yükümlü - Turkish English Dictionary
History

yükümlü



Meanings of "yükümlü" in English Turkish Dictionary : 25 result(s)

Turkish English
Common Usage
yükümlü liable adj.
General
yükümlü obligor n.
yükümlü obligator n.
yükümlü sponsor n.
yükümlü obligee n.
yükümlü compulsory adj.
yükümlü amenable adj.
yükümlü obliged adj.
yükümlü fain adj.
yükümlü obligated adj.
yükümlü responsible adj.
yükümlü incumbent adj.
yükümlü answerable adj.
yükümlü obligate adj.
yükümlü committed adj.
yükümlü comptible [obsolete] adj.
yükümlü pulsive adj.
yükümlü upon the spot adj.
yükümlü in charge of prep.
Trade/Economic
yükümlü declarant n.
yükümlü taxpayer n.
yükümlü incumbent adj.
Law
yükümlü obligant n.
yükümlü dependent adj.
Archaic
yükümlü sponsible [dialect] adj.

Meanings of "yükümlü" with other terms in English Turkish Dictionary : 94 result(s)

Turkish English
General
bir kimsenin kanunen bakmakla yükümlü olduğu kimseye bakmaması nonsupport n.
bir kimsenin kanunen bakmakla yükümlü olduğu kimseye bakmaması non-support n.
yükümlü olma beholdingness n.
kamu postalarını korumakla yükümlü memur mail guard n.
maaşsız çalışmakla yükümlü kimse bond servant n.
maaşsız çalışmakla yükümlü kimse bond-servant n.
maaşsız çalışmakla yükümlü olma bondmanship n.
maaşsız çalışmakla yükümlü kimse bond-servant n.
yükümlü olma boundness n.
başkasına karşı yükümlü olan kimse obligee n.
yükümlü olmama disobligation n.
yükümlü olmama disobligement n.
bakmakla yükümlü olunan kişiler dependents n.
postaları taşımakla yükümlü kimse post [obsolete] n.
bakmakla yükümlü olunan kişi sayısı number of dependents n.
kurumun dosyalarını muhafaza etmekle yükümlü çalışan filer n.
küçük ölçekli yangınları söndürmekle yükümlü kimse fireguard n.
vatandan uzakta görev yapan askerin bakmakla yükümlü olduğu kişilere düzenli olarak ödenen para separation allowance n.
yükümlü olmak be supposed to v.
bakmakla yükümlü olmak be liable to look after v.
bakmakla yükümlü olmak be obliged to look after v.
yükümlü olmak be liable at v.
yükümlü olmak be responsible for v.
yükümlü olmak behoove [scotland] v.
yükümlü olmak behove [scotland] v.
yükümlü olmak go v.
yükümlü olmak run v.
bakılmakla yükümlü olunan kişi olarak konaklayıp yemek cosher [ireland] v.
yükümlü kılınacak kişi charged adj.
yükümlü olmayan exempt adj.
yükümlü olmayan unobligated adj.
yükümlü olmayan unobnoxious adj.
…. ile yükümlü bound (by) adj.
ödemekle yükümlü on the hook adj.
tedarikle yükümlü on the hook adj.
sözleşmeyle yükümlü indented adj.
yükümlü bir şekilde obligedly adv.
Colloquial
(ingiltere'de) çalışanlarına sosyal sigorta yardımı yapmakla yükümlü devlet dairesi social [uk] n.
yükümlü olmak be asposed to (supposed to) v.
Idioms
birinin/bir şeyin sana bakmakla yükümlü olduğunu düşünmek think something/someone owes you a living v.
(birine) karşı yükümlü beholden to (someone) adj.
Trade/Economic
belge teslimiyle yükümlü olmayan taraf nonfiling party n.
bir işletmenin belirli dönem içinde ödemekle yükümlü olduğu sabit borç niteliğindeki faiz ödemelerini karşılamaya yetecek geliri interest coverage n.
bir işletmenin belirli dönem içinde ödemekle yükümlü olduğu sabit borç niteliğindeki faiz ödemelerini karşılamaya yetecek geliri interest cover n.
emekli ve varis (bakmakla yükümlü olunan) maaş ödemeleri retirement and survivors' pensions n.
hesap vermekle yükümlü kimse accountable person n.
hissedarlarının belirli bir miktara kadar şirketin tasfiye açığını garanti etmekle yükümlü olduğu şirket company limited by guarantee n.
karar verme sürecine katılmadan sadece kendilerine verilen görevleri yerine getirmekle ve yöneticilerine rapor vermekle yükümlü olan çalışanlar non-managerial employees n.
ödemede gecikmiş yükümlü tardy tax payer n.
vergi yönünden sürekli yükümlü kişi ya da işletmenin sürekli bulunduğu ve işlerini yürüttüğü yer fiscal domicile n.
yetkilendirilmiş yükümlü authorized economic operator (aeo) n.
fon tahsis edilen fakat acil durum operasyonu nedeniyle yükümlü olunmayacak maliyetler offset costs n.
Law
bakmakla yükümlü olunan kişi dependent n.
bakmakla yükümlü olunan çocuk dependent child n.
bakmakla yükümlü olunan kişiler dependants n.
bakmakla yükümlü olunan kişi dependant n.
bakmakla yükümlü olunan yaşlılar dependant elderly person n.
kanunen bakılmakla yükümlü olan kimseler legal dependents n.
yerel bir mahkemenin bakmakla yükümlü olduğu dava local action n.
kraliyet tarafından atanan, bölgesinde barışı muhafaza etmekle yükümlü sivil memur justice of the peace [uk] n.
yasaları uygulamakla yükümlü yetki birimi law n.
davalının davacının zararı karşısında aleyhte verilen bir kararla yükümlü tutulduğu davalarda verilen mahkeme emri writ of inquiry n.
(şirketin eski veya mevcut üyesi olarak) şirketin tasfiyesi halinde borçlarının ödenmesine katkıda bulunmakla yükümlü kimse contributory [uk] n.
malikin istila sırasında borazan öttürmekle yükümlü olduğu arazi mülkiyeti cornage n.
yükümlü tutmak enjoin v.
yükümlü olan obligated adj.
Politics
kararname gönderme göreviyle yükümlü devlet görevlisi referendary lawyer n.
çok uluslu kuvvetlere ve karargahlara lojistik destek sağlamakla yükümlü millet lead nation n.
Marine
deniz kurallarına göre başka bir gemiden uzak durmakla yükümlü burdened adj.
Petrol
petrol şirketlerinin herhangi bir sızma veya hasar nedeniyle zarar gören 3. şahısların tazminat talepleri karşısında ödemekle yükümlü oldukları toplam tazminat tutarı liability cap n.
Agriculture
kiracı çiftçinin mülk sahibine sunmakla yükümlü olduğu hizmet bondage [scotland] n.
ırgatın çiftçiye sunmakla yükümlü olduğu hizmet bondage [scotland] n.
çiftlikte çalışmakla yükümlü kimse bondager [scotland] n.
Social Sciences
(birtakım orta avustralya aborjin kabilelerinde) kabilesinden birinin ölümünün intikamını almakla yükümlü erkek kurdaitcha n.
bakmakla yükümlü olduğu en az bir çocuğu olan, haftada en az 16 saat çalışan ve kazançları düşük olan tek ebeveynlere verilen bir ödenek working families tax credit [uk] n.
bakmakla yükümlü olunan yakın aile üyeleri immediate dependents n.
eş ve hane halkının bir parçasını oluşturan yirmi bir yaşın altındaki bakmakla yükümlü olunan çocuklar immediate dependents n.
History
aşar vergisi ödemekle yükümlü tithable n.
askerlik görevi gereği at bakmakla yükümlü kimse hobbler [uk] n.
belirli süreyle biri için çalışmakla yükümlü olan kimse indentured servant n.
toprak kiracılarının hazır bulunarak efendisine hizmetle yükümlü olduğu feodal mahkeme suit court n.
belirli sayıda vatandaşın savaş gemisi donatmakla yükümlü olduğu bir antik yunan sistemi syntrierarchy n.
(antik yunan) savaş gemisi donatmakla yükümlü vatandaş syntrierarchy n.
Religious
papazın yerine getirmekle yükümlü olduğu görev duty n.
Military
gizli bir bilgiyi korumakla yükümlü kimse custodian n.
komutanlıkça masrafı karşılanan bakımla yükümlü şahıs command sponsored dependant n.
müşterek duyuruları yapma ve gönderme ile yükümlü askeri personel lead agent n.
abd ordusunun ölen mensuplarının bakmakla yükümlü oldukları kişilere refakat eden kimse blue bark n.
Hunting
(tilki avında) tazı sürüsünü, ava katılan kimseleri ve ekipmanı idare etmekle yükümlü kimse master of foxhounds n.
(tilki avında) tazı sürüsünü, ava katılan kimseleri ve ekipmanı idare etmekle yükümlü kimse mfh (master of foxhounds) abrev.
Cinema
flmlerin ses efektlerini stüdyoda hazırlamakla yükümlü sanatçı foley artist n.
Archaic
kendisine yardım eden hayırseverlerin ruhu için dua etmekle yükümlü olan düşkünler evi sakini bedeman n.
maaşsız çalışmakla yükümlü kadın bondmaid n.
Anthropology
dul kalınca ölen kocasının erkek kardeşiyle evlenmekle yükümlü kadın concubitant n.