Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Sinónimo
Sobre nosotros
Herramientas
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Sobre nosotros
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Alemán - Inglés
Historia
zamanında
Significados de
"zamanında"
en diccionario inglés turco : 34 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
zamanında
seasonable
adj.
2
General
zamanında
timely
adj.
3
General
zamanında
punctual
adj.
4
General
zamanında
timeful [obsolete]
adj.
5
General
zamanında
timous [obsolete]
adj.
6
General
zamanında
at the right time
adv.
7
General
zamanında
early enough
adv.
8
General
zamanında
promptly
adv.
9
General
zamanında
seasonably
adv.
10
General
zamanında
in a timely manner
adv.
11
General
zamanında
duly
adv.
12
General
zamanında
in time
adv.
13
General
zamanında
on time
adv.
14
General
zamanında
in season
adv.
15
General
zamanında
in good season
adv.
16
General
zamanında
in a timely fashion
adv.
17
General
zamanında
in due course
adv.
18
General
zamanında
in the course of time
adv.
19
General
zamanında
in good time
adv.
20
General
zamanında
in due time
adv.
21
General
zamanında
at one time
adv.
22
General
zamanında
timeously
adv.
23
General
zamanında
time enough
adv.
24
General
zamanında
timously
adv.
25
General
zamanında
in process of
prep.
Phrases
26
Phrases
zamanında
when due
expr.
27
Phrases
zamanında
way back when [us]
expr.
Colloquial
28
Colloquial
zamanında
in my day
expr.
29
Colloquial
zamanında
back in the day
expr.
30
Colloquial
zamanında
back in the days
expr.
31
Colloquial
zamanında
in good time
expr.
32
Colloquial
zamanında
used to
expr.
Trade/Economic
33
Trade/Economic
zamanında
in due course of time
expr.
Computer
34
Computer
zamanında
on time
adv.
Significados de
"zamanında"
con otros términos en diccionario inglés turco: 291 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
zamanında olma
timeliness
n.
2
General
zamanında davranma
timing
n.
3
General
zamanında tamamlama
timely completion
n.
4
General
zamanında müdahale
a timely response
n.
5
General
zamanında müdahale
a timely intervention
n.
6
General
ispanya’da mağribiler zamanında kullanılan altın para
spanish maravedí
n.
7
General
ispanya’da mağribiler zamanında kullanılan altın para
maravedi
n.
8
General
zamanında yapılmayan ödeme
delinquent
n.
9
General
zamanında ödeme
pay on time
n.
10
General
zamanında ödeme
payment on time
n.
11
General
zamanında ödeme
on-time payment
n.
12
General
zamanında ödeme
payment in due date
n.
13
General
zamanında verilen ve kullanışlı olan tavsiye veya bilgi
hot tip
n.
14
General
feodallik zamanında başka bir şövalyenin hizmetinde çalışan genç şövalye
bachelorship
n.
15
General
zamanında hollanda'dan new york'a göçmüş olanların soyundan kimse
knickerbocker
n.
16
General
savaş zamanında kenti hava saldırılarına karşı korumak için geceleri ışıkların kısıtlı kullanılması
dim-out
n.
17
General
hapisten çıkanlara zamanında hapishanede yaptıkları işin maaşı olarak ödenen para
gratuity
n.
18
General
işi zamanında bitirme baskısı
clock
n.
19
General
(abd ordusunda) çatışma zamanında gerekli malzemelere ilişkin bir tür lojistik planlama konsepti
d-to-p concept
n.
20
General
(özellikle savaş zamanında siyasi veya askeri nedenlerle) hapse atılmış kimse
intern
n.
21
General
zamanında önlem almak
take precautions in time
v.
22
General
zamanında önlem almak
take measures in time
v.
23
General
zamanında önlem almak
take timely precaution
v.
24
General
zamanında teslim etmek
deliver in due time
v.
25
General
zamanında teslim etmek
deliver on time
v.
26
General
zamanında gelmek
get through to
v.
27
General
zamanında cevap vermek
respond in time
v.
28
General
zamanında yetişmek
arrive in time
v.
29
General
zamanında yetişmek
reach in time
v.
30
General
zamanında varmak
reach in time
v.
31
General
zamanında keşfetmek
discover in time
v.
32
General
zamanında farkına varmak
discover in time
v.
33
General
zamanında ulaşmak
arrive in time
v.
34
General
zamanında varmak
arrive in time
v.
35
General
belirtilen zamanda/zamanında ödemek
pay on a timely basis
v.
36
General
derse zamanında girmek
enter class on time
v.
37
General
ödevi zamanında yapmak
do homework on time
v.
38
General
zamanında fren yapmak
brake early enough
v.
39
General
zamanında fren yapmak
brake on time
v.
40
General
zamanında ödemek
pay on time
v.
41
General
derse zamanında gelmek
come to class on time
v.
42
General
derse zamanında gelmek
attend the class on-time
v.
43
General
okula zamanında gitmek
go to school on time
v.
44
General
zamanında uyumak
go to bed on time
v.
45
General
zamanında uyumak
sleep on time
v.
46
General
zamanında dönmek
get back in time
v.
47
General
tam zamanında yakalamak
nick
v.
48
General
boş zamanında oyalanmak
toy
v.
49
General
(zamanında) erişmek
make
v.
50
General
(zamanında) ulaşmak
make
v.
51
General
zamanında varmak
make
v.
52
General
(şahini) özellikle tüy dökme zamanında kafeste tutmak
mew
v.
53
General
boş zamanında yazıvermek
drop
v.
54
General
(imalatı, inşaatı, süreci) hedefe zamanında ulaşabilmek için hızlandırmak
fast-track
v.
55
General
(bir şeyi) zamanında takip etmek
postdate
v.
56
General
zamanında yetişmek
save
v.
57
General
zamanında yapılan
prompt
adj.
58
General
zamanında olan
timely
adj.
59
General
tam yerinde ve zamanında yapılan
seasonable
adj.
60
General
tam zamanında olan
seasonable
adj.
61
General
tam zamanında yapılan
seasonable
adj.
62
General
işlerini zamanında yapan
prompt
adj.
63
General
tam zamanında gelen
heaven-sent
adj.
64
General
tam zamanında olan
opportune
adj.
65
General
tam zamanında olan
pat
adj.
66
General
zamanında yapılan
timely
adj.
67
General
zamanında gelen
punctual
adj.
68
General
zamanında yapan
punctual
adj.
69
General
zamanında olan
punctual
adj.
70
General
tam zamanında olan
tidy [obsolete]
adj.
71
General
zamanında olan
timeous
adj.
72
General
zamanında meydana gelen
mature [obsolete]
adj.
73
General
tam zamanında
on schedule
adv.
74
General
tam zamanında
promptly
adv.
75
General
tam zamanında
opportunely
adv.
76
General
tam zamanında
in good season
adv.
77
General
tam zamanında
on time
adv.
78
General
tam zamanında
just in time
adv.
79
General
tam zamanında
right on time
adv.
80
General
tam zamanında
seasonably
adv.
81
General
tam zamanında
apropos
adv.
82
General
tam zamanında
pat
adv.
83
General
tam zamanında
bang on time
adv.
84
General
tam zamanında
in the nick of time
adv.
85
General
tam zamanında
duly
adv.
86
General
tam zamanında
at the last minute
adv.
87
General
tam zamanında
just at the right time
adv.
88
General
tam zamanında
at the proper time
adv.
89
General
en civcivli zamanında
in full swing
adv.
90
General
zamanında (yetişmek)
in time
adv.
91
General
boş zamanında
avocationally
adv.
92
General
tam zamanında
betime
adv.
93
General
tam zamanında
jump [obsolete]
adv.
94
General
tam zamanında
fitly
adv.
95
General
halinde zamanında
in process of
prep.
Phrasals
96
Phrasals
bir düzenli ödemeyi/görevi vaktinde/zamanında yapamamak
fall behind on (something)
v.
97
Phrasals
bir taksiti/kirayı vaktinde/zamanında ödeyememek
fall behind on (something)
v.
98
Phrasals
bir düzenli ödemeyi/görevi vaktinde/zamanında yapamamak
get behind on (something)
v.
99
Phrasals
bir taksiti/kirayı vaktinde/zamanında ödeyememek
get behind on (something)
v.
100
Phrasals
birine zor zamanında destek olmak
see someone through
v.
101
Phrasals
(bir şeyi) zamanında/önden tamamlamak
keep ahead (of something)
v.
Phrases
102
Phrases
kalan zamanında
in between times
adv.
103
Phrases
ilk uygun zamanında
at your earliest convenience
expr.
104
Phrases
onun zamanında
in his day
expr.
105
Phrases
tam zamanında
none too soon
expr.
106
Phrases
vakti zamanında
once upon a time
expr.
107
Phrases
tam zamanında
not a moment too soon
expr.
108
Phrases
(bir şeyin) en sıcak zamanında
in the heat of (something)
expr.
109
Phrases
(bir şeyin) en civcivli zamanında
in the heat of (something)
expr.
110
Phrases
(bir şeyin) en kızgın zamanında
in the heat of (something)
expr.
111
Phrases
uygun bir zamanında
at (one's) convenience
expr.
112
Phrases
uygun bir zamanında/yerde
at somebody's convenience
expr.
113
Phrases
ilk uygun/müsait zamanında
at (one's) earliest convenience
expr.
114
Phrases
ilk uygun/müsait zamanında
at someone's earliest convenience
expr.
Proverb
115
Proverb
zamanında yapılan hatalar/düşüncesizlikler insanın peşinden gelmeye devam eder
old sins have long shadows
116
Proverb
zamanında yapılan hatalar/düşüncesizlikler uzun süre insanın peşini bırakmaz
old sins have long shadows
117
Proverb
zamanında olması için hayati risk almaktansa geç olması daha iyidir
(it's) better to be late than be dead on time
118
Proverb
zamanında varmak için hayatını riske atmaktansa geç varmak daha iyidir
(it's) better to be late than be dead on time
119
Proverb
eline geçen fırsatı zamanında değerlendirmezsen elinden kayıp gider
a mill cannot grind with water that is past
120
Proverb
zamanında giderilen sorun/problem
a stitch in time
121
Proverb
zamanında/erken müdahale
a stitch in time
122
Proverb
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
great oaks grow from small acorns
123
Proverb
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
great oaks from little acorns grow
124
Proverb
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
mighty oaks from little acorns grow
125
Proverb
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
great oaks from little acorns grow
126
Proverb
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
tall oaks from little acorns grow
Colloquial
127
Colloquial
zamanında yapılan yardım
yeoman service
n.
128
Colloquial
bilhassa iç savaş zamanında kuzeylilere hitaben alaycı bir şekilde kullanılan ifade
bluecoat
n.
129
Colloquial
tam zamanında ulaşmak
be somewhere on the dot
v.
130
Colloquial
tam zamanında varmak
get somewhere on the dot
v.
131
Colloquial
tam zamanında varmak
show up on the dot
v.
132
Colloquial
tam zamanında varmak
be somewhere on the dot
v.
133
Colloquial
tam zamanında ulaşmak
show up on the dot
v.
134
Colloquial
tam zamanında ulaşmak
arrive somewhere on the dot
v.
135
Colloquial
tam zamanında varmak
arrive somewhere on the dot
v.
136
Colloquial
tam zamanında ulaşmak
get somewhere on the dot
v.
137
Colloquial
(bir şeye/yere) zamanında varmak
make it (to something or some place)
v.
138
Colloquial
vaktinde/zamanında
in due course
expr.
139
Colloquial
vaktinde/zamanında
in time
expr.
140
Colloquial
vaktinde/zamanında
in good time
expr.
141
Colloquial
vaktinde/zamanında
in due time
expr.
142
Colloquial
vaktinde/zamanında
in the course of time
expr.
143
Colloquial
(birinin) zamanında
in (one's) time
expr.
144
Colloquial
birinin zamanında
in somebody’s day/time
expr.
145
Colloquial
tam zamanında/vaktinde
not a minute too soon
expr.
146
Colloquial
zamanında uyanmış ve güne başlamaya hazır
up and at 'em
expr.
147
Colloquial
zamanında uyanmış ve iş başı yapmış
up and at 'em
expr.
148
Colloquial
boş zamanında
at (your) leisure
expr.
149
Colloquial
serbest zamanında
at (your) leisure
expr.
Idioms
150
Idioms
savaş zamanında başka bir ülkenin ordusuna mensup bir askerle evlenen kadın
war bride
n.
151
Idioms
zamanında giderilen küçük bir hata büyük felaketleri önler
a stitch in time saves nine
n.
152
Idioms
dakikasında/dakikası dakikasında/tam zamanında gelmek/yapmak
be on the bean
v.
153
Idioms
gemiye zamanında gelememek
break ship
v.
154
Idioms
tam zamanında pişmek
be cooked to a turn
v.
155
Idioms
zamanında/vaktinde yapmak
beat the clock
v.
156
Idioms
zamanında borçlarını ödeyememek
fall into arrears
v.
157
Idioms
zamanında mutlu olmak
see better days
v.
158
Idioms
zamanında harekete geçmek
strike whilst the iron is hot
v.
159
Idioms
borcunu zamanında ödeyememiş
in arrears
adj.
160
Idioms
borcu zamanında ödeyememiş
in arrears
adj.
161
Idioms
en civcivli zamanında
in high gear
expr.
162
Idioms
mücadelenin en şiddetli zamanında
in the thick of the fight
expr.
163
Idioms
sıcağı sıcağına (tam zamanında)
in the nick of time
expr.
164
Idioms
tam zamanında
on the dot
expr.
165
Idioms
tam zamanında
in the very nick of time
expr.
166
Idioms
tam zamanında
in the nick of time
expr.
167
Idioms
tam zamanında
at the dot
expr.
168
Idioms
tam zamanında
in the (very) nick of time
expr.
169
Idioms
boş zamanında
at one's leisure
expr.
170
Idioms
serbest zamanında
at one's leisure
expr.
171
Idioms
borcunu zamanında ödememiş/ödeyememiş
behind in
expr.
172
Idioms
zaten çok bol olan boş zamanında (kinayeli bir ifade)
in my copious free time
expr.
173
Idioms
boş zamanında
in (one's) own time
expr.
174
Idioms
'-in en sıcak zamanında/anında
in the heat of
expr.
175
Idioms
'-in en kızgın zamanında
in the heat of
expr.
176
Idioms
dakikasında/dakikası dakikasında/tam zamanında
on the bean
expr.
Speaking
177
Speaking
boş zamanında ne yaparsın?
what do you do in your spare time?
expr.
178
Speaking
eve zamanında gel
get home on time
expr.
179
Speaking
eve zamanında gel
come home on time
expr.
180
Speaking
ödevini zamanında yap
do your homework on time
expr.
181
Speaking
ödevinizi zamanında yapın
do your homework on time
expr.
182
Speaking
okula zamanında gel
come to school on time
expr.
183
Speaking
kirayı zamanında ödedim
I paid the rent when it was due
expr.
184
Speaking
kirayı zamanında ödedim
I paid the rent on time
expr.
185
Speaking
tam zamanında geldin
you're just in time
expr.
186
Speaking
yılın bu zamanında
this time of year
expr.
187
Speaking
zamanında olmaya çalışın
try to be on time
expr.
188
Speaking
zamanında öde
pay on time
expr.
189
Speaking
yaralılar hastaneye zamanında götürüldü mü?
were the casualties taken to hospital on time?
expr.
Trade/Economic
190
Trade/Economic
borcu zamanında ödememe riski
default risk
n.
191
Trade/Economic
borcu zamanında ödeyememe
default
n.
192
Trade/Economic
borcun zamanında ödenmemesi durumu
delinquency
n.
193
Trade/Economic
borcu ya da faizi zamanında ödememe
default
n.
194
Trade/Economic
borcun zamanında ödenmemesi
nonpayment of a debt when due
n.
195
Trade/Economic
borcun zamanında ödenmemesi
delinquency
n.
196
Trade/Economic
borcu zamanında ödememe
default
n.
197
Trade/Economic
ipotekte veya taksitli satışlarda taksitlerden birisi zamanında ödenmezse tüm borcun hemen ödenmesini öngören hüküm
acceleration clause
n.
198
Trade/Economic
malzemenin tam zamanında teminine dayalı stoklama sistemi
just-in time inventory system
n.
199
Trade/Economic
temerrüt (borcu zamanında ödeyememe)
default
n.
200
Trade/Economic
tam zamanında üretim
just in time manufacturing
n.
201
Trade/Economic
tam zamanında üretim
just in time production
n.
202
Trade/Economic
tam zamanında satınalma
just in time purchasing
n.
203
Trade/Economic
tam zamanında üretim sistemi
just in time production system
n.
204
Trade/Economic
teslimat zamanında ulaştı mesajı
delivery just in time message
n.
205
Trade/Economic
verginin zamanında ödenmemesi dolayısıyla uygulanan ceza
tax delinquency charge
n.
206
Trade/Economic
zamanında ibraz edilmeyen çek
overdue check
n.
207
Trade/Economic
zamanında teslimat
timely delivery
n.
208
Trade/Economic
zamanında ibraz edilmeyen senet
overdue bill
n.
209
Trade/Economic
zamanında yapılmayan ödeme
late payment
n.
210
Trade/Economic
zamanında teslimat
on-time delivery
n.
211
Trade/Economic
zamanında alınmayan temettü gelirlerin şirketten tahsiline olanak vermeyen hisse senedi
noncumulative stock
n.
212
Trade/Economic
zamanında yapılmadığı için birikmiş iş veya sipariş
backlog
n.
213
Trade/Economic
zamanında tahsil edilmediği için zaman aşımına uğramış temettü
prescribed dividends
n.
214
Trade/Economic
zamanında teslim
delivery on time
n.
215
Trade/Economic
zamanında ödenmeyen alacaklar
delinquent receivables
n.
216
Trade/Economic
borçlunun taksitlerini zamanında ödediği kredi
performing loan
n.
217
Trade/Economic
zamanında satın alınmış
purchased on time
adj.
218
Trade/Economic
zamanında ciro edilmiş
duly-endorsed
adj.
219
Trade/Economic
zamanında ve eksiksiz
on time in full (otif)
adv.
220
Trade/Economic
kriz zamanında
in a time of crisis
expr.
221
Trade/Economic
kriz zamanında
during a time of crisis
expr.
222
Trade/Economic
kriz zamanında
in time of crisis
expr.
Law
223
Law
bir arazi üzerindeki zilyetliği zamanında geri vermeme
holding over
n.
224
Law
satış bedelini zamanında ödeyebilecek imkana sahip olan alıcı
able purchaser
n.
225
Law
(savaş zamanında) tarafsız gemilere verilen dokunulmazlık
freedom of the seas
n.
226
Law
(barış zamanında) devletin açık denizde seyahat eden gemileri üzerinde sahip olduğu münhasır yargı yetkisi
freedom of the seas
n.
227
Law
zamanında sunmak
present in a timely fashion
v.
Politics
228
Politics
savaş zamanında şartların değişmesinden elde edilen servetlerin üzerine konulan istisnai vergi
war poffts tax
n.
Industry
229
Industry
tam zamanında üretim
just-in-time
n.
230
Industry
tam zamanında üretime ait
just-in-time
adj.
231
Industry
tam zamanında üretim ile ilgili
just-in-time
adj.
Media
232
Media
programın zamanında bitmesi için uzatılan, kısaltılan veya çıkarılan kısım
cushion
n.
Technical
233
Technical
durma zamanında yapılan defrost
off-cycle defrosting
n.
234
Technical
sapma raporu (yolunda gitmeyen/zamanında yetişmeyen/yetişmeyecek sıkıntılı/problemli/sorunlu durumları bildiren rapor)
exception report
n.
235
Technical
tam zamanında imalat
just-in-time manufacturing
n.
236
Technical
tam zamanında
just-in-time
expr.
Computer
237
Computer
zamanında yanıp sönme
flash on time
n.
238
Computer
görev zamanında tamamlanamadı
job timeout
expr.
Telecom
239
Telecom
numarayı eksik çevirme veya zamanında çevirmeme tonu
partial dial tone
n.
Radio
240
Radio
(yayının zamanında bitmesi için) ağırdan alıp zaman kazanmak
stretch
v.
Automotive
241
Automotive
tam zamanında üretim düzeni
just in time
n.
Aeronautic
242
Aeronautic
zamanında duramama
overrun
n.
Marine
243
Marine
savaş zamanında hükümetin yönetimine girerek savaş gemisi gibi donatılan, özel teşebbüse veya kişiye ait gemi
armed ship
n.
244
Marine
manş denizi veya dover boğazı'ndaki savaş zamanında deniz kuvvetleri birleşme noktası olarak kullanılan bir deniz yolu
down
n.
Medical
245
Medical
zamanında tanı
timely diagnosis
n.
246
Medical
zamanında doğan
full-term newborn
n.
247
Medical
zamanında fark edilmemek
go unrecognized
v.
Gastronomy
248
Gastronomy
noel zamanında geleneksel olarak servis edilen kurutulmuş meyve ve baharatlar ile doldurulmuş ingiliz menşeli bir turta
mince pie
n.
Astronomy
249
Astronomy
değişken bir yıldızın en parlak zamanında sahip olduğu parlaklık derecesi
maximum
n.
Botanic
250
Botanic
aziz yuhanna günü zamanında olgunlaşan bir elma çeşidi
john-apple
n.
251
Botanic
aziz yuhanna günü zamanında olgunlaşan bir elma çeşidi
apple-john.
n.
Agriculture
252
Agriculture
tahılın hasat zamanında geleneksel törenlerle kesilerek saklanan son demeti
neck [dialect]
n.
Breeding
253
Breeding
yavrulama zamanında koyunların ve yeni doğan kuzuların bakımıyla meşgul olan kimse
lamber
n.
254
Breeding
çobanın yavrulama zamanında koyun ve yenidoğan kuzulara bakması
lambing
n.
Linguistics
255
Linguistics
sasani imparatorluğu zamanında iran'da kullanılan bir iran dili
middle persian
n.
256
Linguistics
sasani imparatorluğu zamanında iran'da kullanılan bir iran dili
pahlavi
n.
History
257
History
(ingiltere'de) II. henry zamanında toprak sahiplerinin kayıtlı olduğu kayıt defteri
red book of exchequer
n.
258
History
osmanlı zamanında mekke valisi
cherif
n.
259
History
osmanlı zamanında mekke valisi
sherif
n.
260
History
osmanlı zamanında mekke valisi
shereef
n.
261
History
osmanlı zamanında mekke valisi
sharif
n.
262
History
moğollar zamanında hindistan'da müslüman hükümdar
nabob
n.
263
History
anglosakson'lar zamanında ingiltere’de askerlik hizmeti karşılığında kral tarafından toprak verilen hür vatandaş
thane
n.
264
History
anglosakson'lar zamanında ingiltere’de statü bakımından sıradan vatandaşın üstünde fakat bir asilzadenin altında olan kimse
thane
n.
265
History
anglosaksonlar zamanında ingiltere’de askerlik hizmeti karşılığında kral tarafından toprak verilen hür vatandaş
thegn
n.
266
History
anglosaksonlar zamanında ingiltere’de statü bakımından sıradan hür vatandaşın üstünde fakat bir asilzadenin altında olan kimse
thegn
n.
267
History
anglo-saksonlar zamanında halk meclisi
witenagemoth
n.
268
History
haçlı seferleri zamanında müslümanlara verilen ad
saracen
n.
269
History
moğollar zamanında hindistan'da müslüman hükümdar
nawab
n.
270
History
kamusal gıda arzı üzerindeki baskıyı azaltmak için savaş zamanında ekilen bahçe
victory garden
n.
271
History
güney arabistan'da antik bir uygarlık kurmuş olup hz. muhammed zamanında kuzey araplarca asimile edilen bir grup arap halkı
himyarite
n.
272
History
14. louis zamanında fransız huguenotlarının köy ve evlerine askeri birlikler gönderilerek zulme uğramaları
dragonnade
n.
273
History
osmanlı zamanında mekke valisi
scherif
n.
Religious
274
Religious
tekvin kitabında nuh zamanında gerçekleştiği yazılan büyük tufan
noachian deluge
n.
275
Religious
tekvin kitabında nuh zamanında gerçekleştiği yazılan büyük tufan
noah and the flood
n.
276
Religious
tekvin kitabında nuh zamanında gerçekleştiği yazılan büyük tufan
noah's flood
n.
Geography
277
Geography
ortalama güneş zamanında 27 gün, 7 saat, 43 dakika ve 4.7 saniye süren tropik ay
tropical month
n.
Meteorology
278
Meteorology
ekinoks zamanında meydana gelen şiddetli fırtına
equinoctial
n.
Military
279
Military
askeri harekatta kuvvet ve görevlerin zamanında hareketi, konumlandırılması ve sürdürülmesi
rapid global movement
n.
280
Military
savaş zamanında sivil olan kimse
non-combatant
n.
281
Military
savaş zamanında sivil olan kimse
noncombatant
n.
282
Military
savaş zamanında askeri güçlere sahip eski macaristan veya hırvatistan valisi
ban
n.
283
Military
savaş zamanında düşman kargosu taşısa bile zapt edilmesi yasak olan tarafsız ülke gemileri
free ships
n.
284
Military
kriz veya çatışma zamanında düşmana karşı belirli hedeflere yönelik olarak bilginin veya bilgi teknolojilerinin kullanımı
iw
n.
Sport
285
Sport
(topu vb.) zamanında tutma ya da vurma
catch
n.
Music
286
Music
tam zamanında
a tempo giusto
adv.
287
Music
tam zamanında
giusto
adv.
Printery
288
Printery
(ulusal acil durum zamanında) banknot ayırt ettiren işaret
overprint
n.
Abbreviation
289
Abbreviation
tam zamanında
jit (just in time)
expr.
Latin
290
Latin
hükümdarlığı zamanında
anno regni
n.
291
Latin
saltanatı zamanında
anno regni
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of zamanında
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy