başında olmak - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

başında olmak



Sens de "başında olmak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 7 résultat(s)

Turc Anglais
General
başında olmak lead v.
başında olmak be in charge of v.
başında olmak be at something v.
başında olmak head v.
Phrasals
başında olmak perch on v.
Idioms
başında olmak be at the wheel v.
başında olmak be at the helm v.

Sens de "başında olmak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 60 résultat(s)

Turc Anglais
General
aklı başında biri olmak have a good head on one's shoulders v.
iş başında olmak be at work v.
yanı başında olmak be at someone's elbow v.
aklı başında olmak have both one's feet on the ground v.
aklı başında olmak be in one's right mind v.
aklı başında biri olmak have one's head screwed on right v.
aklı başında biri olmak have one's head screwed on the right way v.
bilgisayar başında olmak sit at the computer v.
bilgisayar başında olmak be at the computer v.
bilgisayar başında olmak be on the computer v.
bütün gün bilgisayar/bilgisayarın başında olmak be on the computer all day v.
Phrasals
başında bir dert/bela olmak curse with (something) v.
kraliyetin başında olmak perch on (something) v.
Colloquial
aklı başında olmak be in one's right mind v.
Idioms
işlerin başında olmak rule the roast v.
işlerin başında olmak rule the roost v.
aklı başında olmak have all (one's) buttons v.
aklı başında olmak have all one's buttons v.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have all (one's) buttons v.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have all one's buttons v.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have all one's marbles v.
aklı başında olmak have a clear head v.
aklı başında olmak keep a clear head v.
aklı başında olmak have all one's marbles v.
aklı başında olmak have got it all together to v.
aklı başında olmak have one's head screwed on v.
aklı başında olmak have it all together v.
aklı başında olmak have one's head screwed on the right way v.
daha yolun başında olmak be at the bottom of the ladder v.
daha yolun başında olmak be on the bottom rung of the ladder v.
ilk kullanım hakkı/sıranın başında olmak have first dibs on something v.
başında bir ağırlık olmak have a thick head [uk] v.
genç bir çift görüşürken onların başında/yanında duran üçüncü kişi olmak pick gooseberry [obsolete] v.
aklı başında olmak have all one's buttons v.
(bir şeyin) başında olmak be in the first flush of (something) v.
(bir şeyin) başında olmak be on top of (something) v.
dağ başında olmak be at the end of nowhere v.
aklı başında olmak be compos mentis v.
aklı başında olmak be of sound mind v.
saat başında olmak be on the hour v.
aklı başında biri olmak have your head screwed on (the right way) v.
aklı başında olmak have your head screwed on (the right way) v.
aklı başında olmak have a good head on shoulders v.
aklı başında biri olmak have a good head on your shoulders v.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have all marbles v.
aklı başında olmak have all marbles v.
aklı başında olmak have both feet on the ground v.
ilk kullanım hakkı/sıranın başında olmak have dibs on v.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have got all (one's) marbles v.
aklı başında olmak have got all (one's) marbles v.
(bir şey yapmak için) aklı başında olmak have got it (all) together to (do something) v.
aklı başında olmak have got it (all) together v.
aklı başında olmak have your head screwed on v.
aklı başında olmak have/keep a clear head v.
(bir şeyin) başında durmak/olmak keep on top of (something) v.
(birinin) başında durmak/olmak keep on top of (someone) v.
sıranın en başında olmak lead the line v.
listenin başında olmak top the list v.
(bir şeyin) başında durmak/olmak stay on top of (someone or something) v.
(birinin) başında olmak/durmak stay on top of (someone or something) v.