızının gözlemciye olan uzaklıkları ile orantı olduğu genellemesi hubble law n.
uzaktaki galaksilerin uzaklaşma hızının gözlemciye olan uzaklıkları ile orantı olduğu genellemesi hubble's law n.
uzaktaki nesneleri ayırt edebilen telescopic adj.
Botanic
tohum göbeğinden en uzaktaki ekstremitede yer alan antitropal adj.
Geography
uzaktaki bölge outpart n.
Meteorology
birbirinden çok uzaktaki hava olaylarının birbirini etkilemesi teleconnection n.
Military
silahı uzaktaki bir nesneye doğrultmak train a gun v.
Sport
(beyzbolda) koşucunun puan almak için dokunmak zorunda olduğu köşenin vurucudan uzaktaki kısmı outside n.
normal kayak pistlerinden uzaktaki hazırlıksız bir alanda off-piste adv.
normal kayak pistlerinden uzaktaki izinsiz alanda off-piste adv.
Basketball
topu potaya kadar sürdükten sonra potadan uzaktaki bir oyuncuya pas atmak kick out v.
Baseball
puan almak için dokunulması gereken köşenin vurucudan uzaktaki tarafından geçen outside adj.
Chess
satrançta tahtanın merkezini piyonlar yerine uzaktaki taşlar ile kontrol eden hypermodern adj.
Music
(bir diğerine) bir diyatonik derece uzaktaki nota second n.
Photography
uzaktaki görünür nesnelerin fotoğraflarını çeken cihaz telephote n.
kameraya telefoto lens takarak uzaktaki nesnelerin fotoğrafının çekilmesi telephotography n.
kameraya telefoto lens takarak uzaktaki nesnelerin fotoğrafını çekme yöntemi telephotography n.
uzaktaki görünür nesnelerin fotoğraflarını çeken cihazın lensine ait telephoto adj.
uzaktaki görünür nesnelerin fotoğraflarını çeken cihazın lens sistemine ait telephoto adj.
uzaktaki görünür nesnelerin fotoğraflarını çeken cihazın lensiyle ilgili telephoto adj.
uzaktaki görünür nesnelerin fotoğraflarını çeken cihazın sistemiyle ilgili telephoto adj.
Archaic
uzaktaki habitat outlay n.