to - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
to için prep.
  • Short-term development aid is not enough to cope with them.
  • Kısa vadeli kalkınma yardımları bunlarla başa çıkmak için yeterli değildir.
  • All the areas where we propose new actions must be available to anyone with a disability.
  • Yeni eylemler önerdiğimiz tüm alanlar engelli herkes için erişilebilir olmalıdır.
  • We have some measures in place to stop fraud from occurring.
  • Dolandırıcılığın meydana gelmesini engellemek için bazı tedbirler aldık.
Show More (1803)
to karşı prep., adv.
  • That does not, however, necessarily include ongoing prophylactic vaccination, to which I wish to express my opposition.
  • Ancak bu, karşı olduğumu ifade etmek istediğim sürekli profilaktik aşılamayı da içermek zorunda değildir.
  • I have tabled amendments in my report to underline my opposition to the patenting of software as such.
  • Raporumda, yazılımın bu şekilde patentlenmesine karşı olduğumu vurgulamak üzere değişiklik önergeleri sundum.
  • The question of attitude to drugs is one of principle.
  • Uyuşturucuya karşı tutum meselesi bir prensip meselesidir.
Show More (37)
to ila prep.
  • This pool must be two to three meters deep.
  • Bu havuz iki ila üç metre derinlikte olmalıdır.
  • Of this, Denmark alone is responsible for 600 000 to 700 000 tons.
  • Bunun 600.000 ila 700.000 tonundan sadece Danimarka sorumludur.
  • Questions Nos 63 to 109 will be replied to in writing.
  • 63 ila 109 numaralı sorular yazılı olarak yanıtlanacaktır.
Show More (28)
to ile prep.
  • My car does fifty miles to the gallon.
  • Arabam bir galon benzinle 50 mil gidiyor.
  • My questions relate to the positive list for animal feed.
  • Sorularım hayvan yemi için pozitif liste ile ilgilidir.
  • Another position which I feel it is important to stress concerns the legislative bloc.
  • Vurgulanmasının önemli olduğunu düşündüğüm bir diğer husus da yasama bloğu ile ilgilidir.
Show More (28)
to amacıyla prep.
  • The practice of adding water to food in order to cheat the consumer is despicable.
  • Tüketiciyi kandırmak amacıyla gıdaya su eklenmesi uygulaması alçakça bir uygulamadır.
  • It is being committed by the Russian colonial power in order to safeguard its strategic interests and resources.
  • Rus sömürgeci gücü tarafından stratejik çıkarlarını ve kaynaklarını korumak amacıyla taahhüt edilmektedir.
  • The Commission must table specific and unambiguous text proposals promptly in order to make these clauses concrete.
  • Komisyon, bu hükümleri somutlaştırmak amacıyla belirli ve açık metin önerilerini ivedilikle masaya yatırmalıdır.
Show More (20)
to arasında prep.
  • These include the demand that in a new post-2006 financial framework more money should be allocated to TENs.
  • Bunlar arasında 2006 sonrası yeni bir mali çerçevede TEN'lere daha fazla para ayrılması talebi de yer almaktadır.
  • The Kyoto Protocol is effective from 2008 to 2012.
  • Kyoto Protokolü 2008-2012 yılları arasında geçerlidir.
  • The Commission's aim was not to establish a ranking of Member States or to lecture them.
  • Komisyon'un amacı Üye Devletler arasında bir sıralama yapmak ya da onlara ders vermek değildir.
Show More (16)
to yönde adv.
  • The initial response was to reject the report.
  • İlk tepki raporun reddedilmesi yönünde oldu.
  • There is no plenary amendment today to reject the Commission proposal.
  • Bugün Komisyon teklifinin reddedilmesi yönünde bir genel kurul değişikliği söz konusu değildir.
  • It is rather odd that there should be proposals to reject this report.
  • Bu raporun reddedilmesi yönünde teklifler olması oldukça garip.
Show More (5)
to kadar adv.
  • This is exactly what you have been saying in all contexts, from trade to agriculture, energy or transport.
  • Ticaretten tarıma, enerjiden ulaşıma kadar her bağlamda söylediğiniz şey tam olarak bu.
  • We are doing that to tight deadlines.
  • Bunu son teslim tarihine kadar yapıyoruz.
  • In these circumstances, the precautionary principle must be adopted to the full.
  • Bu koşullarda ihtiyatlılık ilkesi sonuna kadar benimsenmelidir.
Show More (3)
to olarak prep.
  • I have nothing different to say about it in private than I have said in public.
  • Bu konuda özel olarak söyleyeceğim, kamuoyu önünde söylediklerimden farklı bir şey yok.
  • I do not consider the current draft to be a compromise.
  • Mevcut taslağı bir uzlaşma olarak görmüyorum.
  • I consider myself to be a Dutch politician, not a European official.
  • Ben kendimi Hollandalı bir politikacı olarak görüyorum, Avrupalı bir yetkili olarak değil.
Show More (1)
to e/a prep.
  • Please extend my condolences to your family.
  • Lütfen ailenize taziyelerimi iletin.
  • The robber held a gun to his head.
  • Soyguncu adamın kafasına silah dayamış.
Show More (-1)
to e doğru prep.
  • The path curved to the right.
  • Patika sağa doğru kıvrılıyordu.
  • Emily is on her way to Paris.
  • Emily Paris'e doğru yola çıktı.
Show More (-1)
to ile birlikte prep.
  • Rather, the Commission is called upon to work alongside the US Government.
  • Aksine, Komisyon'dan ABD Hükümeti ile birlikte çalışması istenmektedir.
  • Our economic problems were, to a great extent, exacerbated by 11 September.
  • Ekonomik sorunlarımız 11 Eylül ile birlikte büyük ölçüde daha da kötüleşti.
Show More (-1)
to eşliğinde prep.
  • I like waking to the sound of a radio.
  • Radyo sesiyle uyanmayı seviyorum.
Show More (-2)
to mek/mak prep.
  • The fastest way to get there would be to take a taxi.
  • Oraya ulaşmanın en hızlı yolu taksi tutmak olacaktır.
Show More (-2)
to (yabancı para birimi) başına prep.
  • The exchange rate was 1,5 pounds to the dollar.
  • Döviz kuru dolar başına 1,5 sterlindi.
Show More (-2)
to meye/maya prep.
  • Let's go out to get some frozen yogurt.
  • Hadi donmuş yoğurt almaya gidelim.
Show More (-2)
to -nın/nin prep.
  • I'd like the key to my room, please.
  • Odamın anahtarını almak istiyorum, lütfen.
Show More (-2)
to e/a (bahis oranı) prep.
  • The odds of him winning the race are ten to one.
  • Yarışı kazanma ihtimali bire on.
Show More (-2)
to mayı/meyi prep.
  • My parents asked me to leave the room.
  • Ailem benden odayı terk etmemi istedi.
Show More (-2)
to e/a karşı prep.
  • I'd rather talk face to face.
  • Yüz yüze karşılıklı konuşmayı tercih ederim.
Show More (-2)
to lik/lık eden prep.
  • She is assistant to the mayor.
  • Belediye başkanına yardımcılık eden odur.
Show More (-2)
to e/a karşı (skor) prep.
  • The score of last night's game was 23 to 40.
  • Dün geceki maçın skoru 23'e 40'tı.
Show More (-2)
to e/a göre prep.
  • His explanation seems shady to me.
  • Açıklaması bana göre şüpheli.
Show More (-2)
to öyle yapmayı istersen prep.
  • You can come over if you want to.
  • Eğer istersen gelebilirsin.
Show More (-2)
to e/a (gitmek) prep.
  • I go to the gym in the mornings before work.
  • Sabahları işe gitmeden önce spor salonuna gidiyorum.
Show More (-2)
to yapılacağını prep.
  • Kenny knows how to fix an engine.
  • Kenny nasıl motor tamir edileceğini biliyor.
Show More (-2)
to yapması için prep.
  • I rocked my baby to sleep.
  • Uyuması için bebeğimi salladım.
Show More (-2)
to ile (evli) prep.
  • My brother is married to a lovely girl.
  • Kardeşim hoş bir kızla evli.
Show More (-2)
to mek/mak gerekirse prep.
  • To be honest, I never liked him anyway.
  • Dürüst olmak gerekirse, onu zaten hiç sevmemiştim.
Show More (-2)
to üzerinde prep.
  • Grasshoppers have been a great threat to the farm.
  • Çekirgeler çiftlik üzerinde büyük bir tehdit oluşturuyor.
Show More (-2)
to acak/ecek prep.
  • You are not old enough to drive, are you?
  • Araba kullanacak yaşta değilsin, değil mi?
Show More (-2)
to bir baktık ki expr.
  • We awoke to find that it was snowing.
  • Uyandığımızda bir baktık ki kar yağıyor.
Show More (-2)
to erek/arak prep.
  • To everyone's surprise, he won the match.
  • Herkesi şaşırtarak maçı kazandı.
Show More (-2)
to olmasına prep.
  • I'm starving! How long is it to breakfast?
  • Açlıktan ölüyorum! Kahvaltıya ne kadar var?
Show More (-2)
to e/a kadar prep.
  • The ballroom can accommodate up to 500 guests.
  • Balo salonu 500 kişiye kadar misafir ağırlayabilmektedir.
Show More (-2)
to e/a (bağlanmak) prep.
  • The microphone was linked to my computer.
  • Mikrofon bilgisayarımla bağlantılıydı.
Show More (-2)
to ecek/acak prep.
  • My sister and her fiancé are to married next year.
  • Kız kardeşim ve nişanlısı gelecek yıl evlenecekler.
Show More (-2)
to tarafından adv.
  • As far as I know, that is acceptable to everybody.
  • Bildiğim kadarıyla bu herkes tarafından kabul edilebilir.
Show More (-2)