bicycle - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

bicycle

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "bicycle" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 11 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
bicycle n. bisiklet
General
bicycle n. velespit
bicycle n. motamot çeviri
bicycle v. bisiklet kullanarak gitmek
bicycle v. bisikletle gezmek
bicycle v. bisikletle gitmek
bicycle v. bisiklete binmek
bicycle n. çalınga
Media
bicycle v. (kaydedilen bir programı) bir yayın noktasından diğerine doğrudan göndermek
Sport
bicycle n. egzersiz bisikleti
Card
bicycle n. (bir tür poker oyununda) gelebilecek en iyi el

Sens de "bicycle" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 143 résultat(s)

Anglais Turc
General
bicycle repairer n. bisikletçi
bicycle shed n. kapalı bisiklet park yeri
bicycle built for two n. iki kişilik bisiklet
child's bicycle n. çocuk bisikleti
bicycle dealer n. bisikletçi
tandem bicycle n. tandem bisiklet
tandem bicycle n. ikili bisiklet
compulsory bicycle path n. mecburi bisiklet yolu
bicycle touring n. bisiklet turu
bicycle trails n. bisiklet yolları
bicycle repairer n. bisiklet tamircisi
bicycle chain n. bisiklet zinciri
bicycle lock n. bisiklet kilidi
bicycle fork n. bisiklet çatalı
push-bicycle n. bisiklet
motor bicycle n. motosiklet
bicycle race n. bisiklet yarışı
bicycle tyre n. bisiklet dış lastiği
bicycle tyre n. bisiklet lastiği
bicycle saddle n. bisiklet selesi
bicycle road n. bisiklet yolu
bicycle frame n. bisiklet çatısı
bicycle frame n. bisiklet iskeleti
fold-up bicycle n. katlanır bisiklet
bicycle parts n. bisiklet parçaları
bicycle frame n. bisiklet kadrosu
bicycle tour n. bisiklet turu
bicycle stand n. bisiklet park yeri
stationary bicycle n. egzersiz bisikleti
three-wheeled bicycle n. üç tekerlekli bisiklet
flying bicycle n. uçan bisiklet
electronic bicycle n. elektronik bisiklet
recumbent bicycle n. sırtüstü yatarak kullanılan bisiklet
recumbent bicycle n. kaydırak bisikleti
recumbent bicycle n. yatık bisiklet
bicycle helmet n. bisiklet kaskı
bicycle lighting n. bisiklet ışıklandırması
bicycle lane n. bisiklet yolu
bicycle lane n. bisiklet şeridi
folding bicycle n. katlanır bisiklet
folding bicycle n. katlanan bisiklet
folding bicycle n. katlanabilir bisiklet
folding bicycle n. katlanabilen bisiklet
bicycle club n. bisiklet kulübü
electric bicycle n. elektrikli bisiklet
bicycle shed n. ufak depo şeklindeki bisiklet saklama yeri
bicycle shed n. bisiklet kulübesi
bicycle fender n. bisiklet çamurluğu
bicycle mudguard n. bisiklet çamurluğu
bicycle pannier bag n. bisiklet heybesi
bicycle racks n. bisiklet demirleri
bicycle racks n. bisiklet parkı
bicycle rack n. bisiklet parkı
bicycle shorts n. bisiklet şortu
bicycle-built-for-two n. iki kişilik bisiklet
safety bicycle n. çapı eşit tekerleklerden oluşan, çoğaltıcı vitesle arkaya bağlanan pedallarla sürülen bir bisiklet
electric bicycle n. elektrikli bisiklet
bicycle seat n. bisiklet selesi
ordinary bicycle n. eski bir bisiklet çeşidi
push bicycle [uk] n. pedallı motorsuz bisiklet
ride a bicycle v. bisiklete binmek
ride bicycle v. bisiklet kullanmak
ride a bicycle v. bisiklet kullanmak
ride a bicycle v. bisiklet sürmek
ride a bicycle on the street v. sokakta bisiklet sürmek
get on a bicycle v. bisiklete binmek
mount a bicycle v. bisiklete binmek
ride on a bicycle v. bisiklete binmek
get off a bicycle v. bisikletten inmek
fix the bicycle v. bisikleti tamir etmek
bicycle [dialect] v. atı bir sağdan bir soldan sürekli vurarak dehlemek
Phrasals
ride over someone with his/her bicycle v. bisikletiyle birinin üzerinden geçmek
Idioms
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. hiç ihtiyacı/gereği olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. (bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. (bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) like a fish needs a bicycle v. bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
need (something) like a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
need (something) like a fish needs a bicycle v. (bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle/hiç ihtiyacı olmamak
(just) like riding a bicycle expr. (tıpkı) bisiklete binmek gibi (uzun zaman geçse de kolayca hatırlanan beceri)
(just) like riding a bicycle expr. (tıpkı) bisiklet sürmek gibi (uzun zaman geçse de kolayca hatırlanan beceri)
Speaking
I like riding a bicycle expr. bisiklet sürmeyi severim
can i take your bicycle? expr. bisikletini alabilir miyim?
is your bicycle new? expr. bisikletin yeni mi?
I like riding a bicycle expr. bisiklete binmeyi severim
my brother is mending his bicycle in the garden at the moment expr. kardeşim şu anda bahçede bisikletini tamir ediyor
Trade/Economic
bicycle messenger n. bisikletli kurye
Technical
bicycle carrier n. bisiklet taşıyıcısı
bicycle race n. bisiklet yarışı
bicycle hub n. bisiklet jant göbeği
bicycle fork n. bisiklet çatalı
bicycle pump n. bisiklet pompası
bicycle inner tube n. bisiklet iç lastiği
bicycle traffic n. bisiklet trafiği
bicycle chain n. bisiklet zinciri
bicycle seat n. bisiklet oturağı
bicycle wheel n. bisiklet tekerleği
bicycle fork n. bisiklet maşası
bicycle lock n. bisiklet kilidi
bicycle holder n. bisiklet tutucusu
four wheel bicycle n. dört tekerlekli bisiklet
bicycle stem n. gidon boğazı
four wheel bicycle n. insan gücüyle çalışan dört tekerlekli taşıt
bicycle fork n. maşa
bicycle frame n. (bisiklet) kadro
Computer
bicycle crank n. bisiklet mili
Automotive
bicycle path n. bisiklet yolu
bicycle tire n. bisiklet tekeri
designated bicycle lane n. özel bisiklet şeridi
Traffic
bicycle road n. bisiklet yolu
no bicycle allowed sign n. bisiklet giremez işareti
no bicycle allowed expr. bisiklet giremez
Aeronautic
bicycle undercarriage n. bisiklet biçimi iniş tertibatı
Sport
bicycle clip n. pantolonun bisiklet zincirine takılmasını engelleyen, ayak bileklerinin etrafına takılan klips
stationary bicycle n. egzersiz bisikleti
stationary bicycle n. kondisyon bisikleti
touring bicycle n. tur bisikleti
racing bicycle n. yarış bisikleti
bicycle kick n. (egzersiz) bisiklet çevirme hareketi
bicycle motocross n. bisiklet motokrosu
bicycle motocross n. motokros bisikleti
Football
bicycle kick n. röveşata
Slang
the town bicycle n. ortalık malı (kadın)
the town bicycle n. herkesle/önüne gelenle yatıp kalkan kadın
the town bicycle n. herkesle düşüp kalkan kadın
the town bicycle n. hayat kadını
the town bicycle n. orospu
the town bicycle n. fahişe
the village bicycle n. ortalık malı (kadın)
the village bicycle n. herkesle/önüne gelenle yatıp kalkan kadın
the village bicycle n. herkesle düşüp kalkan kadın
the village bicycle n. hayat kadını
the village bicycle n. orospu
the village bicycle n. fahişe