uygulamak - Turc Anglais Dictionnaire

uygulamak

Sens de "uygulamak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 71 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
uygulamak administer v.
What I am proposing, then, is that we administer a real political shock.
O halde benim önerim, gerçek bir siyasi şok uygulamamızdır.

More Sentences
uygulamak implement v.
Bernie Sanders plans to implement healthcare for all if he is elected President of the United States.
Bernie Sanders, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçilmesi halinde herkesi kapsayacak bir sağlık hizmeti uygulamayı planlıyor.

More Sentences
uygulamak apply v.
The Court of Auditors was set up to apply accountancy procedures.
Sayıştay, muhasebe usullerini uygulamak üzere kurulmuştur.

More Sentences
uygulamak perform v.
Can I perform the treatment at home?
Tedaviyi evde uygulayabilir miyim?

More Sentences
uygulamak carry out v.
We intend to cooperate with the applicant countries and to carry out the same exercise for their systems.
Başvuran ülkelerle işbirliği yapmak ve aynı uygulamayı onların sistemleri için de gerçekleştirmek niyetindeyiz.

More Sentences
uygulamak practice v.
By the same token, we take this opportunity to denounce the torture practiced in Egyptian police stations.
Aynı şekilde bu vesileyle Mısır polis karakollarında uygulanan işkenceyi de kınıyoruz.

More Sentences
uygulamak practise v.
Magic is still practised among some tribes around the world.
Büyü, dünyadaki bazı kabileler arasında hâlâ uygulanmaktadır.

More Sentences
General
uygulamak put into practice v.
The idea of slaughter in the immediate vicinity of the place of origin is also widely being put into practice.
Kesimin menşe yerin hemen yakınında yapılması fikri de yaygın olarak uygulanmaktadır.

More Sentences
uygulamak practise v.
Magic is still practiced among some tribes around the world.
Büyü, dünyadaki bazı kabileler arasında hâlâ uygulanmaktadır.

More Sentences
uygulamak practice v.
This practice needs to be disseminated to the other Member States.
Bu uygulamanın diğer Üye Devletlere de yaygınlaştırılması gerekmektedir.

More Sentences
uygulamak carry out v.
In 2003, we will have to prepare to implement enlargement and we will have to carry out the institutional reforms.
2003 yılında genişlemeyi uygulamak için hazırlanmamız ve kurumsal reformları gerçekleştirmemiz gerekecek.

More Sentences
uygulamak complete v.
You must complete the treatment until the end.
Tedaviyi sonuna kadar uygulamalısınız.

More Sentences
uygulamak put into effect v.
How are they to be applied, and how are they to be interpreted and put into effect?
Bunlar nasıl uygulanacak, nasıl yorumlanacak ve yürürlüğe konulacak?

More Sentences
uygulamak deploy v.
It is deploying the most outrageous bullying tactics to get small countries to sign bilateral immunity agreements.
Küçük ülkelere ikili dokunulmazlık anlaşmaları imzalatmak için en çirkin zorbalık taktiklerini uyguluyor.

More Sentences
uygulamak enforce v.
Highroad speed limits must be stringently enforced.
Otoyol hız limitleri sıkı bir şekilde uygulanmalıdır.

More Sentences
uygulamak apply v.
What is more, we require a legal basis to apply Article 169 of the Treaty.
Dahası, Antlaşma'nın 169. Maddesini uygulamak için yasal bir dayanağa ihtiyacımız var.

More Sentences
uygulamak exert v.
We can also exert heavy pressure on this point.
Bu noktaya da ağır baskı uygulayabiliriz.

More Sentences
uygulamak impose v.
They should be imposing smart sanctions that hurt those people in power.
İktidardaki insanlara zarar veren akıllı yaptırımlar uygulamalıdırlar.

More Sentences
uygulamak introduce v.
Following the reading by the Committee on Petitions, the Council has promised to introduce a new practice.
Dilekçe Komisyonu'nun okumasının ardından Konsey yeni bir uygulama başlatma sözü verdi.

More Sentences
uygulamak exercise v.
That is no easy task and anyone who knows me knows that I shall have to exercise an inordinate amount of self-control.
Bu kolay bir iş değil ve beni tanıyan herkes aşırı miktarda özdenetim uygulamam gerektiğini bilir.

More Sentences
uygulamak execute v.
Please execute all the steps in the right order.
Lütfen tüm adımları doğru sırada uygulayın.

More Sentences
uygulamak follow v.
You thought you were right to follow the procedure you adopted.
Benimsediğiniz prosedürü uygulamakta haklı olduğunuzu düşündünüz.

More Sentences
uygulamak treat v.
They wanted to treat my lawn with chemicals, but I said no.
Çimlerime kimyasal madde uygulamak istediler ama ben hayır dedim.

More Sentences
uygulamak institute v.
The government will institute a real estate tax next year.
Hükümet gelecek yıl emlak vergisi uygulayacak.

More Sentences
Idioms
uygulamak bring to bear v.
I think that as Parliament, we must attach great importance to ensuring that appropriate pressure is brought to bear.
Parlamento olarak uygun baskının uygulanmasını sağlamaya büyük önem vermemiz gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
Trade/Economic
uygulamak perform v.
Before performing the standard solutions, be sure to check on the possible causes mentioned above.
Standart çözümleri uygulamadan önce, yukarıda belirtilen olası nedenleri kontrol ettiğinizden emin olun.

More Sentences
uygulamak apply v.
It should thus be possible to apply the directive throughout the EU.
Bu nedenle direktifin AB genelinde uygulanması mümkün olmalıdır.

More Sentences
Law
uygulamak implement v.
That, ladies and gentlemen, would have been the wrong way to implement the Pact.
Bu, bayanlar ve baylar, Paktın uygulanması için yanlış bir yol olurdu.

More Sentences
Technical
uygulamak apply v.
However, strict criteria must also apply to imports from third countries.
Ancak, üçüncü dünya ülkelerinden yapılan ithalat için de sıkı kriterler uygulanmalıdır.

More Sentences
uygulamak exercise v.
This Parliament must exercise the most stringent controls in that area.
Bu Parlamento bu alanda en sıkı denetimleri uygulamalıdır.

More Sentences
uygulamak execute v.
The next key step is creating and executing a marketing plan.
Bir sonraki önemli adım bir pazarlama planı oluşturmak ve uygulamaktır.

More Sentences
uygulamak exert v.
This parent becomes over-protective and exerts too much discipline.
Bu ebeveyn aşırı koruyucu olur ve çok fazla disiplin uygular.

More Sentences
General
uygulamak designate v.
uygulamak impart v.
uygulamak turn v.
uygulamak operate in practice v.
uygulamak realize v.
uygulamak fulfill v.
uygulamak fulfil v.
uygulamak transfer into practice v.
uygulamak put to use v.
uygulamak conform v.
uygulamak realise v.
uygulamak adhibit v.
uygulamak turn v.
uygulamak applicate v.
uygulamak ure v.
uygulamak haunt [dialect] [uk/scotland] v.
uygulamak deport v.
uygulamak offer v.
uygulamak impute v.
uygulamak bear v.
uygulamak sue [obsolete] v.
uygulamak dispense v.
Phrasals
uygulamak deal in v.
uygulamak dish out v.
uygulamak cut up v.
uygulamak conduct out v.
Colloquial
uygulamak pull v.
Idioms
uygulamak carry into practice v.
uygulamak carry into action v.
uygulamak carry into execution v.
uygulamak take action v.
uygulamak bring (something) out of mothballs v.
Trade/Economic
uygulamak adhibit v.
Law
uygulamak carry into effect v.
uygulamak clap (on) v.
uygulamak clap (upon) v.
uygulamak fease v.
Technical
uygulamak put on v.
Archaic
uygulamak minister v.

Sens de "uygulamak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
General
şiddet uygulamak use violence v.
Which young men harass or use violence?
Hangi genç erkekler taciz ediyor veya şiddet uyguluyor?

More Sentences
sansür uygulamak censor v.
I wonder which country will be the first to censor Tatoeba.
Merak ediyorum, ilk defa hangi ülke Tatoeba'ya sansür uygulayacak.

More Sentences
basınç uygulamak pressurize v.
When pressurized into an arc lamp, it can produce UV light.
Bir ark lambasına basınç uygulandığında UV ışığı üretebilir.

More Sentences
yaptırım uygulamak impose sanction v.
It imposes sanctions, except as regards medical and humanitarian supplies, to ensure compliance.
Uyumu sağlamak için tıbbi ve insani yardım malzemeleri hariç olmak üzere yaptırımlar uygular.

More Sentences
kanunu uygulamak enforce the law v.
I think the police should enforce the laws that are on the books.
Bence polis yürürlükteki kanunları uygulamalıdır.

More Sentences
şiddet uygulamak engage in violence v.
It has not acted forcefully towards those engaged in violence or it has only done so unilaterally.
Şiddet uygulayanlara karşı güçlü bir şekilde hareket etmemiş veya bunu sadece tek taraflı olarak yapmıştır.

More Sentences
baskı uygulamak oppress v.
Throughout his rule he has oppressed his people and violated international law in many areas.
İktidarı boyunca halkına baskı uygulamış ve pek çok alanda uluslararası hukuku ihlal etmiştir.

More Sentences
ceza uygulamak impose penalty v.
Thirdly, if a solution is difficult to find, the management could impose penalties.
Üçüncü olarak bir çözüm bulmak zorsa, yönetim cezalar uygulayabilir.

More Sentences
pratikte uygulamak apply in practice v.
We must achieve realistic legislation that can be applied in practice.
Pratikte uygulanabilecek gerçekçi bir mevzuata ulaşmalıyız.

More Sentences
kuralı uygulamak enforce the rule v.
We are just enforcing the rules of the forum.
Biz sadece forum kurallarını uyguluyoruz.

More Sentences
planı uygulamak execute the plan v.
At last, she executed the plan.
Sonunda planı uyguladı.

More Sentences
planı uygulamak implement the plan v.
Your other decision-makers will implement the plan.
Diğer karar vericileriniz planı uygulayacak.

More Sentences
baskı uygulamak apply pressure v.
We must apply pressure on the government.
Hükümet üzerinde baskı uygulamalıyız.

More Sentences
prosedürü uygulamak implement the procedure v.
PERFORM-3D implements the procedures in ASCE 41.
PERFORM-3D, ASCE 41'deki prosedürleri uygular.

More Sentences
emirleri uygulamak follow orders v.
Yanni was just following orders.
Yanni sadece emirleri uyguluyordu.

More Sentences
psikanaliz tedavisi uygulamak analyze v.
The psychiatrist analyzed the mental condition of the suspect.
Psikiyatrist şüphelinin mental durumunda psikanaliz tedavisi uygulamıştır.

More Sentences
buz uygulamak apply ice v.
For the next several days, apply ice every four hours.
Sonraki birkaç gün boyunca her dört saatte bir buz uygulayın.

More Sentences
yeniden uygulamak reapply v.
Mary went to the bathroom to reapply her makeup.
Mary makyajını yeniden uygulamak için banyoya gitti.

More Sentences
(ceza) uygulamak give v.
The maximum penalty given for these offences is a fine of 250 pounds.
Bu suçlara uygulanan azami ceza 250 pound para cezasıdır.

More Sentences
Phrasals
(birine/bir şeye) baskı uygulamak clamp down on (someone or something) v.
The government clamped down on the minority group.
Hükümet azınlık grubuna baskı uyguladı.

More Sentences
aşamalı olarak uygulamak/yürütmek phase in v.
The same principles apply, although again this will need to be looked at and phased in.
Aynı ilkeler geçerlidir ancak yine de bunun incelenmesi ve aşamalı olarak uygulanması gerekecektir.

More Sentences
Politics
yaptırım uygulamak impose sanction v.
The Union can only impose sanctions in the field pertaining to administrative law when cases are exposed.
Birlik, idare hukukuna ilişkin alanda ancak vakalar ortaya çıktığında yaptırım uygulayabilir.

More Sentences
yaptırım uygulamak impose sanctions v.
We would have imposed sanctions on them to force them to take back their nationals.
Vatandaşlarını geri almaya zorlamak için onlara yaptırımlar uygulamış olurduk.

More Sentences
General
aşırı vergi uygulamak overtax v.
radyoterapi uygulamak radio v.
basınç uygulamak pressure v.
sansür uygulamak precensor v.
sansür uygulamak bowdlerize v.
elektroşok uygulamak shock v.
psikanaliz tedavisi uygulamak analyse v.
psikanaliz tedavisi uygulamak psychoanalyse v.
faiz uygulamak cause somebody to repay with interest v.
parafin uygulamak paraffin v.
özel işlem uygulamak process v.
şiddet uygulamak resort to violence v.
elektroliz uygulamak electrolyze v.
cezai işlem uygulamak take criminal action against v.
basınç uygulamak exert pressure v.
yanlış uygulamak misapply v.
değişik fazlar uygulamak phase v.
elektroliz uygulamak electrolyse v.
test uygulamak test v.
yasa uygulamak enforce a law v.
yaptırım uygulamak apply sanction v.
emirleri uygulamak enforce the orders v.
iskonto uygulamak discount v.
iskonto uygulamak give discount v.
deney uygulamak experiment v.
müeyyide uygulamak impose sanction v.
vergi istisnası uygulamak apply on tax exemption v.
indirim uygulamak make a discount v.
güç uygulamak use force v.
ameliyat uygulamak perform an operation v.
anket uygulamak take a poll v.
anket uygulamak carry out a poll v.
ameliyat uygulamak carry out an operation v.
yöntem uygulamak employ a method v.
anket uygulamak conduct a poll v.
yöntem uygulamak adopt a method v.
denetim uygulamak conduct an inspection v.
denetim uygulamak make an inspection v.
denetim uygulamak carry out an inspection v.
kuralları uygulamak apply the rules v.
test uygulamak test out v.
tedavi uygulamak administer treatment v.
kanun uygulamak uphold law v.
karar uygulamak perform the decision v.
kararı uygulamak implement the decision v.
kararı uygulamak perform the decision v.
karar uygulamak implement the decision v.
kanunu uygulamak uphold the law v.
kanun uygulamak enforce law v.
şiddet uygulamak turn to violence v.
hakimiyet uygulamak exercise sovereignty v.
şiddet uygulamak commit violence v.
şiddet uygulamak perpetrate violence v.
şiddet uygulamak inflict violence v.
prosedür uygulamak adopt a procedure v.
prosedür uygulamak apply a procedure v.
ceza uygulamak impose punishment v.
ceza uygulamak carry out sentence v.
ceza uygulamak inflict punishment v.
kuvvet uygulamak use force v.
kuvvet uygulamak apply force v.
ücret uygulamak charge a fee v.
kuvvet uygulamak bear v.
öngerilme uygulamak pretension v.
ısı uygulamak heat-treat v.
-e uygulamak superimpose on v.
-e uygulamak superimpose over v.
ceza uygulamak punish v.
çifte standart uygulamak apply double standard v.
çifte standart uygulamak practice double standard v.
kuralı uygulamak apply the rule v.
kuralı uygulamak apply a rule v.
kuralı uygulamak enforce a rule v.
anket uygulamak conduct a questionnaire v.
politika uygulamak implement a policy v.
politika uygulamak carry out a policy v.
ile uygulamak apply with v.
hayat öpücüğü uygulamak give somebody the kiss of life v.
ilaç tedavisi uygulamak administer medication v.
ilaç tedavisi uygulamak give medication v.
yüksek proteinli bir diyet uygulamak follow a high-protein diet v.
soğuk kompres uygulamak apply a cool compress v.
soğuk kompres uygulamak apply a cold compress v.
farklı bir yöntem uygulamak apply a different method v.
diplomasi uygulamak diplomatise v.
diplomasi uygulamak diplomatize v.
psikanaliz tedavisi uygulamak psychoanalyze v.
basınç uygulamak pressurise v.
sansür uygulamak bowdlerise v.
proje uygulamak apply a project v.
proje uygulamak conduct a project v.
gümrük tarifesi uygulamak slap a tariff on v.
kuralları uygulamak employ the rules v.
uygulamak (kanun/anlaşma) police v.
kafur uygulamak (ağrılı bölgeye) camphorate v.
birlikte basınç uygulamak adpress v.
sıkı kontrol uygulamak ramrod v.
sansür uygulamak castrate v.
yeniden uygulamak reenforce [obsolete] v.
yeniden uygulamak reinforce [obsolete] v.
üçüncü kez uygulamak tertiate [obsolete] v.
dna testi uygulamak run dna test v.
(ilacı, kremi) nazikçe uygulamak touch v.
yanlış uygulamak transpose [obsolete] v.
tam kapasiteyle uygulamak extend v.
ovarak uygulamak wipe v.
tedavi uygulamak heal v.
(malzeme) süpürgeyle uygulamak broom v.
yoğun ve kuvvetle uygulamak buckle v.
paspasla (sıvı) uygulamak mop v.
(saça) köpük uygulamak mousse v.
tekrar basınç uygulamak repressurize v.
tekrar basınç uygulamak repressurise v.
(bir şeye) yağlayıcı madde uygulamak lubricitate v.
(bir şeye) kayganlaştırıcı uygulamak lubricitate v.
tümüyle uygulamak give v.
serbestçe uygulamak give v.
tam olarak uygulamak give v.
serbestçe uygulamak give v.
(baskı yüzeyine) mürekkep uygulamak dab v.
kısıtlama kaldırımı uygulamak deregulate v.
denetim serbestliği uygulamak deregulate v.
tutkallı alçı uygulamak gesso v.
gunit karışımı uygulamak gunite v.
yoğun ısı uygulamak ignite v.
(amaç için) gerekenden fazlasını uygulamak overkill v.
aşırı işlem uygulamak overprocess v.
baskı uygulamak overstress v.
mekanik kuvvet uygulamak overstress v.
aşırı tedavi uygulamak overtreat v.
(hastaya) gereksiz cerrahi müdahale uygulamak overtreat v.
fazla işlem uygulamak overtreat v.
baskı uygulamak overweigh v.
güç uygulamak overwhelm v.
baskı silindiri ile mürekkep uygulamak roll v.
reçine uygulamak roset [scotland] v.
kuvvet uygulamak rough (up) v.
allık uygulamak rouge v.
kızıl kahve boya uygulamak russet v.
implantasyon uygulamak implant v.
hareket uygulamak impress v.
baskı uygulamak impress (on) v.
(yola kaldırım taşı hariç) yüzey malzemesi uygulamak improve v.
yaptırım uygulamak impute v.
ceza uygulamak impute v.
(damar yolu ile) tedavi uygulamak infuse v.
(damar yolu ile) ilaç uygulamak infuse v.
standart artışta sermaye uygulamak dose v.
(bir şeye) yapıştırıcı uygulamak goo v.
(birine veya bir şeye) kozmetik bakım uygulamak cosmeticize [us] v.
(birine veya bir şeye) kozmetik bakım uygulamak cosmeticise [uk] v.
(bir şeye) karşı kuvvetle baskı uygulamak drive v.
tamir macunu uygulamak dope v.
yabancı madde ile işlem uygulamak dope v.
kayak mumu uygulamak dope v.
ağırlık ile kuvvet uygulamak drag factor v.
(deri olarak işlenecek posta) kanatlı çarklı boya teknesinde işlem uygulamak paddle v.
sopa ile işlem uygulamak pole v.
pipetle uygulamak pipet v.
(düşman kuvvetini) çevreleme ve kısıtlama politikasını başarıyla uygulamak contain v.
yanlış uygulamak crook [obsolete] v.
(verilere, raporlara) çapraz kontrol uygulamak cross-check v.
karartma uygulamak curfew v.
seramiğe hafif fırçalamayla astar tekniği uygulamak feather v.
kuvvet uygulamak peise [dialect] [uk] v.
(yaraya) ilaç kalemi uygulamak pencil v.
potas ile işlem uygulamak potash v.
potasyum karbonat ile işlem uygulamak potash v.
yüzeyi patlatmak için toprakla kaplı patlayıcı yükü uygulamak poultice v.
(şapkaya) düz bitim işlemi uygulamak pounce v.
yara lapası uygulamak poultice v.
(şapkaya) düz apre uygulamak pounce v.
yara lapası uygulamak poultice v.
bolca uygulamak pour v.
uymayana yaptırım uygulamak sanction v.
müeyyide uygulamak sanction v.
pres filtre ile işlem uygulamak filter-press v.
sprey halinde uygulamak fog v.
belli belirsiz uygulamak fog v.
belirli bir vakaya uygulamak particularize v.
(şikayet, ceza) birine karşı uygulamak prefer v.
önceden uygulamak preimpose v.
baskı uygulamak pregravate [obsolete] v.
(pudrayı) sünger ile uygulamak puff v.
(sünger) dağıtıcı ile uygulamak puff v.
üzerinde bilimsel yöntem uygulamak scientize v.
üzerinde bilimsel yöntem uygulamak scientise v.
yüzeysel işlem uygulamak scratch v.
baskı uygulamak screw v.
baskı uygulamak sink v.
apre uygulamak size v.
skeptisizmi uygulamak skepticize v.
skeptisizmi uygulamak skepticise v.
distilasyon uygulamak skim v.
hamle uygulamak smite v.
renk bozucu madde uygulamak smirch v.
baskı uygulamak smother v.
hafif darbe uygulamak snap v.
çözelti uygulamak solution v.
soykırım uygulamak pogrom v.
çözüm uygulamak solution v.
sprey boya uygulamak spray-paint v.
bükerek uygulamak spring v.
(boyalı yüzeye) sünger ile tampon uygulamak spunge v.
darbe uygulamak strike v.
yavaş yavaş uygulamak subintroduce v.
senkretizm uygulamak syncretize v.
senkretizm uygulamak syncretise v.
sonlandırma uygulamak guillotine v.
hava yakalama uygulamak scrub v.
(ceza) uygulamak give v.
(ilaç) uygulamak dose v.
ambargo uygulamak black v.
ilaç uygulamak paint v.
peroksit ile işlem uygulamak peroxide v.
spatula ile işlem uygulamak spatulate v.
baskı uygulamak strain [obsolete] v.
üzerine lazer ışını uygulamak paint v.
renklendirici madde uygulamak paint v.
baskı uygulamak persecute v.
(kumaşa) buhar işlemi uygulamak steam v.
(boyalı yüzeye) süngerle tampon uygulamak sponge v.
macun uygulamak paste v.
frotaj tekniği uygulamak frottage v.
buhar uygulamak fumigate v.
çubukla uygulamak swab v.
ısı uygulamak sweat v.
Phrasals
indirim uygulamak draw back v.
yüzeye uygulamak lay on v.
(bir şeye) bir işlem uygulamak submit to v.
(bir canlıya bir şey) uygulamak administer something to someone (or an animal) v.
dikkatli dokunuşlarla uygulamak dab on v.
bir kanunu birine uygulamak enforce something on someone v.
birinin üzerinde bir kanunu/yasayı uygulamak enforce something on someone v.
(birine bir şeyi) dayatmak/zorla kabul ettirmek/uygulamak enforce (something) on (one) v.
bir şeyi bir şeyin üstüne/üstünden eşit olarak uygulamak distribute something over something v.
bir şeyi bir alana eşit olarak uygulamak distribute something over something v.
bir şeyi bir alanın her yerine uygulamak/dağıtmak distribute something over something v.
şiddet uygulamak knock around v.
şiddet uygulamak knock about v.
sürekli baskı uygulamak push up against v.
bir şeye ruloyla bir şey uygulamak roll something onto something v.
ruloyla (birine/bir şeye) bir şey uygulamak roll onto (someone or something) v.
aceleyle uygulamak slap on v.
yasal bir zorunluluk uygulamak/koymak (vergi, ceza) slap on v.
aceleyle uygulamak slap on v.
aceleyle uygulamak slap onto v.
bir şifreyi daha güvenli hale getirmek için rastgele veri katmanı uygulamak salt (something) with (something) v.
daha az baskı uygulamak let up v.
bir şey üzerinde güç uygulamak, çaba sarf etmek apply something to something v.
bir şeyi bir şeye/bir şey üzerine uygulamak apply something to something v.
kısmi karartma uygulamak brown out v.
(biri/bir şey) üzerinde baskı uygulamak clamp down on (someone or something) v.
(biri/bir şey üzerinde) kesin kurallar uygulamak crack down (on someone or something) v.
(bir şey üzerinde) kesin kurallar uygulamak crack down on (something) v.
üstüne uygulamak daub on v.
bir şeyin üstüne bir şey uygulamak daub something with something v.
-e uygulamak daub with v.
bir alanın her yerine uygulamak/dağıtmak distribute over v.
bir alana eşit olarak uygulamak distribute over v.
-in üstüne/üstünden eşit olarak uygulamak distribute over v.
-i dayatmak/zorla kabul ettirmek/uygulamak enforce on v.
üzerinde bir kanunu/yasayı uygulamak enforce on v.
yüzeyine/yüzüne (bir şey) uygulamak face with (something) v.
bir şeyin yüzeyine/yüzüne bir şey uygulamak face something with something v.
kolayca uygulamak rip off v.
test uygulamak run off v.
(bir şeyi) uygulamak keep to (something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde (bir şey) uygulamak perform (something) on (someone or something) v.
üzerinde (bir şey) uygulamak perform on v.
aşama aşama uygulamak phase in v.
yavaş yavaş uygulamak phase in v.
-e ovarak sürmek/uygulamak rub into v.
(bir taktik/plan) uygulamak seize on (something) v.
(bir taktik/plan) uygulamak seize upon (something) v.
(bir taktik/plan) uygulamak seize onto (something) v.
(bir şeyi farklı bir sanat dalına) aktarmak/uygulamak translate (something) to (something) v.
üzerine/yüzeyine uygulamak wipe over v.
üst üste uygulamak feed in v.
(sözlü veya fiziksel) şiddet uygulamak set about v.
dikkatsizce uygulamak slam on v.
süngerle uygulamak sponge on v.
Colloquial
sözlü baskı uygulamak jaw v.
sözlü baskı uygulamak jawbone v.
buz uygulamak ice down v.
gelişigüzel uygulamak slapdash v.
Idioms
bekle gör politikası uygulamak play a waiting game v.
ambargo uygulamak place an embargo on v.
ambargo uygulamak lay an embargo on v.
farklı bir yöntem uygulamak change tack v.
farklı bir yöntem uygulamak try a different tack v.
ayakta tedavi etmek/uygulamak patch someone up v.
aşama aşama uygulamak phase something in v.
yavaş yavaş uygulamak phase something in v.
aşama aşama uygulamak phase in something v.
yavaş yavaş uygulamak phase in something v.
üzerine baskı uygulamak put strain on v.
planını uygulamak play one's cards v.
mesleğini işi dışında (da) uygulamak wear (one's particular profession's) hat v.
güç uygulamak bring (something) to bear v.
daha düşük kademede/pozisyonda olanlara psikolojik şiddet uygulamak eat (one's) young v.
birine şiddet uygulamak give someone the works v.
kuralları normalinden daha abartılı uygulamak be more catholic than the pope (himself) v.
biraz fiziksel güç uygulamak use (a little) (bit of) elbow grease v.
(birine) aşırı baskı uygulamak turn the screw (on someone) v.
birine aşırı baskı uygulamak turn the screw on someone v.
(birine) aşırı baskı uygulamak turn the screws (on someone) v.
birine aşırı baskı uygulamak tighten the screw on someone v.
planı uygulamak go with the plan v.
çifte standart uygulamak make chalk of one and cheese of the other v.
çifte standart uygulamak make fish of one and flesh of another v.
bir kararı uygulamak abide by a decision v.
orantısız güç uygulamak be breaking a butterfly on a wheel v.
ezici güç uygulamak be breaking a butterfly on a wheel v.
orantısız güç kullanmak/uygulamak break a butterfly on a wheel v.
bir şeyi (bir şey) üzerinde uygulamak bring something to bear (on something) v.
bir şeyi uygulamak bring/put something into effect v.
fiziksel güç uygulamak use elbow grease v.
(birine) hayat öpücüğü uygulamak give (one) the kiss of life v.
(birine bir ceza) uygulamak give (something) against (one) v.
doğru prosedürü kullanmak/uygulamak go through channels v.
orantısız güç uygulamak kill a fly with an elephant gun v.
verdiği nasihati uygulamak practice what (one) preaches v.
verdiği tavsiyeleri/söylediklerini yapmak/uygulamak practice what (one) preaches v.
verdiği öğüdü uygulamak practice what (one) preaches v.
aşırı baskı uygulamak tighten the screw v.
aşırı baskı uygulamak tighten the screws v.
tam işlem uygulamak cut fine v.
titizlikle işlem uygulamak cut fine v.
zor beğenerek uygulamak cut fine v.
kaba kuvvet uygulamak beat up on v.
Trade/Economic
birkaç büyük firmanın rekabeti sınırlandırmak ve yüksek fiyat uygulamak üzere bir araya gelip oluşturdukları birlik business trust n.
üst yönetimin planlarını uygulamak üzere ayrıntılı plan ve süreçler geliştiren yöneticiler middle management n.
faiz uygulamak charge interest v.
aşırı vergi uygulamak overtax v.
gecikme faizi uygulamak levy interest for delay v.
gecikme faizi uygulamak apply a late fee charge v.
gecikme faizi uygulamak apply default interest v.
gecikme faizi uygulamak charge a late fee v.
gecikme zammı uygulamak impose a late fee v.
(borç, vergi) indirim uygulamak release v.
dolarizasyon uygulamak dollarize [us] v.
dolarizasyon uygulamak dollarise [uk] v.
pergel stratejisi uygulamak straddle v.
Law
yargılama yetkisine sahip kimsenin uygulamak zorunda olduğu kural ve usuller natural justice n.
(iskoçya) görevi mahkemece alınan kararları uygulamak olan mahkeme görevlisi macer n.
emir ve kuralları uygulamak üzere yasama organlarına, siyasi veya kanuni toplantılara katılan yetkili sergeant at arms n.
sokağa çıkma yasağı uygulamak impose a curfew v.
kuralı uygulamak apply the rule v.
kural uygulamak apply a rule v.
yaptırım uygulamak enforce v.
(mahkeme kaydı özetini ilgili otoriteye göndererek kefalet için) yaptırım uygulamak estreat v.
haciz uygulamak impress v.
ceza uygulamak infect v.
(rehin, senet, ipotek) yasa gereğince uygulamak foreclose v.
Politics
hükümetin engellilere karşı ayrımcılıkla mücadele yasasını uygulamak üzere atadığı bir organ disability rights commission [uk] n.
indirim uygulamak grant a remission v.
indirim uygulamak apply a reduction v.
bütünü ile uygulamak apply in its entirety v.
kıyas yolu ile uygulamak apply mutatis mutandis v.
indirim uygulamak make a reduction v.
yaptırım uygulamak place sanctions on v.
yaptırım uygulamak place sanctions v.
vize uygulamak require a visa v.
i̇dari işlem uygulamak take administrative action v.
baskı uygulamak depress [obsolete] v.
Industry
shrink ambalaj uygulamak shrinkwrap v.
Advertising
satış promosyonu uygulamak merchandize v.
satış promosyonu uygulamak merchandise v.
Technical
uzun süre yüksek sıcaklığa maruz bırakarak ısıl yaşlandırma uygulamak suretiyle suni yaşlandırma ageing by the use of thermal ageing by long term exposure in a ventilated oven at elevated temperature n.
kireç uygulamak lime v.
diyaliz uygulamak dialyze v.
vücuda elektrik şoku uygulamak shock v.
sızdırmazlığın sağlanması amacı ile tapa gibi maddeler uygulamak blank off v.
vakum uygulamak apply vacuum to v.
diyaliz uygulamak dialyse v.
(motorlu taşıtlarda) hızlanmak için son kuvvetle itmek veya hızlanmak için itme gücü uygulamak firewall v.
elektroforez uygulamak electrophorese v.
lazer uygulamak laser v.
(bir şeye) zorlamalı çekiş uygulamak blast v.
(yarı sıvı formdaki lehimi) lehimlenecek parça üzerine deri veya bez ile yayarak uygulamak wipe v.
sönmemiş kireç uygulamak quicklime v.
kayganlaştırıcı uygulamak lubricate v.
yağlayıcı madde uygulamak lubricate v.
(parlaklık kazandırmak için) yüzeye işlem uygulamak lustre v.
(parlaklık kazandırmak için) yüzeye işlem uygulamak luster v.
çukurluk oluşturmak veya gidermek için metal saca basınç uygulamak bump v.
rotoskop tekniği uygulamak rotoscope v.
işlem uygulamak run v.
dökerek uygulamak run v.
sıvı şekilde uygulamak run v.
pas önleyici uygulamak rustproof v.
siyanit ile işlem uygulamak cyanide v.
(demir veya çeliğe) eriyik siyanite daldırarak işlem uygulamak cyanide v.
siyanür ile işlem uygulamak cyanide v.
(uçak veya balon tekstil malzemesine) lak uygulamak dope v.
(bir şeye) parafin uygulamak paraffin v.
parafin ile işlem uygulamak paraffin v.
zıt yönde baskı uygulamak counterpressure v.
(eriyik metale) kimyasal işlem uygulamak inoculate v.
renkli cam tabakası kaplaması uygulamak flash v.
(viskoza) selüloz çökeltisi yaratacak şekilde işlem uygulamak set v.
(işlenen kağıda) baskı silindiri ile normalden fazla basınç uygulamak crush v.
son sıva tabakası uygulamak skim v.
(yapışkanlı yüzeye) eşit miktarda yapıştırıcı uygulamak skin v.
kalın katmanlar halinde uygulamak slab v.
kaba işlem uygulamak stock v.
(yüzeyin kimyasal reaktivitesini azaltmak için) metale işlem uygulamak passivate v.
(ipek kozasına) ısıl işlem uygulamak stove v.
reçine uygulamak resinise v.
reçine uygulamak resinize v.
Computer
biçem uygulamak apply a style v.
biçim uygulamak apply format v.
bilgisayara veya hesap makinesine doğrudan bağlı mantık devresiyle (işlemi) uygulamak wire v.
mantık devresiyle kalıcı olarak bilgisayara bağlayarak (güç) uygulamak hardwire v.
(program veya talimat) uygulamak run v.
foil algoritmasını uygulamak foil v.
(verilere) rutin bakım uygulamak scrub v.
Telecom
düzenlemeleri uygulamak implement regulations v.
Electric
geri besleme uygulamak regenerate v.
(iletim şebekesine) düşük voltaj uygulamak bias v.
levha akımını sıfıra indirmek için vakumlu tüp ızgarasına yüksek negatif öngerilim uygulamak block v.
(devreye harici kaynaktan) gerilim uygulamak impress v.
(devreye harici kaynaktan) elektromotif kuvvet uygulamak impress v.
Textile
(deriye) maroken uygulamak levant v.
(kumaşa) parça boyama işlemi uygulamak degrade v.
(sentetik kumaşa) işlem uygulamak set v.
(yün dokumaya) kırışma karşıtı kimyasal işlem uygulamak sironise v.
(yün dokumaya) kırışma karşıtı kimyasal işlem uygulamak sironize v.
Construction
(öngerilmeli beton yapıda donatı çeliklerine) beton kuruduktan sonra germe uygulamak posttension v.
dolgu macunu uygulamak spackle v.
Dyeing
(pigment) yoğun şekilde uygulamak load v.
sıva uygulamak (duvara) prick up v.
Aeronautic
uzay aracını yavaşlatmak için atmosfer direnci uygulamak aerobrake v.
Medical
fizik tedavide kullanılan çeşitli aktörleri uygulamak için kullanılan bir aparat modality n.
füzyon uygulamak perform fussion v.
trakeatomi ameliyatı uygulamak tracheotomize v.
trakeatomi ameliyatı uygulamak tracheotomise v.
tiroidektomi uygulamak thyroidectomize v.
tiroidektomi uygulamak thyroidectomise v.
gonadektomi uygulamak gonadectomise v.
iridektomi uygulamak iridectomise v.
hipofizektomi uygulamak hypophysectomise v.
kan uygulamak apply blood v.
hipofizektomi uygulamak hypophysectomize v.
tedavi uygulamak administer v.
psikolojik tedavi uygulamak therapize v.
akciğerlere ventilasyon uygulamak ventilate v.
tedavi uygulamak operate v.
gereksizce operasyon uygulamak overoperate v.
(gerekmediği halde) ameliyat uygulamak overoperate v.
gereksiz ilaç tedavisi uygulamak overmedicate v.
aşırı ilaç tedavisi uygulamak overmedicate v.
bronkoskopi uygulamak bronchoscope v.
tıbbi diseksiyon uygulamak dissect v.
litotomi uygulamak cut v.
cerrahi işlem uygulamak cut v.
pinealektomi uygulamak pinealectomise [uk] v.
pinealektomi uygulamak pinealectomize [us] v.
önleyici ilaç uygulamak premedicate v.
hazırlayıcı ilaç uygulamak premedicate v.
greft uygulamak skin graft v.
greft deri uygulamak skin graft v.
(penisin alt bölümüne) insizyon uygulamak subincise v.
(hastaya) kuduz tedavisi uygulamak pasteurise v.
(hastaya) kuduz tedavisi uygulamak pasteurize v.
splenektomi uygulamak splenectomize [us] v.
splenektomi uygulamak splenectomise [uk] v.
Psychology
katılımcıların çatışmaları çözmek, çeşitli durumlar için uygun davranışları uygulamak için rolleri üstlendikleri ve canlandırdıkları bir eğitim veya psikoterapi tekniği role-playing n.
psikanaliz tedavisi uygulamak psychoanalyse v.
psikanaliz tedavisi uygulamak psychoanalyze v.
otomatik hale gelene kadar sürekli uygulamak overlearn v.
Dentistry
(diş üzerinde) dental profilaksi uygulamak clean v.
Printing
ofset taş baskı sanatında baskı üzerine hassas kaplama uygulamak için kullanılan bir makine whirler n.
matbaa harfine mürekkep uygulamak için kullanılan küre biçimli alet pompet n.
daha fazla kesim yapabilmek için baskı plakasına yeniden asit uygulamak rebite v.
(kağıdın) yüzeyine bir haşıl maddesi uygulamak surface-size v.