|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
Computer |
|
1 |
Computer |
büyük/küçük harf duyarlı |
case sensitive adj.
|
|
Variable names in C are case sensitive.
C'de değişken isimleri büyük/küçük harfe duyarlıdır.
More Sentences
|
Common Usage |
|
2 |
Common Usage |
büyük küçük harfe duyarlı |
case sensitive adj.
|
|
General |
|
3 |
General |
küçük bir gemi gibi kullanılabilen tek direkli büyük sandal |
sloop n.
|
|
4 |
General |
bahama adaları, büyük antiller, küçük antiller gibi karayip denizini çevreleyen adalar |
west indies n.
|
|
5 |
General |
büyük küçük |
great and small n.
|
|
6 |
General |
dereden büyük ırmaktan küçük akarsu |
stream n.
|
|
7 |
General |
küçük büyük harf |
small cap n.
|
|
8 |
General |
büyük küçük harfe duyarlı |
match case n.
|
|
9 |
General |
küçük ve büyük harf |
lower and uppercase n.
|
|
10 |
General |
daha küçük olan parçası büyük olanın içine girebilen seyahat çantası |
telescope n.
|
|
11 |
General |
daha küçük olan parçası büyük olanın içine girebilen seyahat çantası |
telescope bag n.
|
|
12 |
General |
en büyük derebeyine ödenen küçük miktarda kira |
chiefrie [obsolete] n.
|
|
13 |
General |
küçük yatırımdan büyük kazanç elde edebilme |
leverage n.
|
|
14 |
General |
ağırlığı genellikle 1/8 karatın altında olan, büyük bir taş parçasından kesilmiş küçük elmas |
melee n.
|
|
15 |
General |
irlanda'da büyük arazilerden küçük kısımlar kiralayan kimse |
middleman n.
|
|
16 |
General |
(korkuluk, çit ile) büyük bölümden ayrılan küçük alan |
loge n.
|
|
17 |
General |
gruptaki en büyük ve en küçük değerlerin ortalaması |
midrange n.
|
|
18 |
General |
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne |
cock [obsolete] n.
|
|
19 |
General |
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne |
cock-boat [obsolete] n.
|
|
|
20 |
General |
küçük ve büyük mimari yapının kesişimi |
penetration n.
|
|
21 |
General |
bir büyük bir de küçük tekerleği bulunan ilkel bir bisiklet türü |
ordinary n.
|
|
22 |
General |
daha büyük bir yapıyı destekleyen küçük parça |
bearer n.
|
|
23 |
General |
büyük bir endüstriye bağlı küçük endüstri |
subindustry n.
|
|
24 |
General |
büyük bir panele bağlı küçük panel |
subpanel n.
|
|
25 |
General |
daha büyük bir projenin parçası olan küçük proje |
subproject n.
|
|
26 |
General |
çim topu oyununda küçük topu iki yüzü olan daha büyük toplarla çevrelemek |
wood v.
|
|
27 |
General |
ne büyük ne küçük olan |
moderate adj.
|
|
28 |
General |
en küçük/en büyük |
minmax adj.
|
|
29 |
General |
çok büyük ya da çok küçük |
disproportionate adj.
|
|
30 |
General |
çok küçük detaylara büyük özen gösteren ve titizlikle yaklaşan |
minute adj.
|
|
Phrasals |
|
31 |
Phrasals |
(oyuncuyu) küçük bir ligden büyük lig takımına çıkarmak |
call up v.
|
|
Phrases |
|
32 |
Phrases |
büyük işler yapmak istiyorsan küçük düşünme |
if you want to go big, stop thinking small expr.
|
|
33 |
Phrases |
büyük işler yapmak istiyorsan küçük düşünmeyi bırak |
if you want to go big, stop thinking small expr.
|
|
34 |
Phrases |
benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım |
that's one small step for man one giant leap for mankind expr.
|
|
35 |
Phrases |
benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım |
one small step for a man one giant leap for mankind expr.
|
|
Proverb |
|
36 |
Proverb |
büyük balık küçük balığı yutar |
the big fish eats the little one
|
|
37 |
Proverb |
küçük şeylerden büyük şeyler doğar |
mighty oaks from little acorns grow
|
|
38 |
Proverb |
küçük şeylerden büyük şeyler doğar |
great oaks from little acorns grow
|
|
39 |
Proverb |
büyük şeyler küçük paketlerden çıkar |
big things come in small packages
|
|
|
40 |
Proverb |
büyük yollar küçük adımlarla kat edilir |
all things great are wound up with all things little
|
|
41 |
Proverb |
hacmi büyük bir şeyi küçük bir şeyin içine sığdıramazsın |
you can't get a quart into a pint pot
|
|
42 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks grow from small acorns
|
|
43 |
Proverb |
küçük şeylerden büyük şeyler doğar |
great oaks grow from small acorns
|
|
44 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks from little acorns grow
|
|
45 |
Proverb |
küçük şeylerden büyük şeyler doğar |
great oaks from little acorns grow
|
|
46 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
mighty oaks from little acorns grow
|
|
47 |
Proverb |
küçük şeylerden büyük şeyler doğar |
mighty oaks from little acorns grow
|
|
48 |
Proverb |
küçük bir problem kendi haline bırakılırsa büyük yıkımlara neden olabilir |
an ant may well destroy a whole dam
|
|
49 |
Proverb |
küçük bir problem kendi haline bırakılırsa büyük yıkımlara neden olabilir |
an ant may well destroy a whole dam
|
|
50 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks from little acorns grow
|
|
51 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
tall oaks from little acorns grow
|
|
Colloquial |
|
52 |
Colloquial |
büyük balık küçük balığı yer |
big fish eat little fish n.
|
|
53 |
Colloquial |
küçük bir sorundan evrilen büyük sorun |
federal case n.
|
|
54 |
Colloquial |
boyutu büyük olan bir şey küçük olandan daha iyidir |
size matters expr.
|
|
Idioms |
|
55 |
Idioms |
büyük felakete yol açan küçük sorun/hata |
a rift in the lute n.
|
|
56 |
Idioms |
büyük denizde küçük balık |
a small frog in a big pond n.
|
|
57 |
Idioms |
daha büyük, istenmeyen bir duruma yol açabilecek küçük, zararsız eylem |
a camel's nose (under the tent) n.
|
|
58 |
Idioms |
büyük denizde küçük balık |
little frog in a big pond n.
|
|
59 |
Idioms |
büyük denizde küçük balık |
a small fish in a big pond n.
|
|
60 |
Idioms |
küçük denizde büyük balık |
a big fish in a little pond n.
|
|
61 |
Idioms |
küçük denizde büyük balık |
a big fish in a small pond n.
|
|
62 |
Idioms |
küçük denizde büyük balık |
a big frog in a small pond n.
|
|
63 |
Idioms |
küçük denizde büyük balık |
big frog in a small pond n.
|
|
64 |
Idioms |
zamanında giderilen küçük bir hata büyük felaketleri önler |
a stitch in time saves nine n.
|
|
65 |
Idioms |
kendini tanıtma amaçlı katılınan küçük büyük her türlü organizasyon |
the opening of an envelope n.
|
|
66 |
Idioms |
kendi reklamını yapma amaçlı katılınan küçük büyük her türlü organizasyon |
the opening of an envelope n.
|
|
67 |
Idioms |
kendini gösterme amaçlı katılınan küçük büyük her türlü organizasyon |
the opening of an envelope n.
|
|
68 |
Idioms |
küçük büyük tüm işleri yapan kişi |
head cook and bottle washer n.
|
|
69 |
Idioms |
küçük büyük tüm işlerden sorumlu kişi |
head cook and bottle washer n.
|
|
70 |
Idioms |
büyük bir organizasyonun/sistemin küçük bir parçası olan kimse |
a cog in the machine/wheel n.
|
|
71 |
Idioms |
büyük denizde küçük balık |
a little frog in a big pond n.
|
|
72 |
Idioms |
küçük bir girişimle/çabayla büyük kazanç sağlama |
a sprat to catch a mackerel [old-fashioned] [uk] n.
|
|
73 |
Idioms |
küçük bir risk alarak büyük bir kazanç sağlama |
a sprat to catch a mackerel [old-fashioned] [uk] n.
|
|
74 |
Idioms |
büyük kazanç sağlayacak küçük bir girişim/çaba (olmak) |
(be) a sprat to catch a mackerel n.
|
|
75 |
Idioms |
büyük bir kazanç sağlayacak küçük bir risk (olmak) |
(be) a sprat to catch a mackerel n.
|
|
76 |
Idioms |
küçük denizde büyük balık |
big fish in a small pond n.
|
|
77 |
Idioms |
küçük denizde büyük balık |
frog in a small pond n.
|
|
78 |
Idioms |
küçük balığı kovalayıp büyük balığı kaçırmak |
win the battle, but lose the war v.
|
|
79 |
Idioms |
küçük denizde büyük balık olmak |
be big fish in a small pond v.
|
|
|
80 |
Idioms |
hacmi büyük bir şeyi küçük bir şeyin içine sığdırmaya çalışmak |
fit a quart into a pint pot v.
|
|
81 |
Idioms |
hacmi büyük bir şeyi küçük bir şeyin içine sığdırmaya çalışmak |
squeeze a quart into a pint pot v.
|
|
82 |
Idioms |
hacmi büyük bir şeyi küçük bir şeyin içine sığdırmaya çalışmak |
get a quart into a pint pot v.
|
|
83 |
Idioms |
hacmi büyük bir şeyi küçük bir şeyin içine sığdırmaya çalışmak |
fit a quart into a pint pot v.
|
|
84 |
Idioms |
hacmi büyük bir şeyi küçük bir şeyin içine sığdırmaya çalışmak |
get/pour/put a quart into a pint pot [uk] v.
|
|
85 |
Idioms |
küçük bir miktar parayı vermekten kaçınırken uzun vadede daha büyük bir para harcamak zorunda kalmak |
be penny-wise and dollar-foolish v.
|
|
86 |
Idioms |
hacmi büyük bir şeyi küçük bir şeye sığdırmaya çalışmak |
get a quart into a pint pot v.
|
|
87 |
Idioms |
hacmi büyük bir şeyi küçük bir şeye sığdırmaya çalışmak |
fit a quart into a pint pot v.
|
|
88 |
Idioms |
küçük tasarruflar etmeye çalışırken daha büyük bir girişimi riske atmak |
spoil the ship for a ha'p'orth of tar v.
|
|
89 |
Idioms |
büyük makinedeki küçük dişli |
a small cog in a large machine expr.
|
|
90 |
Idioms |
büyük makinedeki küçük dişli |
a small cog in a large wheel expr.
|
|
Speaking |
|
91 |
Speaking |
bu büyük ağaç küçük bir tohumdan büyüdü |
this huge tree grew from a little seed expr.
|
|
Trade/Economic |
|
92 |
Trade/Economic |
büyük ve küçük şirket yatırım fonları |
large and small caps n.
|
|
93 |
Trade/Economic |
küçük birimlere bölünebilen ve uzun bir süre içinde satılabilen büyük bir sipariş |
split order n.
|
|
94 |
Trade/Economic |
küçük ölçümde büyük değer |
great value in small bulk n.
|
|
95 |
Trade/Economic |
ayrı toplantı yapmak için büyük gruptan ayrılan küçük grup |
break-out group n.
|
|
96 |
Trade/Economic |
dağıtılmamış karları ve tedavüldeki hisse senetlerinin piyasa değerleri küçük ve büyük şirketlerinki arasında olan (şirket, fon) |
midcap adj.
|
|
97 |
Trade/Economic |
küçük adımlar, büyük sonuçlar |
spqr (small profits, quick returns) abrev.
|
|
Politics |
|
98 |
Politics |
daha büyük bir oluşumun içinde yer alıp bütünden kopan ve bütünü temsil ettiğini iddia eden küçük grup |
rump n.
|
|
Technical |
|
99 |
Technical |
daha büyük bir motoru veya türbini çevirmekte kullanılan küçük motor |
turning engine n.
|
|
100 |
Technical |
küçük bir bot veya tekne özellikle büyük gemilerin işlerini yapan tekne |
cockboat n.
|
|
101 |
Technical |
küçük büyük harfler |
small caps n.
|
|
102 |
Technical |
bir ucunda iki tane küçük diğer ucunda ise bir tane büyük bıçak bulunan kompakt ve katlanabilir bir bıçak |
whittler n.
|
|
103 |
Technical |
(büyük bir şeye ait) küçük çıkıntı |
lug n.
|
|
104 |
Technical |
(büyük bir süngerden kesilen) küçük satılabilir büyüklükte parça |
cut n.
|
|
105 |
Technical |
daha büyük bir tünelin başında yapılan nispeten küçük kazı |
pilot n.
|
|
106 |
Technical |
büyük-küçük harfe duyarlı |
case sensitive adj.
|
|
107 |
Technical |
büyük/küçük harf ayırsamalı |
match case adj.
|
|
108 |
Technical |
büyük / küçük harf ayırsamalı |
match case adj.
|
|
Computer |
|
109 |
Computer |
büyük/küçük harf |
case n.
|
|
110 |
Computer |
büyük küçük harfler |
capitalization n.
|
|
111 |
Computer |
büyük küçük harf dönüşümü |
case conversion n.
|
|
112 |
Computer |
büyük/küçük harf ve noktalama |
case and end punctuation n.
|
|
113 |
Computer |
büyük/küçük |
match n.
|
|
114 |
Computer |
büyük/küçük değiştir tuşu |
toggle case key n.
|
|
115 |
Computer |
büyük/küçük |
match case n.
|
|
116 |
Computer |
büyük küçük değiştir tuşu |
toggle case key n.
|
|
117 |
Computer |
büyük küçük harfe duyarlılık |
case-sensitivity n.
|
|
118 |
Computer |
büyük küçük harfler |
capitalisation n.
|
|
119 |
Computer |
en küçük-en büyük ilkesi |
minimax principle n.
|
|
120 |
Computer |
harfin büyük mü küçük mü olduğu |
case of letters n.
|
|
121 |
Computer |
harfin büyük mü küçük mü olduğu |
case letter n.
|
|
122 |
Computer |
küçük-büyük harf |
small-caps n.
|
|
123 |
Computer |
küçük büyük harf |
small caps n.
|
|
124 |
Computer |
küçük büyük harf |
small cap n.
|
|
125 |
Computer |
bilgisayar yazılımlarında isimlendirme yapılırken ilk harfin küçük sonraki her yeni sözcüğün ilk harfinin büyük yazılması |
camel case n.
|
|
126 |
Computer |
bilgisayar yazılımlarında isimlendirme yapılırken ilk harfin küçük sonraki her yeni sözcüğün ilk harfinin büyük yazılması |
camel caps n.
|
|
127 |
Computer |
bilgisayar yazılımlarında isimlendirme yapılırken ilk harfin küçük sonraki her yeni sözcüğün ilk harfinin büyük yazılması |
medial capitals n.
|
|
128 |
Computer |
büyük küçük harf duyarlı |
case sensitive adj.
|
|
129 |
Computer |
büyük-küçük harf duyarlı |
case-sensitive adj.
|
|
130 |
Computer |
büyük-küçük duyarlı |
case sensitive adj.
|
|
131 |
Computer |
büyük ve küçük harfe duyarlı |
case sensitive adj.
|
|
132 |
Computer |
büyük/küçük harfe duyarlı |
case sensitive adj.
|
|
133 |
Computer |
büyük’-küçük duyarlı |
case sensitive adj.
|
|
134 |
Computer |
büyük küçük harf eşleştir |
match case expr.
|
|
135 |
Computer |
büyük küçük dönüştür |
toggle case expr.
|
|
136 |
Computer |
büyük küçük harf değiştir |
toggle case expr.
|
|
137 |
Computer |
büyük/küçük harf değiştir |
toggle case expr.
|
|
138 |
Computer |
büyük küçük harf duyarlı |
match case expr.
|
|
139 |
Computer |
büyük küçük harf dönüştür |
change the case of letters expr.
|
|
140 |
Computer |
büyük/küçük harf dönüştür |
change the case of letters expr.
|
|
141 |
Computer |
büyük/küçük harf eşleştir |
match case expr.
|
|
142 |
Computer |
büyük/küçük harf duyarlı |
match upper/lowercase expr.
|
|
143 |
Computer |
büyük/küçük harf duyarlı |
match case expr.
|
|
144 |
Computer |
büyük/küçük harf değiştir |
change case expr.
|
|
145 |
Computer |
büyük/küçük eşleştir |
case sensitive expr.
|
|
146 |
Computer |
büyük küçük harfe duyarlı |
match case expr.
|
|
147 |
Computer |
büyük/küçük duyarlı |
match case expr.
|
|
148 |
Computer |
küçük büyük eşleştir |
matchcase expr.
|
|
149 |
Computer |
şifreniz 8 ile 16 karakterden oluşmalı ve en az bir küçük harf, bir büyük harf ve bir de rakam içermeli |
your password must be 8-16 characters, and include at least one lowercase letter, one uppercase letter, and a number expr.
|
|
Informatics |
|
150 |
Informatics |
büyük küçük harf dönüşümü |
case conversion n.
|
|
151 |
Informatics |
küçük istemci büyük sunucu modeli |
thin client fat server model n.
|
|
152 |
Informatics |
küçük büyük harfler |
small caps n.
|
|
153 |
Informatics |
küçük büyük harf |
small caps n.
|
|
154 |
Informatics |
küçük bilgi birimlerini büyük ve düzenli birimler haline getirme |
unitisation n.
|
|
155 |
Informatics |
küçük bilgi birimlerini büyük ve düzenli birimler haline getirme |
unitization n.
|
|
156 |
Informatics |
büyük ve küçük harfe duyarlı |
case sensitive adj.
|
|
157 |
Informatics |
büyük küçük harfe duyarlı |
case sensitive adj.
|
|
158 |
Informatics |
büyük küçük harfe duyarlı |
match case expr.
|
|
Telecom |
|
159 |
Telecom |
büyük/küçük cihaz numaraları |
major/minor device numbers n.
|
|
Mechanic |
|
160 |
Mechanic |
yükün asıldığı küçük bir tamburu olup aynı aks üzerinde halat etrafında döndürülerek yükün çıkarıldığı daha büyük bir tamburu olan bir basit vinç |
whip crane n.
|
|
Textile |
|
161 |
Textile |
kumaşı incelemek ve kusurları gidermek için büyük rulolardan çözüp daha küçük rulolara geri saran tekstil işçisi |
tuber n.
|
|
162 |
Textile |
kumaşı inceleyerek kusurları gidermek için büyük rulolardan çözüp daha küçük rulolara geri saran tekstil işçisi |
winder n.
|
|
163 |
Textile |
giyim eşyasının en büyük ve en küçük numarası |
end size n.
|
|
Furniture |
|
164 |
Furniture |
153 x 203 cm boyutlarındaki çift kişilik yataktan büyük ama kral boy yataktan küçük olan |
queen-size adj.
|
|
Transportation |
|
165 |
Transportation |
iki bölümden oluşan, küçük olan tarafı büyük olanın içine kayabilen, ayarlanabilir seyahat çantası |
telescope bag n.
|
|
Aeronautic |
|
166 |
Aeronautic |
yolcuların küçük havalimanlarından büyük terminallare taşındığı uçuş |
feeder flight n.
|
|
Marine |
|
167 |
Marine |
kaptandan küçük güverte zabitlerinden büyük rütbeye sahip olan gemi görevlisi |
first mate n.
|
|
168 |
Marine |
küçük hayvanların büyük hayvanlar tarafından yenme oranı |
grazing rate n.
|
|
169 |
Marine |
küçük hayvanların büyük hayvanlar tarafından yenmesi |
grazing n.
|
|
170 |
Marine |
büyük olandan önce küçük bir demir atmak |
back an anchor v.
|
|
Medical |
|
171 |
Medical |
küçük bir büyük hücreli nöroendokrin kanser |
small large-cell neuroendocrine carcinoma n.
|
|
Anatomy |
|
172 |
Anatomy |
daha büyük bir damarı besleyen küçük toplardamar |
tributary n.
|
|
173 |
Anatomy |
büyük ve küçük etçikler |
major and minor caruncles n.
|
|
Psychology |
|
174 |
Psychology |
küçük bir objenin aynı ağırlıktaki büyük bir objeden daha ağır geldiği yanılsaması |
size-weight illusion n.
|
|
Food Engineering |
|
175 |
Food Engineering |
büyük bir blok peynirden tadım amacıyla küçük bir parça çıkarmak için kullanılan alet |
cheesetaster n.
|
|
Gastronomy |
|
176 |
Gastronomy |
büyük britanya'da noel'de servis edilen küçük, yuvarlak ve kalın bir tür krep |
pikelet n.
|
|
Math |
|
177 |
Math |
küçük sayıları daha büyük birimlere çevirme |
reduction ascending n.
|
|
178 |
Math |
büyük sayıları daha küçük birimlere çevirme |
reduction descending n.
|
|
179 |
Math |
99'dan büyük ve 1000'den küçük sayı |
triple digits n.
|
|
180 |
Math |
99'dan büyük ve 1000'den küçük sayı |
triple figure n.
|
|
181 |
Math |
99'dan büyük ve 1000'den küçük sayı |
triple-digit n.
|
|
182 |
Math |
büyük ve küçük simgeleri |
inequality signs n.
|
|
183 |
Math |
sıfırdan büyük veya küçük |
nonzero n.
|
|
Logic |
|
184 |
Logic |
bir kıyastaki büyük veya küçük ifade |
extreme n.
|
|
Statistics |
|
185 |
Statistics |
en küçük-en büyük sağlam tahmin edicisi |
minimax robust estimator n.
|
|
186 |
Statistics |
en küçük-en büyük kabul etmeme ilkesi |
minimax regret principle n.
|
|
187 |
Statistics |
en küçük-en büyük strateji |
minimax strategy n.
|
|
188 |
Statistics |
en küçük-en büyük ilkesi |
minimax principle n.
|
|
189 |
Statistics |
en küçük-en büyük tahmin edicisi |
minimax estimation n.
|
|
190 |
Statistics |
stokastik olarak büyük veya küçük |
stochastically larger or smaller n.
|
|
Physics |
|
191 |
Physics |
atom çekirdeğinden büyük nötron yıldızından küçük varsayımsal bir parçacık |
strangelet n.
|
|
Biology |
|
192 |
Biology |
küçük lenfositlerin mitoz geçirebilen daha büyük hücrelere dönüşümü |
blastogenesis n.
|
|
193 |
Biology |
küçük ve aktif erkek gamet ile büyük ve durağan dişi gametin birleştiği eşeyli üreme |
oogamy n.
|
|
194 |
Biology |
daha büyük bölümün birleştiği küçük bazal yapı |
pedicel n.
|
|
195 |
Biology |
(eşeyli üreme) küçük ve aktif erkek gamet ile büyük ve durağan dişi gametin birleşmesiyle karakterize edilen |
oogamous adj.
|
|
196 |
Biology |
küçük ve aktif erkek gamet ile büyük ve durağan dişi gametin birleşmesini içeren |
oogamous adj.
|
|
Marine Biology |
|
197 |
Marine Biology |
tropikal bölgelerde görülen büyük gözlü küçük bir istavrit balığı |
big–eyed scad n.
|
|
198 |
Marine Biology |
tropikal bölgelerde görülen büyük gözlü küçük bir istavrit balığı |
bigeye scad n.
|
|
199 |
Marine Biology |
tropikal bölgelerde görülen büyük gözlü küçük bir istavrit balığı |
akule n.
|
|
200 |
Marine Biology |
tropikal bölgelerde görülen büyük gözlü küçük bir istavrit balığı |
atule n.
|
|
201 |
Marine Biology |
tropikal bölgelerde görülen büyük gözlü küçük bir istavrit balığı |
goggler n.
|
|
202 |
Marine Biology |
tropikal bölgelerde görülen büyük gözlü küçük bir istavrit balığı |
trachurops crumenophthalmus n.
|
|
203 |
Marine Biology |
uskumrudan büyük, ton balığından küçük benzer cinsteki çeşitli balıklara verilen ad |
bonita n.
|
|
204 |
Marine Biology |
pasifik'e özgü olup sırtında küçük benekler bulunan, yenilebilir büyük bir balık |
oncorhynchus keta n.
|
|
205 |
Marine Biology |
pasifik'e özgü olup sırtında küçük benekler bulunan, yenilebilir büyük bir balık |
chum salmon n.
|
|
206 |
Marine Biology |
pasifik'e özgü olup sırtında küçük benekler bulunan, yenilebilir büyük bir balık |
chum n.
|
|
207 |
Marine Biology |
avrasya'ya özgü olup artık büyük göller'de de bulunan dikenli küçük bir tatlı su balığı |
ruffe n.
|
|
208 |
Marine Biology |
büyük göller bölgesi ile mississippi vadisi'nde yaşayan küçük, gümüş rengi ve ince bir balık |
shiner n.
|
|
209 |
Marine Biology |
derin denizlerde yaşayan, büyük ağzı ve küçük gözleri olan narin ve yumuşak gövdeli balıklara ait veya ilişkin |
lyomerous adj.
|
|
Astronomy |
|
210 |
Astronomy |
küçük bir gök cisminin veya gölgesinin daha büyük bir gök cisminin diski üzerinden geçişi |
transit n.
|
|
211 |
Astronomy |
büyük teleskopa takılan küçük teleskop |
finder n.
|
|
212 |
Astronomy |
bir gökcisminin yerçekimsel olarak bağlı olduğu noktaya olan en büyük ve en küçük uzaklığının ortalaması |
mean distance n.
|
|
213 |
Astronomy |
daha büyük bir galaksinin etrafında dönen küçük galaksi |
satellite galaxy n.
|
|
Zoology |
|
214 |
Zoology |
orta ve güney amerika'ya özgü, büyük gözleri olan tek eşli küçük ağaçlarda yaşayan gececil bir maymun |
night monkey (aotus) n.
|
|
215 |
Zoology |
orta ve güney amerika'ya özgü, büyük gözleri olan tek eşli küçük ağaçlarda yaşayan gececil bir maymun |
owl monkey n.
|
|
216 |
Zoology |
büyük tüyün kenarındaki küçük tüyler |
barbule n.
|
|
217 |
Zoology |
eleutherodactylidae familyasına ait, küçük ve çoğunlukla tropik kurbağalardan oluşan büyük bir cins |
eleutherodactylus n.
|
|
218 |
Zoology |
kuzey yarımküre'ye özgü üst kısımları gri alt kısımları beyaz tüylü, büyük kulaklı ve kısa kuyruklu çeşitli küçük kemirgenlere verilen ad |
wood rat n.
|
|
219 |
Zoology |
kuzey yarımküre'ye özgü üst kısımları gri alt kısımları beyaz tüylü, büyük kulaklı ve kısa kuyruklu çeşitli küçük kemirgenlere verilen ad |
wood-rat n.
|
|
220 |
Zoology |
brachiosauridae familyasından, uzun boyunlu, küçük kafalı ve ön bacakları arka bacaklarından daha uzun olan çeşitli otçul büyük dinozorlara verilen ad |
brachiosaurid n.
|
|
221 |
Zoology |
hindistan ve sri lanka'da yaşayan, ilginç büyük kulakları ve burnu olan küçük bir yarasa |
lyre bat n.
|
|
222 |
Zoology |
daha büyük bir çöküntü veya yükseltinin ortasında küçük papillası olan |
papillulate adj.
|
|
Botanic |
|
223 |
Botanic |
avrupa'ya özgü küçük ve koyu yeşil renkli yaprakları olan, büyük ve yaygın bir ıhlamur |
small-leaved linden (tilia cordata) n.
|
|
224 |
Botanic |
avrupa'ya özgü küçük ve koyu yeşil renkli yaprakları olan, büyük ve yaygın bir ıhlamur |
small-leaved lime n.
|
|
225 |
Botanic |
afrika'nın batısına özgü büyük palmiye yaprağı şeklinde yaprakları ve küçük beyaz çiçekleri olan büyük bir ağaç |
obeche (triplochiton scleroxcylon) n.
|
|
226 |
Botanic |
afrika'nın batısına özgü büyük palmiye yaprağı şeklinde yaprakları ve küçük beyaz çiçekleri olan büyük bir ağaç |
samba n.
|
|
227 |
Botanic |
afrika'nın batısına özgü büyük palmiye yaprağı şeklinde yaprakları ve küçük beyaz çiçekleri olan büyük bir ağaç |
obechi n.
|
|
228 |
Botanic |
afrika'nın batısına özgü büyük palmiye yaprağı şeklinde yaprakları ve küçük beyaz çiçekleri olan büyük bir ağaç |
arere n.
|
|
229 |
Botanic |
doğu asya ve filipinler'de yetişen, büyük köselemsi yaprakları ve küçük yeşil-beyaz çiçekleri olan yaprak dökmeyen bir ağaç |
devil tree (alstonia scholaris) n.
|
|
230 |
Botanic |
doğu asya ve filipinler'de yetişen, büyük köselemsi yaprakları ve küçük yeşil-beyaz çiçekleri olan yaprak dökmeyen bir ağaç |
dita bark n.
|
|
231 |
Botanic |
doğu asya ve filipinler'de yetişen, büyük köselemsi yaprakları ve küçük yeşil-beyaz çiçekleri olan yaprak dökmeyen bir ağaç |
dita n.
|
|
232 |
Botanic |
güney amerika'nın güneyinde yetişen küçük koyu mor renkli meyveleri olan büyük ve yaprak döken bir gölge ağacı |
american hackberry (celtis occidentalis) n.
|
|
233 |
Botanic |
güney amerika'nın güneyinde yetişen küçük koyu mor renkli meyveleri olan büyük ve yaprak döken bir gölge ağacı |
common hackberry n.
|
|
234 |
Botanic |
güney amerika'nın güneyinde yetişen küçük koyu mor renkli meyveleri olan büyük ve yaprak döken bir gölge ağacı |
nettletree n.
|
|
235 |
Botanic |
güney amerika'nın güneyinde yetişen küçük koyu mor renkli meyveleri olan büyük ve yaprak döken bir gölge ağacı |
sugarberry n.
|
|
236 |
Botanic |
güney amerika'nın güneyinde yetişen küçük koyu mor renkli meyveleri olan büyük ve yaprak döken bir gölge ağacı |
beaverwood n.
|
|
237 |
Botanic |
hoş kokulu bir kabuğu ve mor çiçekleri olan büyük bir çalı veya küçük bir ağaç |
monk's pepper (vitex agnus-castus) n.
|
|
238 |
Botanic |
hoş kokulu yaprakları ve mor çiçekleri olan büyük bir çalı veya küçük bir ağaç |
chaste tree (vitex agnus-castus) n.
|
|
239 |
Botanic |
hoş kokulu yaprakları ve mor çiçekleri olan büyük bir çalı veya küçük bir ağaç |
monk's pepper tree (vitex agnus-castus) n.
|
|
240 |
Botanic |
koka familyasına ait güney amerika çalıları ve küçük ağaçlardan oluşan büyük bir cins |
erythroxylum n.
|
|
241 |
Botanic |
yeşilimsi sarı büyük yaprakları ve küçük salatalığa benzer meyveleri olan kuzey amerika'nın doğusuna özgü yaprak döken bir manolya ağacı |
cucumber magnolia (magnolia acuminata) n.
|
|
242 |
Botanic |
yeşilimsi sarı büyük yaprakları ve küçük salatalığa benzer meyveleri olan kuzey amerika'nın doğusuna özgü yaprak dökmeyen bir manolya ağacı |
cucumber tree (magnolia acuminata) n.
|
|
243 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, krem rengi çiçekleri ve şemsiyeye benzer büyük yaprakları olan yaprak döken küçük bir ağaç |
umbrella-tree (magnolia tripetala) n.
|
|
244 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, krem rengi çiçekleri ve şemsiyeye benzer büyük yaprakları olan yaprak döken küçük bir ağaç |
elkwood (magnolia tripetala) n.
|
|
245 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, krem rengi çiçekleri ve şemsiyeye benzer büyük yaprakları olan yaprak döken küçük bir ağaç |
elk-wood (magnolia tripetala) n.
|
|
246 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, krem rengi çiçekleri ve şemsiyeye benzer büyük yaprakları olan yaprak döken küçük bir ağaç |
umbrella magnolia (magnolia tripetala) n.
|
|
247 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, krem rengi çiçekleri ve şemsiyeye benzer büyük yaprakları olan yaprak döken küçük bir ağaç |
umbrella tree (magnolia tripetala) n.
|
|
248 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, krem rengi çiçekleri ve şemsiyeye benzer büyük yaprakları olan yaprak döken küçük bir ağaç |
umbrella bush (magnolia tripetala) n.
|
|
249 |
Botanic |
büyük bir üst yaprağın katlanıp diğer küçük yaprakları örttüğü bir yaprak dizilişi şekli |
vexilary aestivation n.
|
|
250 |
Botanic |
büyük bir üst yaprağın katlanıp diğer küçük yaprakları örttüğü bir yaprak dizilişi şekli |
vexillar n.
|
|
251 |
Botanic |
bazı bulaşıcı bitki virüslerinin daha büyük rna'ları ile ilişkili küçük bir rna parçacığı |
virusoid n.
|
|
252 |
Botanic |
abd'nin doğusundaki nemli ormanlarda yetişen, küçük beyaz çiçekleri olan çok yıllık büyük bir ot |
snakeroot n.
|
|
253 |
Botanic |
abd'nin doğusundaki nemli ormanlarda yetişen, küçük beyaz çiçekleri olan çok yıllık büyük bir ot |
cimicifuga racemosa n.
|
|
254 |
Botanic |
abd'nin doğusundaki nemli ormanlarda yetişen, küçük beyaz çiçekleri olan çok yıllık büyük bir ot |
actaea racemosa n.
|
|
255 |
Botanic |
abd'nin doğusundaki nemli ormanlarda yetişen, küçük beyaz çiçekleri olan çok yıllık büyük bir ot |
black cohosh n.
|
|
256 |
Botanic |
abd'nin doğusundaki nemli ormanlarda yetişen, küçük beyaz çiçekleri olan çok yıllık büyük bir ot |
black snakeroot n.
|
|
257 |
Botanic |
abd'nin doğusundaki nemli ormanlarda yetişen, küçük beyaz çiçekleri olan çok yıllık büyük bir ot |
bugbane n.
|
|
258 |
Botanic |
beyaz aromatik kabuğu, derimsi yaprakları ve küçük mor-kırmızı çiçekleri olan büyük yaprak dökmeyen bir çalı |
white cinnamon tree n.
|
|
259 |
Botanic |
beyaz aromatik kabuğu, derimsi yaprakları ve küçük mor-kırmızı çiçekleri olan büyük yaprak dökmeyen bir çalı |
wild cinnamon n.
|
|
260 |
Botanic |
yeni zelanda'ya özgü, büyük reçineli yaprakları ve yeşil-beyaz çiçekleri olan yuvarlak tepeli küçük bir ağaç |
meryta sinclairii n.
|
|
261 |
Botanic |
yeni zelanda'ya özgü, büyük reçineli yaprakları ve yeşil-beyaz çiçekleri olan yuvarlak tepeli küçük bir ağaç |
puka n.
|
|
262 |
Botanic |
doğu asya, avustralasya ve tropikal afrika'ya özgü büyük payandalar oluşturmak için kullanılan küçük bir kerestelik ağaç cinsi |
genus heritiera n.
|
|
263 |
Botanic |
doğu asya, avustralasya ve tropikal afrika'ya özgü büyük payandalar oluşturmak için kullanılan küçük bir kerestelik ağaç cinsi |
genus terrietia n.
|
|
264 |
Botanic |
turnagagasıgiller familyasına ait, küçük çiçekli bitkilerin bulunduğu büyük cinsin adı |
heron's bill n.
|
|
265 |
Botanic |
doğu abd'ye özgü tüylü gövdelere ve büyük, pembe çiçeklere sahip büyük bir çalı ve küçük bir ağaç |
moss locust n.
|
|
266 |
Botanic |
doğu abd'ye özgü tüylü gövdelere ve büyük, pembe çiçeklere sahip büyük bir çalı ve küçük bir ağaç |
bristly locust n.
|
|
267 |
Botanic |
doğu abd'ye özgü tüylü gövdelere ve büyük, pembe çiçeklere sahip büyük bir çalı ve küçük bir ağaç |
robinia hispida n.
|
|
268 |
Botanic |
doğu abd'ye özgü tüylü gövdelere ve büyük, pembe çiçeklere sahip büyük bir çalı ve küçük bir ağaç |
mossy locust n.
|
|
269 |
Botanic |
peru'ya özgü, büyük parlak yaprakları ve hoş kokulu sarı-yeşil veya kırmızı çiçekleri olup şifalı kabuğu için yetiştirilen küçük bir ağaç |
yellowbark n.
|
|
270 |
Botanic |
peru'ya özgü, büyük parlak yaprakları ve hoş kokulu sarı-yeşil veya kırmızı çiçekleri olup şifalı kabuğu için yetiştirilen küçük bir ağaç |
cinchona calisaya n.
|
|
271 |
Botanic |
peru'ya özgü, büyük parlak yaprakları ve hoş kokulu sarı-yeşil veya kırmızı çiçekleri olup şifalı kabuğu için yetiştirilen küçük bir ağaç |
cinchona ledgeriana n.
|
|
272 |
Botanic |
peru'ya özgü, büyük parlak yaprakları ve hoş kokulu sarı-yeşil veya kırmızı çiçekleri olup şifalı kabuğu için yetiştirilen küçük bir ağaç |
cinchona officinalis n.
|
|
273 |
Botanic |
sapının ucunda küçük demetler halinde açık lila veya mavi-mor renkli büyük çiçekleri bulunan küçük bir çalı bitkisi |
lowbush penstemon n.
|
|
274 |
Botanic |
sapının ucunda küçük demetler halinde açık lila veya mavi-mor renkli büyük çiçekleri bulunan küçük bir çalı bitkisi |
penstemon fruticosus n.
|
|
275 |
Botanic |
sapının ucunda küçük demetler halinde açık lila veya mavi-mor renkli büyük çiçekleri bulunan küçük bir çalı bitkisi |
shrubby penstemon n.
|
|
276 |
Botanic |
orta ve güney çin'e özgü yaprak döken büyük çalıları içeren küçük bir cins |
dipteronia n.
|
|
277 |
Botanic |
orta ve güney çin'e özgü yaprak döken büyük çalıları içeren küçük bir cins |
genus dipteronia n.
|
|
278 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, krem rengi çiçekleri ve şemsiyeye benzer büyük yaprakları olan yaprak döken küçük bir ağaç |
ono n.
|
|
279 |
Botanic |
büyük ve küçük yaprakçıkların karışık bulunduğu tüy yapraklı bitki |
interruptedly pinnate n.
|
|
280 |
Botanic |
kökboyagiller familyasında yer alan büyük bir tropikal çalı veya küçük ağaç cinsi |
ixora n.
|
|
281 |
Botanic |
büyük uç lobu ve daha küçük yanal lobları bulunan (yaprak) |
lyrated adj.
|
|
Agriculture |
|
282 |
Agriculture |
sarı veya beyazımsı büyük taneleri olan kuraklığa dayanıklı küçük sorgum |
milo maize n.
|
|
Social Sciences |
|
283 |
Social Sciences |
kabileden daha büyük devletten daha küçük bir topluluk |
chiefdom n.
|
|
Linguistics |
|
284 |
Linguistics |
büyük/küçük harf ayrımı olmayan (alfabe) |
unicase adj.
|
|
285 |
Linguistics |
büyük/küçük harf ayrımı olmayan alfabeye ait |
unicase adj.
|
|
History |
|
286 |
History |
daha büyük bir kulenin tepesinde bulunan küçük kule biçimindeki arma sembolü |
turret n.
|
|
Archaeology |
|
287 |
Archaeology |
kretase dönemde yaşamış, uzun boynu ve kuyruğu ile küçük kafası olan büyük otçul bir dinozor |
argentinosaurus n.
|
|
288 |
Archaeology |
azı dişleri büyük, ön dişleri ise küçük olan çiğneme kasları güçlü, nesli tükenmiş bir primat |
kenyapithecus n.
|
|
289 |
Archaeology |
azı dişleri büyük, ön dişleri ise küçük olan çiğneme kasları güçlü, nesli tükenmiş bir primat |
genus kenyapithecus n.
|
|
Religious |
|
290 |
Religious |
başka bir ülkedeki büyük bir manastıra bağlı olan daha küçük ibadethane |
alien priory n.
|
|
Geography |
|
291 |
Geography |
bahamalar'daki büyük ve küçük abaco adalarının ortak adı |
abaco n.
|
|
292 |
Geography |
küçük bir vadiden daha büyük bir vadiye akmak |
debouch v.
|
|
Military |
|
293 |
Military |
savaşa karışmaları halinde daha büyük bir kuvvetin kullanımını tetikleyecek küçük bir kuvvet |
tripwire n.
|
|
Sport |
|
294 |
Sport |
vuruş açısı, 5 numaralı demir golf sopasınınkinden daha büyük ve 6 numaralı demir golf sopasından daha küçük olan demir uçlu bir golf sopası |
mashy n.
|
|
Card |
|
295 |
Card |
briçte çift sayıda kağıtla büyük ve küçük oynama |
echo n.
|
|
Photography |
|
296 |
Photography |
imperyal boyuttan küçük, kartvizitten büyük fotoğraf |
cabinet photograph [old fashioned] n.
|
|
Librarianship |
|
297 |
Librarianship |
büyük/küçük harf olmayan alfabe |
unicameral script n.
|
|
Printery |
|
298 |
Printery |
büyük bir yaprağın kenarına iliştirilmiş daha küçük kağıt parçası |
flyer n.
|
|
299 |
Printery |
büyük harf ile aynı formu paylaşıp boyutu küçük harfin gövdesi kadar olan harfler |
small capital letters n.
|
|
Engineering |
|
300 |
Engineering |
büyük saatlerin çan sesini kontrol etmede kullanılan küçük hava freni |
fly n.
|
|
Ornithology |
|
301 |
Ornithology |
güney ve orta amerika'ya özgü, çok büyük gagası ve parlak renkli tüyleri olan, çoğunlukla küçük meyvelerle beslenen kuş familyası |
ramphastidae n.
|
|
302 |
Ornithology |
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek |
troop duck (aythya marila nearctica) n.
|
|
303 |
Ornithology |
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek |
greater scaup duck n.
|
|
304 |
Ornithology |
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek |
greater scaup n.
|
|
305 |
Ornithology |
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek |
scaup duck n.
|
|
306 |
Ornithology |
çok küçük kanatları olan ve uçamayan, nesli tükenmiş büyük bir kuzey atlantik kuşu |
arctic penguin (pinguinus impennis) n.
|
|
307 |
Ornithology |
çok küçük kanatları olan ve uçamayan, nesli tükenmiş büyük bir kuzey atlantik kuşu |
great auk n.
|
|
Reptiles |
|
308 |
Reptiles |
büyük ve küçük sucul semenderleri içeren bir hayvan familyası |
dicamptodontidae n.
|
|
309 |
Reptiles |
büyük ve küçük sucul semenderleri içeren bir hayvan familyası |
family dicamptodontidae n.
|
|
Entomology |
|
310 |
Entomology |
küçük sıçrayan böceklerden meydana gelen büyük bir eş kanatlılar familyası |
membracidae n.
|
|
311 |
Entomology |
küçük sıçrayan böceklerden meydana gelen büyük bir eş kanatlılar familyası |
family membracidae n.
|
|
Slang |
|
312 |
Slang |
ereksiyon halinde değilken küçük fakat ereksiyon haline geçtiğinde oldukça büyük olan penis |
grower n.
|
|
Modern Slang |
|
313 |
Modern Slang |
nesneleri gerçekte olduğundan daha büyük ya da küçük veya daha uzak ya da yakın algılama veya görsel dışındaki diğer duyuların bozulmasıyla gelişen bir algı bozukluğu |
alice in wonderland syndrome n.
|
|
314 |
Modern Slang |
bir büyük bir küçük harf kullanarak yazı yazma |
alternacaps n.
|
|
315 |
Modern Slang |
bir büyük bir küçük harf kullanarak yazı yazma |
alternating caps n.
|
|