dish - Turc Anglais Dictionnaire

dish

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "dish" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 75 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
dish n. tabak
I want a dish of your finest meal, please.
En iyi yemeğinizden bir tabak istiyorum, lütfen.

More Sentences
General
dish n. yemek
Choose a dish on the menu, please.
Menüden bir yemek seçin lütfen.

More Sentences
dish n. çanak
Imagine what can come into houses through a dish in the remotest parts of the world.
Dünyanın en ücra köşelerindeki bir çanaktan evlere neler gelebileceğini hayal edin.

More Sentences
dish n. kap
We need a soap dish, leaving it on the sink is not hygienic.
Sabun için kap lazım, lavaboda bırakmak hijyenik değil.

More Sentences
dish v. arkasından konuşmak
It is so unethical to dish on your ex-wife!
Eski karının arkasından konuşman hiç etik değil!

More Sentences
Slang
dish n. afet
Barbara Palvin is a real dish, man!
Barbara Palvin gerçek bir afet, dostum!

More Sentences
General
dish n. güzel kız
dish n. tercih
dish n. piliç
dish n. yemek tabağı
dish n. farklı içerikleri güzel şekilde bir araya getiren eser
dish n. beğenilen şey
dish n. ilgilenilmesi gereken şey
dish n. yapılması gereken şey
dish n. tabağın alabileceği miktar
dish n. tabak dolusu miktar
dish n. derin olmayan çukur kap
dish n. tabağı andıran şey
dish n. çanağı andıran şey
dish n. çukur olma
dish n. çukurluk
dish n. konkavlık
dish n. çukurluk derecesi
dish n. içbükeylik derecesi
dish n. dedikodu
dish n. gıybet
dish n. çanak şekilli obje
dish n. tabak biçimli nesne
dish n. sahan
dish n. çukur nesne
dish n. basit iş
dish n. kolayca yapılabilen iş
dish v. mahvetmek
dish v. oymak
dish v. kandırmak
dish v. atlatmak
dish v. sunmak
dish v. işini bozmak
dish v. servis yapmak
dish v. bombeleştirmek
dish v. tabağa koymak
dish v. ortasını çukurlaştırmak
dish v. (at) koşu sırasında ön ayakları yanlara sallamak
dish v. dedikodu yapmak
dish v. özel bir bilgiyi ifşa etmek
dish v. kişisel bir bilgiyi açığa vurmak
Colloquial
dish n. en çok sevilen şey
dish n. öncelik
Technical
dish n. parabolik yansıtıcı
dish v. içbükey yapmak
Informatics
dish n. parabolik yansıtıcı
Telecom
dish n. çanak anten
Automotive
dish v. (ispitli jant) ortası çukurlaşmak
Gastronomy
dish n. servis yapmak (yemek vb)
dish n. belirli bir tarzda hazırlanmış yiyecek
dish n. belirli bir kültürün mutfağına göre hazırlanmış yiyecek
Geography
dish n. teksas eyaletinde şehir
Basketball
dish n. asist
dish n. sayıyla sonuçlanan pas
Archaic
dish n. içki kabı
dish n. içme kabı
dish n. kadeh
Slang
dish n. cinsel ilişki
dish v. hoşbeş etmek
dish v. laflamak
dish v. gevezelik etmek
dish v. çene çalmak
dish v. bozguna uğratmak
dish v. hakkından gelmek
dish v. tepelemek
dish v. yıldırmak
dish v. aldatmak
dish v. kazık atmak
British Slang
dish n. cinsel olarak çekici tip
dish n. yüz

Sens de "dish" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 274 résultat(s)

Anglais Turc
General
soap dish n. sabunluk
We have only one soap dish.
Sadece bir sabunluğumuz var.

More Sentences
side dish n. garnitür
This product can be eaten as a side dish or as an independent dish.
Bu ürün garnitür olarak veya bağımsız bir yemek olarak yenebilir.

More Sentences
Gastronomy
seafood dish n. deniz ürünleri yemeği
Le Continental's restaurant, L'Ormeau, specialises in fish and seafood dishes.
Le Continental'in restoranı L'Ormeau, balık ve deniz ürünleri yemeklerinde uzmanlaşmıştır.

More Sentences
Marine Biology
petri dish n. petri kabı
If you have a container that resembles a Petri dish, you can use it.
Petri kabına benzeyen bir kabınız varsa onu kullanabilirsiniz.

More Sentences
General
side dish n. baş yemek dışındaki yiyecek
dish washing n. bulaşıkçılık
main dish n. baş yemek
dish rack n. seyyar damlalık
chafing dish n. yemek takımı
side dish n. meze
dish rack n. bulaşıklık
soap dish n. sabun tası
satellite dish n. uydu anteni
dish made from trotters n. paça
dish of dry bread and broth n. papara
dish washer n. bulaşık makinesi
dish of meat n. et yemeği
dish drainer n. bulaşık damlalığı
large deep copper dish n. lenger
dish rack n. bulaşık damlalığı
serving dish n. servis tabağı
dish washer n. bulaşık makinası
dish drainer n. seyyar damlalık
a standing dish n. temcit pilavı
dish towel n. kurulama bezi
satellite dish n. çanak anten
dish washer n. bulaşıkçı
dish antenna n. çanak anten
dish reflector n. çanak yansıtıcı
dish-water n. bulaşık suyu
dish-washing detergent n. bulaşık yıkama deterjanı
dish cleaner n. bulaşık temizleyicisi
dish wheel n. tabak çarkı
copper plate/dish n. bakır tabak
candy dish n. şeker kasesi
candy dish n. şekerlik
dish soap n. bulaşık deterjanı
dish soap n. bulaşık sabunu
dish rack n. tabak rafı
dish towel n. (bulaşık) kuruluma bezi
dish towel n. (bulaşık) kuruluma havlusu
dish washing gloves n. bulaşık eldiveni
heavy dish n. ağır yemek
dish of the day n. günün yemeği
tun-dish n. huni
alms dish n. sadaka taşı
dish [obsolete] n. sadaka toplanan tabak
dish [obsolete] n. sadaka taşı
siling dish n. süzgeç
siling dish n. kevgir
dish up v. sunmak
dish up v. kotarmak
dish out v. vermek
dish out v. cezalandırmak
dish up v. servis yapmak
dish up v. tabağa koymak
dish out v. yutturmak
dish out v. servis yapmak
dish out v. dağıtmak
dish up v. yemek servisi yapmak
dish out penalties v. ceza yağdırmak
make a dish v. yemek yapmak
make a dish v. yemek hazırlamak
dish [uk] v. tekerine çomak sokmak
dish [uk] v. kötüleyerek dedikodusunu yapmak
dish (up) v. kabule sunmak
dish [uk] v. reddetmek
dish (up) v. tanıtmak
dish (up) v. yayınlamak
dish [uk] v. çamur atmak
dish [uk] v. bertaraf etmek
dish (up) v. onaya sunmak
dish [uk] v. batırmak
dish (in) v. çanak gibi çukur hale getirmek
dish (out) v. çukur açmak
dish [uk] v. yakayı sıyırmak
dish [uk] v. hakkında kötü konuşmak
dish [uk] v. hile yapmak
dish [uk] v. yenmek
dish [uk] v. zekası ile alt etmek
dish [uk] v. arka plana atmak
dish (out) v. oymak
dish [uk] v. perişan etmek
dish [uk] v. kösteklemek
dish (up) v. (haber, bilgi) yaymak
dish [uk] v. kurtulmak
dish [uk] v. rafa kaldırmak
dish [uk] v. kurnazlıkla yenmek
dish shaped adj. çanak şekilli
like dish-water adj. bulaşık suyu gibi
dish-shaped adj. tava biçimine sahip
dish-shaped adj. tabak biçimli
Phrasals
dish out v. uygulamak
dish out v. yapıvermek
dish on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) arkasından konuşmak
dish on v. -in dedikodusunu yapmak
dish on v. -in arkasından konuşmak
dish on (someone or something) v. (birine/bir şeye) iftira atmak
dish on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) dedikodusunu yapmak
dish on (someone or something) v. (birine/bir şeye) çamur atmak
dish on v. -e iftira atmak
dish on (someone or something) v. (birine/bir şeye) bok atmak
dish on v. -e çamur atmak
dish on v. -e bok atmak
dish out v. sağlamak
dish out v. tedarik etmek
dish out v. salmak
Phrases
I wish I were fish in your dish expr. keşke tabağında bir balık olsaydım
Proverb
he can dish it but he can't take it expr. başkalarını eleştirir ama kendisinin eleştirilmesinden hoşlanmaz
revenge is a dish best eaten cold intikam soğuk yenen bir yemektir
revenge is a dish best eaten cold. intikam soğuk servis edilen bir yemektir
Colloquial
a dish of olives n. bir tabak zeytin
dish out justice v. adalet dağıtmak
dish out justice v. adalet dağıtmak
if you can't take it, then don't dish it out expr. karşılığını kaldıramayacağın şeyleri söyleme
if you can't take it, don't dish it out expr. duymak istemediğin şeyleri başkalarına da söyleme
if you can't take it, then don't dish it out expr. duymak istemediğin şeyleri başkalarına da söyleme
if you can't take it, don't dish it out expr. karşılığını kaldıramayacağın şeyleri söyleme
Idioms
dish the dirt v. dedikodu yaymak
dish the dirt v. dedikodu çıkarmak
dish the dirt on somebody v. birisinin dedikodusunu yapmak
dish the dirt on somebody v. birisi hakkında yalan yanlış konuşmak
dish the dirt v. dedikodusunu yapmak
dish the dirt v. birisinin geyiğini yapmak
dish on someone v. birisinin arkasından konuşmak
dish on someone v. birisine iftira atmak
dish on someone v. birisinin dedikodusunu yapmak
dish the dirt v. sırlarını ifşa etmek
dish something out v. bilgi vermek
dish it out v. eleştirilerini dile getirmek/ortaya dökmek
dish something out v. önüne geleni eleştirmek
dish it out v. kırıcı düşüncelerini kusmak
dish something out v. herkesin canını sıkmak
dish something out v. haber dağıtmak
dish it out v. eleştirilerini kusmak
dish something out v. herkesi azarlamak
dish something out v. eleştiri dağıtmak
dish it out v. hakaretlerini kusmak
dish something out v. yemek/yiyecek servisi yapmak
dish it out v. kırıcı düşüncelerini dile getirmek/ortaya dökmek
dish something out v. herkesi eleştirmek
dish something out v. haber ulaştırmak
dish it out v. hakaretlerini dile getirmek/ortaya dökmek
dish something out v. bilgi paylaşmak
dish something out v. yemek/yiyecek dağıtmak
(one) can dish it out, but (one) can't take it expr. (biri) başkalarına hakaretini/öfkesini/eleştirilerini kusar, fakat aynısı kendine yapılınca kaldıramaz
(one) can dish it out, but (one) can't take it expr. (biri) karşısındakine her şeyi söyler, fakat kendine gelince kaldıramaz
(one) can dish it out, but (one) can't take it expr. (biri) karşısındakine her türlü hakareti/eleştiriyi yapar, fakat kendisine yapılınca hoşuna gitmez
Speaking
revenge is a dish best served cold expr. intikam soğuk yenen bir yemektir
what is your favorite dish? expr. en sevdiğin yemek hangisi?
what is your favorite dish? expr. en sevdiğin yemek ne?
Trade/Economic
side dish n. yan yiyecekler
Technical
glass petri dish n. cam petri kutu
evaporating dish n. buharlaştırma çanağı
platinum dish n. platin kap
platinum dish n. platin çanak
sample dish n. örnek kabı
sample dish n. numune kabı
dish-type n. çanak tipi
evaporating dish n. buharlaştırma kabı
glass dish n. cam kase
dish-type wheels n. çanak biçimli tekerlekler
dish method for free films n. serbest filmler için kap yöntemi
chafing dish n. reşolar
chafing dish n. reşo
clack dish n. (dilencilerin taşıyıp dikkat çekmek için tıngırdattığı) kapaklı ahşap kap
Computer
dish antenna n. çanak anten
dish reflector n. çanak yansıtıcı
Telecom
satellite dish n. uydu çanak anteni
satellite dish aerial n. parabolik anten
satellite dish aerial n. parabolik çanak anten
Television
dish aerial n. uydu çanak anteni
dish aerial n. çanak anten
dish aerial n. uydu anteni
dish aerial n. parabolik reflektörden oluşup radarda, radyo teleskoplarda ve uydu yayınında kullanılan mikrodalga anten
dish aerial n. parabolik anten
Architecture
dish out v. çukur açmak
dish out v. kazmak
dish out v. oymak
Construction
kidney dish n. böbrek küvet
kidney dish [uk] n. böbrek küvet
Automotive
deep dish wheel n. derin göbekli jant
piston dish n. piston çanağı
piston dish depth n. piston çanak derinliği
Mining
dish [dialect] [uk] n. izabe tesisine gitmeye hazır bir galonluk kalay cevheri
dish [dialect] [uk] n. 28 inç uzunluğunda, 6 inç genişliğinde ve 4 inç derinliğindeki oluk
dish [dialect] [uk] n. madenden çıkarılanların arazi veya işletme sahibine ödenen kısmı
Medical
petri dish n. petri kutusu
petri dish n. bakteri üretme tabağı
Dentistry
dappen dish n. gode
Optics
solar dish n. (güneş ışınlarını yoğunlaştıran) parabolik ayna
Gastronomy
rice dish n. pilav
meat dish n. et yemeği
dish washing area n. bulaşıkhane
chafing dish n. şefing diş
dish pan n. bulaşık leğeni
oval small meze dish n. piyata
dish of rice, mussels, raisins, nuts, olive oil and cumin n. midye pilavı
dish of crushed walnuts, stale bread, tahini, olive oil, garlic and lemon juice n. muhammara
chafing dish n. şefingdiş
layered dish of thin pastry and crumbled cheese n. hingel
dish drainer n. bulaşıklık
dish cloth n. bulaşık bezi
cold vegetable dish usually with rice n. dible
dish of apricots and meat chunks n. kayısı yahnisi
prunes, rice and sugar dish n. erik aşı
butter dish n. tereyağı tabağı
dish with square noodles and seasoned minced meat, garnished with parsley n. lokum pilavı
dish washer n. bulaşıkçı
service dish n. servis tabağı
dish made of chickpeas onion currants, cumin and tahini n. topik
main dish n. ana yemek
old women’s neck spiral pastry dish n. kocakarı gerdanı
a dish of mutton or chicken and coarsely ground wheat n. keşkek
seasoned beef chunks and dried apricots dish n. çirli et
a dish made with vegetable and eggs n. menemen
a dish made of ground meat and vegetables n. oturtma
a dish made with eggplant purée and grilled meatballs n. alinazik
side dish n. meze
a dish made of poached eggs and yogurt n. çılbır
vegetable dish n. sebze yemeği
a ravioli-like dish served with yogurt n. mantı
a ravioli-like dish served with yogurt n. piruhi
olive oil dish n. zeytinyağlı yemek
casserole dish n. güveç çanağı
casserole dish n. güveç tenceresi
deep dish n. kalın hamur
deep dish pizza n. kalın hamurlu pizza
deep dish pizza n. kalın hamur pizza
a dish made of burghul minced onions and ground red meat n. içli köfte
lentil dish n. merci̇mek yemeği̇
chafing dish n. reşo ocağı
chafing dish n. şefindiş
cheese dish n. peynir tabağı
cheese dish n. çeşitli peynirlerin servis edildiği tabak
signature dish n. imza tabağı
made dish n. birkaç farklı malzemenin birlikte pişmesiyle yapılan yemek
birdbath dish n. eskiden sebze koymak için kullanılan küçük ve oval bir tür tabak
dish mop n. kısa ahşap çubuğa bağlı pamuklu iplikten oluşan bulaşık yıkama gereci
compote dish n. meyve, kuruyemiş veya tatlı konan uzun saplı tabak
pie dish [uk] n. turta kalıbı
pie dish [uk] n. derin fırın kalıbı
local dish n. yerel yemek
local dish n. yöresel yemek
tart dish n. tart kalıbı
fruit dish n. meyveli yiyecek
fruit dish n. meyve tabağı
dish out v. tabağa koymak
dish up v. tabağa koymak (yemek vb)
dish out v. dağıtmak (yemek vb)
dish out v. yemekleri dağıtmak
History
toll dish n. değirmenciye yaptığı işin karşılığı olarak verilen tahıl miktarını ölçmekte kullanılan tabak
Geology
dish and pillar structures n. tabak ve sütun yapıları
Sport
dish rag n. denge aletinde kıvrılma pozisyonu
Basketball
dish out v. asist yapmak
dish (off) v. pas vermek
Photography
beauty dish n. portre tası
beauty dish n. paraflaş önüne yerleştirilen yuvarlak bir reflektör
beauty dish n. porte çanağı
Slang
a real dish n. tam bir piliç
a real dish n. çok güzel kimse
a real dish n. çok çekici kimse
dish on someone v. birisine bok atmak
dish the dirt on somebody v. birisine çamur atmak
dish on someone v. birisine çamur atmak
dish the dirt on somebody v. birisine bok atmak
dish out v. coşkulu biçimde sunmak
dish out v. bolca vermek
dish the dirt on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) dedikodusunu çıkarmak
dish the dirt on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) dedikodusunu yapmak
British Slang
dish (gay use) n. kıç
dish (gay use) n. göt
dish (gay use) n. popo
Star Wars
concave dish composite beam superlaser n. bükey çanak kompozit ışın süperlazeri