dolu olmak - Turco Inglés Diccionario
Historia

dolu olmak



Significados de "dolu olmak" en diccionario inglés turco : 14 resultado(s)

Turco Inglés
General
dolu olmak teem v.
dolu olmak be filled with v.
dolu olmak bristle v.
dolu olmak abound v.
dolu olmak spill over with v.
dolu olmak simmer with v.
dolu olmak crawl v.
dolu olmak crawl with something v.
dolu olmak be full v.
dolu olmak be alive with v.
dolu olmak teem with something v.
dolu olmak be abundant in v.
dolu olmak sny [dialect] [uk] v.
dolu olmak occupy v.

Significados de "dolu olmak" con otros términos en diccionario inglés turco: 188 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
ile dolu olmak filled with v.
General
hayat dolu olmak be full of life v.
ile dolu olmak be imbued with v.
silme dolu olmak brim v.
tıka basa dolu olmak be overcrowded v.
bir şeyin verdiği heyecanla dolu olmak be flushed with v.
programı dolu olmak be booked up v.
ile dolu olmak be soaked in v.
ile dolu olmak be ridden with v.
ile dolu olmak be teemed v.
dolu olmak (bir şeyle) swim v.
hayat dolu olmak be full of beans v.
tüm yerleri dolu olmak be booked up v.
ile dolu olmak be suffused with v.
ile dolu olmak be awash with v.
hoş olmayan bir şeyle dolu olmak bristle with v.
ile dolu olmak be infested with v.
ağzına kadar dolu olmak brim v.
çukurlar ile dolu olmak be pocked with v.
ağzına kadar dolu olmak brim with v.
zorluklarla dolu olmak be fraught with difficulties v.
özlemle dolu olmak be full of longing v.
özlemle dolu olmak be filled with longing v.
(ile) dolu olmak be laden with v.
umut dolu olmak be full of hope v.
şefkat dolu olmak be filled with compassion v.
(böcekle) dolu olmak crawl v.
nefret dolu olmak be full of hate v.
ile dolu olmak abound in v.
ile dolu olmak teem with v.
sevinç dolu olmak be full of joy v.
sevinç dolu olmak be filled with joy v.
tüm odalar dolu olmak no vacancy v.
çalışma hayatı başarılarla dolu olmak have a successful career v.
ünlülerle dolu olmak be packed with celebrities v.
azim dolu olmak be full of determination v.
nefret dolu olmak be filled with hate v.
ile dolu olmak abound with v.
tüm odalar dolu olmak be fully booked up v.
tüm odalar dolu olmak have no room available v.
tüm odalar dolu olmak no room available v.
tüm odalar dolu olmak be booked up v.
tüm odalar dolu olmak be fully booked v.
meşgul/dolu olmak be occupied v.
müşteri dolu olmak be full of customers v.
ile kaynamak/dolu olmak/dolup taşmak be flooded with v.
insan dolu olmak be heaving v.
farklı durum veya unsurlarla dolu olmak checker v.
zıt unsur ve durumlarla dolu olmak chequer v.
(bir şey ile) dolu olmak abound with v.
bir şey ile dolu olmak be littered with v.
ağzına kadar dolu olmak be stuffed v.
ağzına kadar dolu olmak burst v.
coşkuyla dolu olmak glow v.
neşeyle dolu olmak glow v.
taşacak kadar dolu olmak overfill v.
vızıltıyla dolu olmak buzz v.
uğultulu konuşmayla dolu olmak buzz v.
taşacak kadar dolu olmak spill v.
(tabanca vb.) dolu olmak charge v.
dolu (ile dolu olmak) filled with adj.
Phrasals
bir dolu/sürü (parası/arkadaşı vb) olmak lousy with someone or something v.
ile dolu olmak alive with v.
ile dolu olmak be charged with v.
ile dolu olmak pullulate with v.
ile dolu olmak be riddled with v.
ile dolu olmak teem in v.
su damlacıklarıyla dolu olmak glisten with v.
(yanlışlarla vb) dolu olmak be riddled with v.
(belirli bir anlam/nitelik ile) dolu olmak resonate with v.
-ile dolu/bol olmak be rich with something v.
(insanı olumsuz etkileyen) güçlü bir duyguyla dolu olmak be devoured by v.
-ile dolu olmak bustle with v.
(bir şeyle) dolu olmak writhe with (something) v.
(bir şeyle) tıklım tıklım dolu olmak writhe with (something) v.
kıvrımlı bir şeylerle dolu olmak writhe with something v.
tatsız/iğrenç bir şeyle dolu olmak reek of v.
pis/tiksinç bir şeyle dolu olmak reek of v.
çirkin/kötü bir şeyle dolu olmak reek of v.
bir şey dolu olmak abound in something v.
bir şeyle dolu olmak abound in something v.
biriyle/bir şeyle dolu olmak abound with someone or something v.
ile dolu olmak buzz with v.
bir şeyle dolu olmak buzz with something v.
(biriyle/bir şeyle) dolu olmak crawl with (someone or something) v.
ile dolu olmak riddle with v.
(bir şeyle) dolu olmak seethe with (something) v.
(bir şey) dolu olmak stink with (something) v.
(birileriyle/bir şeylerle) dolu olmak teem with (someone or something) v.
Proverb
ile dolu olmak be crammed with v.
Colloquial
enerji dolu olmak look alive v.
sürprizlerle dolu olmak be full of surprises v.
üzeri dolu olmak pack heat v.
(bir şeyle) dolu olmak be riddled with (something) v.
kafası (bir şeyle) dolu/meşgul olmak be riddled with (something) v.
bir şeyle dolu olmak be riddled with something v.
Idioms
ağzına kadar dolu olmak be packed to the rim v.
cebi dolu olmak sit pretty v.
hıncahınç dolu olmak be bulging at the seams v.
hıncahınç dolu olmak be bursting at the seams v.
heyecanla dolu olmak burst with excitement v.
enerji dolu olmak be full of piss and vinegar v.
enerji dolu olmak be jacked up on something v.
gurur dolu olmak burst with pride v.
eli dolu olmak have one's hands full v.
içi huzurla dolu olmak feel a glow of peacefulness v.
içi huzurla dolu olmak feel a glow of happiness v.
ile dolu olmak crawling with something v.
içi huzurla dolu olmak feel a glow of contentment v.
içi huzurla dolu olmak feel a glow of satisfaction v.
kendisiyle dolu olmak be full of oneself v.
midesi tıka basa dolu olmak be as full as a tick v.
nefer/sinir dolu olmak bristle with indignation v.
neşe dolu olmak bubble over v.
nefer/sinir dolu olmak bristle with anger v.
nefret/sinir dolu olmak bristle with rage v.
kafası çok dolu/meşgul olmak have a lot on one's mind v.
sevinç dolu olmak burst with joy v.
tıka basa dolu olmak be packed to the rim v.
(bir yer) (bir şeyle/heyecan/üzüntü vb) dolu olmak buzz with something v.
(bir şeyle) dolu olmak abound in v.
(bir şeyle) dolu olmak pullulate with v.
(bir şeyle) tıka basa dolu olmak abound in v.
(bir şeyle) tıka basa dolu olmak pullulate with v.
-ile dolu olmak be alive with (people or things) v.
(bir şeyle) dolu olmak teem in v.
(oda vb) insanlarla dolu olmak be crammed full of people v.
-ile dolu olmak be alive with something v.
(bir şeyle) tıka basa dolu olmak teem in v.
hayat dolu olmak be feeling (one's) moxie v.
ağzı yalan dolu olmak have a forked tongue v.
bir şeyle dolu olmak be a mass of something v.
bir şey yönünden dolu/bilgili olmak be strong on something v.
bir şeyle dolu olmak be strong on something v.
tıka basa dolu olmak be stuffed to the gills v.
tamamen dolu olmak be stuffed to the gills v.
ağzına kadar dolu olmak be stuffed to the gills v.
aşırı dolu olmak be stuffed to the gills v.
(bir/bir şey) dolu olmak be swimming with (someone or something) v.
enerji dolu olmak be (as) fresh as a daisy v.
eğlence dolu olmak be a barrel of laughs v.
neşe dolu olmak be a barrel of laughs v.
eğlence dolu olmak be a bundle of laughs v.
neşe dolu olmak be a bundle of laughs v.
hayat dolu olmak be alive and kicking v.
iyi ve hayat dolu olmak be alive and kicking v.
hayat dolu olmak be alive and well v.
iyi ve hayat dolu olmak be alive and well v.
yaşam/hayat dolu olmak be bright and breezy v.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be bursting at the seams (with something) v.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be bursting at the seams (with something) v.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be bulging at the seams (with something) v.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be bulging at the seams (with something) v.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be full to bursting (with something) v.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be full to bursting (with something) v.
hıncahınç dolu olmak be bursting at the seams v.
hıncahınç dolu olmak be bulging at the seams v.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be bursting at the seams (with something) v.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be bursting at the seams (with something) v.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be bulging at the seams (with something) v.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be bulging at the seams (with something) v.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be full to bursting (with something) v.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be full to bursting (with something) v.
(bir şeyle/duyguyla) dolu olmak be devoured by (something) v.
bir şeyle/duyguyla dolu olmak be devoured by something v.
eksiklerle dolu olmak be full of holes v.
(bir şeyle) dolu olmak be infested with (something) v.
cebi dolu olmak be sitting pretty v.
(bir şeyle) dolu olmak be steeped in (something) v.
bir şeyle dolu olmak be steeped in something v.
(bir şeyle) dolu olmak be taken up with (something) v.
ağzına kadar (bir şey) dolu olmak brim with (something) v.
(bir şeyle) dolu olmak brim with (something) v.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be bursting/bulging at the seams (with something) v.
(bir şeyle) tıklım tıklım dolu olmak be bursting/bulging at the seams (with something) v.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be bursting/bulging at the seams (with something) v.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be full to bursting (with something) v.
(bir şeyle) tıklım tıklım dolu olmak be full to bursting (with something) v.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be full to bursting (with something) v.
hıncahınç dolu olmak be chock-a-block v.
tıka basa dolu olmak be chock-a-block v.
ağzına kadar dolu olmak be chock-a-block v.
tüm vakti dolu olmak be chock-a-block v.
kafası çok dolu/meşgul olmak have a lot on mind v.
birine/bir hayvana karşı sevgi dolu/şefkatli olmak have a soft spot (in one's heart) for someone or an animal v.
bir hayvana karşı sevgi dolu/şefkatli olmak have a soft spot for or an animal v.
eli dolu olmak have your hands full v.
Slang
üzeri dolu olmak be packing heat v.