yatakta - Turco Inglés Diccionario
Historia

yatakta



Significados de "yatakta" en diccionario inglés turco : 5 resultado(s)

Turco Inglés
General
yatakta abed adj.
yatakta abed adv.
Colloquial
yatakta in bed adv.
Idioms
yatakta between the sheets adj.
yatakta in the act expr.

Significados de "yatakta" con otros términos en diccionario inglés turco: 69 resultado(s)

Turco Inglés
General
doğum sonrası yatakta kalma süresi confinement n.
yatan kimse (yatakta) occupant n.
tekerlekli yatakta uyu truckle n.
sürgü (yatakta kullanılan) bedpan n.
yatakta kum birikmesi sanding n.
yatakta tedavi bed rest n.
yatakta tedavi bedrest n.
yatakta kahvaltı breakfast in bed n.
yatmak (yatakta) occupy v.
yatakta yatmak bunk v.
yatakta kalmak zorunda olmak (hastalık vb nedeniyle) be laid up with v.
yatakta bir o yana bir bu yana dönmek toss and turn v.
yatakta iyi olmak be good in bed v.
kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak catch her husband in bed with another woman v.
kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak find her husband in bed with another woman v.
yatakta dönmek toss and turn v.
yatakta dönmek turn in the bed v.
yatakta uyuyakalmak fall asleep on the bed v.
yatakta sigara içerken yakalanmak be caught smoking in bed v.
tekerlekli yatakta uyumak truckle [obsolete] v.
(eskiden new england ve galler'de nişanlı çiftlere özgü bir gelenek) tamamen giyinik olarak aynı yatakta uyumak bundle v.
nişanlıyla aynı yatakta giyinik uyumak practice bundling v.
yatakta (eski söyleniş) abed adv.
Phrasals
yatakta dik bir şekilde oturmak sit up v.
aynı yatakta yatmak bunk together v.
aynı yatakta yatmak bunk with v.
Colloquial
gün sonunda yatakta uzanırken duyulan mutluluk hissi bedgasm n.
bütün gün yatakta tembellik etme blanket fever n.
aynı yatakta yatan kişiler bedfellows n.
aynı yatakta yatmak bunk up v.
yatakta, yatak döşek yatıyor halde, yatıyor durumda/vaziyette in bed adv.
Idioms
bütün günü hiçbir şey yapmadan yatakta geçirme isteği blanket fever n.
aynı yatakta yatmak bunk (up) together v.
aynı yatakta yatmak bunk (up) with (someone) v.
geç saatlere kadar yatakta oyalanmak have a lie-in v.
geç saatlere kadar yatakta çıkmamak have a lie-in v.
yatakta uzanmak lie in [us] v.
sabah yatakta uzun süre kalmak/vakit geçirmek lie in [us] v.
yatakta yakalanmak/basılmak be caught with your pants down v.
yatakta yakalanmak/basılmak be caught with your trousers down [uk] v.
çocuğuyla/çocuklarıyla aynı odada veya yatakta uyumak cosleep v.
yatakta olma between the sheets adv.
Speaking
hala yatakta olduğunu sanıyordum I thought you were still in bed expr.
onu yatakta başka bir kızla yakaladım I caught him in bed with another girl expr.
yatakta sigara içme don't smoke in bed expr.
bütün gece yatakta dönüp durdum I tossed and turned all night expr.
Trade/Economic
kuş tüyü yatakta yatırma featherbedding n.
Technical
akışkan yatakta kaplama fluidized-bed coating n.
sabit bir yatakta indirgenmiş reduced in a fixed bed adj.
Automotive
hareketli yatakta ayırma fluid bed cracking n.
Medical
birden çok bebeğin bir yatakta yatması co-bedding n.
doğum sonrası yatakta kalma süresi confinement n.
yatar pozisyonda veya yatakta tedavi clinotherapy n.
yatakta tedavi inpatient treatment n.
yatakta yıkama bedbath n.
yatakta bacak veya ayak üzerine çarşafın gelmesini engelleyen bir aparat solen n.
Social Sciences
(bazı asya ülkelerinde) sabahları yatakta sunulan çay bed tea n.
Printery
basım işinin altında kağıtlı döner silindirin bulunduğu düz yatakta yapıldığı baskı makinesi flatbed press n.
basım işinin altında kağıtlı döner silindirin bulunduğu düz yatakta yapıldığı baskı makinesi flat-bed press n.
Slang
yatakta iyi gib (good in bed) n.
yatakta profesyonel gib (good in bed) n.
yatakta uzun/aşırı vakit geçiren kimse sack rat n.
(birine) yatakta iyi vakit geçirtmek show (one) a good time v.
yatakta iyi olan beddable adj.
yatakta iyi olan bedworthy adj.
British Slang
(yatakta vb) dönüp durmak jiffle n.
birini yatakta haşat etmek fuck someone's brains out v.
birini yatakta haşat etmek fuck the arse off someone v.
Modern Slang
evde ve yatakta vakit geçirmeyi seven kimse a dog n.