broad - Turco Inglés Diccionario
Historia

broad

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "broad" en diccionario turco inglés : 82 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
broad adj. engin
broad adj. geniş
General
broad n. elin geniş ve düz kısmı
broad n. bir şeyin geniş kısmı
broad adj. göze çarpan
broad adj. açık
broad adj. aksanlı
broad adj. ayrıntılara girmeyen
broad adj. terbiyesiz
broad adj. belli
broad adj. yaygın
broad adj. uçsuz bucaksız
broad adj. ana
broad adj. hudutsuz
broad adj. genel
broad adj. serbest
broad adj. kaba
broad adj. hoşgörülü
broad adj. liberal
broad adj. esas
broad adj. geniş
broad adj. enli
broad adj. kapsamlı
broad adj. ayrıntılı
broad adj. etraflı
broad adj. detaylı
broad adj. geniş çaplı
broad adj. müsamahakar
broad adj. serbest (düşünce)
broad adj. pervasız
broad adj. müstehcen
broad adj. ayıp
broad adj. açık saçık
broad adj. kaba saba
broad adj. ayrıntılı olmayan
broad adj. belirli olmayan
broad adj. zirvede olan
broad adj. doruk noktasında olan
broad adj. (madeni para) geniş çaplı ve ince
broad adj. sınırlanmamış
broad adj. dizginsiz
broad adj. kısıtsız
broad adv. eninde
broad adv. genişliğinde
broad adv. tamamen
Colloquial
broad n. hatun
broad n. kadın
Trade/Economic
broad n. eskiden ingiltere ve iskoçya'da basılan altın sikke
broad adj. genel
broad adj. geniş
broad adj. umumi
broad adj. (para) geniş çapta dolaşımlı
broad adj. (piyasa) çok sayıda müşteriyle birlikte büyük menkul kıymetlerin talep ve arzıyla nitelenen
Insurance
broad adj. (sigorta) geniş kapsamlı
Technical
broad n. ahşap torna aleti
broad n. on yedinci yüzyıla ait çekiçle dövülmüş altın
broad n. ahşap torna aleti
broad adj. enli
broad adj. geniş
Television
broad n. sahne projektörü
Radio
broad adj. (radyo devresi) geniş
Textile
broad adj. geniş dokuma
broad adj. (yün) düz lifli olup esnek olmayan
Marine
broad adj. (yelken seyri) rüzgar neredeyse bordada
Agriculture
broad adj. (kepek) kabuklardan oluşan
Linguistics
broad adj. belirgin şekilde yerel
broad adj. baskın şekilde lehçeli
broad adj. (ünlü harf) açık
broad adj. (ünlü harf) kalın
broad adj. (ünsüz harf) kalın bir ünlüyle telaffuz edildiğinde kendisini karakterize eden bir alofonu olan
broad adj. (transkripsiyon) sesbirimsel
broad adj. (transkripsiyon) farklı tüm sesleri temsil eden
broad adj. (gal dilleri) velar şekilde telaffuz edilen
broad adj. (transkripsiyon) her fonemi temsilen temel bir sembol kullanan
Geography
broad n. abd'de bir nehir
Geology
broad adj. yayvan
Cinema
broad adj. (oyunculuk tarzı) abartılı
Librarianship
broad adj. nispeten geniş alt bölümleri olan (kütüphane)
Ottoman Turkish
broad adj. şümullü
Slang
broad n. fahişe
broad n. karı
broad n. önüne gelenle yatan

Significados de "broad" con otros términos en diccionario inglés turco: 362 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
broad bean n. bakla
General
broad gauge n. geniş hat
mashed broad beans n. fava
broad axe n. dülger baltası
broad mindedness n. geniş fikirlilik
broad belt n. kolan
the broad sweep of his argument n. iddiasının kapsamlılığı
broad band n. kolan
broad gauge n. geniş hatlı demiryolu
broad participation n. geniş katılım
broad participation n. geniş katılım
broad meaning n. geniş anlam
broad axe n. savaş baltası
broad participation n. yoğun katılım
broad distribution n. geniş dağılım
broad distribution n. geniş yayılım
broad service n. yaygın servis
broad-leaved forest n. yapraklı orman
broad-billed sandpiper n. sürmeli kumkuşu
broad-ax n. savaş baltası
broad-ax n. balta
broad-spectrum n. geniş spektrumlu
broad experience n. engin tecrübe
broad shoulders n. geniş omuzlar
broad perspective n. geniş perspektif
broad opportunities n. geniş imkanlar
broad forehead n. geniş alın
broad concept n. geniş kavram
broad arrow n. ingiliz mallarını gösteren ok işareti
broad axe n. balta
broad hint n. çok belirgin ima
broad subject n. geniş konu
broad experience n. kapsamlı deneyim
broad experience n. geniş deneyim
broad experience n. kapsamlı tecrübe
broad experience n. geniş tecrübe
broad nasal bridge n. geniş burun kökü
broad interpretation n. geniş yorumlama
broad base of knowledge n. geniş bilgi tabanı
broad daylight n. güpegündüz vakit
broad [dialect] n. yolculuk
broad [dialect] n. gezi
broad acres n. çok dönümlü arazi
broad acres n. çok sayıda sahibi olan arazi
broad arrow n. dikenli ve geniş uçlu ok
broad arrow n. (mahkum kıyafetlerini işaretlemek için kullanılan) ok ucu işareti
broad-mindedness n. geniş mezheplilik
broad similarity n. geniş benzerlik
have a broad repercussion in press v. basında geniş yankı bulmak
have a broad repercussion v. geniş yankı bulmak
receive broad acceptance v. geniş kabul görmek
have a broad vision v. geniş vizyona sahip olmak
have a broad vision v. vizyonu geniş olmak
have a broad vision v. geniş vizyonu olmak
have a broad vision v. geniş vizyonlu olmak
look from a broad perspective v. geniş açıdan bakmak
have broad shoulders v. geniş omuzları olmak
have broad shoulders v. geniş omuzlu olmak
reach broad spectrum of costumers v. geniş yelpazede müşteriye ulaşmak
have a broad perspective/an open mind v. ufku geniş olmak
broad-side v. (bir şeyin) yan tarafına çarpmak
broad and shallow adj. yayvan
broad minded adj. geniş fikirli
broad shouldered adj. geniş omuzlu
broad-footed adj. taraklı
broad-minded adj. hoşgörülü
broad-minded adj. geniş fikirli
broad-minded adj. açık fikirli
broad-backed adj. geniş-sırtlı
a broad range of adj. geniş bir
broad-based adj. geniş tabanlı
broad in scope adj. geniş kapsamlı
broad-brimmed adj. geniş kenarlı (şapka vb.)
a broad array of adj. çok çeşitli
a broad array of adj. geniş çeşitlilikte
a broad array of adj. envai çeşit
broad-edge adj. geniş kenarlı
a broad range of adj. geniş bir yelpazede farklı
broad-visioned adj. vizyonu geniş
broad-visioned adj. geniş vizyonlu
broad-visioned adj. vizyonlu
broad-gauge adj. geniş kapsamlı
broad-gauged adj. geniş kapsamlı
broad-gage adj. geniş boyutlu
broad-gage adj. geniş kapsamlı
broad-gaged adj. geniş boyutlu
broad-gaged adj. geniş kapsamlı
broad-brush adj. yüzeysel
broad-headed adj. yuvarlak kafalı
broad-horned adj. geniş boynuzlu
broad-minded adj. mezhebi geniş
broad-shouldered adj. geniş omuzlu
in broad daylight adv. güpegündüz
in broad terms adv. geniş manada
in broad day adv. güpegündüz
broad-mindedly adv. hoşgörüyle
broad-mindedly adv. anlayışla
in a broad sense adv. geniş anlamda
in broad terms adv. geniş anlamda
in a broad way adv. genel bir şekilde
broad (broadcast) abrev. yayın
broad (broadcasting) abrev. yayıncılık
Colloquial
broad across the beam n. kalçası/güvertesi geniş
broad across the beam n. poposu/bagajı/kaportası büyük
broad brush n. yüzeysel
broad across the beam adj. kalçası geniş
broad across the beam adj. kalçası kocaman
broad across the beam adj. poposu büyük
broad across the beam adj. koca kıçlı
broad across the beam adj. büyük popolu
broad across the beam adj. geniş basenli
broad across the beam adj. kaidesi yerinde
Idioms
broad shoulders n. omzunda/sırtında çok yük/sorumluluk olabilme/taşıyabilme
broad shoulders n. omzuna/sırtına/çok yük/sorumluluk alabilme
broad shoulders n. çok sorumluluk omuzlayabilme
broad shoulders n. çok sorumluluk yüklenebilme
broad shoulders n. çok sorumluluk sırtlanabilme
broad shoulders n. çok sorumluluk üstlenebilme
broad shoulders n. çok sorumluluk taşıyabilme
broad shoulders n. sorumluluk almaya istekli/hevesli olma
broad shoulders n. birden çok işi yapabilecek yetenekte olma
broad strokes n. ana hatlarıyla
broad brush strokes n. ana hatlarıyla
broad (brush) strokes n. bir şeyin genel hatları
broad strokes n. bir şeyin genel hatları
a broad church n. fikir kulübü
broad in the beam n. fıçı gibi
a broad church n. özgür düşünce platformu
broad hint n. vurgulu ve açık ima
broad church n. 17. yüzyıl'da ingiliz kilisesi'nin doktrin ve ayinler gibi bazı ibadetlerini reddeden grup
broad church n. farklı görüş ve fikirlere sahip kişilerden oluşan grup
broad church n. özgür düşünce platformu
broad daylight n. gün ışığı
broad daylight n. doğal ışık
have broad shoulders v. omzunda/sırtında çok yük/sorumluluk olabilmek/taşıyabilmek
have broad shoulders v. omzuna/sırtına/çok yük/sorumluluk alabilmek
have broad shoulders v. çok sorumluluk omuzlayabilmek
have broad shoulders v. çok sorumluluk yüklenebilmek
have broad shoulders v. çok sorumluluk sırtlanabilmek
have broad shoulders v. çok sorumluluk üstlenebilmek
have broad shoulders v. çok sorumluluk taşıyabilmek
have broad shoulders v. sorumluluk almaya istekli/hevesli olmak
have broad shoulders v. birden çok işi yapabilecek yetenekte olmak
paint something with a broad brush v. genel hatlarını çizmek
paint something with a broad brush v. genel hatlarıyla anlatmak
paint something with a broad brush v. ana hatlarıyla anlatmak
paint something with a broad brush v. temel özelliklerini anlatmak
paint something with a broad brush v. ayrıntılara girmeden anlatmak
paint something with a broad brush v. derine inmeden/yüzeysel olarak anlatmak
paint something with a broad brush v. genel bir resmini çizmek
have a broad back v. geniş olmak
have a broad back v. eleştiri kaldırabilmek
have broad shoulders v. eleştirilere göğüs gerecek güçte olmak
hit the broad side of a barn v. kolay görünen işi yapamamak
be broad in the beam v. (gemi) tam genişliği fazla olmak
be broad in the beam v. (gemi) eni geniş olmak
be broad in the beam v. alt güvertesi geniş olmak
be broad in the beam v. kaportası geniş olmak
be broad in the beam v. büyük popolu olmak
be broad in the beam v. totosu büyük olmak
have a broad back v. eleştiriden/yargılanmaktan etkilenmemek
have a broad back v. yorulmadan yardım edebilmek
have a broad back v. bıkmadan yardım edebilmek
have a broad back v. bıkmadan/yorulmadan danışmanlık yapabilmek
have a broad back v. bıkmadan/yorulmadan yol gösterebilmek
have a broad back v. bıkmadan/yorulmadan akıl verebilmek
have broad shoulders v. omzuna/sırtına çok yük/sorumluluk alabilmek
broad in the beam adj. toplu (vücut)
broad in the beam adj. tam genişliği fazla (gemi)
broad in the beam adj. eni geniş (gemi)
broad in the beam adj. alt güvertesi geniş (gemi)
broad in the beam adj. poposu büyük/geniş
broad in the beam adj. kaportası büyük/geniş
broad in the beam adj. koca götlü
as broad as it is long expr. ayvaz kasap hep bir hesap
as broad as a barn door expr. çok geniş
broad brush strokes expr. detaylara girmeden
broad in the beam expr. çok şişman
with broad strokes expr. genel hatlarıyla
in broad daylight expr. güpegündüz
in broad daylight expr. gün ışığında
in broad strokes expr. genel hatlarıyla
in broad strokes expr. genel olarak
broad as a barn door expr. gepgeniş
as broad as a barn door expr. gepgeniş
with broad strokes expr. genel olarak
broad in the beam expr. geniş
as broad as it is long expr. iki eşit seçenek arasında karar verememe durumu
can't find one's butt with both hands in broad daylight expr. iki eliyle bir işi beceremeyen
can't hit the broad side of a barn expr. koskoca bir hedefi bile vurmaktan aciz
can't hit the broad side of a barn expr. koskoca hedefi bile vuramayan
broad brush strokes expr. kaba hatlarıyla
broad as a barn door expr. kocaman
as broad as a barn door expr. kocaman
broad strokes expr. kaba hatlarıyla
can't find one's butt with both hands in broad daylight expr. son derece aptal veya beceriksiz
broad daylight expr. gündüz gözüne
broad daylight expr. güpegündüz
broad daylight expr. gündüz gözüyle
in broad (brush) strokes expr. genel hatlarıyla
in broad (brush) strokes expr. ana hatlarıyla
in broad (brush) strokes expr. detaylara girmeden
in broad (brush) strokes expr. kaba hatlarıyla
in broad (brush) strokes expr. kabataslak
it's as broad as it is long [uk] expr. ayvaz kasap hep bir hesap
it's as broad as it is long [uk] expr. ha öyle olmuş ha böyle aynı kapıya çıkar
it's as broad as it is long [uk] expr. hepsi bir
it's as broad as it is long [uk] expr. hangi seçenek yeğlenirse yeğlensin sonuç değişmez
it's as broad as it is long [uk] expr. hiç fark etmez
it's as broad as it is long [uk] expr. öyle ya da böyle fark etmez
it's as broad as it's long expr. ayvaz kasap hep bir hesap
it's as broad as it's long expr. ha öyle olmuş ha böyle aynı kapıya çıkar
it's as broad as it's long expr. hepsi bir
it's as broad as it's long expr. hangi seçenek yeğlenirse yeğlensin sonuç değişmez
it's as broad as it's long expr. hiç fark etmez
it's as broad as it's long expr. öyle ya da böyle fark etmez
Trade/Economic
broad price policy n. ana fiyat politikası
broad market n. alınıp satılan menkullerin çeşitliliği
broad market n. borsanın genişliği
broad scanning n. geniş bakış açısı
broad market n. geniş pazar
broad authority n. geniş yetki
broad service n. geniş hizmet
broad money supply n. geniş para arzı
broad match modifier n. geniş eşleme düzenleyici
broad match n. geniş eşleme
classification of broad economic categories n. geniş ekonomik grupların sınıflaması
broad market n. geniş piyasa
broad service network n. geniş hizmet ağı
broad-defined unemployment n. geniş tanımlı işsizlik
Law
broad interpretation n. yargı eylemciliği
broad interpretation n. yargısal aktivizm
Politics
broad reform n. kapsamlı reform
broad seal n. bir ulusun ve devletin resmi mührü
broad-based adj. geniş tabanlı
broad church adj. ritüellerin serbestçe yorumlanmasını vurgulayan bir anglikan kilisesi partisine ait
Technical
broad axe n. dülger baltası
broad footed rail n. düz ayaklı ray
broad band random vibration n. geniş bantlı rasgele titreşim
broad gauge n. geniş hat
broad repeater n. genel yayın aktarıcısı
broad gage n. geniş hat
broad flanged beam n. geniş tabanlı putrel
broad beam headlight n. geniş hüzmeli far
broad axe n. geniş ağızlı balta
broad strip mill n. geniş şerit haddesi
rectangular broad crested weir n. geniş eşikli dikdörtgen savak
broad strip n. geniş şerit
broad flanged beam n. geniş ayaklı profil
broad beam headlamp n. geniş hüzmeli far
broad lines n. geniş çizgiler
broad beam n. geniş ışın
broad hatchet n. geniş ağızlı satır
broad band n. geniş bant
broad crested weir n. kalın kenarlı savak
Computer
broad repeater n. genel yayın aktarıcısı
Informatics
broad match n. geniş eşleme
Textile
broad pocket n. verev cep
Construction
broad base terrace n. geniş tabanlı teras
Automotive
broad beam headlight n. geniş huzmeli far
broad beam headlamp n. geniş huzmeli far
broad service network n. yaygın servis ağı
Traffic
broad [uk] n. tali yol
Railway
broad gauge n. geniş hatlı demiryolu
broad-gauge railway n. geniş hatlı demiryolu
broad gauge n. geniş hat demiryolu
broad gauge n. geniş hat
broad gauge railway n. geniş hatlı demiryolu
broad gauge adj. (demiryolu) geniş hatlı
broad-gauge adj. (ray) geniş açıklıklı
Marine
broad reach n. geniş apaz seyir
broad reach n. yelkende açık apaz seyir
broad pennant n. komodor sancağı
broad pennant n. komodor forsu
broad on the beam adv. pruvadan 90 derece açıda
broad on the bow adv. pruvadan 45 derece açıda
broad on the quarter adv. pruvdan 135 derece açıda
Medical
broad big toes n. geniş büyük ayak parmakları
broad nasal root n. geniş burun kökü
broad thumbs n. geniş baş parmaklar
broad spectrum penicillin n. geniş spektrumlu penisilin
broad spectrum antibiotic n. geniş spektrumlu antibiyotik
a broad clinical and pathologic spectrum n. geniş bir klinik ve patolojik spektrum
a broad range of patients n. geniş bir hasta grubu
broad spectrum antibiotic n. geniş kullanım alanlı antibiyotik
broad ligament abscess n. ligamentum latum apsesi
broad thumb-hallux syndrome n. rubin stein-taybi sendromu
Pathology
malignant neoplasm of broad ligament n. geniş ligament malign neoplazmı
embryonic cyst of broad ligament n. geniş ligament embriyonik kisti
haematoma of broad ligament n. geniş ligamentin hematomu
Pharmaceutics
broad-spectrum adj. (antibiyotik) çok sayıda farklı organizmaya karşı etkili
Gastronomy
mashed broad beans with dill n. fava
fresh broad bean n. taze bakla
Marine Biology
broad-nosed pipefish n. deniziğnesi balığı
broad-nosed pipefish n. deniziğnesi
Astronomy
broad absorption line quasar n. geniş soğurma çizgili kuasar
Zoology
broad fish tapeworm n. balık tenyası
broad-bodied chaser n. yusufçuk
Botanic
broad beech fern (phegopteris hexagonoptera) n. saman renkli çizgileri olan, kuzey amerika'nın ormanlık bölgelerine özgü bir kayın eğrelti
broad-bean n. bakla
broad bean n. bakla
broad-bean plant n. bakla
broad-leaved plantain n. büyük yapraklı sinirotu
broad-leaved tree n. geniş yapraklı ağaç
broad leaf n. geniş yaprak
shelled broad beans n. iç bakla
broad-leaved plantain n. sinirotu
broad-leaved plantain n. sinir otu
broad-leaved trees n. yayvan yapraklı ağaçlar
broad leaf trees n. yayvan yapraklı ağaçlar
broad leaved tree n. yapraklarını dökmeyen ağaç
broad-leaved asarabacca n. kanada ile abd'nin doğu ve orta kesimlerinde yetişen yaprak döken bodur çok yıllık bir bitki
broad leaved goldenrod n. papatyagiller familyasından kuzey amerika'ya özgü çok yıllık otsu bir bitki
broad-leaved helleborine (epipactis helleborine) n. bindallı çiçeği
broad-leaved dock n. yabani labada
broad-leaved everlasting pea n. sonsuz bezelye
broad-leaved everlasting pea n. ebedi bezelye
broad-leaved everlasting pea n. güney avrupa'ya özgü olup kuzey amerika'da da yetiştirilen, mor pembe veya beyaz çiçekli çok yıllık tırmanıcı bir bitki
broad-leaved bottletree n. beyaz çiçekli ve geniş yapraklı bir kuzey avustralya ağacı
broad buckler-fern (dryopteris dilatata) n. ayu piluncu
broad leaved centaury n. geniş yapraklı bir kantaron çeşidi
broad-leaved montia (montia cordifolia) n. kuzey amerika'ya özgü bir sukulent bitki
broad-leaved plantain n. kırmızımsı yaprak sapları ve geniş yaprakları olan bir kuzey amerika sinirotu
broad-leaved twayblade (listera convallarioides) n. kuzey amerika'ya özgü küçük bir orkide
broad-leaved montia (montia cordifolia) n. kuzey amerika'nın batısında yetişen beyaz çiçekli bir sukulent bitki
broad-leaved twayblade (listera convallarioides) n. kuzey amerika'ya özgü küçük bir orkide
broad-leafed adj. geniş yapraklı
broad-leaved adj. geniş yapraklı
Agriculture
broad bean seed n. bakla tohumu
broad-base terrace n. geniş tabanlı teras
broad-channel terrace n. geniş tabanlı teras
broad beans n. kuru bakla
broad-bean plant n. kuru bakla
broad bean n. kuru bakla
Tobacco
slightly broad adj. biraz enlice
Forestry
temperate broad-leaf forests n. ılıman bölge yaprak döken ormanlar
Linguistics
broad transcription n. ayrıntısız çevriyazı
broad vowel n. yayvan ünlü
broad a n. geniş a sesi
Religious
broad-church adj. ritüel ve doktrinlerin serbestleştirilmesini savunan bir anglikan topluluğunun üyelerine ait
broad-church adj. ritüel ve doktrinlerin serbestleştirilmesini savunan bir anglikan topluluğunun üyeleriyle ilgili
Geography
broad top city n. pensilvanya eyaletinde yerleşim yeri
broad [dialect] [uk] n. ovaya yayılan nehir
broad river n. abd'de bir nehri
broad [dialect] [uk] n. (doğu norfolk ve suffolk'ta) sığ göl
french broad river n. abd'de bir nehir
Geology
broad-band seismograph n. geniş band deprem kayıtçısı
broad-band seismic station n. geniş band deprem kayıtçısı
Sport
running broad jump n. koşarak yüksek atlama
broad jump n. uzun atlama
Theatre
broad light n. dağınık ışık
Cinema
double broad n. çift dağıtıcı
broad (side) n. yansıtıcı yayındırıcı
Ornithology
broad–tailed parrot n. yassıkuyruklu papağan
broad-winged hawk n. genişkanatlı şahin
broad–wing hawk n. genişkanatlı şahin
Slang
square-john broad n. harbici karı/kadın
square-john broad n. doğrucu davut
square john broad n. doğrucu davut
square john broad n. harbici karı/kadın
broad across the beam expr. kocaman kalçaları olma
broad across the beam expr. gemi gibi kalçaları olma