senin

Significados de "senin" en diccionario inglés turco : 13 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	senin	your pron.
My dear Dagmar, a veritable fanfare of compliments has been sounded in your honour today. Sevgili Dagmar, bugün senin şerefine gerçek bir iltifat tufanı koptu. More Sentences
2	Common Usage	senin	yours pron.
Lorraine was asking if you'd heard from that nice friend of yours. Lorraine senin o sevimli arkadaşından haber alıp almadığını soruyordu. More Sentences
General
3	General	senin	thy pron.
There's meaning in thy snores. Senin horlamalarında anlam var. More Sentences
4	General	senin	yours pron.
You got a problem with that skinny little coffin of yours. Senin o sıska küçük tabutunla ilgili bir sorunun var. More Sentences
Speaking
5	Speaking	senin	it's yours expr.
It's yours for the asking, Tom. Senin olsun, Tom. More Sentences
General
6	General	senin	yer [dialect] adj.
7	General	senin	yere [dialect] adj.
8	General	senin	yr (your) pron.
9	General	senin	yr. (your) pron.
Speaking
10	Speaking	senin	it belongs to you expr.
Chat Usage
11	Chat Usage	senin	ur (your) abrev.
Latin
12	Latin	senin	tuum pron.
Archaic
13	Archaic	senin	thine pron.

Significados de "senin" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	senin ülken	your country n.
I love your country. Senin ülkeni seviyorum. More Sentences
Phrases
2	Phrases	senin gibi biri	someone like you expr.
Someone like you won't be able to do that. Senin gibi biri onu yapamayacak. More Sentences
3	Phrases	senin yerine	instead of you expr.
Shouldn't Tom be doing that instead of you? Bunu senin yerine Tom'un yapıyor olması gerekmiyor mu? More Sentences
4	Phrases	senin gibi insanlar	people like you expr.
I don't love people like you. Senin gibi insanları sevmiyorum. More Sentences
Colloquial
5	Colloquial	al senin olsun	take it interj.
Take it. Al senin olsun. More Sentences
6	Colloquial	senin tercihin!	(it's) your choice! expr.
Those are your choices. Onlar senin tercihlerin. More Sentences
7	Colloquial	hepsi senin	all yours expr.
These books and clothes are all yours. Bu kitap ve giysilerin hepsi senin. More Sentences
8	Colloquial	hepsi senin	it's all yours expr.
It's all your fault, Tom. Hepsi senin suçun, Tom. More Sentences
9	Colloquial	hepsi senin	all yours expr.
Are these all yours? Bunların hepsi senin mi? More Sentences
10	Colloquial	hepsi senin	it's all yours expr.
It's all your fault, Tom. Hepsi senin hatan, Tom. More Sentences
11	Colloquial	o senin sorunun	that's your problem expr.
That's your problem. O senin sorunun. More Sentences
Speaking
12	Speaking	bunlar senin mi?	are these yours? expr.
Are these yours? Bunlar senin mi? More Sentences
13	Speaking	derdin ne senin?	what's with you? expr.
What's with you? Derdin ne senin? More Sentences
14	Speaking	o senin fikrin	that's your opinion expr.
That's your opinion. O senin fikrin. More Sentences
15	Speaking	o senin fikrin	that's your idea expr.
That's your idea. O senin fikrin. More Sentences
16	Speaking	senin yüzünden	because of you expr.
Ugh, because of you, now I have to redo everything! Öf, senin yüzünden şimdi her şeyi yeniden yapmak zorundayım! More Sentences
17	Speaking	senin hatan	it's your fault expr.
It's your fault, not mine. Bu senin hatan, benim değil. More Sentences
18	Speaking	senin aksine	unlike you expr.
Unlike you I'm prepared to die for the cause. Senin aksine ben dava uğrunda ölmeye hazırım. More Sentences
19	Speaking	senin sıran	your turn expr.
It's now your turn. Şimdi senin sıran. More Sentences
20	Speaking	senin baban kim?	who's your father? expr.
Who's your father? Senin baban kim? More Sentences
General
21	General	seçim senin	the choice is yours n.
22	General	(aynı gece içinde) o bar senin bu bar benim gezme	bar-hopping n.
23	General	(aynı gece içinde) o bar senin bu bar benim gezme	bar crawl n.
24	General	(aynı gece içinde) o bar senin bu bar benim gezme	bar tour n.
25	General	(aynı gece içinde) o bar senin bu bar benim gezme	pub crawl n.
26	General	o bar senin bu bar benim dolaşmak	clubbing n.
27	General	o bar senin bu bar benim dolaşmak	crawl v.
28	General	o bar senin bu bar benim gezmek	bar hop v.
29	General	o bar senin bu bar benim dolaşmak	club v.
30	General	o bar senin bu bar benim dolaşmak	pub-crawl v.
31	General	senin açından	from your perspective adv.
32	General	senin açından	from your point of view adv.
33	General	bizzat senin	yourself pron.
34	General	hay senin	haith [scotland] interj.
35	General	hay senin	hokey interj.
36	General	hay senin	goddammit interj.
37	General	hay senin	gol interj.
38	General	senin yüzün, benim tuvalim	your face, my canvas expr.
Phrasals
39	Phrasals	(biri senin biri benim) gezmek	shuttle from (someone) to (someone else) v.
Phrases
40	Phrases	senin yaptığın/yapacağın gibi	as you do expr.
41	Phrases	tıpkı senin yapabileceğin gibi!	as you do expr.
42	Phrases	tam senin kalemin	that's (someone or something) for you expr.
43	Phrases	tam senin kalemin	there's (someone or something) for you expr.
44	Phrases	senin yerinde olmak istemezdim	better you than me expr.
45	Phrases	bu konuda senin düşüncen ne?	what's your take on it? expr.
46	Phrases	eti senin kemiği benim	don't spare the rod expr.
47	Phrases	en az sizin/senin kadar	at least as much as you expr.
48	Phrases	kimse senin dengin olmayacak!	none shall be your equal! expr.
49	Phrases	senin yerine	in your stead expr.
50	Phrases	senin için dua ediyorum	i am keeping my fingers crossed for you expr.
51	Phrases	senin anlayacağın	let's put it this way expr.
52	Phrases	senin deyiminle	as you call it expr.
53	Phrases	senin küçük yaşantın başkasının hayalidir	your small life is someone else's dream expr.
54	Phrases	senin anlayacağın	put it this way expr.
55	Phrases	senin yerine	in place of you expr.
56	Phrases	senin yazdıklarından anladığım	what I understand from what you wrote expr.
57	Phrases	ya senin ailen?	how about your parents? expr.
58	Phrases	ya senin ailen?	what about your parents? expr.
59	Phrases	ya senin ailen?	what about your family? expr.
60	Phrases	ya senin ailen?	how about your family? expr.
61	Phrases	daima senin olan	ever yours [old-fashioned] expr.
62	Phrases	her zaman senin olan	ever yours [old-fashioned] expr.
63	Phrases	internette kimse senin kim olduğunu bilmez	on the Internet, nobody knows you're a dog expr.
64	Phrases	senin sıran	the ball's in your court expr.
65	Phrases	senin sorumluluğun	the ball's in your court expr.
Proverb
66	Proverb	senin benim gibi biri	he puts his pants on one leg at a time
67	Proverb	bu işte senin de hatan var	it takes two to make a quarrel
68	Proverb	bu işte senin de kusurun olmuş olmalı	it takes two to make a quarrel
69	Proverb	zaman senin için beklemez	time and tide wait for no man
70	Proverb	benim malım senin malın	what's mine is yours
71	Proverb	senin/benim için iyi/geçerli/yeterli olan benim/senin için de iyidir/geçerlidir/yeterlidir	what's sauce for the goose is sauce for the gander
72	Proverb	senin/benim için iyi/geçerli/yeterli olan benim/senin için de iyidir/geçerlidir/yeterlidir	what's good for the goose is good for the gander
73	Proverb	senin bilmişliğin kadar benim unutmuşluğum var	a nod is as good as a wink to a blind man
74	Proverb	birisi hakkında sana dedikodu yapan senin hakkında da başkasına dedikodu yapar	a dog that'll bring a bone will carry a bone
75	Proverb	birisi hakkında sana dedikodu yapan senin hakkında da başkasına dedikodu yapar	a dog who brings a bone, will carry a bone
76	Proverb	sana başkalarının dedikodusunu yapan bir gün senin de dedikodunu yapar	a dog that'll bring a bone will carry a bone
77	Proverb	senin bilmişliğin kadar benim unutmuşluğum var	a nod's as good as a wink [uk]
Colloquial
78	Colloquial	o bar senin bu bar benim gezen kişi	bar star [us] n.
79	Colloquial	o bar senin bu bar benim gezen kimse	bar fly n.
80	Colloquial	o bar senin bu bar benim gezmek	barhop v.
81	Colloquial	senin bileceğin iş	be on your head v.
82	Colloquial	senin sorumluluğun	be on your head v.
83	Colloquial	senin/onun/onlar için çok iyi	bully for you/him/her/them interj.
84	Colloquial	senin/onun/onlar için harika/mükemmel	bully for you/him/her/them interj.
85	Colloquial	bu işler senin harcın değil	not your cup of tea expr.
86	Colloquial	insanlar senin hatan olduğunu düşünüyor	people think it's your fault expr.
87	Colloquial	sadece senin için	for you only expr.
88	Colloquial	senin bana dediğin gibi	like you told me to expr.
89	Colloquial	senin yaşında biri	somebody your age expr.
90	Colloquial	senin bir planın olduğu belli	obviously you have a plan expr.
91	Colloquial	senin yaşında birinin	somebody your age expr.
92	Colloquial	senin yaşında birisi	somebody your age expr.
93	Colloquial	senin iyiliğin için	for your own good expr.
94	Colloquial	senin tenine gitmez	not with your complexion expr.
95	Colloquial	senin ve benim için	for you and me expr.
96	Colloquial	tam da senin dediğin gibi	just as you said expr.
97	Colloquial	tam da senin dediğin gibi	just as you say expr.
98	Colloquial	ben senin uşağın mıyım?	what did your last slave die of? expr.
99	Colloquial	ben senin hizmetçin miyim?	what did your last slave die of? expr.
100	Colloquial	ben senin uşağın mıyım?	what did your last servant die of? expr.
101	Colloquial	ben senin hizmetçin miyim?	what did your last servant die of? expr.
102	Colloquial	senin küçük oyunun	your (little) game expr.
103	Colloquial	senin numaran	your (little) game expr.
104	Colloquial	senin hilen	your (little) game expr.
105	Colloquial	senin küçük planın	your (little) game expr.
106	Colloquial	senin değinmek istediğin nokta da…	aypi (and your point is?) expr.
107	Colloquial	senin dikkat çekmek istediğin nokta neydi tam olarak?	aypi (and your point is?) expr.
108	Colloquial	senin de bildiğin gibi	you know as well as I do expr.
109	Colloquial	senin için tehlikeli bir yer	too hot to hold you expr.
110	Colloquial	senin hoşuna gider miydi?	how would you like it? expr.
111	Colloquial	… olsa senin/sizin için sakıncası var mı?	what would you say if...? expr.
112	Colloquial	benim malım senin malın, senin malın benim malım	what's mine is yours, and what's yours is mine expr.
113	Colloquial	benim olan aynı zamanda senin, senin olan aynı zamanda benim	what's mine is yours, and what's yours is mine expr.
114	Colloquial	benim neyim varsa senin, senin neyin varsa benim	what's mine is yours, and what's yours is mine expr.
115	Colloquial	bu senin salaklığın	that's one on you expr.
116	Colloquial	bu senin aptallığın	that's one on you expr.
117	Colloquial	bu senin enayiliğin	that's one on you expr.
118	Colloquial	tamamen/tümüyle senin	all yours expr.
119	Colloquial	eti senin, kemiği benim	it's all yours expr.
120	Colloquial	hepsi senin	they're all yours expr.
121	Colloquial	eti senin, kemiği benim	they're all yours expr.
122	Colloquial	tamamen/tümüyle senin	all yours expr.
123	Colloquial	eti senin, kemiği benim	it's all yours expr.
124	Colloquial	hepsi senin	they're all yours expr.
125	Colloquial	eti senin, kemiği benim	they're all yours expr.
126	Colloquial	senin/birinin isteğine göre	at your/somebody's pleasure expr.
127	Colloquial	senin/birinin keyfine göre	at your/somebody's pleasure expr.
128	Colloquial	aynı şekilde sen de/sana da/senin de	back at you expr.
129	Colloquial	senin de	back at you expr.
130	Colloquial	aynı şekilde sen de/sana da/senin de	back atcha expr.
131	Colloquial	senin de	back atcha expr.
132	Colloquial	senin gibi arkadaş mı olur?	call yourself a friend? expr.
133	Colloquial	senin için	for your liking expr.
134	Colloquial	ben senin yerine düzelttim	ftfy (fixed that for you) expr.
135	Colloquial	senin adına çok sevindim!	good on you! expr.
136	Colloquial	senin canına okuyacak	he/she will murder you expr.
137	Colloquial	(bir şeyin) sesinden senin sesin gelmiyor	I can't hear you over the sound of (something) expr.
138	Colloquial	(bir şeyin) sesinden senin sesin gelmiyor	I couldn't hear you over the sound of (something) expr.
139	Colloquial	eğer senin/sizin için uygunsa	if you like expr.
140	Colloquial	senin yerine düzelttim	iftfy (I fixed that for you) expr.
141	Colloquial	senin yerine düzelttim	ifypfy (I fixed your post for you) expr.
142	Colloquial	senin (bir şeyinin) karşısına daha fazla (bir şeyle) çıkıyorum	I'll see your (something) and raise you (something else) expr.
143	Colloquial	ben de senin gibiyim	I'm like you expr.
144	Colloquial	ben de senin gibi düşünüyorum	I'm like you expr.
145	Colloquial	hepsi senin kafanda/zihninde (hepsi gerçek olmayan senin hayal ettiğin şeyler)	it's all in your mind expr.
146	Colloquial	o senin düşüncen	iyho (in your honest opinion) expr.
147	Colloquial	senin eleştirebileceğin bir durum değil!	that's rich! expr.
148	Colloquial	bu senin problemin	that's your problem expr.
149	Colloquial	senin için ne yapabilirim?	what can I do you for? expr.
150	Colloquial	olsa dükkan senin	would if i could expr.
151	Colloquial	daima senin olan	yours ever [old-fashioned] expr.
152	Colloquial	her zaman senin olan	yours ever [old-fashioned] expr.
153	Colloquial	senin problemin	that's your problem expr.
154	Colloquial	senin gibi arkadaş mı olur?	call yourself a friend? expr.
155	Colloquial	kafan mı iyi senin?	what are you on? exclam.
156	Colloquial	hay ben senin	you so-and-so exclam.
157	Colloquial	senin suyun ısındı artık!	all right for you! exclam.
158	Colloquial	senin suyun ısındı artık	all right already exclam.
159	Colloquial	senin suyun ısındı artık	all righty already exclam.
160	Colloquial	senin suyun ısındı artık!	all right already! exclam.
161	Colloquial	senin suyun ısındı artık!	all righty already! exclam.
162	Colloquial	senin suyun ısındı artık!	all right for you! exclam.
163	Colloquial	senin suyun ısındı artık	all right already exclam.
164	Colloquial	senin suyun ısındı artık	all righty already exclam.
165	Colloquial	senin suyun ısındı artık!	all right already! exclam.
166	Colloquial	senin suyun ısındı artık!	all righty already! exclam.
167	Colloquial	(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin!	time (for you) to get a watch! exclam.
168	Colloquial	(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın!	time (for you) to get a watch! exclam.
169	Colloquial	(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin!	time you got a watch! exclam.
170	Colloquial	(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın!	time you got a watch! exclam.
171	Colloquial	hay ben senin...	what the exclam.
172	Colloquial	o senin düşüncen	iyho (in your humble opinion) abrev.
Idioms
173	Idioms	senin adamakıllı/gerçek/hakiki/harbi/sahici	your actual (something) [uk] n.
174	Idioms	o bar senin bu bar benim gezme	a pub crawl [uk] n.
175	Idioms	o bar senin bu bar benim gezmek	go on a pub crawl v.
176	Idioms	senin/onun gibi birisini bir daha görmek istememek	never want to see the likes of someone again v.
177	Idioms	senin benim gibi biri olmak	put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) v.
178	Idioms	senin için (tam) biçilmiş kaftan olmak	be (right) up your street v.
179	Idioms	senin benim gibi biri olmak	put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] v.
180	Idioms	senin için önemli/değerli	close to your heart [uk] adj.
181	Idioms	senin için önemli/değerli	dear to your heart adj.
182	Idioms	ancak senin gibi birisi bu imkansız işi başarabilirdi	only nixon could go to china expr.
183	Idioms	artık senin sıran	the ball's in your court now expr.
184	Idioms	ben de senin kadar biliyorum	your guess is as good as mine expr.
185	Idioms	bu senin harcın değil	that's way out of your league expr.
186	Idioms	bu işler senin harcın değil	that's way out of your league expr.
187	Idioms	bu senin kalemin değil	that's way out of your league expr.
188	Idioms	hadi başla (sahne senin)	take it away! expr.
189	Idioms	senin fikrin nedir	a penny for your thoughts expr.
190	Idioms	senin düşüncen nedir	a penny for your thoughts expr.
191	Idioms	senin bileceğin iş (sonuçlarına sen katlanırsın)	it's your funeral expr.
192	Idioms	senin düşüncen nedir	give us your take on it expr.
193	Idioms	senin bildiğini biliyorum	your guess is as good as mine expr.
194	Idioms	kimin hayatıysa onun seçimi (senin hayatın senin seçimin)	what (someone) eats doesn't make (one) fat expr.
195	Idioms	kimin hayatıysa onun seçimi (senin hayatın senin seçimin)	what (someone) eats doesn't make (one) poop expr.
196	Idioms	senin benim gibi (biri)	puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr.
197	Idioms	senin çatın altında	under your roof expr.
198	Idioms	ben senin yerinde olsam	if I were in your place expr.
199	Idioms	senin yerinde olsam	if I were in your place expr.
200	Idioms	senin yerinde olsam	if I were in your place expr.
201	Idioms	senin durumunda olsam	if I were in your place expr.
202	Idioms	ben senin yerinde olsaydım	if I was/were in your place expr.
203	Idioms	senin yerinde olsaydım	if I was/were in your place expr.
204	Idioms	senin yerinde olsaydım	if I was/were in your place expr.
205	Idioms	senin durumunda olsaydım	if I was/were in your place expr.
206	Idioms	(biri) senin benim gibi biri	(one) puts (one's) pants on one leg at a time expr.
207	Idioms	senin kan beynine sıçramış	your blood is up [uk] expr.
208	Idioms	senin tepen atmış	your blood is up [uk] expr.
209	Idioms	senin elinde	in your hands expr.
210	Idioms	senin kontrolünde	in your hands expr.
211	Idioms	o senin fikrin	in your honest opinion expr.
212	Idioms	o senin düşüncen	in your honest opinion expr.
213	Idioms	senin tarafta	on your end expr.
214	Idioms	senin tarafta	at your end expr.
215	Idioms	ben de senin bildiğin kadar biliyorum	my guess is as good as yours expr.
216	Idioms	senin bildiğin kadarını biliyorum	my guess is as good as yours expr.
217	Idioms	senin yüzünden	of your own making expr.
218	Idioms	senin için biçilmiş kaftan	right up your street expr.
219	Idioms	senin için biçilmiş kaftan	just up your street [uk] expr.
220	Idioms	bir şey senin kaderin	something has your name on it expr.
221	Idioms	söz/konuşma hakkı senin/sizin	the floor is yours expr.
222	Idioms	söz senin/sizin	the floor is yours expr.
223	Idioms	söz/konuşma sırası senin/sizin	the floor is yours expr.
224	Idioms	senin de başına gelir/gelecek	this too shall happen to you expr.
225	Idioms	senin sorunun ne?	what's your damage? expr.
226	Idioms	ben senin yaşındayken yürüyerek giderdim	when I was your age, I walked to school uphill both ways expr.
227	Idioms	ben senin yaşındayken okula gitmek için bile neler çekerdim	when I was your age, I walked to school uphill both ways expr.
228	Idioms	ben senin yaşındayken okula gidip gelmek için dağlar tepeler aşardım	when I was your age, I walked to school uphill both ways expr.
229	Idioms	senin malın benim malım, benim malım yine benim malım	what's yours is mine, and what's mine is mine expr.
Formal
230	Formal	bu senin akılsızlığın	it is unwise of you expr.
Speaking
231	Speaking	aynı şeyi ben de senin için söyleyebilirim	i could say the same for you n.
232	Speaking	hepsi senin suçun	this is all your fault n.
233	Speaking	ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?	do you hear what you are saying? expr.
234	Speaking	adın ne senin?	what is your name? expr.
235	Speaking	ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?	can you hear what you're saying? expr.
236	Speaking	aklın neredeydi senin?	what were you thinking? expr.
237	Speaking	aklından zorun mu var senin ya?	what the hell is wrong with you? expr.
238	Speaking	al senin olsun	it's all yours expr.
239	Speaking	al senin olsun	you can have it expr.
240	Speaking	araba senin üzerine	the car is in your name expr.
241	Speaking	aynı senin gibi	just like you expr.
242	Speaking	aynısı senin için de geçerli	that applies to you too expr.
243	Speaking	aynısı senin için de geçerli	that applies to you as well expr.
244	Speaking	ben de burada senin yaptığın şeyin aynısını yapıyorum	I'm doing the same thing here as you are expr.
245	Speaking	bu senin fikrin	this is your idea expr.
246	Speaking	burada olmak senin kaderin	you're meant to be here expr.
247	Speaking	bunu senin için yapabilirim	I can do that for you expr.
248	Speaking	bu saat senin mi?	is this your watch? expr.
249	Speaking	bütün bunlar senin eserin	it's all your fault expr.
250	Speaking	bunu senin çözmen lazım	that's something you got to figure out expr.
251	Speaking	bu senin yeni bisikletin mi?	is this your new bike? expr.
252	Speaking	bu senin iyiliğin için	this is for your good expr.
253	Speaking	ben senin gibi değilim	I'm not like you expr.
254	Speaking	bunu senin için yapamam	I cannot do this for you expr.
255	Speaking	bu senin içindi	this was for you expr.
256	Speaking	bu senin içindi	that was for you expr.
257	Speaking	bu senin içindi	it was for you expr.
258	Speaking	bence senin uyuşturucu sorunun var	I think you have a fucking drug problem expr.
259	Speaking	buraya senin için geldim	I came here for you expr.
260	Speaking	bu senin çözmen gereken bir şey	that's something you got to figure out expr.
261	Speaking	bunlar senin gerçek fotoğrafların mı?	are these your real photos? expr.
262	Speaking	bu senin tek zayıf yanın	that's your only weakness expr.
263	Speaking	biz de senin hakkında konuşuyorduk	we were just talking about you expr.
264	Speaking	ben de senin için aynı şeyi düşünüyorum	I feel the same way about you expr.
265	Speaking	ben de senin gibiydim	I was like you expr.
266	Speaking	bana senin gözlerini hatırlatıyor	it reminds me of your eyes expr.
267	Speaking	bunu sadece senin içi yapıyorum	I'm only doing this for you expr.
268	Speaking	bu senin hatandı	it was your mistake expr.
269	Speaking	bunu senin yapmadığını biliyorum	I know you didn't do this expr.
270	Speaking	bu senin için neden bu kadar önemli?	why does it mean so much to you? expr.
271	Speaking	bu senin kulağına küpe olsun	let that be a lesson to you expr.
272	Speaking	bu senin annen mi?	is this your mom? expr.
273	Speaking	bu senin saatin mi?	is this your watch? expr.
274	Speaking	bu senin fikrindi	it was your idea expr.
275	Speaking	bu senin için	this is for you expr.
276	Speaking	bunu senin için yapıyorum	I am doing this for you expr.
277	Speaking	ben senin için hiçbir şey yapamam	I can't do anything for you expr.
278	Speaking	bu senin anahtarın mı?	is this your key? expr.
279	Speaking	bu senin iddian/düşüncen	says you expr.
280	Speaking	başarı senin ne için ne anlam ifade ediyor?	what does success mean to you? expr.
281	Speaking	bunlar senin anahtarların mı?	are these your keys? expr.
282	Speaking	bu ev senin değil artık	this is not your house anymore expr.
283	Speaking	bu senin fikrin	that is what you think expr.
284	Speaking	bu senin kendi iyiliğin için	it's for your own good expr.
285	Speaking	bugün senin için yeni bir gün	this is a new day for you expr.
286	Speaking	burada senin yanında olacağım	I'll be right here right beside you expr.
287	Speaking	bu senin son şansın	it's your last chance expr.
288	Speaking	ben de burada senin yaptığın şeyi yapıyorum	I'm doing the same thing here as you are expr.
289	Speaking	ben senin tek arkadaşınım	I'm your only friend expr.
290	Speaking	bunu sırf senin içi yapıyorum	I'm only doing this for you expr.
291	Speaking	benim evim senin evin	my house is your house expr.
292	Speaking	bu anahtarlar senin mi?	are these keys yours? expr.
293	Speaking	bu senin çıkarına	it's in your best interest expr.
294	Speaking	bu senin fikrin	that's your opinion expr.
295	Speaking	bunun senin için bir anlamı var mı?	does that mean anything to you? expr.
296	Speaking	başarı senin için ne anlama geliyor?	what does success mean to you? expr.
297	Speaking	bütün bunlar senin hatan	it's all your fault expr.
298	Speaking	bu senin kaybın olur	that will be your loss expr.
299	Speaking	bu senin hatan değildi	it wasn't your fault expr.
300	Speaking	bu senin iyiliğin için	this is for your own good expr.
301	Speaking	derdin ne senin?	what is the matter with you? expr.
302	Speaking	dün senin adını araştırdılar	they ran your name yesterday expr.
303	Speaking	canın mı sıkkın senin?	are you in a bad mood? expr.
304	Speaking	derdin ne senin?	what is wrong with you? expr.
305	Speaking	derdin ne senin?	what's your problem? expr.
306	Speaking	derdin ne senin?	what's wrong with you? expr.
307	Speaking	her şeyi senin almanı istiyorum	I want you to have everything expr.
308	Speaking	her şey senin için	everything is for you expr.
309	Speaking	hayatımda bir kez olsun senin kitap okuduğunu görmedim	I've never seen you read a book in my life expr.
310	Speaking	eğer senin için sorun değilse	if it is not a problem for you expr.
311	Speaking	hepsi senin suçun!	this is all your fault! expr.
312	Speaking	hepsi senin kafanda (hepsi gerçek olmayan senin hayal ettiğin şeyler)	it is all in your head expr.
313	Speaking	işte senin payın	there's your cut expr.
314	Speaking	işin gücün yok mu senin	get a life expr.
315	Speaking	işin gücün yok mu senin	don't you have anything better to do expr.
316	Speaking	o senin neyin olur?	what's your relationship with him/her expr.
317	Speaking	önce senin bir ateşini bakayım	let me take your temperature first expr.
318	Speaking	neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrin yok senin	you have no idea what you're talking about expr.
319	Speaking	karar senin	it's up to you expr.
320	Speaking	neyin var senin?	what's going on with you? expr.
321	Speaking	o senin saçmalıklarına tahammül etmez	he won't stand any of your nonsense expr.
322	Speaking	o senin düzelmeni istiyor	she wants you to go straight expr.
323	Speaking	karar senin	the decision is yours expr.
324	Speaking	o senin fikrin	that is what you think expr.
325	Speaking	kafanı kıracağım/koparacağım senin!	I'll wring your neck expr.
326	Speaking	neyin var senin?	what's the matter with you? expr.
327	Speaking	kafan mı güzel senin?	are you high? expr.
328	Speaking	neyin var senin?	what's wrong with you? expr.
329	Speaking	onunla alakan yok senin	you are nothing like him expr.
330	Speaking	kız senin dengin değil	she's out of your league expr.
331	Speaking	önce senin bir ateşine bakayım	let me take your temperature first expr.
332	Speaking	o senin neyin olur?	what is he/she to you? expr.
333	Speaking	neyin var senin?	what is wrong with you? expr.
334	Speaking	o senin hüsnükuruntun	you flatter yourself expr.
335	Speaking	kafan iyi mi senin?	are you high? expr.
336	Speaking	o senin fikrin	that is how it seems to you expr.
337	Speaking	karar senin	up to you expr.
338	Speaking	kafan mı iyi senin?	are you high? expr.
339	Speaking	senin sorumluluğunda	it's up to you expr.
340	Speaking	senin sorunun ne?	what is your problem? expr.
341	Speaking	senin için de dua edeceğim	you'll be in my prayers expr.
342	Speaking	senin gitme saatin	time for you to go expr.
343	Speaking	senin evde olman gerekmiyor mu?	shouldn't you be home? expr.
344	Speaking	senin arkadaşın nereli?	where is your friend from? expr.
345	Speaking	senin tarafındayız	we are on your side expr.
346	Speaking	senin hakkında haklıymış	he was right about you expr.
347	Speaking	senin olayın nedir?	what's your deal? expr.
348	Speaking	senin için söylemesi kolay	that's easy for you to say expr.
349	Speaking	senin uğruna	for you expr.
350	Speaking	senin için uygun mu?	is it ok for you? expr.
351	Speaking	senin için orada olacağım	I'll be there for you expr.
352	Speaking	senin endişelenmeni istemiyorum	I don't want you to worry expr.
353	Speaking	senin aile anlayışın	your idea of family expr.
354	Speaking	senin olduğuna yemin edebilirdim	I'd have sworn it was you expr.
355	Speaking	senin burada olacağın aklımın ucundan geçmezdi	I never thought I'd see you here expr.
356	Speaking	seçim senin	it's your choice expr.
357	Speaking	senin tarafındayım/tarafında yer alacağım	I'll take it by your side expr.
358	Speaking	senin neye benzediğini merak ediyorum	I wonder what you look like expr.
359	Speaking	senin aramanı bekledim	I waited for you to call expr.
360	Speaking	senin için buradayım	I'm here for you expr.
361	Speaking	senin okulda olman gerekmiyor mu?	shouldn't you be in school? expr.
362	Speaking	senin de	the same to you expr.
363	Speaking	senin babanın ismi ne?	what is the name of your father? expr.
364	Speaking	senin gibi	like you expr.
365	Speaking	senin şanslı rengin kırmızıdır	your lucky color is red expr.
366	Speaking	senin aptallıkların burama kadar geldi	I've had it up to here with your stupidity expr.
367	Speaking	senin için en iyisinin bu olduğunu düşündüm	I thought it was the best thing for you expr.
368	Speaking	senin elinde	it's in your hands expr.
369	Speaking	sıra senin	it's your move expr.
370	Speaking	senin için uygunsa	if you don't mind expr.
371	Speaking	senin yanındayız	we are on your side expr.
372	Speaking	senin için endişelendim	I wondered about you expr.
373	Speaking	senin gibi erkekleri bilirim	I know men like you expr.
374	Speaking	senin arkadaşın olabilirim	I could be your friend expr.
375	Speaking	senin için zor olduğunu biliyorum	I know this is hard for you expr.
376	Speaking	senin ne hissettiğini anlayabiliyorum	I can understand how you felt expr.
377	Speaking	senin bileceğin iş	it's up to you expr.
378	Speaking	şu an senin ne düşündüğünü bilmiyorum	I don't know what you're thinking right now expr.
379	Speaking	senin için endişeleniyorum	I am worried about you expr.
380	Speaking	senin halin benden beter	your situation is worse than mine expr.
381	Speaking	senin/kendin için hayırlısının olmasını istiyorsan	if one knows what's good for one expr.
382	Speaking	senin sorunun ne?	what's the matter with you? expr.
383	Speaking	senin arkadaşın olmak istiyorum	I would like to be your friend expr.
384	Speaking	senin kafan mı iyi?	are you high? expr.
385	Speaking	senin ile birçok ortak noktamız var	we have a lot in common expr.
386	Speaking	senin için bir mahsuru yoksa	if it's all right with you expr.
387	Speaking	senin karışmanı istemiyorum	I don't want you getting involved expr.
388	Speaking	senin sorunun ne?	what's the matter with you? expr.
389	Speaking	senin için endişeleniyorum	I worry about you expr.
390	Speaking	senin için uygun mu?	is it convenient for you? expr.
391	Speaking	senin geldiğin yerde buna espri mi deniyor?	is that what they call humor where you come from? expr.
392	Speaking	senin fikrin nedir?	what is your opinion? expr.
393	Speaking	senin genlerini aldı/almış	you passed him/her your genes expr.
394	Speaking	senin için bir telefon var	there's a call for you expr.
395	Speaking	senin için başarı neyi ifade ediyor?	what does success mean to you? expr.
396	Speaking	senin için herşeyin en iyisini diliyorum	I wish you all the best expr.
397	Speaking	senin adına	for you expr.
398	Speaking	senin saatin kaç?	what time does your watch say? expr.
399	Speaking	senin adına	on behalf of you expr.
400	Speaking	senin için başarı nedir?	what does success mean to you? expr.
401	Speaking	senin erkek kardeşin var mı?	do you have a brother? expr.
402	Speaking	senin annenin ismi ne?	what is your mother's name? expr.
403	Speaking	senin adına çok sevindim	I'm really happy for you expr.
404	Speaking	senin şanslı rengin kırmızı	your lucky color is red expr.
405	Speaking	senin gelmeni istemedim	I didn't want you to come expr.
406	Speaking	senin baban nerede?	where is your father? expr.
407	Speaking	sadece senin için	only to you expr.
408	Speaking	para senin değil	it's not your money expr.
409	Speaking	senin yapabileceğin bir şey yoktu	there's nothing you could've done expr.
410	Speaking	sadece senin için	just for you expr.
411	Speaking	senin saatin kaç?	what time is it by your watch? expr.
412	Speaking	senin işte bu özelliğini seviyorum	that's what I love about you expr.
413	Speaking	senin tarafındayım	I took your side expr.
414	Speaking	senin için en iyisinin bu olduğunu düşünmüştüm	I thought it was the best thing for you expr.
415	Speaking	senin için uygun mu?	is it ok with you? expr.
416	Speaking	senin damak tadına güveniyoruz! bu pazar günü için ne önerirsin?	we trust in your taste! what do you suggest this sunday? expr.
417	Speaking	senin için üzülmüyorum	I don't feel sorry for you expr.
418	Speaking	senin için endişeleniyoruz	we are worried about you expr.
419	Speaking	senin tarafını seçtim	I took your side expr.
420	Speaking	senin için mutlu mu olmalıyım?	am I supposed to be happy for you? expr.
421	Speaking	senin için ne kadar zor olduğunu/geçtiğini hayal edebiliyorum	I can imagine how hard it was for you expr.
422	Speaking	senin için endişelenmiştim	I was worried about you expr.
423	Speaking	senin için daha iyi bir şeyim var	I got something better for you expr.
424	Speaking	senin için sorun değilse	if it's no big deal expr.
425	Speaking	senin gibi kadınları bilirim	I know women like you expr.
426	Speaking	senin anlayacağın	as you see expr.
427	Speaking	senin için bir mektubum var	I got a letter for you expr.
428	Speaking	senin/kendin için hayırlısının olmasını istiyorsan	if you know what's good for you expr.
429	Speaking	senin için yavaş/heceleyerek söyleyeceğim	I'll sound it out for you expr.
430	Speaking	senin için yapabileceğim bir şey yok	there's nothing I can do for you expr.
431	Speaking	senin hakkında yanılıyorlar	they're wrong about you expr.
432	Speaking	senin için geri döneceğim	I'll be back for you expr.
433	Speaking	senin yerinde olsam	if I were you expr.
434	Speaking	senin geldiğin yerde buna sanat mı deniyor?	is that what they call art where you come from? expr.
435	Speaking	senin kız kardeşin nerede	where is your sister expr.
436	Speaking	senin söylediklerini anlamıyorum	I don't understand what you're saying expr.
437	Speaking	senin için	for you expr.
438	Speaking	senin halin benimkinden beter	you are in worse shape than me expr.
439	Speaking	suratın neden asık senin?	what's with the long face? expr.
440	Speaking	senin haricinde biri	someone other than you expr.
441	Speaking	senin yaşındayken	when I was your age expr.
442	Speaking	parayı senin aldığını biliyoruz	we know you took the money expr.
443	Speaking	senin için bir mahsuru var mı?	is that alright with you? expr.
444	Speaking	senin dışarı çıkmana izin veremem	I can't let you out expr.
445	Speaking	senin fikrinin bir değeri yok artık	your opinion doesn't count anymore expr.
446	Speaking	senin paranı istemiyorum	I don't want your money expr.
447	Speaking	senin de kimseden farkın yok	you're just like everybody else expr.
448	Speaking	senin olayın ne?	what's your deal? expr.
449	Speaking	senin büyük bir hayranınım	I'm a big fan of yours expr.
450	Speaking	senin adına çok mutlu oldum	I am so happy for you expr.
451	Speaking	senin için geldiğinde	when he comes for you expr.
452	Speaking	senin seviyene inmeyeceğim	I won't lower myself to your level expr.
453	Speaking	senin üzerine 50 dolar bahse girdim	I got 50 dollars on you expr.
454	Speaking	senin takdirine bırakıyorum	I leave it to you expr.
455	Speaking	senin için birilerini bulmamı istemiştin	you asked me to find some people for you expr.
456	Speaking	senin canını sıkan ne?	what's bugging you? expr.
457	Speaking	sanırım bu senin için (telefon/mektup vb)	I think it's for you expr.
458	Speaking	senin neyin var?	what is wrong with you? expr.
459	Speaking	senin düşündüğün bir şey değil	it is not what you think it is expr.
460	Speaking	senin neyin var?	what's going on with you? expr.
461	Speaking	senin için söylemesi kolay	easy for you to say expr.
462	Speaking	senin sıran	this is your turn expr.
463	Speaking	senin anlayacağın	you see expr.
464	Speaking	senin düşündüğün gibi değil	it is not what you think expr.
465	Speaking	senin için başarı ne anlama geliyor?	what does success mean to you? expr.
466	Speaking	senin kadar değil	nothing like you expr.
467	Speaking	senin yaşlarında bir oğlum var	I have a son about your age expr.
468	Speaking	senin için endişeleniyorum	I'm worried about you expr.
469	Speaking	senin ailen buralara kendi başına gelmene izin mi verdi?	did your parents let you come over here all by yourself? expr.
470	Speaking	senin için uygun mu?	is it suitable for you? expr.
471	Speaking	seçim senin	your choice expr.
472	Speaking	senin sıran	it's your move expr.
473	Speaking	senin gibi düşünmüyorum	I don't think so expr.
474	Speaking	senin sorunun ne dostum?	what's the matter with you my friend? expr.
475	Speaking	senin dürüst biri olduğunu düşünmüştüm	I thought you were an honest person expr.
476	Speaking	senin için uygunsa	if it is appropriate for you expr.
477	Speaking	senin için üzgünüm	I am sorry for you expr.
478	Speaking	senin adına sevindim	I'm happy for you expr.
479	Speaking	senin burada olacağın aklımın ucundan geçmezdi	never thought I'd see you here expr.
480	Speaking	senin evine mi gidelim benimkine mi?	shall we go to your place or mine? expr.
481	Speaking	senin için tamir edebilirim	I could fix it for you expr.
482	Speaking	senin işte bu huyunu seviyorum	that's what I love about you expr.
483	Speaking	senin için sakıncası yoksa	if it's ok by you expr.
484	Speaking	senin için her şeyi yaparım	I would do anything for you expr.
485	Speaking	senin için uygunsa	if it suits you expr.
486	Speaking	senin elinde	it is up to you expr.
487	Speaking	senin adın ne?	what is your name? expr.
488	Speaking	senin mesleğin ne?	what is your occupation? expr.
489	Speaking	senin kafan mı güzel?	are you high? expr.
490	Speaking	senin telefonlarını dinliyorlar	they've got your phone tapped expr.
491	Speaking	senin için üzülüyorum/üzgünüm	I weep for you expr.
492	Speaking	senin ne olduğunu biliyorum	I know what you are expr.
493	Speaking	senin doğal rengin	your natural color expr.
494	Speaking	senin tavsiyene uymuş	he took your advice expr.
495	Speaking	senin tarafındayım/tarafında yer alacağım	I'll take your side expr.
496	Speaking	senin kim olduğunu biliyoruz	we know who you are expr.
497	Speaking	senin yerinde olsam	if I were in your shoes expr.
498	Speaking	senin adına sevindim	I am happy for you expr.
499	Speaking	senin neyini seviyorum biliyor musun	you know what I love about you expr.
500	Speaking	senin ismin ne?	what is your name? expr.