bir tane - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

bir tane



Sens de "bir tane" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
General
bir tane one adj.

Sens de "bir tane" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 123 résultat(s)

Turc Anglais
General
(bir paket veya kutu içindeki) adet ya da tane Count n.
bir tane patlatmak wop v.
(yumruğu) bir tane çakmak pize [dialect] v.
bir iki tane one or two adj.
bir iki (tane) a couple of adj.
bir iki (tane) a couple of adj.
yirmi bir tane olan twenty-one adj.
günde bir tane one a day adv.
günde bir tane one piece a day adv.
günde bir tane one per day adv.
bir tane daha one more adv.
bir tane daha another pron.
sadece bir tane ile sınırlı anlamı veren ön ek mon- pref.
tek seferde yalnızca bir tane anlamı veren ön ek mon- pref.
küçük tane anlamına gelen bir ön ek chondr- pref.
küçük tane anlamına gelen bir ön ek chondri- pref.
küçük tane anlamına gelen bir ön ek chondro- pref.
Phrasals
bir tane patlatmak için hedef almak strike at v.
(birine) bir tane geçirmek land (someone) one v.
(birine) bir tane patlatmak land (someone) one v.
(birine) bir tane yumruk atmak land (someone) one v.
(birine) bir tane indirmek land (someone) one v.
(birine/bir şeye) bir tane patlatmak için hedef almak strike at (someone or something) v.
Colloquial
bir iki tane one or two n.
hızlı bir tane (yeme, içme) fast one n.
bir tane vurmak/çakmak/geçirmek paste one v.
(birine) bir tane geçirmek/patlatmak sock (someone) one v.
(birine) bir tane vurmak sock (someone) one v.
bir tane geçirmek swack v.
bir tane patlatmak swack v.
bir tane de benden/bizden and one for luck expr.
bir tane de benden/bizden and one more for luck expr.
bir tane daha doldur pour me another expr.
buraya bir tane daha sedye one more stretcher over here expr.
herkese sadece bir tane one to a customer expr.
işte bir tane geliyor here comes one expr.
(bir şeyden) bir tane daha ister misin/ister misiniz? care for another (something) expr.
Idioms
bin bir tane a hundred and one n.
herkese yalnızca bir tane one per customer n.
her müşteriye bir tane one per customer n.
bir müşterinin bir üründen sadece bir tane almasına izin veren satış politikası one per customer n.
herkese yalnızca bir tane one to a customer n.
her müşteriye bir tane one to a customer n.
bir müşterinin bir üründen sadece bir tane almasına izin veren satış politikası one to a customer n.
bir düzine ve bir tane de ekstra a baker's dozen n.
bir düzine ve bir tane de ekstra a long dozen n.
bir tane indirmek sock somebody one v.
bir tane oturtmak/çakmak punch somebody's lights out v.
bir tane geçirmek sock somebody one v.
bir tane patlatmak land somebody one v.
bir tane patlatmak sock somebody one v.
bir tane indirmek land somebody one v.
bir tane geçirmek land somebody one v.
bir tane yapıştırmak pin back (one's) ears v.
suratına bir tane yapıştırmak pin back (one's) ears v.
birine bir tane yapıştırmak pin someone's ears back v.
birinin suratına bir tane yapıştırmak pin someone's ears back v.
bir tane yapıştırmak pin someone’s ears back v.
suratına bir tane yapıştırmak pin someone’s ears back v.
birine bir tane çakmak give somebody a thick ear v.
bir tane yapıştırmak pin ears back v.
bir tane oturtmak/çakmak punch lights out v.
(birine/bir şeye) bir tane patlatmak/geçirmek take a punch at (someone or something) v.
bir tane bile nary a [old-fashioned] expr.
bir tane (bir şey) gördün mü hepsini görmüş gibi olursun/oluyorsun when you've seen one (something), you've seen them all expr.
bir tane (bir şey) gördün mü, duydun mu hepsini görmüş, duymuş gibi olursun/oluyorsun when you've seen, heard one, you've seen heard them all expr.
Speaking
al bir tane here take one expr.
al şunlardan bir tane here take one expr.
bir tane alabilir miyim? can I have one? expr.
bir tane eleman lazım we need one employee expr.
bir tane eleman lazım we need an employee expr.
bana başka bir tane ver give me another one expr.
bir tane bile yok not a single one expr.
orada bir tane var there's one over there expr.
sadece bir tane just one expr.
Trade/Economic
aynı anda birkaç tane küçük firmanın satın alınarak birleşmeye zorlanmalarına dayanan bir yatırım biçimi rollup n.
Politics
abdülmecid tarafından 1851'de verilmeye başlanan, madalyonunda yedişer tane gümüşten ışın ve hilal bulunan bir türk nişanı medjidie n.
Technical
bir ucunda iki tane küçük diğer ucunda ise bir tane büyük bıçak bulunan kompakt ve katlanabilir bir bıçak whittler n.
Marine
geminin direğinin hangi türden veya kaç tane olduğunu ifade ederken kullanılan bir son ek -masted suf.
Statistics
n bölü m şeklinde tanımlanan, bir olayın m tane eşit olasılıklı durum içerisinde n kere gerçekleşme olasılığı mathematical probability n.
n bölü m şeklinde tanımlanan, bir olayın m tane eşit olasılıklı durum içerisinde n kere gerçekleşme olasılığı classical probability [uk] n.
Chemistry
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon alkene n.
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon olefine n.
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon olefin n.
yalnızca bir tane asidik hidrojen atomu içeren asit monacid n.
bir tane karbon atomuyla ayrılmış benzen halkasındaki iki konuma ait meta adj.
bir tane karbon atomuyla ayrılmış benzen halkasındaki iki konumla ilgili meta adj.
bir tane değiştirilebilir atomu veya radikali olan monatomic adj.
bir tane karbon atomuyla ayrılmış benzen halkasındaki iki konumla ilgili anlamı veren bir ön ek meta- pref.
Biology
ipliksi bağdan oluşan doku çıkıntısı bir tane olan (nöron) unipolar adj.
Marine Biology
parlak kırmızı renkte gövdesinde ikişer tane kırmızımsı sarı şerit olan bir balık red goatfish (mullus auratus) n.
Botanic
linne sistemine göre on iki tane boyuncuğu olan bir bitki takımı dodecagynia n.
Literature
beş tane üç mısralı kıta ve bir tane dörtlük içeren bir fransız şiiri villanelle n.
normal ölçüden bir tane daha fazla hece içeren dize hypermetrical verse n.
Linguistics
en az bir tane bağımlı biçim içeren (kelime) complex adj.
Religious
sadece bir tane maaşlı kilise makamına sahip olan papaz unalist n.
Military
24 tane gemisavar seyir füzesiyle teçhiz edilmiş nükleer güçle çalışan bir sovyet saldırı denizaltısını sınıfını tanımlayan bir nato terimi oscar n.
Wagering
10 tane zarı 13 defa atarak belirli bir sayıyı en az 26 kez denk getirme üzerine bir kumar oyunu twenty-six n.
Latin
aynısından bir tane daha alter idem n.
Archaic
her bir yüzünde bir tane olan singular adj.
her bir tarafında birer tane olan singular adj.
Entomology
dört tane ayak ekleminden biri çok küçük olan böcekleri içeren bir kın kanatlı taksonu trimera n.
dört tane ayak ekleminden biri çok küçük olan böcekleri içeren bir kın kanatlı taksonu pseudotrimera n.
Slang
çivi çiviyi söker (iç bir tane daha) hair of the dog that bit one n.
penisine bir tane patlatma/indirme pecker slap n.
bir tane şaplatma/patlatma twack n.
(bir tane) koymak bop v.
bir tane geçirmek bop v.
birine bir tane patlatmak/geçirmek land/sock somebody one v.
bir tane çakmak/vurmak paste someone one v.
suratına bir tane çakmak clock v.
penisine bir tane patlatmak/indirmek pecker slap [us] v.
(birine) bir tane çarpmak/çakmak clock (one) v.
(birinin) poposuna bir tane vurmak dust (one's) pants v.
poposuna bir tane vurmak dust pants v.
(suratına) bir tane yapıştırmak bitch-slap v.
bir tane (yumruk, tokat) yapıştırmak pack v.
bir tane daha (içki) hit me expr.
bir tane daha ver hit me expr.
çek bir tane daha hit me expr.
bir tane daha ver hit me again expr.
çek bir tane daha hit me again expr.
British Slang
bir tane indirmek lamp v.