have on - Turco Inglés Diccionario
Historia

have on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "have on" en diccionario turco inglés : 24 resultado(s)

Inglés Turco
General
have on v. giymek
have on v. şaka etmek
have on v. giyinmek
have on v. işi olmak
have on v. işletmek
have on v. kandırmak
Phrasals
have on v. katılmaya niyetli olmak
have on v. (bir şey) planlamak
have on v. planlanmış (toplantısı veya buluşması) olmak
have on v. bir şey ile meşgul olmak
Colloquial
have on v. şaka yapmak
have on v. beraberinde taşımak
have on v. yanında taşımak/olmak
have on v. üzerinde taşımak/olmak
have on v. planlanmış bir şeyi/işi olmak
have on v. birine zarar verecek bir bilgiye sahip olmak
have on v. birinin aleyhinde bilgiye sahip olmak
have on v. biri hakkında olumsuz bilgiye sahip olmak
have on v. kafaya almak
have on v. kafa bulmak
have on v. (birini) oyuna getirmek
have on v. matrak geçmek
Idioms
have on v. (elbise vb) giymiş olmak
have on v. (elbise vb) giymek

Significados de "have on" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
General
have-on n. aldatma
have a lot on one's plate v. bitirilmeyi bekleyen çok sayıda görevi olmak
have eye on v. gözü olmak
have one's own back on somebody v. intikamını almak
have the edge on v. avantajlı olmak
have something on someone v. elinde suçlayıcı delil bulunmak
have something on hand v. el altında bulundurmak
have somebody on v. makaraya sarmak
have somebody on v. kafaya almak
have a jag on v. sarhoş olmak
have a good head on one's shoulders v. aklı başında biri olmak
have one's eyes on v. gözü olmak
have no pity on somebody v. gözünün yaşına bakmamak
have something on v. üzerinde olmak
have one's nerves on edge v. asabileşmek
have something on v. giymek
have a lot on one's plate v. çok fazla işi olmak
have a good head on one's shoulders v. çok zeki olmak
have a crush on v. birine vurulmak
have an edge on v. bir gömlek üstün olmak
have a down on somebody v. takmak
have a crush on someone v. birisine aşık olmak
have a bearing on v. ile ilgisi olmak
have eye on v. göz koymak
have designs on v. gözü olmak
have both one's feet on the ground v. gerçekçi ve pratik bir şekilde düşünmek
have one's eyes on v. göz koymak
have a chip on one's shoulder v. çok alıngan olmak
have one's hair stand on end v. ürpermek
have an eye on the main chance v. fırsat kollamak
have both one's feet on the ground v. aklı başında olmak
have a crush on v. vurulmak
have a good head on one's shoulders v. sağduyu sahibi olmak
have a bearing on v. etkilemek
have one's head screwed on right v. aklı başında biri olmak
have one's own back on v. acısını çıkarmak
have one's own back on v. acısını çıkartmak
not to have a stitch on v. çırılçıplak olmak
have one's eyes on v. gözü (bir şeyin) üzerinde olmak
have down on somebody v. hoşlanmamak
have down on somebody v. bağlanmak
have the edge on somebody v. üstün olmak
have somebody on v. kazıklamak
have somebody on the payroll v. çalıştırmak
have a crush on somebody v. tutulmak
have a weapon on v. silah bulundurmak
have a gun on one's possession v. silah bulundurmak
have a harmful effect on v. zararı dokunmak
have a discussion on/about something with someone a lot v. çok tartışmak
have the edge on v. avantaj sağlamak
have the edge on v. avantajı ele geçirmek
have the edge on v. avantaj elde etmek
have an expression on one's face v. yüzünde ifade olmak
have on earring v. küpe takmak
have right on one's side v. kendi açısından haklı olmak
have someone on toast v. ipi ellerinde olmak
have the right to comment on something v. söz sahibi olmak
have on watch v. saat takmak
have a crush on v. birine çarpılmak
have a crush on v. aşık olmak
have a chip on one's shoulder v. kavgaya hazır olmak
have a chip on one's shoulder v. kavgacı olmak
have a chip on one's shoulder v. öfkesi burnunda olmak
have sanction on v. yaptırımı olmak
have (got) something on v. bir işi olmak
have someone on v. kandırmak
have someone on v. birini işletmek
have someone on v. aldatmak
have (got) something on someone v. elinde suclayıcı delil bulunmak
have someone on v. birinin üzerine oynamak
have (got) something on v. giyinmek
have a name tag on v. yaka kartı takmak
have a name tag on v. isimlik takmak
have designs on v. -de gözü olmak
have a pity on v. acımak
have one's head screwed on the right way v. aklı başında biri olmak
have designs on a family's honour v. namusuna göz dikmek
have the laugh on v. gülünç duruma düşürmek
have the laugh on v. aptal yerine koymak
have an impact on v. etkilemek
have an effect on v. etkilemek
have an effect on v. etki etmek
have an effect on v. etkisi olmak
have an impact on v. etki etmek
have an effect on v. üzerinde etkisi olmak
have an impact on v. üzerinde etkisi olmak
have an impact on v. etkisi olmak
have a coast on v. denize kıyısı olmak
have a negative impression on v. kötü algılanmak
have a crush on v. birisine çarpılmak
have a crush on v. birisine vurulmak
have direct influence on the decision v. kararı doğrudan etkilemek
have designs on someone's position v. birinin yerinde gözü olmak
have designs on someone's job v. birinin yerinde gözü olmak
have negative effect on the markets v. piyasalara olumsuz yansımak
have negative impact on the markets v. piyasalara olumsuz yansımak
have an impact on v. -e etkisi olmak
have a crush on someone v. birine tutulmuş olmak
have a crush on someone v. birine abayı yakmış olmak
have a negative effect on v. üzerinde olumsuz bir etkisi olmak
have an effect on something v. etki etmek
have something on v. yapacak işleri olmak
have no family to lean on v. sırtını dayayacağı bir ailesi olmamak
have no family to lean on v. sırtını yaslayacağı bir ailesi olmamak
have no service on one's phone/fone v. telefonu çekmemek
have a small part on a tv show v. dizde ufak bir rol oynamak
have one's eyes on the presidency v. gözünü başkanlığa dikmek
have a cold sore on one's lip v. dudağında uçuk çıkmak
have an impact on v. üzerinde etkili olmak
have an effect on v. üzerinde etkili olmak
have a big influence on v. üzerinde büyük bir etkisi olmak
Phrasals
have nothing on v. üzerinde giysi olmamak
have nothing on v. tutacak sözü olmamak
have nothing on v. (diğerinden) hiçbir üstün yanı olmamak
Phrases
have mercy on me expr. merhamet et bana
Colloquial
have one's eyes on v. dikkat etmek
have one's eyes on v. dikkatini vermek
have pity on someone v. güç durumdaki birine acımak
have one's eyes on v. gözünü ayırmamak
have pity on someone v. onun için üzülmek
have pity on someone v. merhamet duymak
have a lot on v. çok meşgul olmak
have a lot on v. yapacak/yapması gereken çok işi olmak
not have a lot on v. müsait olmak
not have a lot on v. meşgul olmamak
not have a lot on v. yapacak/yapması gereken pek bir işi olmamak
have anything on v. planlanmış bir işi olmak
have anything on v. bir planı/programı olmak
have anything on v. yapacak/planlanmış bir işi olmak
not have anything on v. bir planı olmamak
not have anything on v. önceden planlanmış bir işi olmamak
not have anything on v. belli bir zaman diliminde boş olmak/boş vakti olmak
not have anything on v. yapacak/yapması gereken bir iş olmamak
not have anything on v. üstünde bir şey olmamak
not have anything on v. üstü giyinik olmamak
not have anything on v. çıplak olmak
have one up on somebody v. birinden üstün olmak
have one up on somebody v. birinden bir adım önde olmak
have one up on somebody v. birinden avantajlı durumda olmak
have one up on somebody v. birinden önde olmak
have one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
have one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
have one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
have one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
have one up on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
have something on v. planlı bir şeyi olmak
have something on v. planlanmış bir şeyi olmak
have something on v. zamanı belirlenmiş bir şeyi olmak
have something on v. belli bir zaman için planları olmak
have something on v. belli bir zamana planlanmış/ayarlanmış işleri olmak
not have a lot on v. pek planı olmamak
not have a lot on v. pek işi olmamak
have a lot on v. meşgul olmak
have a lot on v. çok işi olmak
not have anything on v. meşgul olmamak
not have anything on v. hiç işi olmamak
not have anything on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) daha iyi olmamak
not have anything on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) fark edilebilir bir üstünlüğü olmamak
not have anything on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı kesin kanıtı olmamak
not have anything on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanlış yaptığına/suç işlediğine dair kanıtı olmamak
not have anything on (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında hiçbir bilgi olmamak
not have anything on (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında hiçbir bilgi içermemek
have (something) on (one) v. (birinin) aleyhinde kanıt olmak
have (something) on (one) v. (biri) hakkında suçlayıcı kanıt olmak
have (something) on (one) v. (biri) hakkında bir suç, kabahat işlediğine dair kanıt olmak
have (something) on (one) v. (birinin) uygunsuz bir davranışta bulunduğuna dair kanıt olmak
have (something) on (one) v. (birine) karşı avantaj sahibi olmak
have (something) on (one) v. (birine) karşı üstünlük sağlayacak (bir şeyi) olmak
have (something) on (one) v. üzerinde (bir şey) olmak
have (something) on (one) v. yanında (bir şey) olmak
have something on (one's person) v. beraberinde (bir şey) taşımak
have something on (one's person) v. yanında (bir şey) taşımak/olmak
have something on (one's person) v. üzerinde (bir şey) taşımak/olmak
have a lot on v. çok işi olmak
have anything on v. çok işi olmak
have anything on v. planlanmış işleri olmak
have anything on v. belli bir zaman diliminde işleri olmak
not have a lot on v. çok az işi olmak
not have a lot on v. planlanmış hiç bir işi olmamak
not have a lot on v. belli bir zaman diliminde pek işi olmamak
have something on v. belli bir zaman diliminde planları olmak
have something on v. belli bir zaman diliminde meşgul olmak
have something on v. önceden ayarlanmış planları/işleri olmak
have (something) on (one) v. (birine) karşı suçlayıcı kanıtı olmak
have (something) on (one) v. birinin bir suç işlediğine, yanlış yaptığına, uygunsuz davrandığına dair kanıtı olmak
have (something) on (one) v. (birine) karşı kanıtı/delili olmak
have (something) on (one) v. (birine) karşı bir avantaj sahibi olmak
have (something) on (one) v. (birine) karşı bir üstünlüğü olmak
have (something) on (one) v. (birinin) üzerinde bir şey olmak
have (something) on (one) v. (birinin) yanında bir şey olmak
(have) got it going on v. çekici olmak
(have) got it going on v. seksi olmak
(have) got it going on v. cazibeli olmak
(have) got it going on v. alımlı olmak
(have) got it going on v. havalı olmak
(have) got it going on v. başarılı olmak
(have) got it going on v. etkileyici olmak
(have) got it going on v. mükemmel olmak
(have) got it going on v. harika olmak
(have) got it going on v. çok iyi olmak
(have) got it going on v. istisnai bir durumda olmak
have a lot on v. çok meşgul olmak
have a lot on v. yapacak/yapması gereken çok işi olmak
have a lot on v. meşgul olmak
have a lot on v. çok işi olmak
have something on somebody v. biri hakkında bir şey bilmek
have something on somebody v. birinin aleyhinde bir bilgi sahibi olmak
have something on somebody v. birine karşı bir delili olmak
have something on somebody v. birinin işlediği bir suç hakkında elinde kanıt olmak
have pity on us! expr. acı bize!
Idioms
have a steady hand on the tiller v. durumu kontrol altında tutmak
have a firm hand on the tiller v. durumu kontrol altında tutmak
have snow on the mountain v. saçları ağarmak
have snow on the mountain v. saçları beyazlamak
have snow on the roof v. saçları ağarmak
have snow on the roof v. saçları beyazlamak
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v. iyice kavramak
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v. tam olarak kapmak
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v. tam olarak idrak etmek
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v. iyice anlamak
have something on the stock v. iş üstünde olmak
have the black ox tread on one's foot v. talihsiz olmak
have the black ox tread on one's foot v. keder nedir bilmek
have (someone's) blood on (one's) head v. (birisinin) kanı eline bulaşmak
have (someone's) blood on (one's) head v. (birisinin) ölümüne neden olmak
have (someone's) blood on (one's) head v. (birisinin) kanı ellerinde olmak
have nothing on someone or something v. bir şey ya da biri kadar iyi olmamak
have (one's) bread buttered on both sides v. iki taraflı menfaat elde etmek
have (one's) bread buttered on both sides v. iki taraflı çıkar sağlamak
have (one's) bread buttered on both sides v. iki taraflı yarar sağlamak
have (one's) bread buttered on both sides v. bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak
have (one's) bread buttered on both sides v. ikili oynamak
have (one's) bread buttered on both sides v. birbirine zıt iki şeyden çıkar/yarar sağlamak
have your bread buttered on both sides v. iki taraflı menfaat elde etmek
have your bread buttered on both sides v. iki taraflı çıkar sağlamak
have your bread buttered on both sides v. iki taraflı yarar sağlamak
have your bread buttered on both sides v. bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak
have your bread buttered on both sides v. ikili oynamak
have your bread buttered on both sides v. birbirine zıt iki şeyden çıkar/yarar sağlamak
have your bread buttered on both sides v. bir eli yağda bir eli balda olmak
have your bread buttered on both sides v. gak dediğinde et guk dediğinde süt bulmak
have a light bulb go on in (one's) brain v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go on in (one's) brain v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have a light bulb go on (in (one's) head) v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go on (in (one's) head) v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have the bulge on (someone or something) v. avantajlı/üstün olmak
have a cob on v. küplere binmek
have a cob on v. zıvanadan çıkmak
have a cob on v. tepesi atmak
have a cob on v. çileden çıkmak
have a cob on v. fenalık geçirmek
have a cob on v. afakanlar basmak
have a cob on v. tepesinin tası atmak
have a case on (someone) v. (birine) vurulmak
have a case on (someone) v. (birine) tutulmak
have a case on (someone) v. (birine) aşık olmak
have a case on (someone) v. (birine) vurgun olmak
have a case on (someone) v. (birine) sevdalı olmak
have a case on (someone) v. (birini) sevmek
have a crush on (someone) v. (birine) vurulmak
have a crush on (someone) v. (birine) tutulmak
have a crush on (someone) v. (birine) aşık olmak
have a crush on (someone) v. (birine) vurgun olmak
have a crush on (someone) v. (birine) sevdalı olmak
have a crush on (someone) v. (birini) sevmek
have a crush on v. abayı yakmak
have pity on someone v. acımak
have one's heart on one's sleeve v. açık kalpli olmak
have first dibs on something v. açılışı/siftahı yapan olmak
have a head on one's shoulders v. akıllı olmak
have one's head screwed on the right way v. akıllı olmak
have a good head on one's shoulders v. akıllı olmak
have one's feet on the ground v. aklı başında davranmak
have one's head screwed on v. aklı başında olmak
have one's head screwed on the right way v. aklı başında olmak
have one's mind on other thing v. aklı başka bir şeyde olmak
have a crush on v. aklı çelinmek
have one's head screwed on the right way v. aklı selim olmak
have something on the brain v. aklında bir şey olmak
have something on one's mind v. aklında bir şey olmak
have on one's mind v. aklında olmak
have something on the brain v. aklını bir şeyle bozmak
have on one's mind v. aklını bir şeylere takmak
have one's head screwed on the right way v. aklıselim olmak
have a chip on one's shoulder v. alınganlık göstermek
have one's sights trained on something v. amacı olmak
have one's sights trained on something v. amaç edinmek
have egg on one's face v. aptal durumuna düşmek
have one's eyes on v. arzu etmek
have blinders on v. at gözlüğü takmak
have blinkers on v. at gözlüğü takmak
have/keep one's feet on the ground v. ayakları yere basar olmak
have/keep one's feet on the ground v. ayakları yere basmak
have one's feet on the ground v. ayakları yere basmak
have significant influence on something v. birşey üzerinde önemli bir etkisi olmak
not have a monopoly on something v. bir alanda/durumda tek olmamak
have a good head on one's shoulders v. becerikli olmak
have one's heart set on v. bir şeyi çok istemek
have one's eyes on v. bir şeyi çok istemek
have an egg on one's face v. bozum olmak
have a crush on someone v. birine çarpılmak
have a head start on v. bir adım daha yakın olmak
have somebody on a tight leash v. birinin dizginlerini eline almak
have it on good authority v. bilgiyi güvenilir bir kaynaktan almış olmak
have a strong hold on someone v. birisinin üzerinde büyük etkisi olmak
have nothing on someone v. birisine karşı üstünlüğü olmamak
have a strong hold on someone v. birinin üstüne büyük bir etkisi olmak
have a head start on something v. bir şeye önde başlamak
have a bearing on v. bir şeyden etkilenmek
have a head on one's shoulders v. becerikli olmak
have nothing on someone v. birisinden üstün olmamak
have significant influence on something v. birşey üzerinde önemli etkiye sahip olmak
have someone's blood on one's hands v. birini öldürmek
have a bearing on v. bir şeyle ilgili olmak
have a head start on something v. bir şeye avantajlı başlamak
have secure influence on someone v. birinin üstüne büyük bir etkisi olmak
have significant influence on somebody v. birisinin üzerinde önemli bir etkiye sahip olmak
have a price on one's head v. başına ödül konmuş olmak
have somebody on a short leash v. birinin dizginlerini eline almak
have someone's blood on one's hands v. birinin kanı eline bulaşmış olmak
have half an ear on something v. bir kulağı başka yerde olmak
have time on one's hands v. boş zamanı olmak
have a grip on something v. bir şeyi kontrolü altında tutmak
have someone on v. birisini kandırmak
have the upper hand on someone v. bir adım önde olmak
have something on the brain v. bir şeye aklını takmak
have a handle on something v. bir şeye hakim olmak
have one's eye on someone v. birisine göz kulak olmak
have a good perspective on something v. bir şeyle ilgili iyi bir bakış açısına/görüşe/anlayışa sahip olmak
have half an eye on v. bir gözü başka birinde olmak
have a crush on v. birisine abayı yakmak
have an eye on v. bakmak
have someone on v. birini işletmek
have one's heart set on v. bir şey için can atmak
have the upper hand on someone v. birine karşı avantajlı durumda bulunmak
have time on one's hands v. boş vakti olmak
have a line on v. bir konuda bilgi edinmek
have one's eye on someone v. birisinden (göz kulak olmak amacıyla) gözlerini ayırmamak
have a grip on v. birileri veya bir şey üzerinde hakimiyet kurmak
have a lock on something v. bir şeyi tamamen kontrol altına almak
have a lock on something v. bir şeyi tamamen anlamak
have dirt on someone v. biri hakkında kötü bir şey bilmek
have a bearing on v. bir şeyin etkisinde olmak
have dibs on something v. bir şeyin üzerinde hak iddia etmek
have snagged on something v. bir şeye takılmış olmak
have the edge on someone v. birinden daha üstün olmak
have (one's) foot on (someone's) neck v. baskısı altında tutmak
have the upper hand on someone v. birine üstünlük sağlamak
not have a monopoly on something v. bir şeyi tekelinde tutmamak
have a crush on someone v. birine vurulmak
have one eye on something v. bir gözü (dikkati) başka bir şeyde olmak
have dibs on something v. bir şeyin kendisine ait olduğunu söylemek
have a hold on someone v. biri üzerinde büyük bir etkisi olmak
have a crush on someone v. birine aşık olmak
have someone on v. birini keklemek
have half an eye on v. bir gözü başka bir şeyde olmak
have a grip on something v. bir şeye hakim olmak
have somebody on the run v. birine karşı avantajlı olmak
have a bearing on v. bir şeyle ilgisi olmak
not have a monopoly on something v. bir şey konusunda tekel olmamak
have a line on v. bir konuda bilgi almak
have a strong influence on someone v. biri üzerinde büyük bir etkisi olmak
have one's beady eye on someone v. dikkatle bakmak/izlemek
have a crush on v. deliye döndürülmek
have an eye on v. dikkatini vermek
have a lot on one's plate v. çok yoğun olmak
have the cares of the world on one's shoulders v. dünyanın yükü omuzlarında olmak
have too much on one's plate v. çok yoğun olmak
have one's beady eye on someone v. dikkatlice bakmak/izlemek
have one's beady eye on someone v. dik dik bakmak
not have a leg to stand on v. dayanağı olmamak
have somebody on a string v. dizginlerini elinde tutmak
have half an ear on something v. dikkati başka yerde olmak
have an eye on v. dikkat etmek
have a leg to stand on v. dayanağı olmak
have on the ball v. dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak
have the weight of the world on one's shoulders v. dünyanın yükü omuzlarında olmak
have something on file v. dosyalamak
have beady eye on v. dikkatle bakmak/izlemek
have a wise head on young shoulders v. çok deneyimli olmak
not have a leg to stand on v. desteği olmamak
have something on file v. dosyaya koymak
have the cares of the world on one's shoulders v. dünyanın yükünü omuzlarında taşımak
have a wise head on young shoulders v. çok görüp geçirmek
not have a leg to stand on v. desteksiz olmak
have the weight of the world on one's shoulders v. dünyanın yükünü omuzlarında taşımak
have a lot going on v. çok meşgul olmak
have too much on one's plate v. çok meşgul olmak
have a lot on one's plate v. çok meşgul olmak
have an old head on young shoulders v. çok deneyimli olmak
have something on the ball v. dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak
have an old head on young shoulders v. çok görüp geçirmek
have a chip on one's shoulder v. çok sinirlendirmek
have a chip on one's shoulder v. çileden çıkarmak
have one's heart on one's sleeve v. hislerini belli etmek
have one's sights trained on something v. gözüne kestirmek
have a wise head on young shoulders v. genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak
have something on one's hands v. eline yapışmak
have one's finger on the pulse v. her şeyden haberdar olmak
have one's sights set (on doing something) v. hedeflemek
have a bit on the side v. evlilik dışı bir ilişki yaşamak
have a line on v. gerekli bilgilere ulaşmak
have a downer on somebody v. hoşlanmamak
have one's eyes on v. göz kalmak
have an eye on the main chance v. fırsat aramak
have a downer on somebody v. hazzetmemek
have an old head on young shoulders v. görmüş geçirmiş olmak
have an eye on v. göz dikmek
have an eye on the main chance v. fırsat kollamak
have on one's mind v. endişelenmek
have a wise head on young shoulders v. görmüş geçirmiş olmak
have someone's blood on one's hands v. eli kanlı olmak
have one's feet on the ground v. gerçekçi olmak
have time on one's hands v. elinde zaman olmak
have blinders on v. hayata at gözlüğü ile bakmak
have a line on v. gerekli bilgiye ulaşmak
have an eye on v. gözü kalmak
have one's beady eye on someone v. gözünü dikmek
have an old head on young shoulders v. genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak
have one's eyes on v. gözü olmak
have the jump on v. erken davranmak
have one's finger on the pulse v. her şeye vakıf olmak
have one's sights set (on doing something) v. gözünü dikmek
have an eye on v. göz kulak olmak
have one's beady eye on someone v. gözlerini dikmek
have first dibs on something v. ilk hak sahibi olmak
have a chip on one's shoulder about v. içine dert olmak
have an eye on v. ilgilenmek
have a lot on one's plate v. işten başını kaldıramamak
have first call on something v. ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak
have a lot on one's plate v. işi başından aşkın olmak
have a chip on one's shoulder about v. içinde ukde kalmak
have first dibs on something v. ilk kullanım hakkı/sıranın başında olmak
have one's heart on one's sleeve v. içi dışı bir olmak
have one's heart on one's sleeve v. özü sözü bir olmak
have enough on someone's mind v. kendi derdi kendine yetmek
have one's hair stand on end v. korkudan dudağı uçuklamak
have a lot on one's mind v. kafasında bir sürü sorun olmak
have a grip on oneself v. kendine hakim olmak
have a chip on one's shoulder v. öfkesi burnunun ucunda olmak
have one's head screwed on the right way v. keskin zekalı olmak
have a good head on one's shoulders v. kültürlü olmak
have one's finger on the pulse v. neler olup bittiğini çok iyi bilmek
have a head on one's shoulders v. kafası çalışmak
have something on file v. kayıtlı olarak tutmak
have pity on someone v. merhamet etmek
have a firm hand on the tiller v. kontrolü elde tutmak/bulundurmak
have a bad effect (on someone) v. kötü gelmek
have a chip on one's shoulder v. öfkelendirmek
have on one's mind v. kafasında olmak
have something on one's mind v. kafasına bir şey takmak
have on one's mind v. kafasını kurcalamak
have blinders on v. olayları derinlemesine değerlendirememek
have pity on someone v. merhamet göstermek
have a finger on the button v. nükleer bombanın düğmesinde parmağı olmak
have on one's conscience v. kendini suçlu hissetmek
have on one's mind v. kafasında bir şeyler olmak
have a steady hand on the tiller v. olayların gidişatına hakim olmak
have something on one's mind v. kafasına bir şey koymak
have one's finger on the button v. nükleer bombanın düğmesinde parmağı olmak
have one's head screwed on the right way v. kafası çalışmak
have a chip on one's shoulder v. küplere bindirmek
have something on one's mind v. kafasını kurcalamak
have on the ball v. kafası basar/çalışır olmak
have a steady hand on the tiller v. kontrolü elde tutmak/bulundurmak
have a good head on one's shoulders v. kafası çalışmak
have (one's) foot on (someone's) neck v. köşeye sıkıştırmak
have (one's) foot on (someone's) neck v. kontrol elinde olmak
have one's head screwed on the right way v. mantıklı olmak
have someone's blood on one's hands v. ölümünden sorumlu olmak
have something on the ball v. kafası basar/çalışır olmak
have something on the brain v. kafasına bir şey takmak
have a firm hand on the tiller v. olayların gidişatına hakim olmak
have something on the brain v. kafasına bir şey koymak
have blinkers on v. olayları derinlemesine değerlendirememek
have one's head screwed on the right way v. keskin zekası olmak
have a grip on the game v. maça hakim olmak
have egg on one's face v. mosmor olmak
have a lot on one's mind v. kafası çok dolu/meşgul olmak
have a buzz on v. sarhoş olmak
have a good head on one's shoulders v. sağduyu sahibi olmak
have somebody on a string v. parmağının ucunda oynatmak
have someone on a string v. parmağında oynatmak
have the goods on someone v. suçlu olduğunu ispat etmek
have something on someone's shoulders v. sorumluluğu/suçu başkasının omzuna yüklemek
have a corner on the market v. pazarda söz sahibi olmak
have got a glow on v. sarhoş olmak
have it on good authority v. sağlam kaynaktan bilgi almak
have the last laugh on someone v. son gülen olmak
have something back on track v. rayına oturtmak
have the goods on someone v. suç delillerini elde etmek
have something on someone's shoulders v. sorumluluğu/suçu başkasına yüklemek
have a corner on the market v. piyasada söz sahibi olmak
have a glow on v. sarhoş olmak
have an old head on young shoulders v. sağduyulu olmak
have half an eye on v. tam dikkatini vermemek
not have a leg to stand on v. tutunacak dalı olmamak
have the shoe on the other foot v. tam tersi olmak (aynı okulda öğrenciyken öğretmen olmak gibi)
have someone on the string v. (birini cevap için) bekletmek
have one's head screwed on the right way v. zeki olmak