contact - Türkisch Englisch Wörterbuch

contact

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "contact" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 95 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
contact n. temas
Your bandage should not come into contact with water.
Bandajınız suyla temas etmemelidir.

More Sentences
contact v. irtibat kurmak
I'm glad you contacted Tom.
Tom'la irtibat kurduğuna sevindim.

More Sentences
contact v. temas etmek
Special precautions must be taken to prevent moisture from contacting this material.
Nemin bu malzemeye temas etmesini önlemek için özel önlemler alınmalıdır.

More Sentences
contact n. iletişim
They lost all contact with the space shuttle.
Uzay mekiğiyle tüm iletişimi kaybettiler.

More Sentences
contact v. ilişki kurmak
General
contact n. tanıdık (faydalı olabilecek)
I have contacts in the White House.
Beyaz Saray'da tanıdıklarım var.

More Sentences
contact n. temas
As a journalist, my job brings me into contact with many people.
Bir gazeteci olarak işim gereği birçok insanla temas halindeyim.

More Sentences
contact n. bağlantı
He has several contacts in Dubai.
Dubai'de birkaç bağlantısı var.

More Sentences
contact n. irtibat
The ICRC monitors the condition of individual prisoners and maintains contact with their families.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi, tek tek mahkumların durumunu izler ve aileleriyle irtibatı sürdürür.

More Sentences
contact n. kontak
This circuit breaker has two sets of contacts.
Bu devre kesicide iki kontak seti bulunuyor.

More Sentences
contact n. lens
The doctor prescribed my contacts.
Doktor lenslerim için reçete yazdı.

More Sentences
contact v. temasa geçmek
The Commission will contact the relevant national authorities to check this.
Komisyon bunu kontrol etmek üzere ilgili ulusal makamlarla temasa geçecektir.

More Sentences
contact v. ile temasa geçmek
We will contact the Commission on that matter this afternoon.
Bu konuda öğleden sonra Komisyon ile temasa geçeceğiz.

More Sentences
contact v. irtibat kurmak
I can't contact them.
Onlarla irtibat kuramam.

More Sentences
contact v. kontak kurmak
Tom hasn't been able to contact Mary by phone.
Tom Mary ile telefonla kontak kuramadı.

More Sentences
contact v. temas etmek
These adjusters should be lowered until they contact the floor.
Bu ayarlayıcılar zemine temas edene kadar indirilmelidir.

More Sentences
contact v. temas kurmak
I'll try and contact him now.
Şimdi onunla temas kurmaya çalışacağım.

More Sentences
contact v. görüşmek
Tom has secretly been contacting Mary.
Tom gizlice Mary ile görüşüyor.

More Sentences
contact v. bağlantı kurmak
Contact Tom Jackson for details.
Ayrıntılar için Tom Jackson'la bağlantı kurun.

More Sentences
contact v. bağlantıya geçmek
Old friends contacted me.
Eski arkadaşlar benimle bağlantıya geçtiler.

More Sentences
contact v. irtibata geçmek
My office will contact you for further details in order to follow up on that matter.
Bu konuyu takip etmek amacıyla ofisim daha fazla bilgi için sizinle irtibata geçecektir.

More Sentences
contact v. iletişime geçmek
They contacted customer services immediately.
Hemen müşteri hizmetleriyle iletişime geçtiler.

More Sentences
contact adj. iletişim (bilgileri)
He sent me the contact details of his real estate agent.
Bana emlakçısının iletişim bilgilerini gönderdi.

More Sentences
contact adj. kontak (yapıştırıcı vb.)
He fixed the table with contact adhesive.
Masayı kontak yapıştırıcı ile sabitledi.

More Sentences
Technical
contact n. irtibat
Please write your contact address here.
Lütfen irtibat adresini buraya yaz.

More Sentences
contact n. kontak
Like all engines of this type, it consists of a stator, a rotor and contact brushes.
Bu tipteki tüm motorlar gibi, bir stator, bir rotor ve kontak fırçalarından oluşur.

More Sentences
contact n. temas
The sixth issue is that we must clearly promote as far as possible every type of contact, as is happening at the moment.
Altıncı husus, şu anda olduğu gibi her türlü teması mümkün olduğunca açık bir şekilde teşvik etmemiz gerektiğidir.

More Sentences
Computer
contact n. kişi
Blocking a contact in Vibera is possible only from a telephone device.
Vibera'da bir kişiyi engellemek yalnızca bir telefon cihazından mümkündür.

More Sentences
Automotive
contact n. temas
Exploratory contacts between the two ministries of foreign affairs started in March 2002.
İki dışişleri bakanlığı arasındaki ön temaslar Mart 2002'de başlamıştır.

More Sentences
contact v. temas kurmak
I'll tell him to contact you.
Ona seninle temas kurmasını söyleyeceğim.

More Sentences
Medical
contact n. kontakt
Never share your contact lenses with others.
Kontakt lenslerinizi asla başkalarıyla paylaşmayın.

More Sentences
contact n. temas
The second point I want to stress concerns contact with public opinion, both in candidate countries and Member States.
Vurgulamak istediğim ikinci nokta, hem aday ülkelerde hem de Üye Devletlerde kamuoyu ile temasla ilgilidir.

More Sentences
Sport
contact n. kontakt
Make sure your contact lenses are clean.
Kontakt lenslerinizin temiz olduğundan emin olun.

More Sentences
Ottoman Turkish
contact n. irtibat
We've been in contact.
Biz irtibattayız.

More Sentences
General
contact n. kaynak
contact n. aracılık yapan kimse
contact n. münasebet
contact n. taşıyıcı
contact n. haber veren kimse
contact n. sürtünme
contact n. aracı
contact n. görüşme
contact n. tanıdık
contact n. yetkili kişi
contact n. bağ
contact n. kontaklens
contact n. değme
contact n. dokunma
contact n. elektrik kontağı
contact n. ilişki
contact n. kültürel etkileşim
contact n. kültürlenme
contact v. ile temas etmek
contact v. kontakt kurmak
contact v. dokunmak
contact v. ilişki kurmak
contact v. değmek
contact v. iletişime girmek
contact v. irtibatlandırmak
contact v. konuşmak
contact adj. temasa ait
contact adj. teması sürdüren
contact adj. temas kuran
contact adj. temas içeren
contact adj. temasla izin veren
contact adj. temasla çalışan
Colloquial
contact n. top veya topların vücutla temasını sürdürerek yapılan bir tür jonglörlük
Politics
contact n. ilişki
Technical
contact n. değme
contact n. dokunma
contact n. elektrikli temas noktası
contact n. elektrik temas noktası
Computer
contact n. başvuru
contact n. değeç
contact n. ilgili
contact n. yetkili
Aeronautic
contact n. konumu değerlendirmeye ve uçağa kılavuzluk etmeye yardımcı olması için doğrudan uçaktan yapılan yüzey gözlemi
contact adv. dünya'nın doğrudan yapılan görsel gözlemi
contact expr. (eskiden) hava aracı kontağının açıldığını ve motorun pervaneyi döndürmeye hazır olduğunu belirten pilot komutu
Medical
contact n. portör
contact n. temaslı durumundaki birey
contact n. temaslı durumundaki hayvan
contact adj. (hastalık) temasla geçen
contact adj. temasla yayılan
Geometry
contact n. eğrilerin tek noktada temas etmesi
contact n. yüzeylerin tek düzlemde temas etmesi
Biochemistry
contact n. dokunum
Astronomy
contact n. iki gök cisminin temas eder gibi görünmesi
contact n. tutulma, transit veya okültasyon sırasında gökcisminin bir diğerinin gölgesine temas eder gibi görünmesi
Geology
contact n. dokanak
contact adj. dokanak boyunca uzanan
contact adj. dokanak civarında bulunan
contact adj. köken olarak dokanakla ilişkili
Sport
contact v. temas etmek
contact adj. oyuncular arasında vücut teması içeren

Bedeutungen, die der Begriff "contact" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
contact lens n. kontakt lens
Remove all jewellery, piercings, and contact lenses.
Tüm mücevherleri, piercingleri ve kontakt lensleri çıkarın.

More Sentences
contact lens n. lens
Rigid gas permeable lenses are a safer alternative than any type of soft contact lens.
Sert gaz geçirgen lensler her türlü yumuşak kontakt lensten daha güvenli bir alternatiftir.

More Sentences
contact information n. iletişim bilgileri
Would you like to share your contact information?
İletişim bilgilerinizi paylaşmak ister misiniz?

More Sentences
contact sports n. temas sporları
Sometimes contact sports can be difficult for children with autism.
Bazen temas sporları otizmli çocuklar için zor olabilir.

More Sentences
close contact n. yakın temas
Our group currently maintains close contacts with both countries, but they have a long distance still to cover.
Grubumuz şu anda her iki ülkeyle de yakın temaslarını sürdürmektedir, ancak kat etmeleri gereken uzun bir mesafe vardır.

More Sentences
direct contact n. doğrudan temas
The disease is spread by direct contact.
Hastalık doğrudan temas yoluyla yayılır.

More Sentences
physical contact n. fiziksel temas
Physical contact of any kind is prohibited.
Her türlü fiziksel temas yasaktır.

More Sentences
visual contact n. görsel temas
I'm losing visual contact with you.
Seninle görsel teması kaybediyorum.

More Sentences
eye contact n. göz teması
There is barely any eye contact anymore.
Artık neredeyse hiç göz teması yok.

More Sentences
contact points n. temas noktaları
Try to check if there are broken contact points or if they are misaligned.
Kırık temas noktaları olup olmadığını veya yanlış hizalanmış olup olmadığını kontrol etmeye çalışın.

More Sentences
contact centre n. çağrı merkezi
But, traditional contact center solutions are complicated and expensive.
Ancak geleneksel çağrı merkezi çözümleri karmaşık ve pahalıdır.

More Sentences
make contact v. temas kurmak
We in Parliament want to make contact with our colleagues in the Iranian parliament.
Parlamento olarak İran parlamentosundaki meslektaşlarımızla temas kurmak istiyoruz.

More Sentences
make eye contact v. göz teması kurmak
Make eye contact and use positive body language.
Göz teması kurun ve olumlu beden dili kullanın.

More Sentences
get in contact (with) v. bağlantı kurmak
Sami was trying to get in contact with Layla.
Sami, Leyla ile bağlantı kurmaya çalışıyordu.

More Sentences
get in contact (with) v. temasa geçmek
Sami was trying to get in contact with Layla.
Sami, Leyla ile temasa geçmeye çalışıyordu.

More Sentences
make contact with v. iletişime geçmek
Making contact with a therapist is the first step.
Bir terapistle iletişime geçmek ilk adımdır.

More Sentences
make contact with v. iletişim kurmak
Once you’ve drawn up your list, start making contact with the people in your network.
Listenizi hazırladıktan sonra, ağınızdaki kişilerle iletişim kurmaya başlayın.

More Sentences
maintain eye contact v. göz temasını sürdürmek
Tom maintained eye contact with Mary.
Tom, Mary ile göz temasını sürdürdü.

More Sentences
in contact with prep. ile temas halinde
Tom has been in contact with Mary.
Tom, Mary ile temas halindeydi.

More Sentences
Phrasals
contact with (one) v. (biriyle) bağlantıya geçmek
Sami was trying to get in contact with Layla.
Sami, Leyla ile bağlantıya geçmeye çalışıyordu.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) iletişim kurmak
Frequent contact with teachers is also important.
Öğretmenlerle sık sık iletişim kurmak da önemlidir.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) temasa geçmek
The only thing that foreign intervention has done is to bring the rebels into contact with government officials.
Dış müdahalenin yaptığı tek şey isyancıları hükûmet yetkilileriyle temasa geçirmek oldu.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) konuşmak
In the contact with Turkey it is always a question of who are we talking to?
Türkiye ile temaslarda her zaman kiminle konuştuğumuz sorusu gündeme gelmektedir.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) irtibata geçmek
At last, we made contact with the police.
Sonunda, polisle irtibata geçtik.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) temas kurmak
The Union must have a radical change of attitude if it wants to regain contact with its citizens.
Birlik, vatandaşlarıyla yeniden temas kurmak istiyorsa radikal bir tutum değişikliğine gitmelidir.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) irtibat kurmak
You're to have no further contact with Tom.
Tom'la bir daha irtibat kurmayacaksın.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) görüşmek
Are you still in contact with Tom?
Tom'la hâlâ görüşüyor musunuz?

More Sentences
Phrases
in contact with (one) expr. (biriyle) irtibat halinde
I've been in contact with them.
Onlarla irtibat halindeyim.

More Sentences
in contact with (one) expr. (biriyle) temas halinde
The Commission will monitor developments extremely closely and remain in contact with Parliament and the Member States.
Komisyon gelişmeleri son derece yakından izleyecek ve Parlamento ve Üye Devletlerle temas halinde olacaktır.

More Sentences
Colloquial
in contact (with someone or something) adj. (biriyle/bir şeyle) temas halinde
We've been in contact.
Temas halindeydik.

More Sentences
Speaking
contact us expr. bizimle irtibata geç
Please contact us for other European countries.
Diğer Avrupa ülkeleri için lütfen bizimle irtibata geçiniz.

More Sentences
contact us expr. bizimle temasa geç
Sami contacted us.
Sami bizimle temasa geçti.

More Sentences
Politics
contact point n. irtibat noktası
I fully appreciate that the operational contact points have to be set up.
Operasyonel irtibat noktalarının kurulması gerektiğinin tamamen farkındayım.

More Sentences
contact person n. irtibat kişisi
OLAF is now getting on with drawing up criteria, appointing contact persons, and installing this mechanism.
OLAF şimdi kriterleri belirlemeye, irtibat kişilerini atamaya ve bu mekanizmayı kurmaya devam ediyor.

More Sentences
Technical
contact dermatitis n. kontakt dermatit
Contact dermatitis, for instance, is one of the most common occupational illnesses.
Örneğin kontakt dermatit en yaygın meslek hastalıklarından biridir.

More Sentences
contact lens n. lens
Hydroxypropyl methylcellulose may also be used to moisten hard contact lenses and artificial eyes.
Hidroksipropil metilselüloz aynı zamanda sert kontak lensleri ve yapay gözleri nemlendirmek için de kullanılabilir.

More Sentences
contact resistance n. temas direnci
There is also the contact resistance between the welding electrodes and the workpiece.
Kaynak elektrotları ile iş parçası arasında da temas direnci vardır.

More Sentences
General
contact officer n. irtibat görevlisi
point of contact n. değme noktası
contact breaker n. şalter
dangerous contact animal n. teması tehlikeli hayvan
laminated contact n. yaprak kontakt
electric contact n. elektrik kontağı
close contact n. dirsek teması
contact lens n. kontaklens
lower contact spring n. alt kontak yayı
other contact information n. sair irtibat bilgileri
contact man n. bağlantı
contact lense n. kontakt lens
first contact with europeans n. avrupalılarla ilk ilişki
influential contact n. torpil
plug contact n. fiş kontağı
contact insecticide n. temas zehiri
contact person n. irtibat görevlisi
contact flight n. görerek uçuş
contact details n. irtibat bilgileri
close contact n. sıcak temas
contact manager party n. irtibat yöneticisi partisi
diplomatic contact n. diplomatik temas
contact phone (number) n. irtibat telefonu
face-to-face contact n. birebir temas
one to one contact n. birebir temas
face to face contact n. yüz yüze temas
face to face contact n. bire bir temas
contact information n. kontak bilgileri
contact paper n. dekoratif amaçlarla kullanılan bir yapışkan duvar kağıdı
contact details n. iletişim/ulaşım bilgileri
scant contact n. yetersiz ya da sınırlı temas
disposable contact lenses n. tek kullanımlık lensler
contact force n. temas gerektiren kuvvet
cultural contact point n. kültürel irtibat noktası
contact grill n. çok amaçlı tost makinesi
warning contact n. ikaz fişi
contact with reality n. gerçekle temas
contact man n. arabulucu
contact man n. çöpçatan
contact man n. aracı
avoid contact v. alışverişi olmamak
avoid contact with v. alışverişi olmamak
be in personal contact v. birebir bağlantıda olmak
be in contact with v. ile teması sürdürmek
be in contact with v. bağlantıyı koparmamak
be in contact with v. ile ilişkiyi koparmamak
make contact v. bağlantıya geçmek
make contact v. ilişki kurmak
make contact v. bağlantı kurmak
be in contact with v. irtibat halinde olmak
establish close contact with someone v. biri ile sıcak temas sağlamak
establish close contact v. sıcak temas sağlamak
maintain contact with v. temas yürütmek
contact someone v. birisine ulaşmak
make eye contact v. göz temasında bulunmak
make an eye contact v. göz teması kurmak
make an eye contact v. göz teması yapmak
get in contact with v. iletişime geçmek
be in contact with v. ilişki içinde olmak
be in contact with v. ilişki içinde bulunmak
be in contact v. irtibatta olmak
get in contact (with) v. başvurmak
get in contact (with) v. ilişki kurmak
be in contact with v. görüşme halinde olmak
come into contact with v. temasa geçmek
come into contact with v. temas kurmak
come into contact with v. bağlantı kurmak
come into contact with v. bağlantıya geçmek
lose contact with v. birisiyle olan bağlantısını kaybetmek
lose contact with v. birisiyle olan temasını kaybetmek
lose contact v. irtibatı kesilmek
lose contact v. irtibat kesilmek
contact with someone v. biriyle irtibat kurmak
contact personally v. birebir temas kurmak
make contact with v. ile temas kurmak
make contact with v. ile temasa geçmek
make contact with v. ile irtibat kurmak
contact the surface v. yüzeye temas etmek
keep in contact v. temas içinde olmak
keep in contact v. temas halinde olmak
contact with (someone) v. kontağa geçmek
contact with (someone) v. kontak kurmak
contact one’s family v. ailesiyle bağlantıya geçmek
contact one’s family v. ailesiyle temasa geçmek
lose contact v. irtibatı kaybetmek
stay in contact v. temas halinde kalmak
avoid contact with v. temas halinde olmaktan kaçınmak
be/keep in contact with v. iletişim içinde olmak
be/keep in contact with v. iletişim içerisinde olmak
block contact v. kontağı/kişiyi bloklamak
fail to keep in contact v. görüşememek
cut off communication/contact (with someone) v. iletişimi kesmek
contact-free adj. temassız
designed to be in contact with food adj. gıda maddeleriyle temas etmek için tasarlanmış
in contact adv. birbirine değme durumunda
Phrasals
come in contact with v. buluşmak
come in contact with v. rastlaşmak
come in contact with v. görüşmek
bring someone or something into contact with someone or something v. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle temas içerisine sokmak
bring (something) into contact with (something) v. (bir şeyi bir şeye) temas ettirmek
bring (someone) into contact with (someone) v. (birini biriyle) tanıştırmak/görüştürmek
bring someone or something into contact with someone or something v. birini/bir şeyi birine/bir şeye temas ettirmek
bring (something) into contact with (something) v. (bir şeyi bir şeye) değdirmek
bring someone or something into contact with someone or something v. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle iletişime geçirmek
contact with (one) v. (biriyle) kontakt kurmak
contact with someone a link to someone v. biriyle temasa geçmek
contact with someone a link to someone v. biriyle görüşmek
contact with (one) v. (biriyle) haberleşmek
contact with someone a link to someone v. biriyle irtibat kurmak
contact with someone a link to someone v. biriyle iletişim kurmak
Phrases
avoid contact with eyes expr. göz ile temasından kaçınınız
in contact with (one) expr. (biriyle) iletişim içerisinde
in contact with (one) expr. (biriyle) iletişime/irtibata/temasa geçmiş
in contact with (one) expr. (biriyle) iletişim/temas/irtibat kurmuş
Proverb
no plan survives contact with the enemy bir kez düşmanla karşılaşmayasın tüm planlar ters teper
no plan survives contact with the enemy düşmanla karşılaşılınca savaş planları değiştirilebilir
no plan survives contact with the enemy düşmanla yüz yüze gelince bütün planlar suya düşer
Colloquial
contact to v. kontak kurmak
contact the seller v. satıcı ile irtibata geçmek
in contact (with someone or something) adj. (biriyle/bir şeyle) irtibat halinde
contact with him expr. onunla temasa geç
contact with him expr. onunla irtibata geç
contact your local police expr. yerel polisinizle temas kurun
in contact expr. temas halinde
in contact with expr. temas halinde
Idioms
bring into contact with v. temas kurmak
bring into contact with v. temasa geçirmek
bring into contact with v. temas etmek
lose contact with v. irtibatını kaybetmek
have contact with (one) v. (birisi) ile temasa geçmek
have contact with (one) v. (birisi) ile irtibat kurmak
have contact with (one) v. (birisi) ile temas kurmak
have contact with (one) v. (birisi) ile irtibata geçmek
make contact with (someone) v. (biriyle) iletişim kurmak
make contact with (something) v. bilinmeyen (bir şeyle) temasa geçmek
make contact with (someone) v. (biriyle) haberleşmek
make contact with (someone or something) v. (birine/bir şeye) temas etmek
make contact with (someone or something) v. (birine/bir şeye) dokunmak
make contact with (someone) v. (biriyle) iletişime geçmek
be in contact with (one) v. (birine) ulaşmak
be in contact with (one) v. (biriyle) irtibat kurmak
be in contact with (one) v. (biriyle) iletişim kurmak
be in contact with (one) v. (biriyle) temas kurmak
bring (someone or something) into contact with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) temasa geçirmek
bring (someone or something) into contact with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında temas kurmak
come into contact v. karşılaşmak
come in contact v. deneyimlemek
come into contact v. deneyimlemek
come into contact v. rast gelmek
come in contact v. karşılaşmak
come in contact v. buluşmak
come into contact v. tecrübe etmek
come in contact v. rast gelmek
come in contact v. tecrübe etmek
come in contact v. rastlaşmak
come in contact v. görüşmek
contact with a link to v. iletişim kurmak
lose contact with someone or something v. biriyle/bir şeyle irtibatını kaybetmek
contact with a link to v. temasa geçmek
contact with a link to v. görüşmek
lose contact with someone or something v. biriyle/bir şeyle temasını kaybetmek
lose contact with someone or something v. biriyle/bir şeyle irtibatı kesilmek
lose contact with someone or something v. biriyle/bir şeyle iletişimi kopmak
contact with a link to v. irtibat kurmak
lose contact with someone or something v. biriyle/bir şeyle olan bağlantısını kaybetmek
lose contact (with one) v. (biriyle) irtibatı kesilmek
lose contact (with one) v. (biriyle) iletişimi kopmak
lose contact (with one) v. (biriyle olan) bağlantısını kaybetmek
lose contact (with one) v. (biriyle) irtibatını kaybetmek
lose contact (with one) v. (biriyle olan) temasını kaybetmek
Speaking
you can contact me expr. bizimle temas kurabilirsin
you can contact me expr. bize ulaşabilirsin
you can contact me expr. bizimle temas kurabilirsiniz
you can contact me expr. bizimle temasa geçebilirsiniz
you can contact me expr. benimle temas kurabilirsin
you can contact me expr. benimle temasa geçebilirsiniz
you can contact me expr. bana ulaşabilirsiniz
you can contact me expr. benimle temas kurabilirsiniz
you can contact me expr. bana ulaşabilirsin
you can contact me expr. bizimle temasa geçebilirsin
you can contact me expr. benimle temasa geçebilirsin
you can contact me expr. bize ulaşabilirsiniz
contact us expr. bizimle irtibata geçin
contact us expr. bizimle temasa geçin
if you have to get in contact with me again expr. benimle tekrar temasa geçmeniz gerekirse
do not hesitate to contact me expr. beni tereddüt etmeden arayabilirsiniz
do not hesitate to contact me expr. beni aramaktan çekinmeyin
do not hesitate to contact me expr. tereddüt etmeden benimle temasa geçebilirsiniz
we want to contact you expr. sizinle temas kurmak istiyoruz
we want to contact you expr. sizinle temasa geçmek istiyoruz
we want to contact you expr. sizinle bağlantıya geçmek istiyoruz
did anyone contact you? expr. sizinle temasa geçildi mi?
did anyone contact you? expr. herhangi biri sizinle irtibata geçti mi?
did anyone contact you? expr. sizinle irtibata geçildi mi?
did anyone contact you? expr. herhangi biri sizinle temasa geçti mi?
Trade/Economic
contact office n. irtibat bürosu
initial contact calls n. ilk temas aşaması
institutional contact point n. kurumsal irtibat noktası
customer contact and voice portal solutions n. müşteri iletişim merkezi ve ses portalı cözümleri
contact group n. temas grubu
emergency contact names n. acil durumda ulaşılacak kimseler
emergency contact name n. acil durumda temas kurulacak kişi
emergency contact name n. acil durumda temasa geçilecek kişi
emergency contact names n. acil durumda temas kurulacak kişiler
emergency contact names n. acil durumda temasa geçilecek kişiler
emergency contact name n. acil durumda ulaşılacak kimse
contact office n. irtibat ofisi
point of contact n. başvurulacak/danışılacak kişi/merci
point of contact n. irtibat kişisi/noktası
business contact n. iş bağlantısı
Law
personal contact n. şahsi ilişki
non-contact visit n. kapalı görüş
non-contact visitation n. kapalı görüş
contact visitation n. açık görüş
contact visit n. açık görüş
be in contact v. ilişkide bulunmak
Politics
national contact point n. ulusal irtibat noktası
national contact point network n. ulusal irtibat noktaları ağı
contact person n. irtibat kurulacak kişi
contact committee n. irtibat komitesi
eu permanent contact point n. ab daimi temas noktası
contact group n. temas grubu
international contact groups n. uluslararası temas grupları
in close contact with expr. ile yakın ilişkide olarak
Institutes
national contact point n. ulusal temas noktası
cultural contact point n. kültürel irtibat noktası
eu permanent contact point n. ab daimi temas noktası
Technical
contact thermometer n. temas termometresi
electric contact thermometer n. elektrikli kontak termometresi
fuse contact n. sigorta kontağı
sliding contact n. kayıcı kontak
contact bush n. kontak duyu
adjustable contact breaker n. ayarlı devre kesici
door contact switch n. kapı temas şalteri
single point of contact n. tek başvuru noktası
micro contact n. mikro işlemci
contact person n. başvurulan kişi
contact deposit n. kontak yatak
airbag und contact coil n. hava yastığı ve temas masurası
contact resistance n. kontak direnci
contact area n. temas alanı
angle of contact n. temas açısı
contact resistance n. temas mukavemeti
angle of contact n. değme açısı
connection contact n. bağlantı kontağı
contact unit n. temas ünitesi
contact metamorphism n. kontak metamorfizmi
contact carbon n. kontak kömürü
contact person n. sorumlu kişi
auxiliary contact unit n. yardımcı kontak birimi
point contact n. nokta kontağı
contact breaker lever n. devre kesme kolu
contact bounce n. kontak sekmesi
contact resistance n. değme direnci
trailer contact n. römork kontağı
closed circuit contact n. kapalı devre kontağı
contact rail n. kontak rayı
slip contact n. kayma kontağı
contact angle n. kontak açısı
contact arc n. kontak arkı
contact catalysis n. değme katalizi
contact grouting n. kontak enjeksiyonu
surface of contact n. kontak sathı
contact surface n. conta yerleşim yüzeyi düzlemi
contact spring n. kontak yayı
contact ring n. kontak halkası
surface of contact n. temas yüzeyi
high recombination rate contact n. yüksek birleşme kontağı
angular contact bearing n. açısal temaslı yatak
contact detector n. kontak detektörü
contact angle n. dokunma veya temas açısı
carbon contact n. karbon kontağı
contact face n. temas yüzeyi
contact rating n. temas gücü
angle contact n. açılı kontak
momentary contact n. anlık kontak
contact microphone n. kontak mikrofon
neutral position contact n. nötr pozisyon kontağı
contact file n. kontak eğesi
contact coil n. temas makarası
angle of contact n. kontak açısı
make contact n. açık kontak
temperature contact n. sıcaklık kontağı
laminated contact n. yaprak kontak
contact surface n. temas yüzeyi
armature contact point n. armatür platini
contact pin n. temas iğnesi
contact flying n. alçaktan uçma
contact print n. değmeli baskı
contact pressure n. temas basıncı
contact noise n. kontak gürültüsü
service contact n. hizmet sorumlusu
thermo contact n. termo kontak
distribution of the contact pressure n. temas basıncının dağılımı
contact potential n. kontak potansiyeli
contact potential n. temas gerilimi
contact roller n. kontak diski
contact surfaces n. conta yerleşim yüzeyi
back contact n. geri kontak
sliding contact n. sürgülü kontak
contact face n. temas sathı
contact breaker point n. platin
point contact n. nokta teması
contact surface n. değme yüzeyi
shutter contact n. sürgü kontağı
magnetic contact n. selenoid kontağı
contact gap n. platin açıklığı
contact point n. temas noktası
contact drying n. temasla kurutma
contact stress n. temas gerilmesi
horizontal contact pressure n. yatay kontak basıncı
contact resistance n. kontak mukavemeti
package contact pressure n. bobin temas basıncı
contact rectifier n. kontak redresörü
cocurrent contact n. eşyönlü akım değmesi
contact unit n. kontak ünitesi
angular contact ball bearing n. açısal kontaklı bilye yatağı
female contact n. dişi kontak
contact copy n. kontak kopya
distributing contact n. dağıtma kontağı
contact current n. kontak akımı
surfaces of contact n. temas yüzeyleri
contact pin n. temas pini
contact angle n. temas açısı
schotkey contact n. schotkey kontağı
arcing contact n. atlama kontağı
point of contact n. bağlantı yeri
contact screw n. kontak vidası
contact bridge n. kontak köprüsü
ohmic contact n. omik kontak
branch contact n. şube kontağı
contact button n. elektrik düğmesi
zone of contact n. kontak zonu
relay contact n. röle kontağı
contact reel n. kontak makarası
contact printer n. değmeli baskı aygıtı
unit contact pressure n. birim kontak basıncı
contact button n. kontak düğmesi
blade contact n. keskin kontak
contact socket n. duy
double contact relay n. çift kontaklı röle
3 point contact method n. 3 nokta temas metodu
telemecanique contact n. telemekanik bağlantı
reed contact n. dilli kontak
thermal contact n. termal temas
direct contact impregnation n. doğrudan değmeli emdirme
direct contact impregnation n. direkt empregnasyon
control contact n. kumanda kontağı
contact lens n. yapışır mercek
contact assembly n. kontak dizisi
contact for starting the motor n. motor çalıştırma şalteri
contact potential barrier n. temas potansiyeli engeli
contact element n. kontak öğesi
contact potential difference n. temas potansiyeli farkı
contact metal n. kontak metali
contact catalysis n. heterojen kataliz
contact area n. değme yüzeyi
contact lens n. kontaklens
contact pressure n. kontak basıncı
contact tip n. kontak ucu
contact point n. kontak noktası
relay contact n. röle
fixed microphone contact switch n. sabit mikrofon şalteri
direct-contact heater n. havasızlandırma ısıtıcısı
direct-contact heat exchanger n. doğrudan temaslı ısı eşanjörü
direct-contact condenser n. doğrudan temaslı kondansör
point-contact transistor n. nokta temaslı transistör
point-contact diode n. nokta temaslı diyot
non-contact water level measurement n. temassız su seviye ölçümleyicisi
point-contact rectifier n. nokta temaslı doğrultucu
contact area n. temas yüzeyi
multimedia customer contact n. çoğulortam iletişim merkezi
contact rating n. temas derecesi
contact drying n. kontak kurutma
confirmation contact for low split n. yarım
contact dryer n. kontak kurutucu
contact roll assembly n. temas makarası grubu
main contact n. ana kontak
plug contact n. fiş kontağı
point of contact n. temas noktası
platinum contact n. platin kontağı
point of contact n. değme noktası
limited air contact n. sınırlı hava teması
wet contact n. ıslak temas
angular contact bearing n. eğik bilyalı yatak
angular contact bearing n. eğik bilyeli rulman
contact strip n. kontak şeridi
contact strip n. kontak bandı
change-over contact n. değiştirme kontağı
mercury wetted reed contact unit n. cıva ile ıslatılmış dilli kontak ünitesi
auxiliary contact n. yardımcı kontak
contact rivet n. kontak perçini
contact arrangements n. temas düzenleri
contact center n. bağlantı merkezi
contact center n. temas merkezi
initial liquid contact stage n. ilk sıvı değme aşaması
rough macroscopic contact n. kaba dış yüzey teması
contact interference n. temas arayüzeyi
tip-sample contact n. uç-numune teması
contact lenses n. tutturma mercekler
ceramic cookware in contact with food n. yiyeceklerle temasta olan seramik pişirme kapları
contact printing n. değme baskısı
length of contact n. değme uzunluğu
contact mould processes n. değmeli kalıp süreçleri
contact cement n. değmeli tutturma
contact potential n. değme voltajı
contact plating n. değme kaplaması
contact freezing n. değdirmeli dondurma
contact tin plating n. daldırmalı kalay kaplama
arc of contact n. değme arkı
contact interference n. değme arayüzeyi
contact fatigue n. değme yorulması
contact time n. değme süresi
contact printing n. değmeli baskı
contact angle n. değme açısı
contact area n. değme alanı
contact stress n. değme gerilimi
contact profilometer n. değdirmeli yanayölçer
contact bimetal n. değmelik ikimetalli
zone of contact n. değme bölgesi
contact pressure n. değme basıncı
non-contact profilometry n. değmesiz yanay ölçümü
grooved contact wire n. oluklu temas teli
copper and copper-alloy grooved contact wire n. bakır ve bakır alaşımlı oluklu temas teli
contact ore n. ara katman cevheri
direct contact n. doğrudan değme
contact scanning n. sürtmeli tarama
elastic contact n. esnek temas
contact lenses n. göz'e tutturulan mercekler
contact lenses n. kontak mercekleri
determination of coating thickness by contact probe profilometer n. temas prob profilmetresi ile kaplama kalınlığının belirlenmesi
contact with corrosive chemical substances n. korozif kimyasal maddelerle temas etme
metal contact n. metal kontak
excessive contact voltage n. aşırı temas gerilimi
staining in contact with organic material n. organik maddelerle temas halinde meydana gelecek lekelenme
non-removable rectangular contact on the centre-line n. merkez çizgide sabit dikdörtgensel temas
centre contact crimp barrel n. merkezi temas kıvırma gömleği
static measuring relay with output contact n. çıkış kontaklı statik ölçme rölesi
static measuring relay without output contact n. çıkış kontaksız statik ölçme rölesi
contact algorithms n. kontak algoritması
contact lenses-ageing by exposure to radiation n. radyasyon ile kontak lenslerin yaşlandırılması
radial contact n. radyal temas
contact insertion and extraction forces n. takma ve çıkarma kuvvetlerinin teması
concentric contact n. eş eksenli temas
machine-hand contact surface n. makine ile elin temas ettiği yüzey
couple-matched contact n. çift eşleştirilmiş kontak
contact resistance at rated current n. beyan akımında kontak direnci
contact discontinuity n. kontak kesikliği
contact assembly of relays n. rölelerin kontak aksamı
contact performance n. kontak performansı
contact protection effectiveness n. kontak koruma etkinliği
contact retention system resistance n. kontak tutma sisteminin direnci
patient contact dosimeters n. hasta kontak dozölçerleri
female contact n. dişi temas
adhesion of coating on contact n. kontak üzerindeki kaplamanın adhezyonu
contact retention system effectiveness n. kontak durdurma sistemi etkinliği
contact deformation n. kontak bozulması
contact lens care products n. kontak lens bakım mamulleri
overhead contact line n. havai temas hattı
guided contact n. kılavuzlu kontak
contact resistance variation n. kontak direnci değişimi
protection against unintentional direct contact n. istenmeden doğrudan temasa karşı koruma
contact resistance test n. kontak direnci deneyi