yayılan - Turkish English Dictionary
History

yayılan



Meanings of "yayılan" in English Turkish Dictionary : 15 result(s)

Turkish English
General
yayılan expansive adj.
yayılan sprawling adj.
yayılan emanating adj.
yayılan spreading adj.
yayılan disseminative adj.
yayılan spanning over adj.
yayılan contagious adj.
yayılan permeating adj.
yayılan suffusive adj.
yayılan bandied adj.
yayılan distensive adj.
yayılan distent [obsolete] adj.
yayılan diffuse adj.
yayılan percurrent adj.
Military
yayılan jessant adj.

Meanings of "yayılan" with other terms in English Turkish Dictionary : 283 result(s)

Turkish English
Common Usage
yayılan ışınlar biçiminde radial adj.
merkezden yayılan biçimde radial adj.
General
çevreye yayılan kötü ya da zararlı madde effluvia n.
daire şeklinde yayılan dalga ripple n.
birkaç bölgeye yayılan salgın pandemic n.
yayılan dalga (radyo/telgraf vb'nden) transmission n.
sibirya'da çok geniş alana yayılan iğne yapraklı ağaçla kaplı bölge taiga n.
nükleer patlamada yayılan fallout n.
son derece hızlı biçimde yayılan ve kontrol altına alınamayan orman yangını crown fire n.
tepki ölçmek için yayılan haber ballon d'essai n.
fabrikalardan yayılan duman industrial smog n.
kültürel araçlar vasıtasıyla kolayca yayılan, özellikle çocukları ve kolay etkilenen insanları etkileyen yaygın bir düşünce ya da düşünce şekli meme n.
fikir, inanç yahut inanç sistemi, kültür aracılığıyla yayılan yahut anne babadan geçen kültürel miras, gözlemleme ya da iletişim araçları vasıtasıyla edinilen davranış şekli meme n.
sahne dışında seyircilerin duyması için yayılan ses noises off n.
bir kimseden yayılan ve başka insanları etkileyen özellik aura n.
yayılan şey emission n.
tabak kuyusundaki derilerin üstüne yayılan kabuk tabakası hat n.
yayılan sıvı gush n.
yayılan hava odor n.
hızla yayılan şey overrunner n.
yayılan şey overspread n.
ışık gibi yayılan manevi aydınlık irradiance n.
hızla yayılan etki, öğreti veya duygu contagion n.
kasıtlı yayılan haber plant n.
geniş kitlelere yayılan şey flood tide n.
başka aletlerde kullanılan yayılan çizgileri bulunan yuvarlak bir kart rose n.
enginlere yayılan stretch n.
merkezden yayılan ince çizgilerden oluşan bir desen halinde çatlamak veya parçalanmak spider v.
her tarafa yayılan permeative adj.
dışa doğru yayılan flaring adj.
her tarafa yayılan pervasive adj.
her tarafa yayılan (bitki) rampant adj.
bir merkezden yayılan radiate adj.
açılıp yayılan expansile adj.
ışıkla yayılan luminous adj.
geniş alana yayılan wide-reaching adj.
ışınlar biçiminde yayılan radiate adj.
merkezden çevreye yayılan radiate adj.
merkezi bir noktadan yayılan radiating adj.
düzensiz biçimde yayılan rambling adj.
kılcal damar gibi yayılan capillaceous adj.
ağızdan ağıza yayılan bandied adj.
yoğun bir şekilde veya geniş alanlara yayılan massy adj.
tüm dünyaya yayılan world adj.
aşırı bollukla büyüyen veya yayılan gross adj.
anormal bollukla büyüyen veya yayılan gross adj.
geniş zamana yayılan long-run adj.
enfeksiyon gibi yayılan infestive adj.
dışa doğru yayılan flue [dialect] [uk] adj.
kendi kendine yayılan self-propagating adj.
düzensiz yayılan sprawly adj.
dairesel bir noktadan yayılan çizgiler halinde tasarlanmış sunburst adj.
dairesel bir noktadan yayılan çizgiler halinde tasarlanmış sunray adj.
parlayarak yayılan lambently adv.
her tarafa yayılan bir şekilde pervasively adv.
yayılan bir şekilde radiately adv.
Proverb
yayılan bir haberi veya skandalı geri alamazsın you can't unring a bell
Colloquial
dalga dalga yayılan heyecandan kaynaklı mırıltılar ripple of excitement n.
dalga dalga yayılan heyecandan kaynaklı bir uğultu ripple of excitement n.
sarmaşık gibi büyüyen/yayılan aptallık krudzu n.
kulaktan kulağa yayılan haber bush telegraph expr.
Idioms
internet üzerinden yayılan bilgi word of mouse n.
e-posta, sosyal medya, bloglar gibi internet mecraları üzerinden/aracılığıyla yayılan bilgi word of mouse n.
internette yayılan bilgi word of mouse n.
e-posta yoluyla yayılan mesaj word of mouse n.
dünyaya/tüm insanlara yayılan mutluluk the gaiety of nations n.
kişiden kişiye yayılan söylenti/laf word on the wire n.
ağızdan ağıza yayılan söylenti/laf word on the wire n.
askerler arasında (tuvalette) yayılan/dolanan dedikodu/söylenti latrine rumor [dated] n.
askerler arasında (tuvalette) yayılan/dolanan dedikodu/söylenti latrine wireless [dated] n.
yayılan bir haberi/skandalı geri almaya çalışmak unring a bell v.
Media
yalnızca yan bantları yayılan genlik modülasyonlu dalga suppressed carrier modulation n.
Technical
bilgisayar ve büro makinelerinden yayılan yüksek frekanslı gürültünün ölçülmesi measurement of high-frequency noise emitted by computer and business equipment n.
bir kanalda yayılan fanlardan kaynaklanan ses gücü sound power radiated into a duct by fans n.
coğrafi olarak alanlara yayılan işlemlerin kontrolü control of geographically widespread processes n.
dışarıdaki sese karşı havada yayılan sesin yalıtımı airborne sound insulation against outdoor sound n.
elektriksel ve elektronik cihazların radyasyon yoluyla yayılan elektromanyetik enerjiye bağışıklığı the immunity of electrical and electronic equipment to radiated electromagnetic energy n.
ev ve benzeri yerlerde kullanılan elektrikli cihazlar tarafından havada yayılan gürültünün belirlenmesi determination of airborne acoustical noise emitted by household and similar electrical appliances n.
ev aletlerinden çevreye yayılan gürültü airborne noise emitted by household appliances n.
havada yayılan ses airborne sound n.
havayla yayılan gürültünün yüzey kaplama metodu ile ölçülmesi measurement of airborne noise by the enveloping surface method n.
hava ile yayılan sesin yalıtımı airborne sound insulation n.
herhangi bir kaynaktan yayılan fakat henüz çarpışmamış olan nötronlar virgin neutrons n.
havada yayılan akustik gürültü airborne acoustical noise n.
inşaat ve kazı makineleri tarafından yayılan gürültünün operatör pozisyonunda ölçülmesi measurement at the operator's position of noise emitted by earth-moving machinery n.
ışıma yoluyla yayılan ısıya direnç resistance to radiant heat n.
kazı makinelerinden yayılan dış gürültünün ölçülmesi measurement of exterior noise emitted by earth-moving machinery n.
kazı makineleri tarafından yayılan dış gürültü exterior noise emitted by earth-moving machinery n.
kazı makinelerinden yayılan dış gürültünün operatör mahallinde ölçülmesi measurement at the operators position of noise emitted by earth-moving machinery n.
kökenden yayılan izler radial marks n.
kompresörden yayılan gürültü airborne noise emitted by compressor n.
makine ve donanımdan yayılan gürültü noise emitted by machinery and equipment n.
makine tarafından yayılan ışımadan kaynaklanan risk risk arising from radiation emitted by machine n.
makinelerden yayılan tehlikeli maddelerin sağlığa zararlı olma risklerinin azaltılması reduction of risks to health from hazardous substances emitted by machinery n.
makine ve donanımlardan yayılan gürültü noise emitted by machinery and equipment n.
odalar arasında havada yayılan sesinin yalıtımı airborne sound insulation between rooms n.
odalararası yayılan ses yalıtımı room-to-room airborne sound insulation n.
odalar arasında hava ile yayılan ses yalıtımı airborne sound insulation between rooms n.
takım tezgahı tarafından yayılan hava ile taşınan gürültü airborne noise emitted by machine tool n.
yanan kablolardan yayılan duman yoğunluğunun ölçülmesi measurement of the density smoke emitted from burning cables n.
yayılan yansıtma faktörü diffuse reflectance factor n.
yayılan ses basınç seviyelerinin ölçülmesi measurement of emission sound pressure levels n.
yayılan mavi yansıtma faktörü diffuse blue reflectance factor n.
yayılan miktar emittance n.
birim yüzeyden saniyede yayılan enerji miktarı emittance n.
ses çoğaltıcıdan yayılan alçak ses woof n.
çabuk yayılan nonpersistent adj.
Computer
genellikle internetten kasıtlı olarak yayılan yanıltıcı hikaye veya yanlış bilgi turklebaum n.
minimum yayılan ağaç problemi minimum spanning tree problem n.
iki sayfaya yayılan two-page spread adj.
Telecom
etkin tek kutuplu yayılan güç effective monopole radiated power n.
sayısal radyo telefonlarından yayılan elektromanyetik alanlar radiated electromagnetic field from digital radio telephones n.
yayılan bozulma radiated disturbance n.
yayılan sinyalde bir bitlik değer chip n.
satır besleme yerine yayılan bir yayın sinyalinin alınmasıyla elde edilen off-air adj.
satır besleme yerine yayılan bir yayın sinyalinin alınmasıyla elde edilen off-air adv.
Mechanic
(enerji) yayılan dissipative adj.
Radio
emisyonları dikey koni şeklinde yayılan bir tür radyo vericisi z marker beacon n.
Architecture
merkezden yayılan bloklara sahip dairesel biçimli bir pencere mimarisi catharine wheel n.
merkezden yayılan bloklara sahip dairesel biçimli bir pencere mimarisi catherine wheel n.
yayılan ışın biçimli çizgilerin kullanıldığı (mimari) rayonnant adj.
Construction
kendiliğinden yayılan bireşim self propagating synthesis n.
Lighting
radyasyon kaynağından yayılan ışık akışının tükettiği güce oranı luminous efficacy n.
Automotive
dizel motorlardan yayılan kirletici gaz emisyonu emission of gaseous pollutants from diesel engine n.
motorlu taşıtlardan yayılan emisyonların oluşturduğu hava kirliliğine karşı alınacak tedbirler measures to be taken against air pollution by emission from motor vehicles n.
Marine
deniz yüzeyine yayılan petrolü toplayan gemi oil recovery vessel n.
denize yayılan petrolün verdiği zarar damage by oil spills n.
deniz yüzeyine yayılan petrol tabakası oil slick n.
yayılan enerji radiant energy n.
Medical
bazı radyoaktif maddelerden yayılan iyonizan radyasyon gamma rays n.
larenkse yayılan nüks tiroid papiller karsinomu recurrent papillary thyroid carcinoma involving larynx n.
nadir lokalizasyona yayılan iliopsoas absesi iliopsoas abscess spreading through an unusual location n.
orta hattan yayılan larengotomi thyrochondrotomy n.
suyla yayılan salgın waterborne outbreak n.
yayılan felç creeping paralysis n.
yayılan felç creeping palsy n.
yayılan lifler projection fibers n.
vücut üzerinde yayılan herhangi bir cilt hastalığı serpigo n.
yüzeyel yayılan malin melanom superficial spreading malignant melanoma n.
tüm dünyaya yayılan pandemic adj.
çabuk yayılan contagious adj.
virüs gibi yayılan viral adj.
kan dolaşımıyla yayılan hematogenous adj.
temasla yayılan contact adj.
(lezyon) hızla yayılan phagedenic adj.
hızla yayılan doku tahrip edici ülsere ait phagedenic adj.
hızla yayılan doku tahrip edici ülsere benzeyen phagedenic adj.
(lezyon) hızla yayılan phagedenous adj.
hızla yayılan doku tahrip edici ülsere ait phagedenous adj.
hızla yayılan doku tahrip edici ülsere benzeyen phagedenous adj.
Anatomy
parankima hücrelerinin ışın halinde yayılan şeritlerinden oluşup öz ile kabuğu birbirine bağlayan primer doku medullary ray n.
Pathology
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi generalized epilepsy n.
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi grand mal epilepsy n.
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi grand mal n.
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi epilepsia major n.
vücudun başka bir bölümünden yayılan bir hastalığın neden olduğu enfeksiyon autoinoculation n.
vücudun başka bir bölümünden yayılan bir hastalığın neden olduğu enfeksiyon auto-inoculation n.
vücut üzerinde yayılan herhangi bir cilt hastalığı sapego n.
hızla yayılan doku tahrip edici bir ülser türü phagedaena n.
hızla yayılan doku tahrip edici bir ülser türü phagedena n.
(lezyon) hızla yayılan phagedaenic adj.
hızla yayılan doku tahrip edici ülsere ait phagedaenic adj.
hızla yayılan doku tahrip edici ülsere benzeyen phagedaenic adj.
Dermatology
deride yayılan bir hastalık wildfire n.
Optics
görüntülenen nesnelerden yayılan termal enerjinin algılanıp kaydedilmesi ile meydana gelen görüntü thermal imagery n.
geniş kaynaktan yayılan (ışık) diffused adj.
Veterinary
babeziya bovis protozoanı tarafından yayılan bir büyükbaş hayvan hastalığı redwater n.
beyaz burun sendromu (yarasalar arasında hızla yayılan bir salgın) white-nose syndrome (wns) n.
hayvanlar arasında hızla yayılan hastalık epizootic n.
hayvanlar arasında hızla yayılan epizootic adj.
Gastronomy
(maltlama işleminde) çimlendirme için yayılan tahıl yığını piece n.
Math
sürekli ortamda yayılan uzun ve kısa dalgalar long and short waves propagating in a continuous medium n.
merkezden dışarı doğru yayılan dallardan oluşan grafik dendrimer n.
Logic
kitlelere yayılan circular adj.
Statistics
zamana yayılan longitudinally adv.
Physics
sıcaklığın bir sonucu olarak ısı veya ışık kaynağından yayılan elektromanyetik radyasyon thermal radiation n.
yüksek sıcaklık nedeniyle nükleer silahların meydana getirdiği enkazdan yayılan elektromanyetik radyasyon thermal x-rays n.
akkor maddeden yayılan iyon thermion n.
plazmada enine yayılan manyetohidrodinamik dalga alfvén wave n.
kristal katıların radyoaktif çekirdeklerinin gama ışınlarını yayıp yayılan ışınların diğer çekirdeklerce emilmesi mössbauer effect n.
fluoresans sırasında yayılan radyasyon fluorescence n.
plazmada enine yayılan manyetohidrodinamik dalgaya ait veya ilgili alfvén adj.
plazmada enine yayılan manyetohidrodinamik dalganın özelliklerini taşıyan alfvén adj.
plazmada enine yayılan manyetohidrodinamik dalgaya ait veya ilgili alfvénic adj.
plazmada enine yayılan manyetohidrodinamik dalganın özelliklerini taşıyan alfvénic adj.
Chemistry
bir başka madde içerisinde yayılan sıvı soaking up n.
Biology
leşlerden yayılan pis kokulu madde (yağ) collidine n.
her yere yayılan amphigaean adj.
karıncalarla yayılan myrmecochorous adj.
organizma boyunca yayılan percurrent adj.
Marine Biology
merkezi bir hücre kütlesinden yayılan çok sayıda iğne benzeri yalancı ayağa sahip çeşitli tatlı su protozoalarına verilen ad heliozoan n.
istiridye yatağına yayılan malzeme cultch n.
kabuklu balıkların kabuk zeminine yayılan malzeme cultch n.
merkezi bir hücre kütlesinden yayılan çok sayıda iğne benzeri yalancı ayağa sahip çeşitli tatlı su protozoalarıyla ilgili heliozoan adj.
merkezi bir hücre kütlesinden yayılan çok sayıda iğne benzeri yalancı ayağa sahip çeşitli tatlı su protozoalarıyla ilgili heliozoic adj.
Astronomy
genç ay kraterlerinden yayılan parlak çizgilerin her biri ray n.
yıldız içerisinde yayılan sismik dalgaların incelenmesi asteroseismology n.
güneşten yayılan sismik dalgaların incelenmesi helioseismology n.
galaksinin merkezinden milyonlarca ışık yılı uzağa yayılan muazzam radyo emisyon bölgeleri radio lobes n.
Zoology
asya'dan dünyaya yayılan bir ev haşeresi rattus rattus n.
asya'dan dünyaya yayılan bir ev haşeresi roof rat (rattus rattus) n.
Botanic
turuncu çiçekli, mercan kırmızısı tohumları olan yayılan dalı güney afrika ağacı cape kafferboom (erythrina caffra) n.
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot aleppo grass (sorghum halepense) n.
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot johnsongrass n.
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot means grass n.
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot johnson grass n.
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot evergreen millet n.
geniş kabuklu çiçekleri olan uzun ve yayılan bir ağaç australian bean tree (bauhinia hookeri) n.
hızlı yayılan bir yabani ot scutch (agropyron repens) n.
hızlı yayılan bir yabani ot couch grass (agropyron repens) n.
hızlı yayılan bir yabani ot scutch grass (agropyron repens) n.
kışın büyüyüp yayılan bir yavşan otu winterweed n.
kışın büyüyüp yayılan bir yavşan otu ivy-leaved speedwell n.
kışın büyüyüp yayılan bir yavşan otu veronica hederifolia n.
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot sorghum halepense n.
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot guinea grass n.
madagaskar'a özgü su yüzeyine yayılan kafes benzeri yaprakları olan bir su bitkisi ouvirandra (aponogeton madagascariensis) n.
radikula üzerindeki herhangi bir kısımdan yayılan kökler secondary roots n.
yayılan yapıya sahip olan radiate adj.
sapın apeksinden yayılan veya ayrılan ( temel damarların) radiate-veined adj.
büyütülen ve yayılan (bazı çiçekler) radiatiform adj.
papatların çiçek başlarında olduğu gibi yayılan ya da yayılmaya benzer yapıya sahip olan radiate adj.
her bölgeye yayılan amphigean adj.
seyrek bir şekilde yayılan effuse adj.
sinirleri tabandan yayılan (yaprak) basal-nerved adj.
hayvanlar tarafından yayılan tohumlu epizoic adj.
hayvanlar tarafından yayılan meyveli epizoic adj.
sporları veya tohumları hayvanlarca yayılan (bitki) zoochorous adj.
yukarıya doğru genişleyip yayılan tüpü olan hypocraterimorphous adj.
yayılan bitkilere ait clambering adj.
yayılan bitkiler ile ilgili clambering adj.
geniş alana yayılan (sürüngen gövde) diffuse adj.
bir nokta veya eksenden dallanarak yayılan divaricate adj.
(bitki) ekildikten sonra doğal olarak yayılan subspontaneous adj.
Breeding
geniş alana yayılan hayvanların bir araya getirilip toplanması drive n.
Tobacco
(tütünü) fırına bağlı boru veya bacalardan yayılan ısı ile tütsülemek flue-cure v.
Forestry
geniş alana yayılan çok şiddetli yangın firestorm n.
Social Sciences
kitle iletişim araçları ile geniş kitlelere yayılan kültür mass culture n.
kitle iletişim araçları ile bağlantılı olup geniş kitlelere yayılan sanatsal ve entelektüel kültür masscult n.
Linguistics
birçok dile yayılan interlingual adj.
Religious
bir dağın tepesinde isa'nın bedeninden birdenbire yayılan nur transfiguration n.
bir dağın tepesinde isa'nın bedeninden birdenbire yayılan nur transfiguration of jesus n.
bir dağın tepesinde isa'nın bedeninden birdenbire yayılan nur transfiguration day n.
bir dağın tepesinde isa'nın bedeninden birdenbire yayılan nur august 6 n.
ağızdan ağıza yayılan sözlü ve geleneksel dini öğretiler unwritten doctrines n.
algonkin inancında dünyaya yayılan ve hem ruhlarda hem de insanlarda farklı derecelerde bulunan doğaüstü bir güç manito n.
algonkin inancında dünyaya yayılan ve hem ruhlarda hem de insanlarda farklı derecelerde bulunan doğaüstü güç manitu n.
algonkin inancında dünyaya yayılan ve hem ruhlarda hem de insanlarda farklı derecelerde bulunan doğaüstü güç manitou n.
Environment
gemiler tarafından yayılan sesin ölçülmesi measurement of sound emitted by vessels n.
hava ile yayılan gürültü airborne acoustical noise n.
makine tarafından yayılan ışımadan oluşan risklerin değerlendirilmesi assessment of risks arising from radiation emitted by machine n.
makine ve donanımlardan yayılan gürültü noise emitted by machinery and equipment n.
makine tarafından yayılan ışımadan oluşan risklerin azaltılması reduction of risks arising from radiation emitted by the machine n.
motorlu taşıtlardan yayılan emisyonlardan kaynaklanan hava kirliliği air pollution from emission from motor vehicles n.
su besleme tesislerinde kullanılan cihaz ve aletlerden yayılan gürültü noise emission from appliances and equipment used in water supply installations n.
ülke sularında ve limanlardaki teknelerden yayılan gürültünün ölçülmesi measurement of noise emitted by vessels on inland water-ways and harbours n.
Geography
belçika, lüksemburg ve fransa'ya yayılan ormanlık bir plato ardennes n.
kuzey afrika'da fas, cezayir ve tunus'a yayılan bir dağ silsilesi atlas mountains n.
ovaya yayılan nehir broad [dialect] [uk] n.
yamaçtan yağmur sularıyla yıkanıp bitişik araziye yayılan toprak materyali outwash n.
Geology
genellikle ışınım ile yayılan kütlelerde oluşan zeolitik bir mineral thomsonite n.
genellikle ışınım ile yayılan kütlelerde oluşan zeolitik bir mineral mesole n.
genellikle ışınım ile yayılan kütlelerde oluşan zeolitik bir mineral comptonite n.
insandan kaynaklanarak yayılan anthropogenically-emitted n.
üniform olmayan değişerek yayılan yer hareketi spatially nonuniform varying seismic excitation n.
yavaş yayılan sırtlar slow spreading ridges n.
yavaş yayılan okyanus ortası sırtlar slow-spreading mid-ocean ridges n.
topraktan yayılan zehirli veya kötü kokulu gaz mephitic n.
bir aralıkta yayılan ranging adj.
Military
roket isabet etmesi sonucu çevreye yayılan ağaç parçaları tree burst n.
istenmeden yayılan radyasyondan faydalanma unintentional radiation exploitation n.
yabancı ekipmanlardan yayılan elektromanyetik unsurların incelenmesiyle elde edilen istihbarat unintentional radiation intelligence n.
Hunting
yayılan bir bulut (duman, enkaz) mushroom n.
Photography
fotoğraf lambasından yayılan kısa ve parlak ışık seli flashlight n.
Archaic
efsane gibi dilden dile yayılan circular adj.
Entomology
abd'nin güneybatı ve orta kesimlerinde yetişip ve karayipler'e yayılan, aslen japonya'ya özgü bir sivrisinek asian tiger mosquito (aedes albopictus) n.
abd'nin güneybatı ve orta kesimlerinde yetişip ve karayipler'e yayılan, aslen japonya'ya özgü bir sivrisinek forest mosquito n.
abd'nin güneybatı ve orta kesimlerinde yetişip ve karayipler'e yayılan, aslen japonya'ya özgü bir sivrisinek tiger mosquito n.
Slang
hızla yayılan metamfetamin kullanımı meth monster n.
salgın gibi yayılan metamfetamin kullanımı meth monster n.
askerler arasında (tuvalette) yayılan/dolanan dedikodu/söylenti latrinogram [dated] n.
bolca yayılan slathered adj.
Modern Slang
als hastalığı için bağış yapıp başından aşağı bir kova buz dökerek başka birine de aynısını yapması için meydan okumak suretiyle yayılan bir akım als ice bucket challenge n.