day in - Turco Inglés Diccionario

day in

Significados de "day in" con otros términos en diccionario inglés turco: 175 resultado(s)

Inglés Turco
General
in every day adv. her gün
She lives near the edge of Wripple, so she drives in every day.
Wripple'ın yakınında oturuyor, bu yüzden her gün arabayla geliyor.

More Sentences
Phrases
in my day expr. benim zamanımda
If there must be trouble, let it be in my day, that my child may have peace.
Eğer sıkıntı yaşanacaksa benim zamanımda olsun ki çocuğum rahat etsin.

More Sentences
General
a day in my city n. şehrimde bir gün
day in court n. görüş bildirme imkanı
perform five time salaat in a day v. günde beş vakit namaz kılmak
day in and day out adv. her gün
in broad day adv. güpegündüz
in this day and age adv. bu zamanda
early in the day adv. erkenden
in the face of day adv. açıkça
late in the day adv. günün sonuna doğru
in open day adv. açıktan açığa
in a day or two adv. bir iki gün içinde
day in day out adv. her gün
late in the day adv. geç kalınmış
in this day and age adv. bugün
in this day and age adv. bugünkü günde
later in the day adv. ilerleyen saatlerde
later in the day adv. günün ilerleyen saatlerinde
day in day out adv. her gün sabahtan akşama kadar
in present-day conditions adv. bugünün şartlarında
in present-day conditions adv. bugünkü şartlarda
in an ordinary day adv. sıradan bir günde
back in the day adv. eskiden
bitd (back in the day) abrev. eskiden
bitd (back in the day) abrev. bir zamanlar
Phrases
a day in advance adv. bir gün önceden
the day is drawing in expr. akşam oluyor
in the same day expr. aynı gün içerisinde
in the same day expr. aynı gün içinde
one day in the not-so-distant future expr. çok da uzak olmayan bir zamanda
in the vernacular of the day expr. günümüz deyişiyle
in day-to-day life expr. günlük yaşamda
in day-to-day life expr. günlük hayatta
in one's day expr. geçmişte
in the last day expr. hüküm gününde
in his day expr. onun zamanında
in the last day expr. mahşer gününde
in one's day expr. vaktiyle
Proverb
rome wasn't built in a day sabreden derviş muradına ermiş
rome wasn't built in a day roma bir günde kurulmadı
rome was not built in a day sabreden derviş muradına ermiş
rome was not built in a day roma bir günde kurulmadı
rome was not built in a day boyacı küpü mü bu?
Colloquial
day in day out n. allah'ın her günü
one day in the not-so-distant future n. çok da uzak olmayan gelecekteki bir gün (orta vadede bir gün)
four seasons in one day n. bir günde dört mevsim
four seasons in one day n. çok hızlı değişen hava
four seasons in one day n. tutarsız hava şartları
four seasons in one day n. değişken hava şartları
four seasons in one day n. gün içinde sürekli değişen hava şartları
four seasons in one day n. dengesiz hava
great day in the morning! expr. aman tanrım!
in this day and time expr. bu çağda
back in the day expr. bir zamanlar
another day in paradise expr. cennette başka bir gün
earlier in the day expr. günün daha erken saatlerinde
in the cold light of day expr. gündüz gözüyle
in this day and time expr. günümüzde
in the rest of the day expr. günün geri kalanında
day in day out expr. her allahın günü
in this day and time expr. günümüz modern zamanlarında
in this very day expr. tam da bugün
back in the day expr. vaktinde
back in the day expr. zamanında
in my day expr. zamanında
there are not enough hours in a day expr. 24 saat yetmiyor
there aren't enough hours in the day expr. 24 saat yetmiyor
in somebody’s day/time expr. birinin döneminde
in somebody’s day/time expr. birinin en parlak döneminde
in somebody’s day/time expr. birinin en başarılı döneminde
in somebody’s day/time expr. birinin en ünlü döneminde
in somebody’s day/time expr. geçmişte
in somebody’s day/time expr. birinin zamanında
in somebody’s day/time expr. eski günlerde
in somebody’s day/time expr. birinin gençlik yıllarında
in somebody’s day/time expr. biri gençken
in somebody’s day/time expr. biri hayattayken
there are only 24 hours in a day expr. bir günde sadece 24 saat var
there are only 24 hours in a day expr. her şeyi bir günde yapamazsın
there are only 24 hours in a day expr. 24 saat yetmiyor
there are only 24 hours in a day expr. bir gün yetmiyor
there are only 24 hours in a day expr. her şeyi bir güne sığdıramazsın
there are only 24 hours in a day expr. her şeyi 24 saate sığdıramazsın
Idioms
a cold day in july n. olmayacak iş
a cold day in july n. çıkmaz ayın son çarşambası
(one's) day in court n. kendini savunma fırsatı
(one's) day in court n. yaptıklarını/kendini açıklama fırsatı
(one's) day in court n. şikayetlerini dile getirme fırsatı
put in a hard day at work v. iş yerinde yoğun bir gün geçirmek
put in a hard day at work v. işinde çok çalışmak
have one's day in court v. kendisini savunma fırsatı bulmak
get one's day in court v. kendisini savunma fırsatı bulmak
a cold day in july expr. kırmızı kar yağdığında
a cold day in july expr. çıkmaz ayın son çarşambası
a cold day in july expr. balık kavağa çıkınca
a cold day in july expr. iki cihan bir araya gelince
a cold day in hell expr. mümkün değil
a cold day in hell expr. imkanı yok
a cold day in hell expr. taş çatlasa da olmaz
a cold day in hell expr. çıkmaz ayın son çarşambası
a cold day in hell expr. balık kavağa çıkınca
a cold day in hell expr. asla
a cold day in hell expr. iki cihan biraya gelse
a cold day in july expr. mümkün değil
a cold day in july expr. imkanı yok
a cold day in july expr. taş çatlasa da olmaz
a cold day in july expr. çıkmaz ayın son çarşambası
a cold day in july expr. balık kavağa çıkınca
a cold day in july expr. asla
a cold day in july expr. iki cihan biraya gelse
it'll be a long day in january (when something happens) expr. asla olmaz/gerçekleşmez
rome wasn't built in a day expr. boyacı küpü mü bu?
in this day and age expr. bu çağda
in this day and age expr. günümüzde
in this day and age expr. günümüz modern zamanlarında
it'll be a long day in january (when something happens) expr. olabilmesi/gerçekleşmesi mümkün değil
in the cold light of day expr. salim kafayla
in the cold light of day expr. sakin kafayla
day in, day out, every day without fail expr. her gün aynı tas aynı hamam
day in, day out, every day without fail expr. her gün aynı terane
day in, day out, every day without fail expr. her allahın günü
day in, day out, every day without fail expr. rutin
day in, day out, every day without fail expr. düzenli
day in, day out, every day without fail expr. her gün her gün
day in, day out, every day without fail expr. hiç şaşmadan her gün
day in, day out, every day without fail expr. düzenli olarak
day in, day out, every day without fail expr. hep aynı rutinde
day in, day out, every day without fail expr. üst üste her gün
day in, day out, every day without fail expr. her allah'ın günü
day in, day out, every day without fail expr. bir gün bile şaşmadan
day in, day out, every day without fail expr. istisnasız her gün
it's early in the day [uk] expr. (hüküm vermek için) henüz erken
it's early in the day [uk] expr. daha çok erken
it'll be a cold day in hell expr. asla olmayacak
it'll be a cold day in hell expr. olması imkansız
it'll be a cold day in hell expr. balık kavağa çıktığında
it'll be a cold day in hell expr. kırmızı kar yağdığında
it'll be a cold day in hell expr. cehennem donduğunda
it'll be a cold day in hell expr. cehenneme dolu yağarsa
it'll be a cold day in hell expr. mümkün değil
it'll be a cold day in hell expr. hiç şansı/imkanı yok
it'll be a long day in january expr. asla olmayacak
it'll be a long day in january expr. olması imkansız
it'll be a long day in january expr. balık kavağa çıktığında
it'll be a long day in january expr. kırmızı kar yağdığında
it'll be a long day in january expr. cehennem donduğunda
it'll be a long day in january expr. cehenneme dolu yağarsa
it'll be a long day in january expr. mümkün değil
it'll be a long day in january expr. hiç şansı/imkanı yok
just another day in paradise expr. (sarkastik) her şey yolunda
just another day in paradise expr. (sarkastik) iyi gidiyor
just another day in paradise expr. (sarkastik) fena gitmiyor
seen in the cold light of day expr. salim kafayla düşünüldüğünde/bakıldığında
seen in the cold light of day expr. sakince düşünüldüğünde/bakıldığında
seen in the cold light of day expr. sakin kafayla düşünüldüğünde/bakıldığında
edimgiafap (every day in middle georgia is air force appreciation day) abrev. robins hava üssüne komşu olan warner robins, georgia'da bir motto olarak kullanılan ifade
edimgiafap (every day in middle georgia is air force appreciation day) abrev. orta georgia'da her gün hava kuvvetlerine/silahlı kuvvetlere şükran günüdür
edimgiafap (every day in middle georgia is armed forces appreciation day) abrev. robins hava üssüne komşu olan warner robins, georgia'da bir motto olarak kullanılan ifade
edimgiafap (every day in middle georgia is armed forces appreciation day) abrev. orta georgia'da her gün hava kuvvetlerine/silahlı kuvvetlere şükran günüdür
Speaking
how many classes do you have in a day? expr. günde kaç dersin var?
It'll be a long day in january when something happens expr. olabilmesi/gerçekleşmesi mümkün değil/olmayan
it'll be a cold day in hell before i apologize expr. kesinlikle özür dilemeyeceğim
you should have seen me back in the day expr. sen beni eskiden görecektin
there aren't enough hours in the day expr. saatler yetmemek
there aren't enough hours in the day expr. yeterince zamanı olmamak
Law
day in court n. mahkemede kendini savunma günü
day in court n. mahkemeye çıkma fırsatı
Slang
it'll be a cold day in hell before i apologize expr. özür dileyecek değilim
jadifp (just another day in fucking paradise) expr. her şey bok gibi
jadifp (just another day in fucking paradise) expr. boktan bir gün daha
jadip (just another day in fucking paradise) expr. her şey bok gibi
jadip (just another day in fucking paradise) expr. boktan bir gün daha
jafdip (just another fucking day in paradise) expr. her şey bok gibi
jafdip (just another fucking day in paradise) expr. boktan bir gün daha

Significados de "day in" con otros términos en diccionario inglés turco: 1 resultado(s)

Turco Inglés
Marine
delay day'in kısaltması lay day n.