en alt - Turco Inglés Diccionario
Historia

en alt



Significados de "en alt" en diccionario inglés turco : 5 resultado(s)

Turco Inglés
General
en alt bottom n.
en alt underneath n.
en alt lowermost adj.
en alt desinent adj.
Astronomy
en alt nadiral adj.

Significados de "en alt" con otros términos en diccionario inglés turco: 157 resultado(s)

Turco Inglés
General
bir şeyin en alt kısmı bottom n.
en alt sınıf lowest class n.
en alt/düşük değer lowest value n.
en alt sınır lowest limit n.
insan türünün en alt formu lowest form of human species n.
en alt bölüm lowest part n.
toplumun en alt kesimi tag-rag n.
toplumun en alt kesimi the rabble n.
en alt seviyedeki insan güruhu tag and rag n.
en alt rütbeli şövalye bachelor-at-arms n.
en alt sosyal sınıf lag [obsolete] n.
ayakkabının en alt bölümü bottom n.
hmong'ların en büyük alt gruplarından birinin üyesi mong leng n.
toplumun en alt tabakasından olan kimse mudsill n.
en alt nokta mudsill n.
çift kanatlı uçağın üst ve alt kanat düzlemleri arasındaki en kısa mesafe gap n.
en alt nokta bathos n.
armanın en üst bölümü ile en alt bölümünden başlayan iki ayrı kıvrımlı çizginin orta kısımda birleştiği hanedan arması gore n.
yapay kanalın iç kesitindeki en alt nokta invert n.
en alt şövalyelik rütbesini temsil eden flama pennon n.
en alt şövalyelik rütbesini temsil eden flama penon n.
en alt nokta perigee n.
toplumun en alt tabakası scouring n.
en alt rütbe scouring n.
en alt tabaka hizmetçi servant of servants n.
hindu kastının en alt tabakasında yer alan kimse shudra n.
hindu kastının en alt tabakasında yer alan kimse sudra n.
en alt düzeye inmek (fiyat) touch bottom v.
en alt seviyeye düşmek hit rock bottom v.
(bir şeyin) en alt noktasına ulaşmak plumb v.
üst dudağın en üst noktası ile alt dudağın en alt noktası arasında bilabial adj.
en alt düzeyde bottom adj.
avrupa triasik döneminin en alt bölümüne ait veya ilgili bunter adj.
Phrasals
en yakın alt sayıya yuvarlamak round something down v.
(birini en alt kademeden) başlatmak start (one) out as (something) v.
Colloquial
hindistan'da toplumun en alt tabakasında yer alan kimse untouchable n.
(bir şeyin) en alt seviyesine gelmek be down to (something) v.
hindistan'da toplumun en alt tabakasında yer alan untouchable adj.
en alt düzeyde bare something adv.
Idioms
en alt basamaktaki kişi low man on the ladder n.
en alt/düşük konum the lowest rung of the ladder n.
en alt basamaktaki pozisyon the lowest rung of the ladder n.
en alt basamaktaki kişi the lowest rung on the ladder n.
en alt seviye bottom of the ladder n.
en alt statü bottom of the ladder n.
bir organizasyonun (en) alt basamaklarından başlayıp (en) üstlere çıkmak come up through the ranks v.
bir şirkette en alt kademeden çalışmaya başlamak get one's get a foot in the door v.
bir şirkette en alt kademeden çalışmaya başlamak get a leg in the door v.
bir şirkette en alt kademeden çalışmaya başlamak get a foot in the door v.
bir organizasyonun (en) alt basamaklarından başlayıp (en) üstlere çıkmak rise from the ranks v.
fiyatları en alt düzeye indirmek cut prices to the bone v.
en alt kademeden gelmek come up through the ranks v.
en alt kademeden gelmek rise through the ranks v.
en alt düzeye indirmek cut to the bone v.
en alt seviyeye indirmek cut something to the bone v.
bir şirkette en alt kademeden çalışmaya başlamak get foot in the door v.
bir şirkette en alt kademeden çalışmaya başlamak have a foot in the door v.
bir şirkette en alt kademeden çalışmaya başlamak get a foot in the door v.
bir şirkette en alt kademeden çalışmaya başlamak have one's foot in the door v.
en alt kademede çalışma at the bottom of the food chain adv.
şans en iyi oyuncuyu bile bir gün alt eder the cards beat all the players [obsolete] expr.
en alt seviyede/seviyeden at the bottom of the ladder expr.
en alt basamakta/basamaktan at the bottom of the ladder expr.
en alt seviyede/seviyeden on the bottom rung (of the ladder) expr.
en alt basamakta/basamaktan on the bottom rung (of the ladder) expr.
en alt statüde at the bottom of the ladder expr.
en alt statüden at the bottom of the ladder expr.
en alt statüde on the bottom rung (of the ladder) expr.
en alt statüden on the bottom rung (of the ladder) expr.
toplumun en alt kesiminde at the top bottom of the heap expr.
Trade/Economic
az gelişmiş ülkelerin en alt grubunda yer alanlar least developed country n.
en alt kademe yöneticisi supervisor n.
iktisadi dalgalanmanın en üst ve en alt noktaları peaks and throughs of business activity n.
kabul edilen en alt teklif bottom-line position n.
makao patakasının en küçük alt para birimi avo n.
Industry
topuklu ayakkabının en alt kısmını makineyle topuğa çivileyen kimse slugger n.
Technical
en alt düzey rock bottom n.
bazı vida dişlerinin en alt veya en üstünde bulunan tesviye eğrisinin silindirik kısmı flat n.
Informatics
en büyük alt sınır greatest lower bound n.
Telecom
en alt seviyede çalışma quantum-limited operation n.
en alt nokta nadir n.
bir işletim sisteminin en alt düzeyine erişim sağlama rooting n.
Textile
topuklu ayakkabının en alt kısmı top lift n.
Construction
en alt tahtası cross-piece n.
pencere alt en kirişi end window frame bottom rail n.
geminin ambarındaki en alt su fıçısı sırası ground tier n.
geminin ambarındaki en alt yük sırası ground tier n.
tiyatrodaki en alt izleyici bölmesi sırası ground tier n.
Automotive
aracın en alt kısmının yerden yüksekliği road clearance n.
taşıtın en alt noktasının yerden yüksekliği road clearance n.
Marine
en alt güverte orlop deck n.
geminin seren yelkenlerindeki en alt yelken course n.
en alt güvertenin yanında bulunan lower deck adj.
Anatomy
mastoid çıkıntının en alt kısmı mastoidale n.
alt çene kemiğinin geliştiği en öndeki iç organ yayı mandibular arch n.
çenenin orta aksının en alt noktası menton n.
göz çukurunun alt kenarındaki en alçak noktadaki kraniyometrik nokta orbital point n.
omurganın en alt kısmının üzerinde yer alan supersacral adj.
omurganın en alt kısmının sırt tarafında yer alan supersacral adj.
Dermatology
epiderminin yumuşak olan en alt tabakası malpighian layer n.
Printing
sayfaları bir arada tutması için el yapımı kitapların sırtının en üst ve en alt kısmına atılan ilmek kettle-stitch n.
Math
lineer bağımsız alt matrislerden en büyük olanının derecesi rank n.
en büyük alt sınır greatest lower bound n.
örgüdeki iki elemanın en büyük alt sınırı intersection n.
alt sınırı olan her kümenin en büyük alt sınıra sahip olduğu (örgü) complete adj.
en büyük alt sınır glb (greatest lower bound.) abrev.
Chemistry
(bileşik dizisinde) en alt pozisyonda hyp- pref.
Biology
derinin en alt tabakası endodermis n.
epidermiste en alt tabaka rete malpighii n.
epidermiste en alt tabaka stratum basale n.
epidermiste en alt tabaka stratum germinativum n.
Zoology
sternumun en alt kısmını oluşturan kıkırdaklı yapı xiphisternum n.
en alt hayvan grubu oozoa n.
Botanic
yapracığının en alt katmanı bitki sapına en alt süperior katmandan daha yakın olan (bitki) catadromous adj.
Agriculture
(toprağı) kürek derinliğinin en az iki katı kadar deşip alt üst etmek trench v.
Social Sciences
bir topluluğun en alt sınıfları mobile n.
halkın en alt ve yoksul tabakası lumpen n.
halkın en alt tabakasında yer alan kimse lumpen n.
halkın en alt ve yoksul tabakası lumpenproletariat n.
hmongların en büyük alt gruplarından birine mensup kimse hmong daw n.
kast sisteminde en alt sınıf soodra n.
halkın en alt ve yoksul tabakası ile ilgili lumpen adj.
Education
en alt sosyal sınıftan üniversiteye hak kazanan ve en düşük ücreti ödemesi gereken üniversite öğrencisi ternar n.
en alt sosyal sınıftan üniversiteye hak kazanan ve en düşük ücreti ödemesi gereken üniversite öğrencisi terner n.
Linguistics
en alt düzey edinç sınavı minimum competence testing n.
History
(antik yunan'da) atina’da yaşayan hür kimseler arasında en alt tabakada yer alan kimse thete n.
şovalyelikteki en alt rütbe knight bachelor n.
almanya’da aristokrasinin en alt sınıfının bir üyesi ritter n.
avusturya’da aristokrasinin en alt sınıfının bir üyesi ritter n.
antik atinalılar arasında en büyük siyasi alt bölüm phyle n.
Religious
(protestanlık'ta) presbiteryen kilisesi'nin en alt mahkemesi kirk session n.
insana atfedilen en alt üç gnostik emri kapsayan doktrin hylicism n.
insana atfedilen en alt üç gnostik emri kapsayan doktrinler hylism n.
presbiteryen kilisesinin en alt düzey mahkemesi church session n.
en alt seviyedeki kilise üyesi porter n.
(presbiteryen kilisesinde) cemaatin kilisedeki en alt düzey mahkemeye üye seçtiği kimse presbyter n.
(presbiteryen kilisesinde) cemaatin en alt düzey kilise mahkemesine üye seçilen kimse prester [obsolete] n.
Geography
wealden kayaç katmanının en alt bölümü ile ilgili wealden adj.
wealden kayaç katmanının en alt bölümüne ait wealden adj.
Geology
avrupa'daki kireçtaşı formasyonunun en alt seviyesi neocomian n.
kanada en-alt proterozoik’inde bir kat aphebian n.
jura dönemi kayaçlarının en alt serisi lias n.
en alt toprak tabakası c horizon n.
en alt tortul kayaç tabakasının en yaşlı olduğunu öne süren bir jeoloji ilkesi superposition n.
avrupa'daki kireçtaşı formasyonunun en alt seviyesine ait veya ilgili neocomian adj.
jeolojik zamana göre en son alt bölüm anlamı veren ön ek neo- pref.
jeolojik zamana göre en son alt bölüm anlamı veren ön ek ne- pref.
Hunting
şarjörde en alt mermiyi yay tazyiki ile üstünde taşıyan eleman follower n.
Theatre
tiyatronun en alt katı pit n.
tiyatronun en alt katının arka bölümü pit n.
Librarianship
kitap sırtının en alt kısmında görünen raf bilgileri shelf mark n.
Bookbindery
sayfaları bir arada tutması için el yapımı kitapların sırtının en üst ve en alt kısmına atılan ilmek kettle stitch n.
Reptiles
içine bilinen en eski sürüngenlerin dahil olduğu bir alt takım subclass anapsida n.
içine bilinen en eski sürüngenlerin dahil olduğu bir alt takım anapsida n.
Slang
en alt seviye cellar n.
spor liginin en alt sırasındaki takım cellar dwellers [aus] n.
Paleontology
etçil dinozorları içine alan bilinen en büyük alt takım suborder carnosaura n.