|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
yayılan ışınlar biçiminde |
radial adj.
|
|
2 |
Common Usage |
merkezden yayılan biçimde |
radial adj.
|
|
General |
|
3 |
General |
çevreye yayılan kötü ya da zararlı madde |
effluvia n.
|
|
4 |
General |
daire şeklinde yayılan dalga |
ripple n.
|
|
5 |
General |
birkaç bölgeye yayılan salgın |
pandemic n.
|
|
|
6 |
General |
yayılan dalga (radyo/telgraf vb'nden) |
transmission n.
|
|
7 |
General |
sibirya'da çok geniş alana yayılan iğne yapraklı ağaçla kaplı bölge |
taiga n.
|
|
8 |
General |
nükleer patlamada yayılan |
fallout n.
|
|
9 |
General |
son derece hızlı biçimde yayılan ve kontrol altına alınamayan orman yangını |
crown fire n.
|
|
10 |
General |
tepki ölçmek için yayılan haber |
ballon d'essai n.
|
|
11 |
General |
fabrikalardan yayılan duman |
industrial smog n.
|
|
12 |
General |
kültürel araçlar vasıtasıyla kolayca yayılan, özellikle çocukları ve kolay etkilenen insanları etkileyen yaygın bir düşünce ya da düşünce şekli |
meme n.
|
|
13 |
General |
fikir, inanç yahut inanç sistemi, kültür aracılığıyla yayılan yahut anne babadan geçen kültürel miras, gözlemleme ya da iletişim araçları vasıtasıyla edinilen davranış şekli |
meme n.
|
|
14 |
General |
sahne dışında seyircilerin duyması için yayılan ses |
noises off n.
|
|
15 |
General |
bir kimseden yayılan ve başka insanları etkileyen özellik |
aura n.
|
|
16 |
General |
yayılan şey |
emission n.
|
|
17 |
General |
tabak kuyusundaki derilerin üstüne yayılan kabuk tabakası |
hat n.
|
|
18 |
General |
yayılan sıvı |
gush n.
|
|
19 |
General |
yayılan hava |
odor n.
|
|
20 |
General |
hızla yayılan şey |
overrunner n.
|
|
21 |
General |
yayılan şey |
overspread n.
|
|
22 |
General |
ışık gibi yayılan manevi aydınlık |
irradiance n.
|
|
23 |
General |
hızla yayılan etki, öğreti veya duygu |
contagion n.
|
|
24 |
General |
kasıtlı yayılan haber |
plant n.
|
|
25 |
General |
geniş kitlelere yayılan şey |
flood tide n.
|
|
|
26 |
General |
başka aletlerde kullanılan yayılan çizgileri bulunan yuvarlak bir kart |
rose n.
|
|
27 |
General |
enginlere yayılan |
stretch n.
|
|
28 |
General |
merkezden yayılan ince çizgilerden oluşan bir desen halinde çatlamak veya parçalanmak |
spider v.
|
|
29 |
General |
her tarafa yayılan |
permeative adj.
|
|
30 |
General |
dışa doğru yayılan |
flaring adj.
|
|
31 |
General |
her tarafa yayılan |
pervasive adj.
|
|
32 |
General |
her tarafa yayılan (bitki) |
rampant adj.
|
|
33 |
General |
bir merkezden yayılan |
radiate adj.
|
|
34 |
General |
açılıp yayılan |
expansile adj.
|
|
35 |
General |
ışıkla yayılan |
luminous adj.
|
|
36 |
General |
geniş alana yayılan |
wide-reaching adj.
|
|
37 |
General |
ışınlar biçiminde yayılan |
radiate adj.
|
|
38 |
General |
merkezden çevreye yayılan |
radiate adj.
|
|
39 |
General |
merkezi bir noktadan yayılan |
radiating adj.
|
|
40 |
General |
düzensiz biçimde yayılan |
rambling adj.
|
|
41 |
General |
kılcal damar gibi yayılan |
capillaceous adj.
|
|
42 |
General |
ağızdan ağıza yayılan |
bandied adj.
|
|
43 |
General |
yoğun bir şekilde veya geniş alanlara yayılan |
massy adj.
|
|
44 |
General |
tüm dünyaya yayılan |
world adj.
|
|
45 |
General |
aşırı bollukla büyüyen veya yayılan |
gross adj.
|
|
46 |
General |
anormal bollukla büyüyen veya yayılan |
gross adj.
|
|
47 |
General |
geniş zamana yayılan |
long-run adj.
|
|
48 |
General |
enfeksiyon gibi yayılan |
infestive adj.
|
|
49 |
General |
dışa doğru yayılan |
flue [dialect] [uk] adj.
|
|
50 |
General |
kendi kendine yayılan |
self-propagating adj.
|
|
51 |
General |
düzensiz yayılan |
sprawly adj.
|
|
52 |
General |
dairesel bir noktadan yayılan çizgiler halinde tasarlanmış |
sunburst adj.
|
|
53 |
General |
dairesel bir noktadan yayılan çizgiler halinde tasarlanmış |
sunray adj.
|
|
54 |
General |
parlayarak yayılan |
lambently adv.
|
|
55 |
General |
her tarafa yayılan bir şekilde |
pervasively adv.
|
|
56 |
General |
yayılan bir şekilde |
radiately adv.
|
|
Proverb |
|
57 |
Proverb |
yayılan bir haberi veya skandalı geri alamazsın |
you can't unring a bell
|
|
Colloquial |
|
58 |
Colloquial |
dalga dalga yayılan heyecandan kaynaklı mırıltılar |
ripple of excitement n.
|
|
59 |
Colloquial |
dalga dalga yayılan heyecandan kaynaklı bir uğultu |
ripple of excitement n.
|
|
60 |
Colloquial |
sarmaşık gibi büyüyen/yayılan aptallık |
krudzu n.
|
|
61 |
Colloquial |
kulaktan kulağa yayılan haber |
bush telegraph expr.
|
|
Idioms |
|
62 |
Idioms |
internet üzerinden yayılan bilgi |
word of mouse n.
|
|
63 |
Idioms |
e-posta, sosyal medya, bloglar gibi internet mecraları üzerinden/aracılığıyla yayılan bilgi |
word of mouse n.
|
|
64 |
Idioms |
internette yayılan bilgi |
word of mouse n.
|
|
65 |
Idioms |
e-posta yoluyla yayılan mesaj |
word of mouse n.
|
|
|
66 |
Idioms |
dünyaya/tüm insanlara yayılan mutluluk |
the gaiety of nations n.
|
|
67 |
Idioms |
kişiden kişiye yayılan söylenti/laf |
word on the wire n.
|
|
68 |
Idioms |
ağızdan ağıza yayılan söylenti/laf |
word on the wire n.
|
|
69 |
Idioms |
askerler arasında (tuvalette) yayılan/dolanan dedikodu/söylenti |
latrine rumor [dated] n.
|
|
70 |
Idioms |
askerler arasında (tuvalette) yayılan/dolanan dedikodu/söylenti |
latrine wireless [dated] n.
|
|
71 |
Idioms |
yayılan bir haberi/skandalı geri almaya çalışmak |
unring a bell v.
|
|
Media |
|
72 |
Media |
yalnızca yan bantları yayılan genlik modülasyonlu dalga |
suppressed carrier modulation n.
|
|
Technical |
|
73 |
Technical |
bilgisayar ve büro makinelerinden yayılan yüksek frekanslı gürültünün ölçülmesi |
measurement of high-frequency noise emitted by computer and business equipment n.
|
|
74 |
Technical |
bir kanalda yayılan fanlardan kaynaklanan ses gücü |
sound power radiated into a duct by fans n.
|
|
75 |
Technical |
coğrafi olarak alanlara yayılan işlemlerin kontrolü |
control of geographically widespread processes n.
|
|
76 |
Technical |
dışarıdaki sese karşı havada yayılan sesin yalıtımı |
airborne sound insulation against outdoor sound n.
|
|
77 |
Technical |
elektriksel ve elektronik cihazların radyasyon yoluyla yayılan elektromanyetik enerjiye bağışıklığı |
the immunity of electrical and electronic equipment to radiated electromagnetic energy n.
|
|
78 |
Technical |
ev ve benzeri yerlerde kullanılan elektrikli cihazlar tarafından havada yayılan gürültünün belirlenmesi |
determination of airborne acoustical noise emitted by household and similar electrical appliances n.
|
|
79 |
Technical |
ev aletlerinden çevreye yayılan gürültü |
airborne noise emitted by household appliances n.
|
|
80 |
Technical |
havada yayılan ses |
airborne sound n.
|
|
81 |
Technical |
havayla yayılan gürültünün yüzey kaplama metodu ile ölçülmesi |
measurement of airborne noise by the enveloping surface method n.
|
|
82 |
Technical |
hava ile yayılan sesin yalıtımı |
airborne sound insulation n.
|
|
83 |
Technical |
herhangi bir kaynaktan yayılan fakat henüz çarpışmamış olan nötronlar |
virgin neutrons n.
|
|
84 |
Technical |
havada yayılan akustik gürültü |
airborne acoustical noise n.
|
|
85 |
Technical |
inşaat ve kazı makineleri tarafından yayılan gürültünün operatör pozisyonunda ölçülmesi |
measurement at the operator's position of noise emitted by earth-moving machinery n.
|
|
86 |
Technical |
ışıma yoluyla yayılan ısıya direnç |
resistance to radiant heat n.
|
|
87 |
Technical |
kazı makinelerinden yayılan dış gürültünün ölçülmesi |
measurement of exterior noise emitted by earth-moving machinery n.
|
|
88 |
Technical |
kazı makineleri tarafından yayılan dış gürültü |
exterior noise emitted by earth-moving machinery n.
|
|
89 |
Technical |
kazı makinelerinden yayılan dış gürültünün operatör mahallinde ölçülmesi |
measurement at the operators position of noise emitted by earth-moving machinery n.
|
|
90 |
Technical |
kökenden yayılan izler |
radial marks n.
|
|
91 |
Technical |
kompresörden yayılan gürültü |
airborne noise emitted by compressor n.
|
|
92 |
Technical |
makine ve donanımdan yayılan gürültü |
noise emitted by machinery and equipment n.
|
|
93 |
Technical |
makine tarafından yayılan ışımadan kaynaklanan risk |
risk arising from radiation emitted by machine n.
|
|
94 |
Technical |
makinelerden yayılan tehlikeli maddelerin sağlığa zararlı olma risklerinin azaltılması |
reduction of risks to health from hazardous substances emitted by machinery n.
|
|
95 |
Technical |
makine ve donanımlardan yayılan gürültü |
noise emitted by machinery and equipment n.
|
|
96 |
Technical |
odalar arasında havada yayılan sesinin yalıtımı |
airborne sound insulation between rooms n.
|
|
97 |
Technical |
odalararası yayılan ses yalıtımı |
room-to-room airborne sound insulation n.
|
|
98 |
Technical |
odalar arasında hava ile yayılan ses yalıtımı |
airborne sound insulation between rooms n.
|
|
99 |
Technical |
takım tezgahı tarafından yayılan hava ile taşınan gürültü |
airborne noise emitted by machine tool n.
|
|
100 |
Technical |
yanan kablolardan yayılan duman yoğunluğunun ölçülmesi |
measurement of the density smoke emitted from burning cables n.
|
|
101 |
Technical |
yayılan yansıtma faktörü |
diffuse reflectance factor n.
|
|
102 |
Technical |
yayılan ses basınç seviyelerinin ölçülmesi |
measurement of emission sound pressure levels n.
|
|
103 |
Technical |
yayılan mavi yansıtma faktörü |
diffuse blue reflectance factor n.
|
|
104 |
Technical |
yayılan miktar |
emittance n.
|
|
105 |
Technical |
birim yüzeyden saniyede yayılan enerji miktarı |
emittance n.
|
|
106 |
Technical |
ses çoğaltıcıdan yayılan alçak ses |
woof n.
|
|
107 |
Technical |
çabuk yayılan |
nonpersistent adj.
|
|
Computer |
|
108 |
Computer |
genellikle internetten kasıtlı olarak yayılan yanıltıcı hikaye veya yanlış bilgi |
turklebaum n.
|
|
109 |
Computer |
minimum yayılan ağaç problemi |
minimum spanning tree problem n.
|
|
110 |
Computer |
iki sayfaya yayılan |
two-page spread adj.
|
|
Telecom |
|
111 |
Telecom |
etkin tek kutuplu yayılan güç |
effective monopole radiated power n.
|
|
112 |
Telecom |
sayısal radyo telefonlarından yayılan elektromanyetik alanlar |
radiated electromagnetic field from digital radio telephones n.
|
|
113 |
Telecom |
yayılan bozulma |
radiated disturbance n.
|
|
114 |
Telecom |
yayılan sinyalde bir bitlik değer |
chip n.
|
|
115 |
Telecom |
satır besleme yerine yayılan bir yayın sinyalinin alınmasıyla elde edilen |
off-air adj.
|
|
116 |
Telecom |
satır besleme yerine yayılan bir yayın sinyalinin alınmasıyla elde edilen |
off-air adv.
|
|
Mechanic |
|
117 |
Mechanic |
(enerji) yayılan |
dissipative adj.
|
|
Radio |
|
118 |
Radio |
emisyonları dikey koni şeklinde yayılan bir tür radyo vericisi |
z marker beacon n.
|
|
Architecture |
|
119 |
Architecture |
merkezden yayılan bloklara sahip dairesel biçimli bir pencere mimarisi |
catharine wheel n.
|
|
120 |
Architecture |
merkezden yayılan bloklara sahip dairesel biçimli bir pencere mimarisi |
catherine wheel n.
|
|
121 |
Architecture |
yayılan ışın biçimli çizgilerin kullanıldığı (mimari) |
rayonnant adj.
|
|
Construction |
|
122 |
Construction |
kendiliğinden yayılan bireşim |
self propagating synthesis n.
|
|
Lighting |
|
123 |
Lighting |
radyasyon kaynağından yayılan ışık akışının tükettiği güce oranı |
luminous efficacy n.
|
|
Automotive |
|
124 |
Automotive |
dizel motorlardan yayılan kirletici gaz emisyonu |
emission of gaseous pollutants from diesel engine n.
|
|
125 |
Automotive |
motorlu taşıtlardan yayılan emisyonların oluşturduğu hava kirliliğine karşı alınacak tedbirler |
measures to be taken against air pollution by emission from motor vehicles n.
|
|
Marine |
|
126 |
Marine |
deniz yüzeyine yayılan petrolü toplayan gemi |
oil recovery vessel n.
|
|
127 |
Marine |
denize yayılan petrolün verdiği zarar |
damage by oil spills n.
|
|
128 |
Marine |
deniz yüzeyine yayılan petrol tabakası |
oil slick n.
|
|
129 |
Marine |
yayılan enerji |
radiant energy n.
|
|
Medical |
|
130 |
Medical |
bazı radyoaktif maddelerden yayılan iyonizan radyasyon |
gamma rays n.
|
|
131 |
Medical |
larenkse yayılan nüks tiroid papiller karsinomu |
recurrent papillary thyroid carcinoma involving larynx n.
|
|
132 |
Medical |
nadir lokalizasyona yayılan iliopsoas absesi |
iliopsoas abscess spreading through an unusual location n.
|
|
133 |
Medical |
orta hattan yayılan larengotomi |
thyrochondrotomy n.
|
|
134 |
Medical |
suyla yayılan salgın |
waterborne outbreak n.
|
|
135 |
Medical |
yayılan felç |
creeping paralysis n.
|
|
136 |
Medical |
yayılan felç |
creeping palsy n.
|
|
137 |
Medical |
yayılan lifler |
projection fibers n.
|
|
138 |
Medical |
vücut üzerinde yayılan herhangi bir cilt hastalığı |
serpigo n.
|
|
139 |
Medical |
yüzeyel yayılan malin melanom |
superficial spreading malignant melanoma n.
|
|
140 |
Medical |
tüm dünyaya yayılan |
pandemic adj.
|
|
141 |
Medical |
çabuk yayılan |
contagious adj.
|
|
142 |
Medical |
virüs gibi yayılan |
viral adj.
|
|
143 |
Medical |
kan dolaşımıyla yayılan |
hematogenous adj.
|
|
144 |
Medical |
temasla yayılan |
contact adj.
|
|
145 |
Medical |
(lezyon) hızla yayılan |
phagedenic adj.
|
|
146 |
Medical |
hızla yayılan doku tahrip edici ülsere ait |
phagedenic adj.
|
|
147 |
Medical |
hızla yayılan doku tahrip edici ülsere benzeyen |
phagedenic adj.
|
|
148 |
Medical |
(lezyon) hızla yayılan |
phagedenous adj.
|
|
149 |
Medical |
hızla yayılan doku tahrip edici ülsere ait |
phagedenous adj.
|
|
150 |
Medical |
hızla yayılan doku tahrip edici ülsere benzeyen |
phagedenous adj.
|
|
Anatomy |
|
151 |
Anatomy |
parankima hücrelerinin ışın halinde yayılan şeritlerinden oluşup öz ile kabuğu birbirine bağlayan primer doku |
medullary ray n.
|
|
Pathology |
|
152 |
Pathology |
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi |
generalized epilepsy n.
|
|
153 |
Pathology |
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi |
grand mal epilepsy n.
|
|
154 |
Pathology |
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi |
grand mal n.
|
|
155 |
Pathology |
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi |
epilepsia major n.
|
|
156 |
Pathology |
vücudun başka bir bölümünden yayılan bir hastalığın neden olduğu enfeksiyon |
autoinoculation n.
|
|
157 |
Pathology |
vücudun başka bir bölümünden yayılan bir hastalığın neden olduğu enfeksiyon |
auto-inoculation n.
|
|
158 |
Pathology |
vücut üzerinde yayılan herhangi bir cilt hastalığı |
sapego n.
|
|
159 |
Pathology |
hızla yayılan doku tahrip edici bir ülser türü |
phagedaena n.
|
|
160 |
Pathology |
hızla yayılan doku tahrip edici bir ülser türü |
phagedena n.
|
|
161 |
Pathology |
(lezyon) hızla yayılan |
phagedaenic adj.
|
|
162 |
Pathology |
hızla yayılan doku tahrip edici ülsere ait |
phagedaenic adj.
|
|
163 |
Pathology |
hızla yayılan doku tahrip edici ülsere benzeyen |
phagedaenic adj.
|
|
Dermatology |
|
164 |
Dermatology |
deride yayılan bir hastalık |
wildfire n.
|
|
Optics |
|
165 |
Optics |
görüntülenen nesnelerden yayılan termal enerjinin algılanıp kaydedilmesi ile meydana gelen görüntü |
thermal imagery n.
|
|
166 |
Optics |
geniş kaynaktan yayılan (ışık) |
diffused adj.
|
|
Veterinary |
|
167 |
Veterinary |
babeziya bovis protozoanı tarafından yayılan bir büyükbaş hayvan hastalığı |
redwater n.
|
|
168 |
Veterinary |
beyaz burun sendromu (yarasalar arasında hızla yayılan bir salgın) |
white-nose syndrome (wns) n.
|
|
169 |
Veterinary |
hayvanlar arasında hızla yayılan hastalık |
epizootic n.
|
|
170 |
Veterinary |
hayvanlar arasında hızla yayılan |
epizootic adj.
|
|
Gastronomy |
|
171 |
Gastronomy |
(maltlama işleminde) çimlendirme için yayılan tahıl yığını |
piece n.
|
|
Math |
|
172 |
Math |
sürekli ortamda yayılan uzun ve kısa dalgalar |
long and short waves propagating in a continuous medium n.
|
|
173 |
Math |
merkezden dışarı doğru yayılan dallardan oluşan grafik |
dendrimer n.
|
|
Logic |
|
174 |
Logic |
kitlelere yayılan |
circular adj.
|
|
Statistics |
|
175 |
Statistics |
zamana yayılan |
longitudinally adv.
|
|
Physics |
|
176 |
Physics |
sıcaklığın bir sonucu olarak ısı veya ışık kaynağından yayılan elektromanyetik radyasyon |
thermal radiation n.
|
|
177 |
Physics |
yüksek sıcaklık nedeniyle nükleer silahların meydana getirdiği enkazdan yayılan elektromanyetik radyasyon |
thermal x-rays n.
|
|
178 |
Physics |
akkor maddeden yayılan iyon |
thermion n.
|
|
179 |
Physics |
plazmada enine yayılan manyetohidrodinamik dalga |
alfvén wave n.
|
|
180 |
Physics |
kristal katıların radyoaktif çekirdeklerinin gama ışınlarını yayıp yayılan ışınların diğer çekirdeklerce emilmesi |
mössbauer effect n.
|
|
181 |
Physics |
fluoresans sırasında yayılan radyasyon |
fluorescence n.
|
|
182 |
Physics |
plazmada enine yayılan manyetohidrodinamik dalgaya ait veya ilgili |
alfvén adj.
|
|
183 |
Physics |
plazmada enine yayılan manyetohidrodinamik dalganın özelliklerini taşıyan |
alfvén adj.
|
|
184 |
Physics |
plazmada enine yayılan manyetohidrodinamik dalgaya ait veya ilgili |
alfvénic adj.
|
|
185 |
Physics |
plazmada enine yayılan manyetohidrodinamik dalganın özelliklerini taşıyan |
alfvénic adj.
|
|
Chemistry |
|
186 |
Chemistry |
bir başka madde içerisinde yayılan sıvı |
soaking up n.
|
|
Biology |
|
187 |
Biology |
leşlerden yayılan pis kokulu madde (yağ) |
collidine n.
|
|
188 |
Biology |
her yere yayılan |
amphigaean adj.
|
|
189 |
Biology |
karıncalarla yayılan |
myrmecochorous adj.
|
|
190 |
Biology |
organizma boyunca yayılan |
percurrent adj.
|
|
Marine Biology |
|
191 |
Marine Biology |
merkezi bir hücre kütlesinden yayılan çok sayıda iğne benzeri yalancı ayağa sahip çeşitli tatlı su protozoalarına verilen ad |
heliozoan n.
|
|
192 |
Marine Biology |
istiridye yatağına yayılan malzeme |
cultch n.
|
|
193 |
Marine Biology |
kabuklu balıkların kabuk zeminine yayılan malzeme |
cultch n.
|
|
194 |
Marine Biology |
merkezi bir hücre kütlesinden yayılan çok sayıda iğne benzeri yalancı ayağa sahip çeşitli tatlı su protozoalarıyla ilgili |
heliozoan adj.
|
|
195 |
Marine Biology |
merkezi bir hücre kütlesinden yayılan çok sayıda iğne benzeri yalancı ayağa sahip çeşitli tatlı su protozoalarıyla ilgili |
heliozoic adj.
|
|
Astronomy |
|
196 |
Astronomy |
genç ay kraterlerinden yayılan parlak çizgilerin her biri |
ray n.
|
|
197 |
Astronomy |
yıldız içerisinde yayılan sismik dalgaların incelenmesi |
asteroseismology n.
|
|
198 |
Astronomy |
güneşten yayılan sismik dalgaların incelenmesi |
helioseismology n.
|
|
199 |
Astronomy |
galaksinin merkezinden milyonlarca ışık yılı uzağa yayılan muazzam radyo emisyon bölgeleri |
radio lobes n.
|
|
Zoology |
|
200 |
Zoology |
asya'dan dünyaya yayılan bir ev haşeresi |
rattus rattus n.
|
|
201 |
Zoology |
asya'dan dünyaya yayılan bir ev haşeresi |
roof rat (rattus rattus) n.
|
|
Botanic |
|
202 |
Botanic |
turuncu çiçekli, mercan kırmızısı tohumları olan yayılan dalı güney afrika ağacı |
cape kafferboom (erythrina caffra) n.
|
|
203 |
Botanic |
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot |
aleppo grass (sorghum halepense) n.
|
|
204 |
Botanic |
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot |
johnsongrass n.
|
|
205 |
Botanic |
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot |
means grass n.
|
|
206 |
Botanic |
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot |
johnson grass n.
|
|
207 |
Botanic |
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot |
evergreen millet n.
|
|
208 |
Botanic |
geniş kabuklu çiçekleri olan uzun ve yayılan bir ağaç |
australian bean tree (bauhinia hookeri) n.
|
|
209 |
Botanic |
hızlı yayılan bir yabani ot |
scutch (agropyron repens) n.
|
|
210 |
Botanic |
hızlı yayılan bir yabani ot |
couch grass (agropyron repens) n.
|
|
211 |
Botanic |
hızlı yayılan bir yabani ot |
scutch grass (agropyron repens) n.
|
|
212 |
Botanic |
kışın büyüyüp yayılan bir yavşan otu |
winterweed n.
|
|
213 |
Botanic |
kışın büyüyüp yayılan bir yavşan otu |
ivy-leaved speedwell n.
|
|
214 |
Botanic |
kışın büyüyüp yayılan bir yavşan otu |
veronica hederifolia n.
|
|
215 |
Botanic |
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot |
sorghum halepense n.
|
|
216 |
Botanic |
köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot |
guinea grass n.
|
|
217 |
Botanic |
madagaskar'a özgü su yüzeyine yayılan kafes benzeri yaprakları olan bir su bitkisi |
ouvirandra (aponogeton madagascariensis) n.
|
|
218 |
Botanic |
radikula üzerindeki herhangi bir kısımdan yayılan kökler |
secondary roots n.
|
|
219 |
Botanic |
yayılan yapıya sahip olan |
radiate adj.
|
|
220 |
Botanic |
sapın apeksinden yayılan veya ayrılan ( temel damarların) |
radiate-veined adj.
|
|
221 |
Botanic |
büyütülen ve yayılan (bazı çiçekler) |
radiatiform adj.
|
|
222 |
Botanic |
papatların çiçek başlarında olduğu gibi yayılan ya da yayılmaya benzer yapıya sahip olan |
radiate adj.
|
|
223 |
Botanic |
her bölgeye yayılan |
amphigean adj.
|
|
224 |
Botanic |
seyrek bir şekilde yayılan |
effuse adj.
|
|
225 |
Botanic |
sinirleri tabandan yayılan (yaprak) |
basal-nerved adj.
|
|
226 |
Botanic |
hayvanlar tarafından yayılan tohumlu |
epizoic adj.
|
|
227 |
Botanic |
hayvanlar tarafından yayılan meyveli |
epizoic adj.
|
|
228 |
Botanic |
sporları veya tohumları hayvanlarca yayılan (bitki) |
zoochorous adj.
|
|
229 |
Botanic |
yukarıya doğru genişleyip yayılan tüpü olan |
hypocraterimorphous adj.
|
|
230 |
Botanic |
yayılan bitkilere ait |
clambering adj.
|
|
231 |
Botanic |
yayılan bitkiler ile ilgili |
clambering adj.
|
|
232 |
Botanic |
geniş alana yayılan (sürüngen gövde) |
diffuse adj.
|
|
233 |
Botanic |
bir nokta veya eksenden dallanarak yayılan |
divaricate adj.
|
|
234 |
Botanic |
(bitki) ekildikten sonra doğal olarak yayılan |
subspontaneous adj.
|
|
Breeding |
|
235 |
Breeding |
geniş alana yayılan hayvanların bir araya getirilip toplanması |
drive n.
|
|
Tobacco |
|
236 |
Tobacco |
(tütünü) fırına bağlı boru veya bacalardan yayılan ısı ile tütsülemek |
flue-cure v.
|
|
Forestry |
|
237 |
Forestry |
geniş alana yayılan çok şiddetli yangın |
firestorm n.
|
|
Social Sciences |
|
238 |
Social Sciences |
kitle iletişim araçları ile geniş kitlelere yayılan kültür |
mass culture n.
|
|
239 |
Social Sciences |
kitle iletişim araçları ile bağlantılı olup geniş kitlelere yayılan sanatsal ve entelektüel kültür |
masscult n.
|
|
Linguistics |
|
240 |
Linguistics |
birçok dile yayılan |
interlingual adj.
|
|
Religious |
|
241 |
Religious |
bir dağın tepesinde isa'nın bedeninden birdenbire yayılan nur |
transfiguration n.
|
|
242 |
Religious |
bir dağın tepesinde isa'nın bedeninden birdenbire yayılan nur |
transfiguration of jesus n.
|
|
243 |
Religious |
bir dağın tepesinde isa'nın bedeninden birdenbire yayılan nur |
transfiguration day n.
|
|
244 |
Religious |
bir dağın tepesinde isa'nın bedeninden birdenbire yayılan nur |
august 6 n.
|
|
245 |
Religious |
ağızdan ağıza yayılan sözlü ve geleneksel dini öğretiler |
unwritten doctrines n.
|
|
246 |
Religious |
algonkin inancında dünyaya yayılan ve hem ruhlarda hem de insanlarda farklı derecelerde bulunan doğaüstü bir güç |
manito n.
|
|
247 |
Religious |
algonkin inancında dünyaya yayılan ve hem ruhlarda hem de insanlarda farklı derecelerde bulunan doğaüstü güç |
manitu n.
|
|
248 |
Religious |
algonkin inancında dünyaya yayılan ve hem ruhlarda hem de insanlarda farklı derecelerde bulunan doğaüstü güç |
manitou n.
|
|
Environment |
|
249 |
Environment |
gemiler tarafından yayılan sesin ölçülmesi |
measurement of sound emitted by vessels n.
|
|
250 |
Environment |
hava ile yayılan gürültü |
airborne acoustical noise n.
|
|
251 |
Environment |
makine tarafından yayılan ışımadan oluşan risklerin değerlendirilmesi |
assessment of risks arising from radiation emitted by machine n.
|
|
252 |
Environment |
makine ve donanımlardan yayılan gürültü |
noise emitted by machinery and equipment n.
|
|
253 |
Environment |
makine tarafından yayılan ışımadan oluşan risklerin azaltılması |
reduction of risks arising from radiation emitted by the machine n.
|
|
254 |
Environment |
motorlu taşıtlardan yayılan emisyonlardan kaynaklanan hava kirliliği |
air pollution from emission from motor vehicles n.
|
|
255 |
Environment |
su besleme tesislerinde kullanılan cihaz ve aletlerden yayılan gürültü |
noise emission from appliances and equipment used in water supply installations n.
|
|
256 |
Environment |
ülke sularında ve limanlardaki teknelerden yayılan gürültünün ölçülmesi |
measurement of noise emitted by vessels on inland water-ways and harbours n.
|
|
Geography |
|
257 |
Geography |
belçika, lüksemburg ve fransa'ya yayılan ormanlık bir plato |
ardennes n.
|
|
258 |
Geography |
kuzey afrika'da fas, cezayir ve tunus'a yayılan bir dağ silsilesi |
atlas mountains n.
|
|
259 |
Geography |
ovaya yayılan nehir |
broad [dialect] [uk] n.
|
|
260 |
Geography |
yamaçtan yağmur sularıyla yıkanıp bitişik araziye yayılan toprak materyali |
outwash n.
|
|
Geology |
|
261 |
Geology |
genellikle ışınım ile yayılan kütlelerde oluşan zeolitik bir mineral |
thomsonite n.
|
|
262 |
Geology |
genellikle ışınım ile yayılan kütlelerde oluşan zeolitik bir mineral |
mesole n.
|
|
263 |
Geology |
genellikle ışınım ile yayılan kütlelerde oluşan zeolitik bir mineral |
comptonite n.
|
|
264 |
Geology |
insandan kaynaklanarak yayılan |
anthropogenically-emitted n.
|
|
265 |
Geology |
üniform olmayan değişerek yayılan yer hareketi |
spatially nonuniform varying seismic excitation n.
|
|
266 |
Geology |
yavaş yayılan sırtlar |
slow spreading ridges n.
|
|
267 |
Geology |
yavaş yayılan okyanus ortası sırtlar |
slow-spreading mid-ocean ridges n.
|
|
268 |
Geology |
topraktan yayılan zehirli veya kötü kokulu gaz |
mephitic n.
|
|
269 |
Geology |
bir aralıkta yayılan |
ranging adj.
|
|
Military |
|
270 |
Military |
roket isabet etmesi sonucu çevreye yayılan ağaç parçaları |
tree burst n.
|
|
271 |
Military |
istenmeden yayılan radyasyondan faydalanma |
unintentional radiation exploitation n.
|
|
272 |
Military |
yabancı ekipmanlardan yayılan elektromanyetik unsurların incelenmesiyle elde edilen istihbarat |
unintentional radiation intelligence n.
|
|
Hunting |
|
273 |
Hunting |
yayılan bir bulut (duman, enkaz) |
mushroom n.
|
|
Photography |
|
274 |
Photography |
fotoğraf lambasından yayılan kısa ve parlak ışık seli |
flashlight n.
|
|
Archaic |
|
275 |
Archaic |
efsane gibi dilden dile yayılan |
circular adj.
|
|
Entomology |
|
276 |
Entomology |
abd'nin güneybatı ve orta kesimlerinde yetişip ve karayipler'e yayılan, aslen japonya'ya özgü bir sivrisinek |
asian tiger mosquito (aedes albopictus) n.
|
|
277 |
Entomology |
abd'nin güneybatı ve orta kesimlerinde yetişip ve karayipler'e yayılan, aslen japonya'ya özgü bir sivrisinek |
forest mosquito n.
|
|
278 |
Entomology |
abd'nin güneybatı ve orta kesimlerinde yetişip ve karayipler'e yayılan, aslen japonya'ya özgü bir sivrisinek |
tiger mosquito n.
|
|
Slang |
|
279 |
Slang |
hızla yayılan metamfetamin kullanımı |
meth monster n.
|
|
280 |
Slang |
salgın gibi yayılan metamfetamin kullanımı |
meth monster n.
|
|
281 |
Slang |
askerler arasında (tuvalette) yayılan/dolanan dedikodu/söylenti |
latrinogram [dated] n.
|
|
282 |
Slang |
bolca yayılan |
slathered adj.
|
|
Modern Slang |
|
283 |
Modern Slang |
als hastalığı için bağış yapıp başından aşağı bir kova buz dökerek başka birine de aynısını yapması için meydan okumak suretiyle yayılan bir akım |
als ice bucket challenge n.
|
|