a stick - Turco Inglés Diccionario

a stick

Significados de "a stick" con otros términos en diccionario inglés turco: 240 resultado(s)

Inglés Turco
General
stick a stamp v. pul yapıştırmak
Have you stuck a stamp on the envelope?
Zarfın üzerine pul yapıştırdın mı?

More Sentences
pieces of grilled meat on a stick n. çöp kebabı
a sharp stick n. keskin bir sopa
beat with a stick v. sopalamak
stick like a leech v. sülük gibi yapışmak
be caught in a cleft stick v. açmaza düşmek
be caught in a cleft stick v. açmaza getirmek
be caught in a cleft stick v. açmaza sürüklemek
be caught in a cleft stick v. açmaza girmek
speak softly but carry a big stick v. aba altından değnek sopa göstermek
hit with a stick v. sopayla vurmak
stick to a budget v. bütçeye bağlı kalmak
stick a knife in v. bıçak batırmak
stick a knife in v. bıçaklamak
stick a knife in v. bıçak saplamak
stick a candle v. (bir) mum dikmek/yakmak
Phrases
walk softly and carry a big stick expr. müzakereye açık ol ama gardını düşürme
walk softly and carry a big stick expr. aba altından sopa göstermek
walk softly and carry a big stick expr. sopa siyaseti yapmak
it is easy to find a stick to beat a dog expr. savunmasız birine/bir şeye saldırmak kolay
it is easy to find a stick to beat a dog expr. sahipsiz/korumasız kişileri ezmek kolay
Proverb
it is easy to find a stick to beat a dog alçak eşek binmeye kolay, öksüz çocuk dövmeye kolay
it is easy to find a stick to beat a dog alçacık eşeğe herkes biner
it is easy to find a stick to beat a dog sert bir eylemi haklı çıkarmak için bahane bulmak kolaydır
it is easy to find a stick to beat a dog köpeğini dövmek isteyene sopa bulmak kolay
Colloquial
stick a gun in someone’s face v. yüzüne silah doğrultmak
jumping jesus on a pogo stick exclam. aman tanrım
jumping jesus on a pogo stick exclam. hadi be!
jumping jesus on a pogo stick exclam. hadi ya!
stick a fork in (me) exclam. (ben) tamamım
Idioms
a stick to beat somebody with n. kızmak/söylenmek/eleştirmek için bahane
a stick to beat someone or something with n. karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay
a stick with which to beat someone [brit] n. söylenmek/eleştirmek için bahane
a stick to beat somebody with n. üstüne gitmek/cezalandırmak için bulunan açık
a stick with which to beat someone [brit] n. üstüne gitmek/cezalandırmak için bulunan açık
a stick to beat somebody with n. karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay
a stick with which to beat someone [brit] n. karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay
a stick to beat somebody with n. (birini) azarlamak/paylamak için bahane
a stick to beat somebody with n. bahanesi/sebebi olma
a stick to beat somebody with n. bahane ederek azarlama/paylama
a stick to beat someone with [uk] n. (birini) azarlamak/paylamak için bahane
a stick to beat someone with [uk] n. bahanesi/sebebi olma
a stick to beat someone with [uk] n. bahane ederek azarlama/paylama
a stick with which to beat someone [uk] n. (birini) azarlamak/paylamak için bahane
a stick with which to beat someone [uk] n. bahanesi/sebebi olma
a stick with which to beat someone [uk] n. bahane ederek azarlama/paylama
a stick to beat someone or something with n. aba altından sopa gösterme
carrot on a stick n. ödül
carrot on a stick n. mükafat
a carrot and stick approach n. ödül ve ceza yaklaşımı
the moon on a stick n. birinin isteyebileceği/hayal edebileceği her şey
the moon on a stick n. birinin isteyebileceğinden/hayal edebileceğinden fazlası
a stick to beat somebody with n. birine kızmak/söylenmek/eleştirmek için bahane
a stick to beat somebody with n. birinin üstüne gitmek/birini cezalandırmak için bulunan açık
a stick to beat somebody with n. karşıdakine silah olarak kullanılan olay
a stick to beat somebody with n. birini azarlamak/paylamak için bahane
a stick to beat somebody with n. bahane ederek azarlama/paylama
a stick-in-the-mud n. sıkıcı kimse
a stick-in-the-mud n. örümcek kafalı kimse
a stick-in-the-mud n. geri/eski kafalı kimse
a stick-in-the-mud n. uyuz/uyuşuk tip
a stick-in-the-mud n. eğlenceden/yeni şeylerden anlamayan kimse
a stick-in-the-mud n. eğlenceden/yeniliklerden hoşlanmayan kimse
walk softly and carry a big stick v. ortalığı alevlendirmeden konuşup bir taraftan da hazırlanmak
walk softly and carry a big stick v. barışçıl müzakereleri yürütüp bir taraftan da mücadeleye hazırlanmak
speak softly and carry a big stick v. ortalığı alevlendirmeden konuşup bir taraftan da hazırlanmak
speak softly and carry a big stick v. barışçıl müzakereleri yürütüp bir taraftan da mücadeleye hazırlanmak
speak softly and carry a big stick v. aba altından değnek göstermek
speak softly but carry a big stick v. aba altından değnek göstermek
be caught in a cleft stick v. açmaza düşmek
take a lot of stick v. ağır/yoğun biçimde eleştirilmek
get a lot of stick v. ağır/yoğun biçimde eleştirilmek
come in for a lot of stick v. ağır/yoğun biçimde eleştirilmek
stick out like a sore thumb v. apaçık olmak
stand/stick out like a sore thumb v. ayan beyan ortada olmak
stick out like a sore thumb v. bariz/belirgin olmak
give (someone) (a lot of) stick v. birini eleştirmek
be as thin as a stick v. bir deri bir kemik kalmak
not have a stick in this world v. dikili ağacı olmamak
be caught in a cleft stick v. çıkmaza düşmek
stick out a mile v. çok uzaktan belli olmak
be as thin as a stick v. çöpe dönmek
be as thin as a stick v. çok zayıflamak
take a lot of stick v. eleştirilmek
take a lot of stick v. eleştiri almak
stick out like a sore thumb v. göze batmak
come in for a lot of stick v. eleştirilmek
get a lot of stick v. eleştiri oklarının hedefi haline gelmek
come in for a lot of stick v. eleştiri almak
come in for a lot of stick v. eleştiri oklarının hedefi haline gelmek
get a lot of stick v. eleştirilmek
get a lot of stick v. eleştiri almak
not hold a stick to someone v. eline su dökememek
take a lot of stick v. eleştiri oklarının hedefi haline gelmek
be in a cleft stick v. iki arada bir derede kalmak
stick like a burr v. kene gibi yapışmak
stick one's head in a noose v. kendini tehlikeli bir duruma sokmak
stick one's head in a noose v. kendi sonunu hazırlamak
stand/stick out like a sore thumb v. kabak gibi ortada olmak
stick out like a sore thumb v. rahatsız edecek kadar dikkat çekmek
come in for a lot of stick v. yoğun eleştirilere maruz kalmak
stand/stick out like a sore thumb v. yırtık dondan çıkmış gibi durmak
get a lot of stick v. yoğun eleştirilere maruz kalmak
stick out like a sore thumb v. yama gibi durmak
take a lot of stick v. yoğun eleştirilere maruz kalmak
stick out like a sore thumb v. yırtık dondan çıkmış gibi durmak
stick a pin in it v. bir konuyu tartışmaya/konuşmaya ara vermek
stick a pin in it v. bir konuyu tartışmayı/konuşmayı daha sonra devam etmek üzere bırakmak
stick a pin in it v. bir şeyi tartışmayı/konuşmayı kaldığı yerden sürdürmek üzere bırakmak
rise like a rocket (and fall like a stick) v. hızla yükselmek (ve birden çakılmak)
rise like a rocket (and fall like a stick) v. hızla yükselip birden çakılmak
rise like a rocket (and fall like a stick) v. roket hızında yükselmek (ve aynı hızla dibe vurmak)
rise like a rocket (and fall like a stick) v. roket hızıyla yükselip aynı hızla dibe vurmak
rise like a rocket (and fall like a stick) v. bir anda parlamak (ve sönmek)
rise like a rocket (and fall like a stick) v. bir anda parlayıp sönmek
rise like a rocket (and fall like a stick) v. roket hızıyla yükseldiği yerden aynı hızla yere çakılmak
rise like a rocket (and fall like a stick) v. çok hızlı bir şekilde parlayıp fıs diye sönmek
rise like a rocket (and fall like a stick) v. yıldızı bir anda parlamak (ve kısa sürede sönmek)
rise like a rocket (and fall like a stick) v. kısa süreli parlayıp sönmek
rise like a rocket (and fall like a stick) v. kısa süren bir başarı elde etmek
rise like a rocket (and fall like a stick) v. geçici ve hızlı bir yükseliş yaşamak
rise like a rocket (and fall like a stick) v. çarpıcı biçimde yükselmek (ve aynı şekilde düşüş yaşamak)
be in a cleft stick v. zor bir durumda olmak
be in a cleft stick v. sıkıntılı bir durumda olmak
be in a cleft stick v. çıkmazda olmak
be in a cleft stick v. açmazda olmak
carry a big stick v. aba altından değnek/sopa göstermek
carry a big stick v. güç/gövde gösterisi yapmak
wield a big stick v. aba altından değnek/sopa göstermek
wield a big stick v. güç/gövde gösterisi yapmak
get (a lot of) stick (from someone) v. (birinden) ağır eleştiri/kınama almak
get (a lot of) stick (from someone) v. (biri tarafından) çok yargılanmak
get (a lot of) stick (from someone) v. (biri tarafından) çok üstüne gidilmek
get (a lot of) stick (from someone) v. (birinin) yoğun eleştirilerine maruz kalmak
get (a lot of) stick (from someone) v. (birinin) eleştiri oklarının hedefi olmak
not hold a stick to v. -in eline su dökememek
not hold a stick to v. '-in tırnağı bile olamamak
not hold a stick to v. '-in yanından bile geçememek
not hold a stick to (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) eline su dökememek
not hold a stick to (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) tırnağı bile olamamak
not hold a stick to (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanından bile geçememek
stick your head in a noose v. kendini tehlikeli bir duruma sokmak
stick your head in a noose v. kendini zor duruma sokmak
stick your head in a noose v. kendi sonunu hazırlamak
take (a lot of) stick (from someone) v. (birinden bir yığın) eleştiri almak
take (a lot of) stick (from someone) v. (birinin) eleştiri oklarının hedefi olmak
take (a lot of) stick (from someone) v. (birinden yoğun) eleştiri almak
take (a lot of) stick (from someone) v. (birinin yoğun) eleştirisine maruz kalmak
take (a lot of) stick (from someone) v. (birinden bir ton) fırça/papara yemek
take (a lot of) stick (from someone) v. (birinden bir sürü) azar işitmek
hold a stick to v. eşit şartlarda mücadele etmek
hold a stick to v. eşit koşullarda yarışmak
hold a stick to v. …'ya kıyasla dayanmak
in a cleft stick expr. açmazda
thin as a stick expr. aşırı zayıf
as thin as a stick expr. aşırı zayıf
in a cleft stick expr. çıkmazda
more someone or something than one can shake a stick at expr. çok sayıda
more someone or something than one can shake a stick at expr. çok fazla
as thin as a stick expr. incecik
thin as a stick expr. incecik
more than one can shake a stick at expr. kıyamet gibi
more than you can shake a stick at expr. saymakla bitiremezsin
more someone or something than one can shake a stick at expr. sayılamayacak kadar çok
more than one can shake a stick at expr. sürüsüne bereket
more than you can shake a stick at expr. saymakla bitmez
stick out like a sore thumb expr. üstü kalay altı kaval
in a cleft stick expr. zor durumda
better than a poke in the eye (with a sharp stick) [cliché] expr. hiç yoktan iyidir
better than a poke in the eye (with a sharp stick) [cliché] expr. daha kötü olabilirdi
better than a poke in the eye (with a sharp stick) [cliché] expr. daha kötüsü de olabilirdi
like a monkey on a stick expr. kıpır kıpır
like a monkey on a stick expr. huzursuz
like a monkey on a stick expr. hareketli
like a monkey on a stick expr. sıkıntılı
like a monkey on a stick expr. maymunun dala tutunduğu gibi (tutunmuş)
like a monkey on a stick expr. maymun gibi (tutunmuş)
more (something) than you can shake a stick at expr. çok sayıda
more (something) than you can shake a stick at expr. sürüsüne bereket
more (something) than you can shake a stick at expr. sayısız
more (something) than you can shake a stick at expr. sayılamayacak kadar çok
more (something) than you can shake a stick at expr. saymakla bitmez
more ... than you can shake a stick at expr. çok sayıda
more ... than you can shake a stick at expr. sürüsüne bereket
more ... than you can shake a stick at expr. sayısız
more ... than you can shake a stick at expr. sayılamayacak kadar çok
more ... than you can shake a stick at expr. saymakla bitmez
Speaking
I had to poke him with a stick to wake him expr. onu uyandırmak için bir sopayla dürtmem gerekti
more than you can shake a stick at expr. sürüsüne bereket
Marine Biology
a stick of eels n. yirmi beş yılan balığı
Slang
stick like shit to a shovel v. çok sıkı bir biçimde yapışmak
stick like shit to a shovel v. kene gibi yapışmak
stick like shit to a shovel v. sıkıca yapışmak
stick like shit to a shovel v. sıkıca tutunmak
stick like shit to a shovel v. sülük gibi yapışmak
stick like shit to a shovel v. birine bağımlı olarak yaşamak
stick like shit to a shovel v. sülük gibi yapışmak
stick like shit to a shovel v. birine bağımlı olarak yaşamak
stick like shit to a shovel v. kene gibi yapışmak
stick a bullet in one's head v. birinin kafasına kurşun sıkmak
stick a red-hot poker up one's ass v. birisinin başına çorap örmek
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) çok sıkı bir biçimde yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) kene gibi yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) sıkıca yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) sıkıca tutunmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) sülük gibi yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) bağımlı olarak yaşamak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. asalak gibi yaşamak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) peşinden düşmemek
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) üstüne yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) üstüne yapışıp kalmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (biriyle/bir şeyle) birlikte anılmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (biriyle/bir şeyle) ilişkilendirilmek
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) kara bir leke gibi yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) üstüne kara bir leke gibi yapışıp kalmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) üstünde kara bir leke gibi kalmak
stick like shit to a shovel v. üstüne yapışmak
stick like shit to a shovel v. üstüne yapışıp kalmak
stick like shit to a shovel v. kara bir leke gibi yapışmak
stick like shit to a shovel v. üstüne kara bir leke gibi yapışıp kalmak
stick like shit to a shovel v. üstünde kara bir leke gibi kalmak
shake a stick at v. işaret etmek
shake a stick at v. göstermek
shake a stick at v. ifade etmek
shake a stick at v. adlandırmak
shake a stick at v. belirtmek
shake a stick at v. nitelendirmek
shake a stick at v. belirlemek
shake a stick at v. isimlendirmek
shake a stick at v. saymak
shake a stick at v. tek tek söylemek
stick a fork in it expr. bitmiş
stick a fork in it expr. yapıldığı ya da tamamlandığı düşünülmüş
British Slang
sex on a stick n. zayıf ve çekici kız
better than a poke in the eye with a blunt stick expr. daha kötü olabilirdi
like shit off a stick expr. çabucak şimşek gibi
shit on a stick! expr. hay aksi!
shit on a stick! expr. hadi ya!
shit on a stick! expr. hadi be!
like shit off a stick expr. hızla