dish - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
dish tabak n.
  • I want a dish of your finest meal, please.
  • En iyi yemeğinizden bir tabak istiyorum, lütfen.
  • The penniless kid bought me an expensive dish.
  • Beş parasız velet bana pahalı bir tabak aldı.
  • The dog quickly ate everything in its dish.
  • Köpek tabağındaki her şeyi çabucak yedi.
Show More (78)
dish yemek n.
  • Choose a dish on the menu, please.
  • Menüden bir yemek seçin lütfen.
  • The fish used for this dish are caught both in third countries and by the European fleet.
  • Bu yemek için kullanılan balıklar hem üçüncü dünya ülkelerinde hem de Avrupa filosu tarafından yakalanmaktadır.
  • It is rather like those awful restaurants where they put cream or parsley on everything and in the end ruin every dish.
  • Her şeyin üzerine krema veya maydanoz koyan ve sonunda her yemeği mahveden o berbat restoranlar gibi.
Show More (70)
dish çanak n.
  • Imagine what can come into houses through a dish in the remotest parts of the world.
  • Dünyanın en ücra köşelerindeki bir çanaktan evlere neler gelebileceğini hayal edin.
  • Jérôme put his feet in the dish.
  • Jérôme ayaklarını çanağın içine soktu.
Show More (-1)
dish arkasından konuşmak v.
  • It is so unethical to dish on your ex-wife!
  • Eski karının arkasından konuşman hiç etik değil!
Show More (-2)
dish afet n.
  • Barbara Palvin is a real dish, man!
  • Barbara Palvin gerçek bir afet, dostum!
Show More (-2)
dish kap n.
  • We need a soap dish, leaving it on the sink is not hygienic.
  • Sabun için kap lazım, lavaboda bırakmak hijyenik değil.
Show More (-2)