görüşme - Türkisch Englisch Wörterbuch

görüşme

Bedeutungen von dem Begriff "görüşme" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 44 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
görüşme interview n.
The interview form consists of three open-ended questions.
Görüşme formu üç açık uçlu sorudan oluşmaktadır.

More Sentences
görüşme meeting n.
There is a routine weekly meeting with staff.
Personel ile haftalık rutin görüşmeler yapılmaktadır.

More Sentences
General
görüşme discussion n.
The teacher is having a private discussion with my parents.
Öğretmen ailemle özel bir görüşme yapıyor.

More Sentences
görüşme talk n.
The first thing the Council should allow the Commission to do is to talk with the United States on its own.
Konseyin yapması gereken ilk şey Komisyon'un ABD ile kendi başına görüşmesine izin vermektir.

More Sentences
görüşme debate n.
Such a special debate would be decided on at the beginning of each part-session on Monday afternoon.
Böyle bir özel görüşme Pazartesi öğleden sonra her bir bölüm oturumunun başında kararlaştırılacaktır.

More Sentences
görüşme hearing n.
We are unable to confirm whether or not this hearing took place.
Bu görüşmenin gerçekleşip gerçekleşmediğini teyit edemiyoruz.

More Sentences
görüşme deliberation n.
The deliberations took three days.
Görüşmeler üç gün sürdü.

More Sentences
görüşme parley n.
The parley between the two factions aimed to negotiate a peace agreement.
İki grup arasındaki görüşmenin amacı bir barış anlaşması müzakere etmekti.

More Sentences
görüşme negotiation n.
Hopefully it could be turned into an asset for that peace negotiation process.
Umarım bu barış görüşmeleri süreci için bir değere dönüştürülebilir.

More Sentences
görüşme conversation n.
On Sunday, a trick was played in the course of a telephone conversation.
Pazar günü bir telefon görüşmesi sırasında bir oyun oynandı.

More Sentences
Trade/Economic
görüşme negotiation n.
The fate of the hostages depends on the result of the negotiation.
Tutsakların kaderi görüşmenin sonucuna göre değişir.

More Sentences
görüşme meeting n.
The EU Troika has also sought a meeting from Islamabad without success.
AB Troykası da İslamabad'dan bir görüşme talep etmiş ancak başarılı olamamıştır.

More Sentences
Law
görüşme debate n.
In any event, this question is not presently included among the requests for a topical and urgent debate on Thursday.
Her halükarda bu soru şu anda Perşembe günkü güncel ve acil görüşme talepleri arasında yer almamaktadır.

More Sentences
görüşme deliberation n.
Deliberations will continue Monday.
Görüşmeler Pazartesi devam edecek.

More Sentences
Politics
görüşme negotiation n.
The negotiation ended in failure.
Görüşme başarısızlıkla sonuçlandı.

More Sentences
görüşme debate n.
An hour ago, the Security Council began to debate its Resolution.
Bir saat önce, Güvenlik Konseyi karar tasarısını görüşmeye başladı.

More Sentences
Psychology
görüşme interview n.
Technical experience is highly valued and can be the deciding factor at the interview stage.
Teknik deneyim oldukça değerlidir ve görüşme aşamasında belirleyici faktör olabilir.

More Sentences
Linguistics
görüşme interview n.
Each applicant should pass one entrance exam in the form of an interview via Skype with the Program Administrator.
Her başvuru sahibi, Program Yöneticisi ile Skype üzerinden görüşme şeklinde bir giriş sınavını geçmelidir.

More Sentences
General
görüşme disceptation n.
görüşme dialoguing n.
görüşme rap n.
görüşme conference n.
görüşme discussing n.
görüşme intercourse n.
görüşme disputation n.
görüşme bargaining n.
görüşme contact n.
görüşme negotiating n.
görüşme concilium n.
görüşme dialoging n.
görüşme tractation [obsolete] n.
görüşme emparlance [obsolete] n.
görüşme emparlaunce n.
görüşme eventilation n.
görüşme korero n.
görüşme broking [obsolete] n.
görüşme audience n.
Colloquial
görüşme pow-wow n.
Trade/Economic
görüşme bargaining n.
Law
görüşme parliament n.
Politics
görüşme conference n.
görüşme intercourse n.
görüşme parley n.
Telecom
görüşme mtng (meeting) abrev.

Bedeutungen, die der Begriff "görüşme" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 175 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
görüşme yapmak meet v.
General
bireysel görüşme individual interview n.
At the end of the design, the focus group and individual interviews were made with the students.
Tasarımın sonunda öğrencilerle odak grup ve bireysel görüşmeler yapılmıştır.

More Sentences
konferans görüşme conference calling n.
Weekly meetings may take place via conference calls.
Haftalık toplantılar konferans görüşmeleri yoluyla yapılabilir.

More Sentences
(soruşturma amaçlı) gayriresmi görüşme inquest n.
The team held an inquest to analyze the reasons behind their defeat.
Ekip, yenilgilerinin ardındaki nedenleri analiz etmek için gayriresmi bir görüşme düzenledi.

More Sentences
görüşme yapmak have an interview v.
He had an interview with the Prime Minister.
Başbakan ile bir görüşme yaptı.

More Sentences
görüşme yapmak have a talk v.
Yesterday we had a talk with the American Minister for Transport.
Dün Amerikan Ulaştırma Bakanı ile bir görüşme yaptık.

More Sentences
görüşme yapmak interview v.
Tom was interviewed for the job.
Tom'la iş için görüşme yapıldı.

More Sentences
görüşme ayarlamak arrange a meeting v.
I want you to arrange a meeting.
Bir görüşme ayarlamanı istiyorum.

More Sentences
Phrases
görüşme sırasında during the interview expr.
This will help you be even more prepared during the interview.
Bu, görüşme sırasında daha hazırlıklı olmanıza yardımcı olacaktır.

More Sentences
Trade/Economic
görüşme odası interview room n.
Tom breathed slowly and deeply to calm his nerves before going into the interview room.
Tom görüşme odasına girmeden önce sinirlerini yatıştırmak için yavaş ve derin nefes aldı.

More Sentences
görüşme yapmak negotiate v.
He has been negotiating with North Korea to acquire ballistic missile technology.
Balistik füze teknolojisi edinmek için Kuzey Kore ile görüşmeler yapıyor.

More Sentences
General
halka açık görüşme public audience n.
şehirlerarası görüşme long distance call n.
resmi görüşme official relation n.
işverenle işçi temsilcileri arasında toplu görüşme collective bargaining n.
görüşme (milletvekilinin seçim bölgesinde kendi seçmenleriyle yaptığı) surgery n.
resmi görüşme official call n.
özel görüşme tete a tete n.
toplu görüşme collective bargaining n.
görüşme imkanı (biriyle) access to n.
toplu görüşme panel n.
görüşme süresi length of interview n.
resmi görüşme audience n.
görüşme odası visiting room n.
görüşme yapan kimse interviewer n.
yüzyüze görüşme face to face meeting n.
ilk görüşme first interview n.
ilk görüşme first date n.
ikili görüşme bilateral discussion n.
teklif verme ve görüşme evresi bidding and negotiating phase n.
uzun görüşme long discussion n.
uzun görüşme long interview n.
yüzyüze görüşme face-to-face meeting n.
yarı yapılandırılmış görüşme semi-structured interview n.
ön görüşme pre-interview n.
görüşme evresi negotiation phase n.
görüşme önerisi overtures n.
görüşme salonu parlour n.
kısa görüşme word n.
görüşme ücreti call toll charge n.
görüşme ücreti call toll n.
görüşme ücreti call charge n.
görüşme ücreti call fee n.
yüzyüze görüşme yöntemi face-to-face interview method n.
sesli görüşme voice call n.
(yüz yüze/bire bir) görüşme zamanı face time n.
görüşme kılavuzu interview guide n.
kılavuzlu görüşme guided interview n.
dahili (iç) görüşme (şirket/aile içi) internal discussion n.
görüşme salonu parlor n.
kısa bir ön görüşme brief preliminary interview n.
kısa bir ön görüşme a brief pre-interview n.
şaibeli toplantılar yapılıp el altından kararlar alınan görüşme yeri backroom n.
önemli biriyle yapılan kısa görüşme face time n.
kısa görüşme face time n.
görüşme yapılan kimse interview n.
farklı ailelerin küçük çocuklarının birlikte oynaması için ayarladıkları görüşme play date n.
farklı ailelerin küçük çocuklarının birlikte oynaması için ayarladıkları görüşme playdate n.
ateşkes sırasında düşmanla yapılan sözlü görüşme parley n.
ön görüşme prenegotiation n.
görüşme salonu spekehouse n.
görüşme yapmak lobby v.
görüşme amacıyla birisi ile odaya kapanmak be closeted with v.
ile görüşme yapmak interview v.
görüşme yapmak meet v.
görüşme yapmak treat with v.
görüşme masasına oturmak sit down at the negotiation table v.
görüşme halinde olmak be in negotiation with v.
görüşme halinde olmak be in contact with v.
görüşme halinde olmak be engaged in talks v.
son bir görüşme için çağırmak call someone for a final interview v.
son bir görüşme için çağırmak call someone down for a final interview v.
görüşme halinde olmak be already engaged in talks with v.
görüşme(ler) ile ilgili negotiatory adj.
(görüşme için) müsait contactable adj.
resmi görüşme öncesi prenegotiation adj.
ileri bir görüşme için gün belirlemeden without day expr.
Phrasals
biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme ayarlamak line someone or something up with someone or something v.
ile toplantı, etkinlik, görüşme tarihi belirlemek line up with v.
ile toplantı, etkinlik, görüşme organize etmek line up with v.
ile toplantı, etkinlik, görüşme planlamak line up with v.
ile toplantı, etkinlik, görüşme ayarlamak line up with v.
biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme organize etmek line someone or something up with someone or something v.
biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme planlamak line someone or something up with someone or something v.
biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme tarihi belirlemek line someone or something up with someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) bir dizi arama/görüşme yapmak call around (about someone or something) v.
(biriyle) görüşme yapmak meet with (someone) v.
(biriyle) görüşme yapmak parley with (one) v.
(biriyle) görüşme yapmak treat with (someone) v.
Phrases
görüşme sırasında during the discussion n.
yapacağınız görüşme hizmet kalitesi amacı ile kayıt altına alınmaktadır this call may be recorded for quality assurance purposes expr.
yapacağınız görüşme hizmet kalitesi amacı ile kayıt altına alınmaktadır this call is being recorded for quality-assurance purposes expr.
Colloquial
yüz yüze görüşme face time n.
bizzat görüşme face time n.
(sınav/görüşme) kötü geçmek bum out v.
görüşme yapmak pow-wow v.
Idioms
(biriyle/bir grupla) telefonda görüşme ahold of someone or something n.
(biriyle/bir grupla) telefonda görüşme hold of someone or something n.
görüşme yapmak give audience v.
(yazı/kitap) talep veya görüşme olmaksızın gazeteye/yayınevine postayla gönderilmek come (in) over the transom v.
görüşme/tartışma aşamasında olmak be blowing in the wind [uk] v.
toplantı/görüşme bitiminde (birini) yollamak send (one) on (one's) way v.
özel olarak (papayla görüşme) in petto expr.
(papayla) baş başa görüşme in petto expr.
Speaking
kiminle görüşme istemiştiniz? with whom do you wish to speak? expr.
Trade/Economic
karşılıklı görüşme interview n.
yeniden görüşme renegotiation n.
derinlemesine görüşme tekniği depth interview n.
anket veya görüşme yoluyla bilgi toplanması esasına dayalı bir araştırma yöntemi survey n.
inandırıcı görüşme taktikleri persuasive bargaining tactics n.
yapısallaşmış görüşme structured interview n.
ticari işlemlerde yapılacak işlemle ilgili araştırma görüşme ve sonuçlandırma faaliyetleri için gerekli olan zaman, para ve çaba transaction costs n.
toplu görüşme collective voice n.
açık uçlu görüşme open-ended interview n.
resmi görüşme official call n.
şahsi görüşme personal interview n.
toplu görüşme collective bargaining n.
görüşme kaydı interview record n.
kısa görüşme özeti narrative interview report n.
güdümsüz görüşme non-directive interview n.
objektif görüşme objective interview n.
iş başvurusu sahibiyle işveren arasındaki karşılıklı görüşme employment interview n.
etraflı görüşme detailed interview n.
etraflıca görüşme detailed interview n.
değerlendirme görüşme evaluation interview n.
uzun uzadıya görüşme detailed interview n.
grafikli görüşme graphic interview n.
karşılıklı görüşme yapan kimse interviewer n.
görüşme yapılan kimse interviewee n.
önceden planlanmış karşılıklı görüşme planned interview n.
karşılıklı görüşme interviewing n.
önceden planlanmış karşılıklı görüşme patterned interview n.
kişisel görüşme personal interview n.
derinlemesine görüşme in-depth interview n.
münhasır görüşme exclusive negotiation n.
birebir görüşme one on one interview n.
görüşme süresi length of interview (loi) n.
ön görüşme bilgisi pre-approach n.
Law
avukatla görüşme legal advice n.
müdafiiyle görüşme hakkı right to confer with lawyer n.
yalnızca sendika üyeleri adına toplu görüşme bargaining for members only n.
(korsan kanunlarında) gemi kaptanıyla doğrudan görüşme parlay n.
genel görüşme general debate n.
mahrem görüşme hakkı conjugal visitation n.
mahrem görüşme hakkı conjugal visitation right n.
hakim, avukatlar ve bazen tarafların da yer aldığı özel görüşme sideband n.
hakim, avukatlar ve bazen tarafların da yer aldığı özel görüşme sidebar conference n.
Politics
araştırıcı görüşme explanatory consultation n.
özel ya da dışa kapalı görüşme private conversation n.
yüz yüze görüşme face to face meeting n.
genel görüşme önerisi interpellation n.
genel görüşme general debate n.
acele görüşme oylaması vote of urgency n.
ön görüşme pourparler n.
ön görüşme early negotiation n.
İkili görüşme bilateral talk n.
resmi görüşme özeti pro-memoria n.
Computer
görüşme kipi interview mode n.
skype'ta görüşme skyping n.
Telecom
görüşme anında ani kesilme hot-cut n.
görüşme ücreti toll [new zealand] n.
telefon hattından geçen görüşme sayısı traffic n.
uzak mesafe telefonlu görüşme long distance n.
şehirlerarası görüşme yapmak long-distance v.
Medical
psikolojik görüşme psychological interview n.
görüşme grup psikoterapisi interview group psychotherapy n.
doğum sonrası görüşme formu postnatal interview form n.
muayenehanede gerçekleştirilen görüşme surgery [uk] n.
Psychology
formatsız görüşme unstructured interview n.
formatlı görüşme structured interview n.
soru diziniyle görüşme interview by questionnaire n.
tanı koydurucu görüşme ölçeği diagnostic interview schedule n.
psikoterapide güdümlü görüşme tekniğine ait veya ilgili directive adj.
güdümlü (görüşme) directive adj.
Social Sciences
farklı kültürden gruplar arasında yapılan uzun görüşme baraza n.