butt - Turco Inglés Diccionario
Historia

butt

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "butt" en diccionario turco inglés : 126 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
butt n. popo
butt n. kıç
butt n. izmarit
General
butt n.
butt n. kafa atma
butt n. sap
butt n. hedef
butt n. kafa
butt n. dip
butt n. tos
butt n. elalemin maskarası
butt n. nişan
butt n. maskara
butt n. dip kısım
butt n. varil
butt n. alay konusu kimse
butt n. fıçı
butt n. dipçik
butt n. izmarit
butt n. sigara izmariti
butt n. mağdur
butt n. suiistimal edilen kimse
butt n. eleştirilen kimse
butt n. aşağılanan kimse
butt n. dolandırılan kimse
butt n. sigara
butt n. elin bileğe yakın kısmı
butt v. tos vurmak
butt v. kafa atmak
butt v. karışmak
butt v. boynuzlamak
butt v. toslamak
butt v. süsmek
butt v. uç uca birleştirmek
butt v. uç uca gelmek
butt v. tos atmak
butt v. köşeden köşeye sığdırmak
butt v. (merdiven) alt uca yerleştirmek
butt v. (sigara) bastırarak izmarit haline getirmek
butt v. kenarları boyunca kesmek
butt v. kenarlarını bir araya getirmek
butt v. kenarlarından birleştirmek
butt v. ucunu kesmek
butt v. ucunu dört köşeli hale getirmek
Technical
butt n. birleşme hatları
butt n. damacana
butt n. fıçı (şarap/bira)
butt n. fıçı
butt n. hedef arkası duvarı
butt n. izmarit
butt n. tos vurma
butt n. uçucaek
butt n.
butt n. oltadaki bir yapay sineğin arka ucu
butt n. çeşitli hacim birimlerine verilen ad
butt n. 108 ingiliz galonuna eşdeğer bir ölçü
butt n. 140 galona eşdeğer bir ispanyol şarap ölçüsü birimi
butt n. düz menteşe
butt n. yüzey menteşesi
butt n. levhanın kalın ucu
butt n. çubuğun kalın ucu
butt n. panonun kalın ucu
butt n. padavranın kalın ucu
butt n. merdivenin ağır ucu
butt n. merdivenin alt ucu
butt n. hortumun ucundaki bağlantı parçası
butt n. hortumun ucu
butt n. enli sap
butt n. makinede bağlantı vb. işlevi gören kare biçimli ve iri uç
butt n. kalın tahta ucu
butt v. bitiştirmek
butt v. bitişmek
butt v. değmek
butt v. değdirmek
butt v. kafasını vurmak
Mechanic
butt n. yaprak makasın yıpranıp incelmemiş en kalın kısmı
butt v. (dişli) yalnızca dişlerin ucu birbirine değecek şekilde yanlış kapanmak
Automotive
butt n. düz kesimli ağız
butt n. küt ek
Aeronautic
butt n. buton
butt n. düğme
Marine
butt n. saç levhası birleşme hattı
butt n. soğra
butt n. sokra
butt n. sukra
Mining
butt n. taş ocağından çıkarılacak bir kaya tabakasının başka bir kaya ile kesildiği yer
Printing
butt v. (iki baskı kalıbını) baskı yüzeyleri birleşecek şekilde yakın yerleştirmek
Gastronomy
butt n. sığır filetonun büyük ucu
butt n. domuz omzunun gövde kısmı
Marine Biology
butt n. pisi balığı
butt n. dil balığı
Botanic
butt n. bitki köklerinin çıktığı uç
butt n. kütüğün büyük ucu
butt n. ağaç kütüğü
Apiculture
butt n. samandan örülerek yapılan sepet kovan
Tobacco
butt n. izmarit
Fishery
butt v. ani bir gerilim elde etmek için (balığı) oltanın ucuna bastırarak savurmak
Military
butt n. atış destek duvarı
butt n. dipçik
Hunting
butt n. dipçik
butt n. kabza
butt n. hedefe atılan okları yakalamak için kullanılan tümsek veya takoz
butt n. hedef
butt n. mermileri yakalamak için kullanılan tümsek veya kum yığını
butt n. korkulukla gizlenip kuş vurmak için kullanılan bariyer
butt n. aralık
butt n. menzil
butt n. tüfek kabzasının ateşlenirken omza yerleştirilen ucu
butt n. silah kabzasının alt kısmı
Archaic
butt n. gaye
butt n. amaç
butt n. hedef
butt n. emel
Slang
butt n. göt
butt n. kıç
butt n. sigara
butt n. sevimsiz biri
butt n. antipatik biri
butt n. itici biri
butt n. kalça
butt n. kaba et
butt n. (mum, sigara, puro) yanmamış uç
butt n. kalan kısım
butt adv. bok gibi
butt adv. berbat
butt adv. korkunç

Significados de "butt" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
General
gun butt n. tabanca kabzası
butt end n. dipçik
rifle butt n. dipçik
cigarette butt n. izmarit
water butt n. yağmur suyu fıçısı
water butt n. su fıçısı
big butt n. dolgun kalça
shoulder butt n. omuz vurma/atma
butt dimples n. bel gamzesi
butt crack n. kıç çatalı
butt cheek n. kalça yanağı
head-butt n. kafa atma
butt [obsolete] n. sınır
butt [obsolete] n. limit
butt [obsolete] n. hudut
butt [obsolete] n. amaç
butt [obsolete] n. hedef
butt [dialect] n. çevresindeki araziden ayrılmış küçük toprak parçası
butt [dialect] n. çevresindeki araziyle bağlantısı kesilmiş küçük toprak parçası
butt chain n. römorkörün ucuna takılmış kısa zincir
butt pack n. arkasında gözü olan bel çantası
cigar butt n. puro izmariti
butt dialing n. tuş kilidi açık telefonun cepteyken yanlışlıkla arama yapması
butt in v. burnunu sokmak
butt in on v. karışmak
butt in v. bir konuşmayı ya da eylemi bölmek
butt in on v. burnunu sokmak
butt in v. karışmak
be the butt of something v. hedef olmak
butt in v. karışmak (birisine)
strike with a butt v. dipçiklemek
make butt v. tokuşturmak
butt in v. araya girmek
butt in v. (konuşmada) araya girmek
butt in v. sözü kesmek
butt in v. lafı kesmek
butt against v. arabayla (ağaca vb) çarpmak
butt against v. toslamak
head butt v. kafa atmak
toss out a cigarette butt v. izmarit atmak
butt [obsolete] v. sınırlamak
butt [obsolete] v. kısıtlamak
butt [obsolete] v. sınırlarını çizmek
butt [obsolete] v. sınır koymak
butt-naked adj. anadan doğma
butt-naked adj. anadan üryan
as smooth as a baby's butt adj. bebek poposu kadar pürüzsüz
as smooth as a baby's butt adj. bebek poposu gibi pürüzsüz
butt and butt adj. (kalas) uçları üst üste binmeden birleşen
Phrasals
butt against v. çarpışmak
butt against v. hızla çarpmak
butt (up) against (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) dibinde/bitişiğinde durmak
butt (up) against (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) kıç kıça durmak
butt (up) against (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) kıçına/dibine girmek
butt (up) against someone or something v. birine/bir şeye dayanmak
butt (up) against someone or something v. birine/bir şeye yüklenmek
butt (up) against someone or something v. birini/bir şeyi ittirmek
butt (up) against someone or something v. birine/bir şeye abanmak
butt in (on someone or something) v. (birini/bir şeyi) bölmek
butt in (on someone or something) v. (birini/bir şeyi) yarıda kesmek
butt in (on someone or something) v. (birinin/bir şeyin) lafını kesmek
butt in (on someone or something) v. (birine/bir şeye) burnunu sokmak
butt in (on someone or something) v. (birilerinin/bir şeyin) arasına girmek
butt in (on someone or something) v. (birine/bir şeye) maydanoz /salça olmak
butt into v. bölmek
butt into v. araya girmek
butt into v. yarıda kesmek
butt into v. burnunu sokmak
butt into (something) v. (bir şeyi) bölmek
butt into (something) v. (bir şeyi) yarıda kesmek
butt into (something) v. (bir şeye) burnunu sokmak
butt into (something) v. (bir şeyin) arasına girmek
butt into (something) v. (bir şeye) maydanoz /salça olmak
butt on v. yanında yatmak
butt on v. sınırını paylaşmak
Phrases
monkeys might fly out of my butt expr. belki çıkmaz ayın son çarşambasında
Proverb
you can't sit in two chairs with one butt aynı anda her yere yetişemezsin
you can't sit in two chairs with one butt aynı anda bir çok işi yapamazsın
you can't sit in two chairs with one butt iki şey aynı anda yapılamaz
you can't sit in two chairs with one butt ikisinden birini seçmesi gerek
Colloquial
butt-cheeks n. kalça eti
butt-cheeks n. kaba et
clip a butt v. sonra içmek üzere sigaranın (yanan) ucunu koparmak
clip a butt v. daha sonra içmek üzere sigarayı kırmak
clip a butt v. yanan sigaranın ucunu koparmak
kick butt v. harika/mükemmel olmak
butt in v. müdahale etmek
butt out! expr. defol!
butt out! expr. kaybol!
(well,) butter my butt and call me a biscuit [us] expr. bak sen
(well,) butter my butt and call me a biscuit [us] expr. vay canına
(well,) butter my butt and call me a biscuit [us] expr. vay vay
(well,) butter my butt and call me a biscuit [us] expr. yok artık
(well,) butter my butt and call me a biscuit [us] expr. nutkum tutuldu
(well,) butter my butt and call me a biscuit [us] expr. vay be
(well,) butter my butt and call me a biscuit [us] expr. hadi canım
(well,) butter my butt and call me a biscuit [us] expr. vay anasını
(well,) butter my butt and call me a biscuit [us] expr. çok şaşırdım
Idioms
butt of a joke n. alay konusu
butt of a joke n. şakanın/esprinin hedefi
the butt of a joke n. alay konusu
the butt of a joke n. şakanın hedefi
the butt of the joke n. alay konusu
the butt of the joke n. şakanın hedefi
be made the butt of a joke v. alay konusu olmak
kick some butt and take names v. dayak atıp öttürmek/isimler verdirtmek
have as much chance as a one-legged man in a butt kicking contest v. hiç şansı olmamak
butt into my conversation v. lafa girmek
butt in v. kaş yapayım derken göz çıkarmak
somebody's butt is on the line v. topun ağzında olmak
work one's butt off v. canını dişine takarak çalışmak
hot enough to burn a polar bear's butt expr. aşırı sıcak
it'll knock you on your butt expr. aklını başından alacak
hot enough to burn a polar bear's butt expr. çok sıcak
hot enough to burn a polar bear's butt expr. cehennem gibi sıcak
hot enough to burn a polar bear's butt expr. cehennem kadar sıcak
can't find one's butt with both hands in broad daylight expr. iki eliyle bir işi beceremeyen
it'll knock you on your butt expr. kendinden geçeceksin
can't find one's butt with both hands in broad daylight expr. son derece aptal veya beceriksiz
it'll knock you on your butt expr. yerinde duramayacaksın
Speaking
kick butt out there n. göreyim seni
Technical
butt-welding n. alın kaynağı
butt-weld control valve n. alın kaynaklı kontrol vanası
butt welding ends n. alın kaynak uçları
butt welding n. alın kaynaklaması
butt welding n. alın kaynağı
butt hinge n. alın menteşesi
tensile strength of butt joints n. alın bağlantılarının çekme mukavemeti
butt strap joints n. ara parça bağlantıları
butt seam n. alın eki
butt cracks n. alın çatlakları
tensile strength of butt joint n. alın bağlantısı çekme mukavemeti
butt weld n. alın kaynağı
butt weld n. alın bağlantısı
butt joint n. alın bağlantısı
fusion welded butt joints n. alın birleştirmesi yapılmış çelik
butt-welding n. alın kaynak
butt-fused joint n. alın kaynaklı bağlantı
butt fusion jointing n. alın kaynaklı bağlantı
butt-welded joint n. alın kaynaklı bağlantı
butt welded pipe n. alın kaynaklı boru
butt joint n. alına gelme
butt joint n. alından birleşme
butt diameter n. baş çapı
reinforced butt weld n. bindirmeli alın kaynağı
butt strap n. cebire
butt cracks n. çapakaltı çatlakları
butt point n. değmeli bağlantı
butt hinge n. düz menteşe
hammer butt n. dövme kafası
butt joint n. düz ek
butt log n. dip tomruğu
fusion welded butt joints n. ergitme alın kaynaklı birleştirmeler
butt strap n. ekleme levhası
gas-heated butt welding n. gaz ısıtmalı alın kaynağı
butt hinge n. fransız menteşe
flash butt welding n. ışıltılı alın kaynağı
butt end n. kaim uç
butt-end (pile) n. kazık başı
welded butt splice n. kaynaklı ucuca ekleme
butt joint n. küt birleşme
joint butt n. mafsallı ek
butt-welding machine n. küt ek aygıtı
butt weld n. küt kaynak
butt end n. küt uç
butt joint n. küt ek
butt welding n. küt kaynak
butt end n. küt taraf
butt-muff coupling n. manşonlu kaplin
butt weld n. küt kaynak dikişi
cased butt coupling n. muflu kaplin
butt hinge n. pomel menteşe
stainless steel butt welding fittings n. paslanmaz çelik alın kaynaklı bağlantı parçaları
butt strap n. pasa
continuous butt weld process n. sürekli alın kaynağı süreci
reinforced butt weld n. şişkin alın kaynağı
butt rammer n. tos vuraç
butt seam n. uç uca ek
butt joint n. uç uca ek
butt weld n. ucuca kaynak
butt strap n. uç uca ek levhası
butt sheathing n. uç uca kaplama
butt welding n. ucuca kaynaklama
butt-bonded hollow cylinder n. uçtan yapıştırılmış delik silindir
butt weld n. uç kaynağı
flash butt welding n. yakma alın kaynağı
water-butt n. yağmur suyu fıçısı
butt hinge n. yüzey menteşesi
butt tears n. yüzeyaltı yırtıkları
butt riveting n. plaka kenarlarının küt birleşip dar bir şeride perçinlenmesi
bead and butt n. aralarında silindirik oluk bulunan iki çerçeveyi içeren bağlantı
flash butt welding n. metallere uç uca kaynak yapmaya yarayan bir yöntem
butt splice v. ucuca eklemek
butt-weld v. uç uca kaynak yapmak
butt-weld v. alın kaynağı ile birleştirmek
butt welded adj. alın kaynaklı
butt welding adj. kaynak ağızlı
Mechanic
butt-welding n. alın kaynağı
butt welding n. düz ek kaynağı
butt hinge n. kapı kapandığında duvarın dış yüzeyinde kalan menteşe
Textile
butt seaming n. alın dikiş
butt seaming n. parça dikiş
butt seaming n. uç dikiş
butt bra [us] [canada] n. kalçaları desteklemek için giyilen bir iç çamaşırı
Construction
ball-bearing butt hinge n. bilyeli menteşe
offshore site butt welding of transmission pipelines n. kıyıdan uzak şantiyede nakil boru hatlarının alın kaynağı
rising-butt hinge n. yükseltir menteşe
Woodworking
butt end n. zıvana dili
Automotive
double v butt weld n. çift v alın kaynağı
butt joint ring n. düz kesimli ağızlı segman
butt gap n. düz kesimli segman ağızı
square butt weld n. ı-şekilli alın kaynağı
butt connector n. kablo uzatması
butt welding n. küt ek kaynağı
butt joint n. küt ek
metal inert gas butt welding n. metal soy gazlı alın kaynağı
butt strap n. takviye bağlantısı
one-run butt weld n. tek pasolu alın kaynağı
single v butt weld n. tek taraflı v alın kaynağı
Aeronautic
butt rib n. kok nervür
butt strap n. takviye şeridi
flash butt welding n. yakma alın kaynağı
Marine
scuttle butt n. su mancanası
scuttle butt n. gemideki günlük içme suyu tüketimi için kullanılan büyük delikli varil
spring a butt v. geminin tabanındaki borda kaplamasını gevşetmek
top-and-butt adj. tahtaları iki kat halinde üst üste getirilerek sabit genişlik oluşturulmuş
Botanic
woolly butt (eucalyptus longifolia) n. sert lifli kabuğu olan bir avustralya okaliptüsü
woolly butt n. tüylü gövdesi olan çeşitli okaliptüs türlerine verilen ad
woolly butt (eucalyptus botryoides) n. bangalay
woolly butt (eucalyptus botryoides) n. bir avustralya ağacı
woolly butt n. doğu avustralya'ya özgü bir okaliptüs ağacı
woolly butt (eucalyptus botryoides) n. bangalay
woolly butt (eucalyptus botryoides) n. avustralya'ya özgü bir okaliptüs ağacı
Agriculture
butt [obsolete] n. kısaltılıp sürülmüş arazi hattı
Tobacco
webby butt n. yaşmaklı
Forestry
butt log n. dip tomruğa
butt log n. gövdenin birinci tomruğu
Fishery
butt guide n. kamış oltada içinden misinanın geçtiği ele en yakın yerdeki en büyük çaplı kılavuz
butt grip n. kamış dayama
butt guide n. kılavuz
Military
butt plate n. dipçik tabanı
butt stroke n. dipçikleme
butt plate n. dipçik taban levhası
butt stroke n. dipçikle vurma
target butt n. hedef çukuru koruma duvarı
rigid butt n. sabit dipçik
Hunting
butt plate n. dipçiğin dibine takılan tabla
butt plate n. dipçik demiri
folding butt n. katlanabilir dipçik
butt shaft n. hedef talimi için kullanılan kör uçlu ok
Sport
half-butt n. uzun ıstaka
butt-ending n. sopanın ucuyla rakibe vurma
butt-ending n. büyük penaltı
Slang
butt-kicker n. muhteşem şey
butt-kicker n. müthiş şey
butt-kicker n. harika/mükemmel biri veya şey
butt-kicker n. canına okuma
butt-kicker n. toz duman yutturma
butt-kicker n. tozu dumana katma
butt-kicker n. göz kamaştırma
butt-kicker n. diğerlerini gölgede bırakma
bfe (butt-fucking egypt) n. çok uzak yer
butt-fucking egypt n. çok uzak yer
a pain in the butt n. baş belası
be a pain in the butt n. baş belası olmak
butt floss n. kıçakaçan
butt floss n. ipkülot
butt floss n. ipkini
butt floss n. tanga
butt thong n. kıçakaçan
butt thong n. ipkülot
butt thong n. ipkini
butt thong n. tanga
butt-kicker n. duman attıran/eden
butt-kicker n. tozu dumana katan
butt-kicker n. toz yutturan
butt-kicker n. alt eden
butt-kicker n. ezip geçen
butt-kicker n. muhteşem, müthiş şey
butt-wipe n. öküz
butt-wipe n. hödük
butt-wipe n. denyo
butt-wipe n. angut
butt-wipe n. dallama
butt-wipe n. hanzo
butt-wipe n. hırbo
butt-wipe n. hırt
butt-wipe n. hıyar
butt-wipe n. kazma
butt-wipe n. kıro
butt-wipe n. kütük
butt-wipe n. maganda
butt-wipe n. tuvalet kağıdı
duck butt n. inek/dana yalamış gibi saç
duck butt n. kısa boylu
duck butt n. bücür
duck butt n. cüce
duck butt n. bodur
duck butt n. bıdık
duck butt n. az gelişmiş
duck butt n. bızdık
duck butt n. götten/kıçtan bacak
duck butt n. götten/kıçtan bacaklı
duck butt n. götü/kıçı yere yakın
duck butt n. yarım porsiyon
duck-butt n. koca götlü/kıçlı
duck-butt n. damperli
duck-butt n. kısa boylu
duck-butt n. bücür
duck-butt n. cüce
duck-butt n. bodur
duck-butt n. bıdık
duck-butt n. az gelişmiş
duck-butt n. bızdık
duck-butt n. götten/kıçtan bacak
duck-butt n. götten/kıçtan bacaklı
duck-butt n. götü/kıçı yere yakın
duck-butt n. yarım porsiyon
dusty butt n. kısa boylu
dusty butt n. bücür
dusty butt n. cüce
dusty butt n. bodur
dusty butt n. bıdık
dusty butt n. az gelişmiş
dusty butt n. bızdık
dusty butt n. götten/kıçtan bacak
dusty butt n. götten/kıçtan bacaklı
dusty butt n. götü/kıçı yere yakın
dusty butt n. yarım porsiyon
gunzel-butt n. cins
gunzel-butt n. tuhaf
gunzel-butt n. acayip adam/erkek
butt-fucking egypt n. cehennemin dibi/bucağı
butt-fucking egypt n. dünyanın öbür ucu
butt-fucking egypt n. kör itin öldüğü yer
butt-fucking egypt n. çok uzak bir yer
butt-fucking egypt n. allah'ın unuttuğu yer
butt-fucking egypt n. kuş uçmaz kervan geçmez
butt head n. ahmak
a kick in the butt n. cesaret verici destek
a kick in the butt n. cesaret verme
butt crack n. göt çatalı
butt cheek n. göt lobu
butt cleavage n. göt çatalı
butt hole n. göt deliği
butt cowboy n. homoseksüel
butt crack n. kıç çatalı
butt cleavage n. kıç çatalı
butt-boy n. oğlan
butt burp n. osuruk
butt of a joint n. (esrar) zıvana
duck butt n. ördek kuyruğuna benzer saç şekli
duck butt n. saçların geriye doğru yapıştırıldığı saç şekli
duck butt n. ördek götü
duck butt n. bücürük
duck butt n. götten bacak
duck butt n. yerdenbitme
duck-butt n. koca popo
duck-butt n. büyük göt
duck-butt n. koca götlü bücür
duck-butt n. ördek götlü bücür
butt-fucking egypt (bfe) n. fizan
butt-fucking egypt (bfe) n. çok uzak yer
butt-fucking egypt (bfe) n. dünyanın bir ucu
butt-fucking egypt (bfe) n. cehennemin dibinde
kick in the butt n. kurbanı arkadan tekmeleyerek cezalandırma
butt-dial n. yanlışlıkla arama
butt-dial n. götüyle arama
butt-dial n. cep telefonu cebindeyken yanlışlıkla birini arama
butt-dial n. götüyle birini arama (yanlışlıkla arka cebindeki cep telefonundan)
butt-face n. gıcığın teki
butt-face n. götün teki
butt-face n. sevimsizin biri
butt-face n. pisliğin teki
butt-face n. sinirin biri
butt-head n. aptal
butt-head n. salak
butt-head n. beyinsiz
butt-head n. ahmak
butt-kicker n. diğerlerini gölgede/geride bırakan şey
butt-kicker n. diğerlerinden üstün/baskın olan şey
butt-kicker n. diğerlerine taş çıkaran şey
butt-munch n. aşağılık herif
butt-munch n. adi herif
butt-munch n. şerefsiz herif
butt-munch n. ciğeri beş para etmez tip
butt-munch n. adi şerefsiz
pain-in-the-butt n. başa bela
pain-in-the-butt n. sinir bozucu
pain-in-the-butt n. gıcık
pain-in-the-butt n. can sıkıcı
pain-in-the-butt n. baş belası
butt plug n. cinsel zevk için anüse yerleştirilmek üzere tasarlanmış bir seks oyuncağı
butt plug n. anal tıkaç
butt plug n. anal tıpa
gripe one’s butt v. canını sıkmak
gripe one’s butt v. öfkelendirmek
gripe one’s butt v. sinirlendirmek
gripe one’s butt v. tilt etmek
gripe one’s butt v. rahatsız etmek
bust (one's) butt v. kıçını yırtmak
bust (one's) butt v. tüm gücüyle/canla başla/var gücüyle çalışmak/çabalamak
bust (one's) butt v. sıkı çalışmak
bust (one's) butt v. ensesinde boza pişirmek
bust (one's) butt v. ensesine binmek
bust (one's) butt v. sıkıştırmak
bust (one's) butt v. zorlamak
bust (one's) butt v. başının etini yemek
bust (one's) butt v. illallah dedirtmek
bust (one's) butt v. bezdirmek
bust (one's) butt v. bıktırmak
bust (one's) butt v. dırdır etmek
bust (one's) butt v. söylenmek
bust (one's) butt v. haşlamak
bust (one's) butt v. paylamak
bust (one's) butt v. çıkışmak
bust (one's) butt v. kıçından ayrılmamak
bust (one's) butt v. tepesinde bitmek
bust (one's) butt v. tepesine binmek
bust (one's) butt v. ezip geçmek
bust (one's) butt v. bozguna/hezimete uğratmak
bust (one's) butt v. açık ara yenmek
bust (one's) butt v. sataşmak
bust (one's) butt v. alay etmek
bust (one's) butt v. alaya almak
bust (one's) butt v. makara çekmek
bust (one's) butt v. makaraya almak/sarmak
bust (one's) butt v. matrak geçmek
bust (one's) butt v. matrağa/tiye almak
bust (one's) butt v. dalga/gır gır geçmek
bust (one's) butt v. gır gıra almak/getirmek
gripes one’s butt v. kıçına/kuyruğuna yapışmak
gripes one’s butt v. rahatsız etmek
gripes one’s butt v. canına okumak
gripes one’s butt v. canını sıkmak
gripes one’s butt v. musallat olmak
gripes one’s butt v. kızdırmak
gripes one’s butt v. sinirlendirmek
gripes one’s butt v. gıcık/sinir etmek
have a corncob up (one's) butt [us] v. kıçında kazık varmış/kıçına kazık girmiş gibi durmak/yürümek
have a corncob up (one's) butt [us] v. kazık yutmuş/baston yutmuş gibi olmak
have a corncob up (one's) butt [us] v. kazık/baston gibi dimdik olmak
have a corncob up (one's) butt [us] v. çok katı/sert (biri) olmak
have a corncob up (one's) butt [us] v. (kurallarından/düşüncelerinden) ödün/taviz vermemek
have a corncob up (one's) butt [us] v. örümcek kafalı olmak
have a corncob up (one's) butt [us] v. kalas/kütük/kereste gibi olmak
have a corncob up (one's) butt [us] v. şakadan/espriden anlamamak
have a poker up (one's) butt v. kıçında kazık varmış/kıçına kazık girmiş gibi durmak/yürümek
have a poker up (one's) butt v. kazık yutmuş/baston yutmuş gibi olmak
have a poker up (one's) butt v. kazık/baston gibi dimdik olmak
have a poker up (one's) butt v. çok katı/sert (biri) olmak
have a poker up (one's) butt v. (kurallarından/düşüncelerinden) ödün/taviz vermemek
have a poker up (one's) butt v. örümcek kafalı olmak
have a poker up (one's) butt v. kalas/kütük/kereste gibi olmak
have a poker up (one's) butt v. şakadan/espriden anlamamak
hustle (one's) butt v. acele etmek
hustle (one's) butt v. hızlı/çabuk davranmak
hustle (one's) butt v. aceleyle/telaşla hareket etmek
hustle (one's) butt v. koşturmak
hustle (one's) butt v. koşuşturmak
hustle (one's) butt v. elini çabuk tutmak
hustle (one's) butt v. çabuk olmak
hustle (one's) butt v. oyalanmamak
hustle (one's) butt v. kıçı tutuşmuş gibi davranmak/hareket etmek
hustle (one's) butt v. kıçını kaldırmak
put (one's) butt on the line v. kendini tehlikeye/riske atmak
put (one's) butt on the line v. tehlikeye/riske girmek
put (one's) butt on the line v. elini taşın altına sokmak
put (one's) butt on the line v. paçayı kaptıracak olmak
put (one's) butt on the line v. maçası sıkışacak olmak
ream (one's) butt v. azarlamak
ream (one's) butt v. paylamak
ream (one's) butt v. fırçalamak
ream (one's) butt v. fırça çekmek
ream (one's) butt v. zılgıt vermek
ream (one's) butt v. benzetmek
ream (one's) butt v. baştan ayağa giydirmek
ream (one's) butt v. haşlamak
ream (one's) butt v. bağırıp çağırmak
ream (one's) butt v. anal seks yapmak
ream (one's) butt v. götünden sikmek
ride (someone's) butt v. ensesinde boza pişirmek
ride (someone's) butt v. ensesine binmek
ride (someone's) butt v. sıkıştırmak
ride (someone's) butt v. zorlamak
ride (someone's) butt v. başının etini yemek
ride (someone's) butt v. illallah dedirtmek
ride (someone's) butt v. bezdirmek
ride (someone's) butt v. bıktırmak
ride (someone's) butt v. dırdır etmek
ride (someone's) butt v. söylenmek
ride (someone's) butt v. haşlamak
ride (someone's) butt v. paylamak
ride (someone's) butt v. çıkışmak
ride (someone's) butt v. kıçından ayrılmamak
ride (someone's) butt v. tepesinde bitmek
ride (someone's) butt v. tepesine binmek
show (one's) butt [southern us] v. haytalık/yaramazlık yapmak
show (one's) butt [southern us] v. rezil olmak
show (one's) butt [southern us] v. rezil rüsva olmak