to - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
to için prep.
  • Substantial measures must be taken at once to increase employment.
  • İstihdamı arttırmak için bir an önce önemli tedbirler alınmalıdır.
  • This needs African leaders to lay down their guns, however.
  • Ancak bunun için Afrikalı liderlerin silahlarını bırakması gerekiyor.
  • Lastly, rules are important to protect expertise and craftsmanship within Europe.
  • Son olarak, Avrupa'da uzmanlık ve zanaatkârlığın korunması için kurallar önemlidir.
Show More (1821)
to karşı prep., adv.
  • They are very sensitive to their own issues and not so sensitive to those of women.
  • Kendi sorunlarına karşı çok duyarlılar ama kadınların sorunlarına karşı o kadar da duyarlı değiller.
  • Both of the Presidents have a crucial responsibility to the global economy over the next six months.
  • Her iki Başkanın da önümüzdeki altı ay boyunca küresel ekonomiye karşı çok önemli sorumlulukları bulunmaktadır.
  • How do we find a sensible answer to the real threat from this tyrannical Sun King?
  • Bu zalim Güneş Kral'dan gelen gerçek tehdide karşı nasıl mantıklı bir cevap bulabiliriz?
Show More (30)
to ila prep.
  • This pool must be two to three meters deep.
  • Bu havuz iki ila üç metre derinlikte olmalıdır.
  • When as many as 20 to 30% of a country's people are infected, the consequences are disastrous.
  • Bir ülkedeki insanların %20 ila 30'u hastalığa yakalandığında bunun sonuçları felaket olur.
  • It takes 15 to 20 minutes before the condemned person finally dies.
  • Mahkûmun nihayet ölmesi 15 ila 20 dakika sürer.
Show More (27)
to ile prep.
  • My car does fifty miles to the gallon.
  • Arabam bir galon benzinle 50 mil gidiyor.
  • Furthermore, issues relating to the DAS have been mentioned.
  • Ayrıca, DAS ile ilgili konulara da değinilmiştir.
  • We are now facing the problems relating to enlargement.
  • Şimdi genişleme ile ilgili sorunlarla karşı karşıyayız.
Show More (20)
to amacıyla prep.
  • They were also both created gradually in order to influence global economic and political development.
  • Ayrıca her ikisi de küresel ekonomik ve siyasi gelişmeyi etkilemek amacıyla kademeli olarak oluşturulmuştur.
  • You talk of changes to the pension system in order to preserve social cohesion.
  • Sosyal uyumu korumak amacıyla emeklilik sisteminde yapılacak değişikliklerden bahsediyorsunuz.
  • We have placed this amendment in 6a in order to respond to the PSE Group request.
  • PSE Grubu'nun talebine yanıt vermek amacıyla bu değişikliği 6a'ya yerleştirdik.
Show More (17)
to arasında prep.
  • There is sufficient evidence in the communication to show that a wide difference of penalties exists.
  • Bildirimde, cezalar arasında büyük bir fark olduğunu gösteren yeterli kanıt bulunmaktadır.
  • A committee was set up in November to draft one and the nine people on that committee include two women.
  • Kasım ayında bir taslak hazırlamak üzere bir komite kuruldu ve bu komitedeki dokuz kişi arasında iki kadın da bulunuyor.
  • The accepted amendments include the proposal to increase the size of labels.
  • Kabul edilen değişiklikler arasında etiketlerin boyutunun arttırılması önerisi de yer almaktadır.
Show More (16)
to kadar adv.
  • These events will certainly lead us to provide ourselves with regulations ranging from prevention to sanctions.
  • Bu olaylar bizi, önlemeden yaptırıma kadar uzanan düzenlemeler yapmaya sevk edecektir.
  • This derogation is very important to Sweden and also to other countries.
  • Bu istisna İsveç için olduğu kadar diğer ülkeler için de çok önemlidir.
  • That is true both for the period from 1994 to 1999 and for the new Structural Fund period.
  • Bu hem 1994'ten 1999'a kadar olan dönem hem de yeni Yapısal Fon dönemi için geçerlidir.
Show More (7)
to yönde adv.
  • No initiative has been taken to that effect.
  • Bu yönde herhangi bir girişimde bulunulmamıştır.
  • Nonetheless, their true purpose is to give direction and to set priorities.
  • Bununla birlikte gerçek amaçları yön vermek ve öncelikleri belirlemektir.
  • This puts enormous pressure on airlines to keep their prices down.
  • Bu durum havayolu şirketleri üzerinde fiyatlarını düşük tutmaları yönünde büyük bir baskı oluşturmaktadır.
Show More (4)
to olarak prep.
  • I consider myself to be a Dutch politician, not a European official.
  • Kendimi Hollandalı bir siyasetçi olarak görüyorum, Avrupalı bir yetkili olarak değil.
  • I have nothing different to say about it in private than I have said in public.
  • Bu konuda özel olarak söyleyeceğim, kamuoyu önünde söylediklerimden farklı bir şey yok.
  • I do not consider the current draft to be a compromise.
  • Mevcut taslağı bir uzlaşma olarak görmüyorum.
Show More (1)
to e doğru prep.
  • Emily is on her way to Paris.
  • Emily Paris'e doğru yola çıktı.
  • The path curved to the right.
  • Patika sağa doğru kıvrılıyordu.
Show More (-1)
to e/a prep.
  • Please extend my condolences to your family.
  • Lütfen ailenize taziyelerimi iletin.
  • The robber held a gun to his head.
  • Soyguncu adamın kafasına silah dayamış.
Show More (-1)
to yapması için prep.
  • I rocked my baby to sleep.
  • Uyuması için bebeğimi salladım.
Show More (-2)
to ile (evli) prep.
  • My brother is married to a lovely girl.
  • Kardeşim hoş bir kızla evli.
Show More (-2)
to mek/mak gerekirse prep.
  • To be honest, I never liked him anyway.
  • Dürüst olmak gerekirse, onu zaten hiç sevmemiştim.
Show More (-2)
to üzerinde prep.
  • Grasshoppers have been a great threat to the farm.
  • Çekirgeler çiftlik üzerinde büyük bir tehdit oluşturuyor.
Show More (-2)
to acak/ecek prep.
  • You are not old enough to drive, are you?
  • Araba kullanacak yaşta değilsin, değil mi?
Show More (-2)
to eşliğinde prep.
  • I like waking to the sound of a radio.
  • Radyo sesiyle uyanmayı seviyorum.
Show More (-2)
to mek/mak prep.
  • The fastest way to get there would be to take a taxi.
  • Oraya ulaşmanın en hızlı yolu taksi tutmak olacaktır.
Show More (-2)
to (yabancı para birimi) başına prep.
  • The exchange rate was 1,5 pounds to the dollar.
  • Döviz kuru dolar başına 1,5 sterlindi.
Show More (-2)
to meye/maya prep.
  • Let's go out to get some frozen yogurt.
  • Hadi donmuş yoğurt almaya gidelim.
Show More (-2)
to -nın/nin prep.
  • I'd like the key to my room, please.
  • Odamın anahtarını almak istiyorum, lütfen.
Show More (-2)
to e/a (bahis oranı) prep.
  • The odds of him winning the race are ten to one.
  • Yarışı kazanma ihtimali bire on.
Show More (-2)
to mayı/meyi prep.
  • My parents asked me to leave the room.
  • Ailem benden odayı terk etmemi istedi.
Show More (-2)
to e/a karşı prep.
  • I'd rather talk face to face.
  • Yüz yüze karşılıklı konuşmayı tercih ederim.
Show More (-2)
to lik/lık eden prep.
  • She is assistant to the mayor.
  • Belediye başkanına yardımcılık eden odur.
Show More (-2)
to e/a karşı (skor) prep.
  • The score of last night's game was 23 to 40.
  • Dün geceki maçın skoru 23'e 40'tı.
Show More (-2)
to e/a göre prep.
  • His explanation seems shady to me.
  • Açıklaması bana göre şüpheli.
Show More (-2)
to öyle yapmayı istersen prep.
  • You can come over if you want to.
  • Eğer istersen gelebilirsin.
Show More (-2)
to e/a (gitmek) prep.
  • I go to the gym in the mornings before work.
  • Sabahları işe gitmeden önce spor salonuna gidiyorum.
Show More (-2)
to yapılacağını prep.
  • Kenny knows how to fix an engine.
  • Kenny nasıl motor tamir edileceğini biliyor.
Show More (-2)
to bir baktık ki expr.
  • We awoke to find that it was snowing.
  • Uyandığımızda bir baktık ki kar yağıyor.
Show More (-2)
to erek/arak prep.
  • To everyone's surprise, he won the match.
  • Herkesi şaşırtarak maçı kazandı.
Show More (-2)
to olmasına prep.
  • I'm starving! How long is it to breakfast?
  • Açlıktan ölüyorum! Kahvaltıya ne kadar var?
Show More (-2)
to e/a kadar prep.
  • The ballroom can accommodate up to 500 guests.
  • Balo salonu 500 kişiye kadar misafir ağırlayabilmektedir.
Show More (-2)
to e/a (bağlanmak) prep.
  • The microphone was linked to my computer.
  • Mikrofon bilgisayarımla bağlantılıydı.
Show More (-2)
to ecek/acak prep.
  • My sister and her fiancé are to married next year.
  • Kız kardeşim ve nişanlısı gelecek yıl evlenecekler.
Show More (-2)
to ile birlikte prep.
  • Our economic problems were, to a great extent, exacerbated by 11 September.
  • Ekonomik sorunlarımız 11 Eylül ile birlikte büyük ölçüde daha da kötüleşti.
Show More (-2)