flash - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

flash

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "flash" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 131 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
flash n. ani ışık
flash n. parlama
flash n. ışıltı
flash n. flaş
flash v. ışık tutmak
General
flash n. an
flash n. şimşek
flash n. kısa fakat önemli bir haber
flash n. yıldırım
flash n. şule
flash n. ani bir parıldama
flash n. teşhir
flash n. çarpıcı çekim
flash n. yıldırım haber
flash n. cep feneri
flash n. ışıldama
flash n. parıltı
flash n. çakış
flash n. ani alev
flash n. (uyuşturucu etkisi ile) mest olma
flash n. (uyuşturucu etkisi ile) kendinden geçme
flash n. kör atmak (oyun)
flash n. bayrakla yapılan işaret verme hareketi
flash n. (zeka) ani patlama
flash n. anlık ve ani görüntü
flash n. gösteri
flash n. ilgiyi üstüne çeken şey
flash n. fark edilen kimse
flash n. üstün sporcu
flash v. bir an için göstermek
flash v. çakmak (şimşek)
flash v. büyük bir hızla geçmek
flash v. böbürlenmek
flash v. yakıp söndürmek (işaret vermek için ışıkları)
flash v. yıldızı parlamak
flash v. yakmak
flash v. (bakış) atmak
flash v. parlamak
flash v. görünüp hızla kaybolmak
flash v. şimşek çakmak
flash v. çakmak
flash v. akla gelmek
flash v. teşhircilik yapmak
flash v. aydınlatmak
flash v. parıldamak
flash v. frikik vermek
flash v. ışıldamak
flash v. balkımak
flash v. yanıp sönmek
flash v. (telgraf/radyo mesajı) yollamak
flash v. birden parlamak
flash v. göndermek
flash v. çok hızlı hareket etmek
flash v. şimşek gibi çakmak
flash v. sürekli yanmak (ışık)
flash v. (akış veya gelgit suyu) hızla akmak
flash v. (akış veya gelgit suyu) şakırdamak
flash v. (top) ateşleme sırasında alev çıkarmak
flash v. aniden başka bir moda girmek
flash v. parlak şekilde veya aralıklı olarak ışık yansıtmak
flash v. (gözler) tutku ve canlılıkla parlamak
flash v. (gözler) ışık saçmak
flash v. (suyu) sıçratmak
flash v. ani su akışı ile kanalı doldurmak
flash v. ani su akışı ile tekneyi engelin üzerinden aşırmak
flash v. gösteriş yapmak
flash v. göze batacak şekilde sergilemek
flash v. (kelime veya ifadeyi) harfleri birbirine yapışık olduğu için tek bir birim halinde yazmak
flash adj. havalı
flash adj. gösterişli
flash adj. ani
flash adj. şık
flash adj. şiddetli
flash adj. flaşlı
flash adj. gösterişli fakat sahte
flash adj. ucuz, iddialı ve zevksiz
flash adj. zevksiz şekilde gösterişçi (kimse)
flash adj. gösterişe meraklı
flash adj. spor setine ait
flash adj. sportif
flash adj. hızlı
flash adj. suç dünyasından olan
flash adj. serseri olan
flash adj. gösterişli şeylere ait veya ilişkili
flash adj. gösterişli şeylere özgü
flash adj. gösterişçi insanlara ait veya ilişkili
flash adj. gösterişçi insanlara özgü
Colloquial
flash n. çatalaltı
Technical
flash n. ani çakma
flash n. ani ve kısa bir ışık
flash n. çapak (döküm)
flash n. ışıltı
flash n. sürekli yanmak (ışık)
flash n. döküm kalıbında çapakların yerleştiği girintiler
flash n. ince tabaka
flash n. ışık tutulan cam tabakası
flash n. çok ince elektrolitik kaplama
flash n. metalik oksitlerin faaliyetleri, ateşin yönlendirilmesi veya yanlışlık sonucu tuğla veya çömlek yüzeyinde meydana gelen renklenme
flash v. flaş etmek
flash v. (üflenen cam) ince bir levha halinde genişlemek
flash v. ince tabaka ile kaplamak
flash v. ince tabaka haline getirmek
flash v. (çatının çeşitli bölümlerini) sac levha gibi malzemelerle kaplayarak yağmura karşı korumak
flash v. (sade camı) ince bir cam veya metal tabakası ile kaplamak
flash v. renkli cam tabakası kaplaması uygulamak
flash v. hava kabarcıklarını gidermek için (elektrotip kılıfının) erimiş parafin yüzeyinden pürmüz alevi geçirmek
flash v. (camı) renkli ve renksiz bölgeleri karışıp iç içe dağılacak şekilde ısıtmak
flash v. (camın) rengini yoğunlaştırmak için yeniden ısıtmak
Computer
flash n. yanıp sönme
flash n. yanıp sönme ışıldama
flash adj. güç kaynağına bağlı olmaksızın depolanan veriyi tutabilen ve katı hal veri depolama teknolojisi kullanan
Dyeing
flash n. bir kırmızı tonu
Automotive
flash n. çapak
flash v. selektör yapmak
Aeronautic
flash n. döküm çapağı
flash n. kalıptan taşan malzeme
Food Engineering
flash adj. gıdaları ani şekilde değiştirici etkisi olan bir faktöre kısa süreliğine maruz bırakmayı içeren (besin işleme yöntemi)
Chemistry
flash n. ani buharlaşma
flash v. (sıvı) aniden buharlaşmak
flash v. (sıvıyı) hızla buharlaştırmak
flash v. yoğun veya ani ısıya maruz bırakıp buharlaştırarak ortadan kaldırmak
flash v. artık gaz tüpünü temizlemek için vakum tüpü telini ısıtarak buharlaştırmak
flash v. basıncı ani şekilde düşürmek
Tobacco
flash n. baca havası ile tütsülenmiş tütün renginin uygunluğu
Photography
flash n. flaş aygıtı
flash v. (fotografik negatifi veya pozitifi) detayları veya tonu değiştirmek için ışığa ilaveten maruz bırakmak
flash adj. ani aydınlatma kullanan fotoğrafçılığa ait veya ilişkili
Ottoman Turkish
flash n. şule
Slang
flash n. uyuşturucu kafası
flash v. teşhircilik yapmak
flash v. toplum içinde cinsel organlarını göstermek

Sens de "flash" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
flash metre n. flaşmetre
flash flood n. aniden gelen sel
lightning flash n. şimşek
flash point n. alevlenme noktası
flash bulb n. flaş lambası
flash heater n. otomat
flash in the pan n. saman alevi gibi bir şey
flash bulb n. flaş ampulü
flash point n. yanma noktası
flash lamp n. cep feneri
flash message n. önemli mesaj
flash flood n. su baskını
news flash n. flaş haber
flash in the pan n. arkası gelmeyen başarı
flash in the pan n. bir atımlık barut
flash in the pan n. sonuçsuz kalan hamle
flash in the pan n. saman alevi
news flash n. sıcak gelişme
flash set n. çabuk donma
flash lamp n. el feneri
flash set n. çabuk priz
flash set n. hızlandırılmış priz
photo-flash n. flaş
a flash news n. bir son dakika gelişmesi
flash pellets n. parıldayan saçma taneleri
flash interview n. sıcağı sıcağına röportaj
flash fire n. ani yangın
flash-steamer n. pop pop tekne
flash-steamer n. bir tür oyuncak tekne
a blinding flash n. kör edici bir parıltı
a blinding flash n. kör edici bir flaş
flash [obsolete] n. gösteriş meraklısı kimse
flash [obsolete] n. züppe
flash [obsolete] n. gösterişli konuşma
flash [obsolete] n. ağdalı laf
flash [obsolete] n. su sıçraması
flash [obsolete] n. su dalgası
flash [obsolete] n. ok demeti
flash [uk] n. kriminal argosu
flash [uk] n. yeraltı dünyasının jargonu
flash house n. hırsız ve fahişelerin uğrak yeri olan ev
flash house n. genelev
flash mob n. bir eylemi gerçekleştirmek üzere belirlenen yere çağrılan insan grubu
flash point n. patlak verme noktası
prank flash n. internetteki hassas kesimi hedef alan kısa animasyon
flash through one's mind v. birden aklından geçmek
flash a glance v. göz atmak
flash on v. ışık tutmak
flash one's panties v. frikik vermek
flash out v. öfkelenmek
flash on v. aydınlatmak
flash out v. küplere binmek
flash back v. canlandırmak
(one's life) flash before one's eyes v. hayatı gözünün önünden geçmek
(a bulb) flash on and off v. yanıp sönmek (lamba)
flash a smile at someone v. birisine gülümsemek
flash a smile at someone v. gülücük atmak
flash out v. (ışık) aydınlatmak
flash something around v. göstermek
flash the headlights v. selektör yapmak
lightning flash v. şimşek çakmak
flash-freeze v. şoklamak
flash-freeze v. ani olarak dondurmak
flash her underwear v. frikik vermek
get caught in a flash flood v. sele yakalanmak
flash the brights v. uzun farları yakıp söndürmek
flash the brights v. uzunları yakıp söndürmek
flash the brights v. selektör yapmak
have a flash of insight v. aydınlanma yaşamak
patter flash v. hırsız jargonuyla konuşmak
flash-fry v. tavaya koyup yüksek ateşte hızlıca kızartmak
in a flash adv. çarçabuk
in a flash adv. çabucak
like a flash adv. çarçabuk
in a flash adv. birdenbire
in a flash adv. birden
in a flash adv. aniden
in a flash adv. şipşak
in a flash adv. hemencecik
in a flash adv. kaşla göz arasında
like a flash adv. hızla
in a flash adv. hızla
in a flash adv. süratle
like a flash adv. süratle
like a flash adv. bir koşu
in a flash adv. bir koşu
in/like a flash adv. dakikasında
Phrasals
flash back v. (romanda, filmde) geçmişe hızlı bir geçiş yapmak
flash back v. (romanda, filmde) maziye dönmek
flash back v. (romanda, filmde) geçmişe ait bir sahne vermek
flash back v. geçmişte belli bir zamanı anımsamak
flash back v. mazide belli bir zamana gitmek
flash across (something) v. hızla geçmek
flash across (something) v. aniden belirmek
flash across (something) v. hızla hareket etmek
flash across (something) v. aniden aklında belirmek
flash across (something) v. birden aklına gelmek
flash across something v. hızla geçmek
flash across something v. aniden belirmek
flash across something v. hızla hareket etmek
flash across something v. aniden aklında belirmek
flash across something v. birden aklına gelmek
flash (something) at (someone or something) v. (birini/bir şeyi bir şeyle) aydınlatmak
flash (something) at (someone or something) v. (birine/bir şeye bir şeyle) ışık tutmak
flash (something) at (someone or something) v. (birine/bir şeye) hızlıca (bir şey) göstermek
flash (something) at (someone or something) v. (birine/bir şeye) bir an için (bir şey) göstermek
flash around v. göstermek
flash around v. hızlıca göstermek
flash around v. anlık olarak göstermek
flash around v. ara ara gösterip durmak
flash back (to someone or something) v. (geçmişten birine/bir şeye) dönmek/gitmek
flash back (to someone or something) v. (geçmişten birini/bir şeyi) hatırlamak/anımsamak
flash forward v. ileride/gelecekte olacakları göstermek (kitap, tv programı, film)
flash forward v. zamanda ileriye/geleceğe doğru gitmek/yolculuk yapmak (kitap, tv programı, film)
flash off v. birden/bir anda sönmek (ışık)
flash off v. aniden sönmek (ışık)
flash off v. sönüvermek (ışık)
flash on someone or something v. birini/bir şeyi aydınlatmak
flash on someone or something v. birine/bir şeye ışık tutmak
flash on someone or something v. birinin/bir şeyin üstüne yanmak (ışık)
flash on someone v. birine kızmak
flash on someone v. birine parlamak
flash out v. parlamak
flash out v. ışıldamak
flash out v. dışarı ışık vermek
flash out v. parıldamak
flash out v. ışımak
flash up v. bir anda çakmak
flash up v. bir anda parlamak
flash up v. bir anda aydınlatmak
flash up v. aniden yanmak (ışık)
flash up v. (bilgisayar ekranında) aniden (bir mesaj/uyarı) çıkmak/belirmek
flash up v. pat diye belirmek/ortaya çıkmak
flash back v. bir şeyi anımsamak
flash back v. geçmişe ait bir anıyı hatırlamak
Colloquial
flash-case [obsolete] n. hırsız yuvası
flash-case [obsolete] n. hırsızlara kalacak yer sağlayan pansiyon
flash-ken [obsolete] n. hırsız yuvası
flash-ken [obsolete] n. hırsızlara kalacak yer sağlayan pansiyon
flash on v. akıl etmek
flash on v. düşünmek
flash on v. hatırlamak
flash on v. bulmak
flash on v. bir anda yanmak (ışık)
flash on v. bir anda çakmak (ışık)
flash on something v. bir anda hatırlamak
flash on something v. aklına getirmek
flash on something v. şıp diye hatırlamak
Idioms
a flash in the pan n. bir kez parlayıp sönen
a flash mob n. birden kalabalıklaşan insan grubu
a flash mob n. birden oluşan/ortaya çıkan güruh
flash mob n. birden kalabalıklaşan insan grubu
flash mob n. birden oluşan/ortaya çıkan güruh
a flash of inspiration n. kafasında şimşek çakması
a flash in the pan n. saman alevi gibi yanıp sönen
flash in the pan n. saman alevi
a flash in the pan n. anlık/geçici bir başarı
a flash in the pan n. arkası gelmeyen başarı
a flash in the pan n. tek seferlik başarı
a flash in the pan n. bir atımlık barut
a flash in the pan n. saman alevi
flash in the pan n. yıldızı kısa süreliğine parlayan kimse
flash in the pan n. kısa süreliğine revaçta olan şey
flash in the pan n. erkenden başarılı olup önemli bir sonuç getirmeyen kariyer
flash into one's mind v. aklına esmek
flash through one's mind v. aklına gelmek
flash into one's mind v. aklına gelmek
flash at v. atmak
flash something at someone v. bir gruba hızla rozet vb göstermek
flash at v. bakış fırlatmak
flash something up (some place) v. bir yöne doğru ışık/fener tutmak
flash into view v. bir anda belirmek/görünmek
flash with v. gözleri parlamak
flash at v. şöyle bir süzmek
flash something at someone v. üzerine ışık tutmak
flash with (an emotion) v. gözleri (bir hisle) parlamak
flash with (an emotion) v. gözünden ateş çıkmak
flash with (an emotion) v. gözünden okunmak
flash with anger v. siniri gözlerinden okunmak
flash with anger v. gözleri sinirle parlamak
flash with recognition v. tanıdığı gözlerinden okunmak
flash with eagerness v. gözleri şevkle parlamak
flash (one) a look v. (birine) bakış atmak
flash (one) a look v. (birine) hızlıca bakmak
flash (one) a look v. (birine) ani/saniyelik bir bakış atmak
flash somebody a smile v. birine gülücük atmak
flash somebody a smile v. birine gülümsemek
flash somebody a smile v. birine bir an gülümsemek
flash somebody a look v. birine bakış atmak
flash somebody a look v. birine anlık bir bakış atmak
flash (one) a smile v. (birine) gülücük atmak
flash (one) a smile v. (birine) beklenmedik bir anda gülümsemek
flash (one) a smile v. (birine) ani/saniyelik olarak gülümsemek
flash a smile v. gülümsemek
flash a smile v. gülücük atmak
flash across v. hızla geçmek
flash across v. aniden belirmek
flash across v. hızla hareket etmek
flash across v. aniden aklında belirmek
flash across v. birden aklına gelmek
flash into mind v. akla esmek
flash into mind v. akla gelmek
flash somebody a smile v. birine gülümsemek
flash somebody a smile v. birine gülücük atmak
flash somebody a look v. birine bakıvermek.
flash somebody a look v. birine bakış atmak
flash through mind v. birden akıldan geçmek
flash through mind v. akla gelmek
in a flash expr. aniden
in a flash expr. ansızın
in a flash expr. birdenbire
quick as a flash expr. bir çırpıda
as quick as a flash expr. bir çırpıda
in a flash expr. bir çırpıda
quick as a flash expr. çabucak
in a flash expr. çarçabuk
as quick as a flash expr. çabucak
in a flash expr. kaşla göz arasında
quick as a flash expr. şipşak
like a flash-in-the-pan expr. saman alevi gibi
as quick as a flash expr. şipşak
in a flash expr. yıldırım hızıyla
in the flash of an/the eye expr. çabucak
in the flash of an/the eye expr. göz açıp kapayıncaya kadar
in the flash of an/the eye expr. göz açıp kapayana kadar
in the flash of an/the eye expr. kaşla göz arasında
in a flash of an/the eye expr. çabucak
in a flash of an/the eye expr. göz açıp kapayıncaya kadar
in a flash of an/the eye expr. göz açıp kapayana kadar
in a flash of an/the eye expr. kaşla göz arasında
in a flash of an eye expr. göz açıp kapayıncaya kadar
in a flash of an eye expr. bir anda
in a flash of an eye expr. göz açıp kapayana kadar
in a flash of an eye expr. çabucak
in a flash of the eye expr. göz açıp kapayıncaya kadar
in a flash of the eye expr. bir anda
in a flash of the eye expr. göz açıp kapayana kadar
in a flash of the eye expr. çabucak
in the flash of the eye expr. göz açıp kapayıncaya kadar
in the flash of the eye expr. bir anda
in the flash of the eye expr. göz açıp kapayana kadar
in the flash of the eye expr. çabucak
in the flash of an eye expr. göz açıp kapayıncaya kadar
in the flash of an eye expr. bir anda
in the flash of an eye expr. göz açıp kapayana kadar
in the flash of an eye expr. çabucak
Trade/Economic
flash point n. alev alma noktası
flash report n. geçici mali durum raporu
flash report n. geçici rapor hesabı
flash sale n. kısa süreli indirim
flash crash n. kısa zaman içinde yüksek volatilite ile birlikte fiyatlamanın çok kısa bir sürede dip seviyeye gelmesi
flash sale n. sınırlı süreli indirim
flash strike n. sendikanın iznini almadan yapılan geçici işi bırakma
Technical
abel flash point n. abel alevlenme noktası
flash point n. alev alma noktası
arc flash n. ark parlaması
muzzle flash n. ağız alevi
flash point n. alevlenme noktası
flash-over voltage n. atlama voltajı
flash wall n. alev duvarı
flash arrestor n. alev geri tepme tutucu
flash gas n. ani basınç düşümüyle oluşan gaz
flash intercooler n. ani basınç düşümüyle oluşan gaz soğutucusu
flash vaporization n. ani buharlaşma
flash evaporator n. ani buharlaştırıcı
flash flood n. ani feyezan
flash-dried pulp n. ani kurutulmuş kağıt hamuru
positive flash mould n. aralıklı plastik kalıbı
arc flash n. ark flaş
flash white n. beyaz ışık
flash flood n. birden taşkın
flash flood n. birden kargın
flash burner n. çatlak kapama beki
flash plate n. çok ince kaplama ince bırakıntı
flash extension n. çapak artığı
zinc flash n. çinkolu tuğla yüzeyi
flash piercing n. çapak alma
flash line n. çapak hattı
flash land n. çapaklanma boşluğu
flash land n. çapak bölgesi
flash piercing n. çapak kesme
flash tank n. çürük buhar tankı
flash steam n. çürük buhar
flash-over n. elektrik atlaması
electronic flash n. elektronik flaş
electric flash welding n. elektrikli yakma alın kaynağı
electric flash welding process n. elektrikli yakma alın kaynaklama süreci
electronic flash lamp n. elektronik flaş lambası
flash memory n. flaşlı hafıza
flash steam n. flaş buhar
flash lamp n. flaş lambası
flash radiography n. flaş radyografi
flash gun n. flaş tabancası
flash evaporator n. flaş evaporatörü
flash gun n. flaş lambası
flash vaporization n. flaş buharlaşması
flash bulb n. flaş ampülü
flash vessel n. genleşme odası
flash chamber n. genleşme odası
flash mixer n. hızlı mikser
flash drying n. hızlı kurutma
flash drier n. hızlı kurutucu
flash bangers and flash banger batteries n. hızlı fırlatıcılar ve hızlı fırlatıcı pilleri (havai fişek terminolojisi)
flash butt welding n. ışıltılı alın kaynağı
flash roasting n. ışıltılı kavurma
flash roaster n. ışıltılı kavurucu
flash blindness n. ışık körlüğü
flash welding n. ışıltılı alın kaynağı
flash ranging n. ışık ölçmesi
flash smelting n. ışıltılı izabe
flash reconnaissance n. ışık gözetlemesi
flash lamp n. ışıkçakar ampülü
flash memory n. kalıcı bellek
welding flash n. kaynak yanığı
compact flash n. kompakt flaş
the indicator lamp flash n. kontrol lambası
laser flash method n. lazer parlama yöntemi
flash-blue n. mavi ışık
determination of thermal diffusivity by the laser flash method n. lazer çakma yöntemiyle termal yayınırlığın belirlenmesi
oxygen flash smelting process n. oksijen parlamalı izabe süreci
determination of flash and fire points n. parlama ve yanma noktalarının tayini
pensky-martens closed cup flash test n. pensky-martens kapalı kap parlama deneyi
determination of flash point n. parlama noktası tayini
flash point n. parlama noktası
flash point n. parlama sıcaklığı
flash shield n. parlama kalkanı
flash ruby n. renkli çubuk
flash ruby n. rubi
sound and flash battalion n. ses ve ışık ölçme taburu
sound and flash n. ses ve ışık
flash ageing n. şok buharlama
flash drying n. şok kurutma
flash drier n. şok kurutucu
flash point n. tutuşma noktası
flash point n. tutuşma derecesi
flash dewaxing n. yalazlı mum giderme
flash smelting n. yanıp sönmeli izabe
flash wall n. yalaz duvarı
flash butt welding n. yakma alın kaynağı
flash weld n. yakma alın kaynağı
flash welding n. yakma alın kaynağı yapma
flash roaster n. yanıp sönmeli kavurucu
flash-over n. yangının harlaması
flash welding n. yakma alın kaynaklaması
flash code functions n. yanıp sönen kod işlevi
flash codes n. yanıp sönen kodlar
start-up flash tank n. yol verme genleşme tankı
flash ageing n. yıldırım buharlama
high flash point n. yüksek yanma derecesi
high flash-point fluid n. zor tutuşabilen sıvı yakıt
heat flash n. ani ısı parlaması
flash boiler n. küçük miktarlarda gelen suyun buhara dönüşmesi için sürekli kızgın halde tutulan dayanıklı tüpleri bulunan buhar kazanı
flash burner n. elektrik kıvılcımı ile yanan bir cihazı bulunan gaz yakıcı
flash butt welding n. metallere uç uca kaynak yapmaya yarayan bir yöntem
flash tube n. genelde ksenonla dolu olup yüksek voltajlı elektrik sinyali ile ateşlendiğinde kısa ve kuvvetli ışık parlaması oluşturan boşalım borusu
flash unit n. tek bir kompakt birim içerisinde hem güç kaynağı hem de elektronik flaş lambası içeren elektronik flaş sistemi
flash welding n. metallere uç uca kaynak yapmaya yarayan bir yöntem
flash vented adj. delikli
Computer
flash memory n. anlık bellek
flash drive n. anlık bellek sürücüsü
flash drive n. bellek aygıtı
flash once n. bir kez yanıp sön
flash memory n. çakarbellek
flash mode n. flaş modu
flash drive n. flaş bellek
flash mode n. flaş kipi
flash disk cache utility n. flash disk önbellekleme programı
flash disk cache utility n. flash disk önbellek yardımcı programı
flash disk n. flaş disk
flash energy n. flaş gücü
flash disk n. flash bellek
flash memory n. flash bellek
flash memory n. flaş bellek
flash drive n. hafıza aygıtı
indicator flash n. gösterge yanıp/sönme
flash disk n. hafıza kartı
flash memory card n. hafıza kartı
busy-flash signal n. meşgul ışığı
usb flash drive n. usb bellek
usb flash drive n. usb hafıza çubuğu
flash on time n. zamanında yanıp sönme
flash® n. internette genelde animasyon yayınlamak için kullanılan, grafik, ses ve video bilgisi içeren bir dosya formatı markası
flash card n. flaş bellek kullanan hafıza kartı
flash disk n. usb sürücüsü
flash drive n. usb bellek
flash drive n. usb hafıza çubuğu
flash memory n. elektriksel olarak silinebilen ve tekrar programlanabilen kalıcı bellek
flash drive n. flaş sürücü
flash drive n. flash sürücü
no flash adj. flaşsız
flash active caption bar expr. etkin yazı çubuğunu yanıp söndür
flash used? expr. flaş kullanıldı mı?
flash desktop expr. masaüstü yanıp sönsün
flash border expr. kenarlık yanıp sönsün
flash chars expr. karakterler yanıp sönsün
flash once, medium expr. parla (orta)
flash once, fast expr. parla (hızlı)
fms (flash media server) abrev. adobe'un 2002'de çıkardığı veri akışı ortamı sunucusu
Informatics
flash memory n. çakar bellek
Telecom
flash request n. acil talep
flash request n. ani talep
flash request n. hızlı talep
flash memory n. taşınabilir bellek
Electric
electronic flash lamp n. elektronik flaş lambası
electronic flash n. elektronik flaş
flash steam power plant n. flaş buhar santrali
flash bulb n. flaş ampulü
flash radiography n. flaş radyografi
flash power plant n. flaş buhar santrali
Mechanic
flash piercing n. çapak alma
flash piercing n. kesme
flash welding n. yakma alın kaynağı
flash wheel n. suyun aşağıdan yukarıya taşınmasını sağlayan vapur çarkı
Textile
flash drying n. çabuk kurutma
flash drier n. hızlı kurutucu
flash drying n. hızlı kurutma
flash-ageing steamer n. şok buharlayıcı
flash drier n. şok kurutucu
flash ageing n. şok buharlama
flash drying n. şok kurutma
flash ageing n. yıldırım buharlama
Construction
cleveland flash point tester n. cleveland parlama noktası test cihazı
flash bolt n. gömme sürgü
flash set n. şimşek priz
flash set n. (çimento) çabuk sertleşme
Lighting
electronic-flash lamp n. elektronik flaş lambası
flash tube n. elektronik flaş lambası
Automotive
flash-over n. atlama
abel flash point apparatus n. abel aygıtı
flash gas n. ani buharlaşma
flash time n. buharlaşma süresi
flash chamber n. buharlaştırma odası
forging flash n. dövme çapağı
flash lamp n. flaş lambası
flash chrome n. ince krom kaplama
flash reprogramming n. kalıcı belleği yeniden programlama
flash point n. parlama noktası
flash point n. tutuşma noktası
flash welding n. yakma alın kaynağı
flash to pass v. selektör yapmak
Aeronautic
electronic flash approach light system n. elektronik flaş aydınlatmalı yaklaşma sistemi
flash butt welding n. yakma alın kaynağı
flash resistant adj. alevlenmeye karşı dayanıklı
Medical
flash burn n. alaz yanığı
hot flash n. ışının doku içindeki dağılımında en yüksek ışın dozu alan bölgeler
flash point n. parlama noktası
flash burn n. parlama yanığı
hot flash n. (özellikle menopoz döneminde) ani ateş basması
hot flash n. (özellikle menopoz döneminde) sıcak basması
flash blindness n. flaş körlüğü
flash blindness n. retinadaki ışığa duyarlı pigmentlerin yoğun ışığa maruz kalması sonucu oluşan geçici körlük
Pathology
flash burn n. kısa süreliğine yoğun radyasyona maruz kalınması ile oluşan yanık
Food Engineering
flash evaporator n. ani buharlaştırıcı
flash distillation n. ani damıtma
flash temperature n. parlama sıcaklığı
flash point n. parlama noktası
flash-frozen adj. aniden dondurulmuş
flash-frozen adj. şok dondurulmuş
Physics
flash photolysis n. serbest radikaller elde edip inceleme tekniği
Chemistry
laser flash photolysis n. lazer flaş fotolizi
flash photolysis n. parlamalı fotoliz
flash photolysis n. kimyasalı yoğun ışık parlaması ile ayrıştırıp geçici olarak ortaya çıkan molekül parçalarını spektroskopik olarak gözlemleme
flash point n. sıvının üzerindeki buharın havada tutuşabildiği en düşük sıcaklık
Biology
flash-freeze v. (biyolojik numuneyi) çok düşük sıcaklıktaki bir ortama maruz bırakarak ani şekilde dondurmak
Biochemistry
flash evaporator n. döner buharlaştırıcı
Marine Biology
flash flood n. ani sel
flash evaporator n. döner uçuraç
Astronomy
flash spectrum n. ışıltı izgesi
flash spectrum n. ışıltı tayfı
helium flash n. çekirdeği çok yoğun olduğu için bozulan düşük kütleli bir yıldızda meydana gelen helyumun patlayıcı bir şekilde yanması
helium flash n. helyum flaşı
helium flash n. helyum parlaması
Education
flash card n. bilgi kartı
flash card n. alıştırma olarak kullanılan, üzerinde yazı veya sayıların basılı olduğu kart
Literature
flash fiction n. en fazla birkaç sayfa uzunluğunda olan çok kısa hikayeler
flash-forward n. zamanda ileriye doğru gidilen sahne
Environment
flash x-ray unit n. flaşlı röntgen cihazı
Geography
flash flood n. genellikle şiddetli fırtına sonucu oluşan ani ve kısa süreli sağanak
Meteorology
flash flood n. ani sel
red flash n. kızıl parıltı
green flash n. yeşil parıltı
Military
flash to bang time n. alev ses fırtınası
flash bomb n. aydınlatma bombası
flash-bang n. alev-ses fasılası
flash suppressor n. alev gizleyen
flash hider n. alev gizleyen
flash reducer n. alev kesici
flash blindness n. alev körlüğü
flash suppressor n. alev örten
flash-burn n. alev yanığı
flash-bang n. alev-ses aralığı
flash fuze n. ateşleyici
flash vented electric squib n. delikli elektrikle ateşleyici
flash grenade n. flaş bombası
flash suppressor n. flaş karartıcı
flash short base n. hesapla kestirilmiş nokta
flash message n. harekat yıldırım mesajı
flash message n. harekat yıldırım haberi
flash ranging n. ışıkla mesafe ölçme
flash report n. ışık raporu