Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Sinónimo
Frases
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Turco - Inglés
Ocultar la historia
Historia detallada
Eliminar
Historia :
a stick
a stick
Historia
Frases
Significados de
"a stick"
con otros términos en diccionario inglés turco: 240 resultado(s)
Categoría
Inglés
Turco
General
1
General
stick a stamp
v.
pul yapıştırmak
Have you
stuck a stamp
on the envelope?
Zarfın üzerine
pul yapıştırdın
mı?
More Sentences
2
General
pieces of grilled meat on a stick
n.
çöp kebabı
3
General
a sharp stick
n.
keskin bir sopa
4
General
beat with a stick
v.
sopalamak
5
General
stick like a leech
v.
sülük gibi yapışmak
6
General
be caught in a cleft stick
v.
açmaza düşmek
7
General
be caught in a cleft stick
v.
açmaza getirmek
8
General
be caught in a cleft stick
v.
açmaza sürüklemek
9
General
be caught in a cleft stick
v.
açmaza girmek
10
General
speak softly but carry a big stick
v.
aba altından değnek sopa göstermek
11
General
hit with a stick
v.
sopayla vurmak
12
General
stick to a budget
v.
bütçeye bağlı kalmak
13
General
stick a knife in
v.
bıçak batırmak
14
General
stick a knife in
v.
bıçaklamak
15
General
stick a knife in
v.
bıçak saplamak
16
General
stick a candle
v.
(bir) mum dikmek/yakmak
Phrases
17
Phrases
walk softly and carry a big stick
expr.
müzakereye açık ol ama gardını düşürme
18
Phrases
walk softly and carry a big stick
expr.
aba altından sopa göstermek
19
Phrases
walk softly and carry a big stick
expr.
sopa siyaseti yapmak
20
Phrases
it is easy to find a stick to beat a dog
expr.
savunmasız birine/bir şeye saldırmak kolay
21
Phrases
it is easy to find a stick to beat a dog
expr.
sahipsiz/korumasız kişileri ezmek kolay
Proverb
22
Proverb
it is easy to find a stick to beat a dog
alçak eşek binmeye kolay, öksüz çocuk dövmeye kolay
23
Proverb
it is easy to find a stick to beat a dog
alçacık eşeğe herkes biner
24
Proverb
it is easy to find a stick to beat a dog
sert bir eylemi haklı çıkarmak için bahane bulmak kolaydır
25
Proverb
it is easy to find a stick to beat a dog
köpeğini dövmek isteyene sopa bulmak kolay
Colloquial
26
Colloquial
stick a gun in someone’s face
v.
yüzüne silah doğrultmak
27
Colloquial
jumping jesus on a pogo stick
exclam.
aman tanrım
28
Colloquial
jumping jesus on a pogo stick
exclam.
hadi be!
29
Colloquial
jumping jesus on a pogo stick
exclam.
hadi ya!
30
Colloquial
stick a fork in (me)
exclam.
(ben) tamamım
Idioms
31
Idioms
a stick to beat somebody with
n.
kızmak/söylenmek/eleştirmek için bahane
32
Idioms
a stick to beat someone or something with
n.
karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay
33
Idioms
a stick with which to beat someone [brit]
n.
söylenmek/eleştirmek için bahane
34
Idioms
a stick to beat somebody with
n.
üstüne gitmek/cezalandırmak için bulunan açık
35
Idioms
a stick with which to beat someone [brit]
n.
üstüne gitmek/cezalandırmak için bulunan açık
36
Idioms
a stick to beat somebody with
n.
karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay
37
Idioms
a stick with which to beat someone [brit]
n.
karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay
38
Idioms
a stick to beat somebody with
n.
(birini) azarlamak/paylamak için bahane
39
Idioms
a stick to beat somebody with
n.
bahanesi/sebebi olma
40
Idioms
a stick to beat somebody with
n.
bahane ederek azarlama/paylama
41
Idioms
a stick to beat someone with [uk]
n.
(birini) azarlamak/paylamak için bahane
42
Idioms
a stick to beat someone with [uk]
n.
bahanesi/sebebi olma
43
Idioms
a stick to beat someone with [uk]
n.
bahane ederek azarlama/paylama
44
Idioms
a stick with which to beat someone [uk]
n.
(birini) azarlamak/paylamak için bahane
45
Idioms
a stick with which to beat someone [uk]
n.
bahanesi/sebebi olma
46
Idioms
a stick with which to beat someone [uk]
n.
bahane ederek azarlama/paylama
47
Idioms
a stick to beat someone or something with
n.
aba altından sopa gösterme
48
Idioms
carrot on a stick
n.
ödül
49
Idioms
carrot on a stick
n.
mükafat
50
Idioms
a carrot and stick approach
n.
ödül ve ceza yaklaşımı
51
Idioms
the moon on a stick
n.
birinin isteyebileceği/hayal edebileceği her şey
52
Idioms
the moon on a stick
n.
birinin isteyebileceğinden/hayal edebileceğinden fazlası
53
Idioms
a stick to beat somebody with
n.
birine kızmak/söylenmek/eleştirmek için bahane
54
Idioms
a stick to beat somebody with
n.
birinin üstüne gitmek/birini cezalandırmak için bulunan açık
55
Idioms
a stick to beat somebody with
n.
karşıdakine silah olarak kullanılan olay
56
Idioms
a stick to beat somebody with
n.
birini azarlamak/paylamak için bahane
57
Idioms
a stick to beat somebody with
n.
bahane ederek azarlama/paylama
58
Idioms
a stick-in-the-mud
n.
sıkıcı kimse
59
Idioms
a stick-in-the-mud
n.
örümcek kafalı kimse
60
Idioms
a stick-in-the-mud
n.
geri/eski kafalı kimse
61
Idioms
a stick-in-the-mud
n.
uyuz/uyuşuk tip
62
Idioms
a stick-in-the-mud
n.
eğlenceden/yeni şeylerden anlamayan kimse
63
Idioms
a stick-in-the-mud
n.
eğlenceden/yeniliklerden hoşlanmayan kimse
64
Idioms
walk softly and carry a big stick
v.
ortalığı alevlendirmeden konuşup bir taraftan da hazırlanmak
65
Idioms
walk softly and carry a big stick
v.
barışçıl müzakereleri yürütüp bir taraftan da mücadeleye hazırlanmak
66
Idioms
speak softly and carry a big stick
v.
ortalığı alevlendirmeden konuşup bir taraftan da hazırlanmak
67
Idioms
speak softly and carry a big stick
v.
barışçıl müzakereleri yürütüp bir taraftan da mücadeleye hazırlanmak
68
Idioms
speak softly and carry a big stick
v.
aba altından değnek göstermek
69
Idioms
speak softly but carry a big stick
v.
aba altından değnek göstermek
70
Idioms
be caught in a cleft stick
v.
açmaza düşmek
71
Idioms
take a lot of stick
v.
ağır/yoğun biçimde eleştirilmek
72
Idioms
get a lot of stick
v.
ağır/yoğun biçimde eleştirilmek
73
Idioms
come in for a lot of stick
v.
ağır/yoğun biçimde eleştirilmek
74
Idioms
stick out like a sore thumb
v.
apaçık olmak
75
Idioms
stand/stick out like a sore thumb
v.
ayan beyan ortada olmak
76
Idioms
stick out like a sore thumb
v.
bariz/belirgin olmak
77
Idioms
give (someone) (a lot of) stick
v.
birini eleştirmek
78
Idioms
be as thin as a stick
v.
bir deri bir kemik kalmak
79
Idioms
not have a stick in this world
v.
dikili ağacı olmamak
80
Idioms
be caught in a cleft stick
v.
çıkmaza düşmek
81
Idioms
stick out a mile
v.
çok uzaktan belli olmak
82
Idioms
be as thin as a stick
v.
çöpe dönmek
83
Idioms
be as thin as a stick
v.
çok zayıflamak
84
Idioms
take a lot of stick
v.
eleştirilmek
85
Idioms
take a lot of stick
v.
eleştiri almak
86
Idioms
stick out like a sore thumb
v.
göze batmak
87
Idioms
come in for a lot of stick
v.
eleştirilmek
88
Idioms
get a lot of stick
v.
eleştiri oklarının hedefi haline gelmek
89
Idioms
come in for a lot of stick
v.
eleştiri almak
90
Idioms
come in for a lot of stick
v.
eleştiri oklarının hedefi haline gelmek
91
Idioms
get a lot of stick
v.
eleştirilmek
92
Idioms
get a lot of stick
v.
eleştiri almak
93
Idioms
not hold a stick to someone
v.
eline su dökememek
94
Idioms
take a lot of stick
v.
eleştiri oklarının hedefi haline gelmek
95
Idioms
be in a cleft stick
v.
iki arada bir derede kalmak
96
Idioms
stick like a burr
v.
kene gibi yapışmak
97
Idioms
stick one's head in a noose
v.
kendini tehlikeli bir duruma sokmak
98
Idioms
stick one's head in a noose
v.
kendi sonunu hazırlamak
99
Idioms
stand/stick out like a sore thumb
v.
kabak gibi ortada olmak
100
Idioms
stick out like a sore thumb
v.
rahatsız edecek kadar dikkat çekmek
101
Idioms
come in for a lot of stick
v.
yoğun eleştirilere maruz kalmak
102
Idioms
stand/stick out like a sore thumb
v.
yırtık dondan çıkmış gibi durmak
103
Idioms
get a lot of stick
v.
yoğun eleştirilere maruz kalmak
104
Idioms
stick out like a sore thumb
v.
yama gibi durmak
105
Idioms
take a lot of stick
v.
yoğun eleştirilere maruz kalmak
106
Idioms
stick out like a sore thumb
v.
yırtık dondan çıkmış gibi durmak
107
Idioms
stick a pin in it
v.
bir konuyu tartışmaya/konuşmaya ara vermek
108
Idioms
stick a pin in it
v.
bir konuyu tartışmayı/konuşmayı daha sonra devam etmek üzere bırakmak
109
Idioms
stick a pin in it
v.
bir şeyi tartışmayı/konuşmayı kaldığı yerden sürdürmek üzere bırakmak
110
Idioms
rise like a rocket (and fall like a stick)
v.
hızla yükselmek (ve birden çakılmak)
111
Idioms
rise like a rocket (and fall like a stick)
v.
hızla yükselip birden çakılmak
112
Idioms
rise like a rocket (and fall like a stick)
v.
roket hızında yükselmek (ve aynı hızla dibe vurmak)
113
Idioms
rise like a rocket (and fall like a stick)
v.
roket hızıyla yükselip aynı hızla dibe vurmak
114
Idioms
rise like a rocket (and fall like a stick)
v.
bir anda parlamak (ve sönmek)
115
Idioms
rise like a rocket (and fall like a stick)
v.
bir anda parlayıp sönmek
116
Idioms
rise like a rocket (and fall like a stick)
v.
roket hızıyla yükseldiği yerden aynı hızla yere çakılmak
117
Idioms
rise like a rocket (and fall like a stick)
v.
çok hızlı bir şekilde parlayıp fıs diye sönmek
118
Idioms
rise like a rocket (and fall like a stick)
v.
yıldızı bir anda parlamak (ve kısa sürede sönmek)
119
Idioms
rise like a rocket (and fall like a stick)
v.
kısa süreli parlayıp sönmek
120
Idioms
rise like a rocket (and fall like a stick)
v.
kısa süren bir başarı elde etmek
121
Idioms
rise like a rocket (and fall like a stick)
v.
geçici ve hızlı bir yükseliş yaşamak
122
Idioms
rise like a rocket (and fall like a stick)
v.
çarpıcı biçimde yükselmek (ve aynı şekilde düşüş yaşamak)
123
Idioms
be in a cleft stick
v.
zor bir durumda olmak
124
Idioms
be in a cleft stick
v.
sıkıntılı bir durumda olmak
125
Idioms
be in a cleft stick
v.
çıkmazda olmak
126
Idioms
be in a cleft stick
v.
açmazda olmak
127
Idioms
carry a big stick
v.
aba altından değnek/sopa göstermek
128
Idioms
carry a big stick
v.
güç/gövde gösterisi yapmak
129
Idioms
wield a big stick
v.
aba altından değnek/sopa göstermek
130
Idioms
wield a big stick
v.
güç/gövde gösterisi yapmak
131
Idioms
get (a lot of) stick (from someone)
v.
(birinden) ağır eleştiri/kınama almak
132
Idioms
get (a lot of) stick (from someone)
v.
(biri tarafından) çok yargılanmak
133
Idioms
get (a lot of) stick (from someone)
v.
(biri tarafından) çok üstüne gidilmek
134
Idioms
get (a lot of) stick (from someone)
v.
(birinin) yoğun eleştirilerine maruz kalmak
135
Idioms
get (a lot of) stick (from someone)
v.
(birinin) eleştiri oklarının hedefi olmak
136
Idioms
not hold a stick to
v.
-in eline su dökememek
137
Idioms
not hold a stick to
v.
'-in tırnağı bile olamamak
138
Idioms
not hold a stick to
v.
'-in yanından bile geçememek
139
Idioms
not hold a stick to (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) eline su dökememek
140
Idioms
not hold a stick to (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) tırnağı bile olamamak
141
Idioms
not hold a stick to (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) yanından bile geçememek
142
Idioms
stick your head in a noose
v.
kendini tehlikeli bir duruma sokmak
143
Idioms
stick your head in a noose
v.
kendini zor duruma sokmak
144
Idioms
stick your head in a noose
v.
kendi sonunu hazırlamak
145
Idioms
take (a lot of) stick (from someone)
v.
(birinden bir yığın) eleştiri almak
146
Idioms
take (a lot of) stick (from someone)
v.
(birinin) eleştiri oklarının hedefi olmak
147
Idioms
take (a lot of) stick (from someone)
v.
(birinden yoğun) eleştiri almak
148
Idioms
take (a lot of) stick (from someone)
v.
(birinin yoğun) eleştirisine maruz kalmak
149
Idioms
take (a lot of) stick (from someone)
v.
(birinden bir ton) fırça/papara yemek
150
Idioms
take (a lot of) stick (from someone)
v.
(birinden bir sürü) azar işitmek
151
Idioms
hold a stick to
v.
eşit şartlarda mücadele etmek
152
Idioms
hold a stick to
v.
eşit koşullarda yarışmak
153
Idioms
hold a stick to
v.
…'ya kıyasla dayanmak
154
Idioms
in a cleft stick
expr.
açmazda
155
Idioms
thin as a stick
expr.
aşırı zayıf
156
Idioms
as thin as a stick
expr.
aşırı zayıf
157
Idioms
in a cleft stick
expr.
çıkmazda
158
Idioms
more someone or something than one can shake a stick at
expr.
çok sayıda
159
Idioms
more someone or something than one can shake a stick at
expr.
çok fazla
160
Idioms
as thin as a stick
expr.
incecik
161
Idioms
thin as a stick
expr.
incecik
162
Idioms
more than one can shake a stick at
expr.
kıyamet gibi
163
Idioms
more than you can shake a stick at
expr.
saymakla bitiremezsin
164
Idioms
more someone or something than one can shake a stick at
expr.
sayılamayacak kadar çok
165
Idioms
more than one can shake a stick at
expr.
sürüsüne bereket
166
Idioms
more than you can shake a stick at
expr.
saymakla bitmez
167
Idioms
stick out like a sore thumb
expr.
üstü kalay altı kaval
168
Idioms
in a cleft stick
expr.
zor durumda
169
Idioms
better than a poke in the eye (with a sharp stick) [cliché]
expr.
hiç yoktan iyidir
170
Idioms
better than a poke in the eye (with a sharp stick) [cliché]
expr.
daha kötü olabilirdi
171
Idioms
better than a poke in the eye (with a sharp stick) [cliché]
expr.
daha kötüsü de olabilirdi
172
Idioms
like a monkey on a stick
expr.
kıpır kıpır
173
Idioms
like a monkey on a stick
expr.
huzursuz
174
Idioms
like a monkey on a stick
expr.
hareketli
175
Idioms
like a monkey on a stick
expr.
sıkıntılı
176
Idioms
like a monkey on a stick
expr.
maymunun dala tutunduğu gibi (tutunmuş)
177
Idioms
like a monkey on a stick
expr.
maymun gibi (tutunmuş)
178
Idioms
more (something) than you can shake a stick at
expr.
çok sayıda
179
Idioms
more (something) than you can shake a stick at
expr.
sürüsüne bereket
180
Idioms
more (something) than you can shake a stick at
expr.
sayısız
181
Idioms
more (something) than you can shake a stick at
expr.
sayılamayacak kadar çok
182
Idioms
more (something) than you can shake a stick at
expr.
saymakla bitmez
183
Idioms
more ... than you can shake a stick at
expr.
çok sayıda
184
Idioms
more ... than you can shake a stick at
expr.
sürüsüne bereket
185
Idioms
more ... than you can shake a stick at
expr.
sayısız
186
Idioms
more ... than you can shake a stick at
expr.
sayılamayacak kadar çok
187
Idioms
more ... than you can shake a stick at
expr.
saymakla bitmez
Speaking
188
Speaking
I had to poke him with a stick to wake him
expr.
onu uyandırmak için bir sopayla dürtmem gerekti
189
Speaking
more than you can shake a stick at
expr.
sürüsüne bereket
Marine Biology
190
Marine Biology
a stick of eels
n.
yirmi beş yılan balığı
Slang
191
Slang
stick like shit to a shovel
v.
çok sıkı bir biçimde yapışmak
192
Slang
stick like shit to a shovel
v.
kene gibi yapışmak
193
Slang
stick like shit to a shovel
v.
sıkıca yapışmak
194
Slang
stick like shit to a shovel
v.
sıkıca tutunmak
195
Slang
stick like shit to a shovel
v.
sülük gibi yapışmak
196
Slang
stick like shit to a shovel
v.
birine bağımlı olarak yaşamak
197
Slang
stick like shit to a shovel
v.
sülük gibi yapışmak
198
Slang
stick like shit to a shovel
v.
birine bağımlı olarak yaşamak
199
Slang
stick like shit to a shovel
v.
kene gibi yapışmak
200
Slang
stick a bullet in one's head
v.
birinin kafasına kurşun sıkmak
201
Slang
stick a red-hot poker up one's ass
v.
birisinin başına çorap örmek
202
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(birine/bir şeye) çok sıkı bir biçimde yapışmak
203
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(birine/bir şeye) kene gibi yapışmak
204
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(birine/bir şeye) sıkıca yapışmak
205
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(birine/bir şeye) sıkıca tutunmak
206
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(birine/bir şeye) sülük gibi yapışmak
207
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(birine/bir şeye) bağımlı olarak yaşamak
208
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
asalak gibi yaşamak
209
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(birinin/bir şeyin) peşinden düşmemek
210
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne yapışmak
211
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne yapışıp kalmak
212
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(biriyle/bir şeyle) birlikte anılmak
213
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(biriyle/bir şeyle) ilişkilendirilmek
214
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(birine/bir şeye) kara bir leke gibi yapışmak
215
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne kara bir leke gibi yapışıp kalmak
216
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
(birinin/bir şeyin) üstünde kara bir leke gibi kalmak
217
Slang
stick like shit to a shovel
v.
üstüne yapışmak
218
Slang
stick like shit to a shovel
v.
üstüne yapışıp kalmak
219
Slang
stick like shit to a shovel
v.
kara bir leke gibi yapışmak
220
Slang
stick like shit to a shovel
v.
üstüne kara bir leke gibi yapışıp kalmak
221
Slang
stick like shit to a shovel
v.
üstünde kara bir leke gibi kalmak
222
Slang
shake a stick at
v.
işaret etmek
223
Slang
shake a stick at
v.
göstermek
224
Slang
shake a stick at
v.
ifade etmek
225
Slang
shake a stick at
v.
adlandırmak
226
Slang
shake a stick at
v.
belirtmek
227
Slang
shake a stick at
v.
nitelendirmek
228
Slang
shake a stick at
v.
belirlemek
229
Slang
shake a stick at
v.
isimlendirmek
230
Slang
shake a stick at
v.
saymak
231
Slang
shake a stick at
v.
tek tek söylemek
232
Slang
stick a fork in it
expr.
bitmiş
233
Slang
stick a fork in it
expr.
yapıldığı ya da tamamlandığı düşünülmüş
British Slang
234
British Slang
sex on a stick
n.
zayıf ve çekici kız
235
British Slang
better than a poke in the eye with a blunt stick
expr.
daha kötü olabilirdi
236
British Slang
like shit off a stick
expr.
çabucak şimşek gibi
237
British Slang
shit on a stick!
expr.
hay aksi!
238
British Slang
shit on a stick!
expr.
hadi ya!
239
British Slang
shit on a stick!
expr.
hadi be!
240
British Slang
like shit off a stick
expr.
hızla
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of a stick
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy