kaybolan - Turco Inglés Diccionario
Historia

kaybolan



Significados de "kaybolan" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
General
kaybolan missing adj.

Significados de "kaybolan" con otros términos en diccionario inglés turco: 45 resultado(s)

Turco Inglés
General
kaybolan yıllar wasted years n.
kaybolan yıllar lost years n.
kaybolan bagaj missing luggage n.
aynı anda çekildiğinde kaybolan iki halkadan oluşan hokkabaz düğümü tom fool knot n.
aynı anda çekildiğinde kaybolan iki halkadan oluşan hokkabaz düğümü tom fool's knot n.
kaybolan eşyaları bulan kimse tracer n.
kaybolan kimse vanisher n.
ortadan kaybolan şey deperdit n.
(kaybolan için) ödül reward n.
kaybolan vakti telafi etmek recover lost time v.
kaybolan birini aramak search for a missing person v.
kuyuda kaybolan eşyaları kurtarmak fish v.
kuyuda kaybolan eşyaları kurtarmaya çalışmak fish v.
yavaş yavaş kaybolan sinking adj.
gözden kaybolan disappearing adj.
ağır ağır kaybolan lingering adj.
gözden kaybolan evanescent adj.
gözden çabuk kaybolan evanescent adj.
Colloquial
damıtma sırasında alkollü içkiden buharlaşarak kaybolan alkol miktarı angel's share n.
kıvırcıklığı kaybolan (saç) out of curl [obsolete] adj.
siz osunuz sanırım (19. yüzyıl'da afrika'da kaybolan iskoç kaşif david livingstone'u bulan h.m. stanley'in kayıp kaşifi ilk gördüğünde ağzından çıkan sözlere ithafen) doctor livingstone, I presume? expr.
sizi buldum sanırım (19. yüzyıl'da afrika'da kaybolan iskoç kaşif david livingstone'u bulan h.m. stanley'in kayıp kaşifi ilk gördüğünde ağzından çıkan sözlere ithafen) doctor livingstone, I presume? expr.
siz osunuz, değil mi? (19. yüzyıl'da afrika'da kaybolan iskoç kaşif david livingstone'u bulan h.m. stanley'in kayıp kaşifi ilk gördüğünde ağzından çıkan sözlere ithafen) doctor livingstone, I presume? expr.
Idioms
kaybolan elektronik dosyaların gittiği düşünülen sanal yer bit-bucket n.
bilgisayarda kaybolan dosyaları yutan delik bit-bucket n.
Speaking
kaybolan küçük kızı duydunuz mu? did you hear about the little girl who was missing? expr.
Trade/Economic
kaybolan bir eşyanın bulunması için soruşturma talebi tracer n.
Politics
kaybolan toprakların geri alınması politikası ile ilgili revanchist adj.
Industry
(imalatta) kaybolan zaman idle time n.
Technical
kaybolan köpük döküm işlemi lost foam cast process n.
kaybolan mum döküm işlemi lost wax casting process n.
(ip) burgusu kaybolan long-jawed adj.
Automotive
kaybolan çamurluklar fadeaway fenders n.
Medical
kaybolan ikiz sendromu vanishing twin syndrome n.
Gastronomy
mayalanırken tüm şekeri kaybolan (içki) dry adj.
Chemistry
çok katmanlı kimyasal reaksiyon esnasında oluşan ve kaybolan madde intermediate n.
Biology
bir organizmanın gelişim sürecinde ortadan kaybolan caducous adj.
Astronomy
aniden gözüken, bir süre parlayan ve sonra tamamen kaybolan yıldız temporary star n.
1937 yılında dünya'nın 670.000 km yakınından geçip kaybolan küçük bir asteroit hermes n.
Environment
potansiyel olarak kaybolan kısım potentially disappeared fraction n.
Military
görev sırasında kaybolan asker mia (missing in action) n.
muharebede kaybolan missing in action adj.
Music
giderek sessizleşerek kaybolan perdendosi adj.
Slang
komik giyinen/rüküş ya da ortamdan bir anda kaybolan tip zooker n.
ortadan kaybolma (kaybolan çocukların fotoğraflarının süt kutularına basılmasından dolayı söylenir) milk carton n.