Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | certainly adv. | muhakkak | ||
Certainly the Spanish Presidency's hard work played a key role in ensuring the success of the summit. Zirvenin başarıya ulaşmasında İspanya Dönem Başkanlığı'nın sıkı çalışmasının kilit bir rol oynadığı muhakkaktır. More Sentences |
||||
Common Usage | certainly adv. | kesinlikle | ||
I will certainly fight to make sure it is the last. Bunun son olmasını sağlamak için kesinlikle mücadele edeceğim. More Sentences |
||||
Common Usage | certainly adv. | elbette | ||
Certainly, we all have to do our best to make it true. Elbette, bunu gerçekleştirmek için hepimiz elimizden geleni yapmalıyız. More Sentences |
||||
General | ||||
General | certainly adv. | kesinlikle | ||
It is certainly the view of my group that such services should not be included. Grubumun görüşü kesinlikle bu tür hizmetlerin dahil edilmemesi gerektiği yönündedir. More Sentences |
||||
General | certainly adv. | mutlaka | ||
These aspects will certainly be reflected in Parliament’s discharge report. Bu hususlar Meclis'in ibra raporuna mutlaka yansıyacaktır. More Sentences |
||||
General | certainly adv. | elbette | ||
Certainly, this agreement must not give the authorities free rein. Elbette ki bu anlaşma yetkilileri başıboş bırakmamalıdır. More Sentences |
||||
General | certainly adv. | kesin olarak | ||
Tom certainly let me know what he thought of my ideas. Tom fikirlerim hakkında ne düşündüğünü bana kesin olarak söyledi. More Sentences |
||||
General | certainly adv. | kuşkusuz | ||
Certainly, special attention will have to be paid to girls, early school-leavers, and also former child soldiers. Kuşkusuz kız çocuklarına, okulu erken bırakanlara ve ayrıca eski çocuk askerlere özel dikkat gösterilmesi gerekecektir. More Sentences |
||||
General | certainly interj. | tabii | ||
Certainly. Tabii. More Sentences |
||||
Speaking | ||||
Speaking | certainly not expr. | mümkün değil | ||
That is of course not always possible, and certainly not in the day-to-day retail market. Bu elbette her zaman mümkün değildir ve kesinlikle günlük perakende piyasasında mümkün değildir. More Sentences |
||||
Speaking | certainly not! expr. | kesinlikle hayır! | ||
Certainly not if you look at what we spend on it. Harcadığımız paraya bakarsanız kesinlikle hayır. More Sentences |
||||
Speaking | certainly not! expr. | kesinlikle olmaz! | ||
That won't happen, certainly not. Bu olmayacak, kesinlikle olmayacak. More Sentences |
||||
General | ||||
General | certainly adv. | elbet | ||
General | certainly adv. | bal gibi | ||
General | certainly adv. | baş üstüne | ||
General | certainly adv. | şüphesiz | ||
General | most certainly adv. | kesin surette | ||
General | certainly adv. | yakinen | ||
General | certainly interj. | hayhay | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | certainly expr. | zahir/zaar (halk dilinde) | ||
Speaking | ||||
Speaking | certainly expr. | hayhay | ||
Speaking | I certainly hope so expr. | kesinlikle öyle umuyorum | ||
Speaking | certainly expr. | muhakkak ki | ||
Speaking | certainly not! expr. | mümkünatı yok! | ||
Technical | ||||
Technical | convergence almost certainly n. | oldukça kesin yakınsaklık | ||
Computer | ||||
Computer | convergence almost certainly n. | oldukça kesin yakınsaklık | ||
Statistics | ||||
Statistics | almost certainly expr. | hemen hemen kesinlikle |