|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri |
spouse n.
|
|
2 |
General |
birbirine yakın olan gözler |
closely set eyes n.
|
|
3 |
General |
birbirine yakın olan gözler |
close set eyes n.
|
|
4 |
General |
birbirine yakın olan gözler |
narrow-set eyes n.
|
|
5 |
General |
terasları ve bahçeleri birbirine bitişik olan evler |
back-to-back n.
|
|
6 |
General |
fransa ve ingiltere'yi denizden birbirine bağlayan, iki ülkenin ortak yapımı olan demir yolu tüneli |
la manche n.
|
|
7 |
General |
sistemi kullanan kişinin sesli yanıt alabilmesi için bir yazılım program tarafından birbirine eklenmiş olan birleştirilmiş veya kaydedilmiş sözcükler |
concatenated speech n.
|
|
8 |
General |
birbirine bağlı olan unsurlardan oluşan dizi |
concatenation n.
|
|
9 |
General |
birbirine zıt olan bir çift şeyden her biri |
contrary n.
|
|
10 |
General |
ucunda birbirine dikili iki deri parçası olan bir çeşit sopa |
slapstick n.
|
|
11 |
General |
birbirine bağlı olan |
interdependent adj.
|
|
12 |
General |
birbirine zıt hisleri olan |
ambivalent adj.
|
|
13 |
General |
birbirine zıt iki özelliği olan |
janus-faced adj.
|
|
14 |
General |
birbirine karşıt iki farklı fikirde olan |
bipolar adj.
|
|
15 |
General |
renklerin birbirine karıştığı bir deseni olan |
ombre adj.
|
|
16 |
General |
renk tonlarının birbirine karıştığı deseni olan |
ombre adj.
|
|
17 |
General |
kırlangıç kuyruğu gibi birbirine kilitlenmiş olan |
interlinking adj.
|
|
18 |
General |
birbirine çok yakın olan |
close set adj.
|
|
19 |
General |
olma veya olmama ihtimali birbirine eşit olan |
fifty-fifty adj.
|
|
|
20 |
General |
birbirine dik olan iki veya üç düzlemde simetrik özelliklere (kuvvet, sertlik, elastiklik) sahip olan |
orthotropic adj.
|
|
Idioms |
|
21 |
Idioms |
sonuçları birbirine çok yakın olan yarış/seçim |
close call n.
|
|
22 |
Idioms |
birbirine karşı çok nazik olan iki kişi |
alphonse and gaston n.
|
|
23 |
Idioms |
birbirine tamamen zıt fikirde olan |
at opposite poles expr.
|
|
Trade/Economic |
|
24 |
Trade/Economic |
kazanç ve kaybın birbirine eşit olduğu durumda olan |
zero-sum adj.
|
|
Law |
|
25 |
Law |
farklı kişilere ait olan katı veya sıvı haldeki taşınır malların birbirine katılması |
commixture n.
|
|
Politics |
|
26 |
Politics |
genellikle ekonomik olarak etkileşimde olan birbirine komşu üç şehir |
tri-city n.
|
|
27 |
Politics |
genellikle ekonomik olarak etkileşimde olan birbirine komşu üç şehirden biri |
tri-city n.
|
|
Technical |
|
28 |
Technical |
birbirine eşit olmayan kenarlara sahip olan geometric şekil |
scalene n.
|
|
29 |
Technical |
birbirine bitişik olan hareketli aksamların arasındaki boşluk, gevşeklik veya oynama payı |
lash n.
|
|
30 |
Technical |
birbirine dik olan üç eksene sahip (kristal) |
tetragonal adj.
|
|
31 |
Technical |
birbirine dik açılı iki dilinmeye sahip olan |
orthotomous adj.
|
|
32 |
Technical |
(damga) kenarları boyunca birbirine yakın delikler olan |
perforated adj.
|
|
Automotive |
|
33 |
Automotive |
uzunlamasına koltukları birbirine bakacak şekilde olan araç |
carryall n.
|
|
Anatomy |
|
34 |
Anatomy |
kalkaneus ve tarsal kemikleri birbirine bağlayan ve plantar fasyasının ayak kemerini desteklemesine yardımcı olan bağ |
calcaneocuboid ligament n.
|
|
Physiology |
|
35 |
Physiology |
birbirine zıt etkileri olan kaslar |
antagonists n.
|
|
Math |
|
36 |
Math |
verilen determinanttan birbirine eşit sayıda satır ve sütun silinerek elde edilen matematiksel determinanta eşit olan sayı |
minor n.
|
|
37 |
Math |
verilen determinanttan birbirine eşit sayıda satır ve sütun silinerek elde edilen matematiksel determinanta eşit olan sayı |
signed minor n.
|
|
38 |
Math |
(iki gerçel sayı) birbirine oranları rasyonel sayı olan |
incommensurable adj.
|
|
Chemistry |
|
39 |
Chemistry |
birbirine dik açıda üç eşit ekseni olan (kristal) |
regular adj.
|
|
|
40 |
Chemistry |
eksenleri birbirine dik açılarda olan (kristal) |
orthometric adj.
|
|
Biology |
|
41 |
Biology |
(plasenta) anne ve cenin parçaları bağlantılı olup birbirine karışmamış olan |
indeciduate adj.
|
|
Biochemistry |
|
42 |
Biochemistry |
kararlı bileşik oluşturmak için birbirine bağlanan bir molekülün diğerine olan yönelimini tahmin eden bir yöntem |
docking n.
|
|
Marine Biology |
|
43 |
Marine Biology |
amerika'ya özgü fulgur cinsi bazı deniz karındanbacaklılarının birbirine bağlı olan büyük yumurta kapsülü dizisi |
ruffle n.
|
|
Astronomy |
|
44 |
Astronomy |
birbirine yakın olan az sayıda galaksi grubu |
group n.
|
|
45 |
Astronomy |
birbirine kütle aktarımı gerçekleştirecek ölçüde yakın olan yıldız çifti |
semidetached binary n.
|
|
Zoology |
|
46 |
Zoology |
afrika, arabistan veya asya'ya özgü, kavrayıcı olmayan kuyrukları ve birbirine yakın burun delikleri olan bir maymun |
old world monkey n.
|
|
47 |
Zoology |
dişleri birbirine benzer boyutlarda olan hayvan |
isodont n.
|
|
Botanic |
|
48 |
Botanic |
tropik bölgelerde yetişen, yaprakları birbirine zıt yönde çıkan ve düzensiz gösterişli çiçekleri olan bir ağaç familyası |
trumpet-creeper family n.
|
|
49 |
Botanic |
tropik bölgelerde yetişen, yaprakları birbirine zıt yönde çıkan ve düzensiz gösterişli çiçekleri olan bir ağaç familyası |
bignoniaceae n.
|
|
50 |
Botanic |
birbirine zıt çıkan yuvarlak yaprakları ve sarı çiçekleri olan çuha çiçeği familyasından çok yıllık bir bitki |
twopenny grass (lysimachia nummularia) n.
|
|
51 |
Botanic |
birbirine zıt çıkan yuvarlak yaprakları ve sarı çiçekleri olan çuha çiçeği familyasından çok yıllık bir bitki |
moneywort n.
|
|
52 |
Botanic |
şili'ye özgü birbirine karışık dalları, sert sivri uçlu yaprakları ve yenilebilir fındıkları olan herdem yeşil bir ağaç |
monkey puzzler n.
|
|
53 |
Botanic |
birbirine zıt çıkan yuvarlak yaprakları ve sarı çiçekleri olan çuha çiçeği familyasından çok yıllık bir bitki |
motherwort n.
|
|
54 |
Botanic |
batı hint adaları’na özgü, birbirine benzemeyen az çok derimsi yaprakları olan çeşitli ağaç türlerine verilen ad |
loblolly tree n.
|
|
55 |
Botanic |
birbirine bitişik yaprakları olan |
gamophyllous adj.
|
|
56 |
Botanic |
birbirine bitişik yaprakları olan |
gamosepalous adj.
|
|
57 |
Botanic |
birbirine bitişik taçyaprakları olan |
gamopetalous adj.
|
|
58 |
Botanic |
birbirine bitişik taçyaprakları olan |
sympetalous adj.
|
|
59 |
Botanic |
birbirine bitişik taçyaprakları olan |
monopetalous adj.
|
|
60 |
Botanic |
birbirine bitişik yaprakları olan |
monosepalous adj.
|
|
Breeding |
|
61 |
Breeding |
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı |
american pit bull terrier n.
|
|
62 |
Breeding |
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı |
staffordshire terrier n.
|
|
63 |
Breeding |
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı |
pit bull terrier n.
|
|
64 |
Breeding |
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı |
american staffordshire terrier n.
|
|
Linguistics |
|
65 |
Linguistics |
kendiyle çelişen, birbirine zıt iki anlamı olan söz |
autoantonym n.
|
|
Philosophy |
|
66 |
Philosophy |
doğruluğu birbirine bağlı olan önermelerin arasındaki ilişki |
entailment n.
|
|
Geography |
|
67 |
Geography |
dünya'nın birbirine çap boyunca zıt olan kısımları |
down under n.
|
|
68 |
Geography |
danimarka'nın birbirine komşu olan ve prusya tarafından 1864 ve 1866 yıllarında ilhak edilen iki dukalığı |
schleswig-holstein n.
|
|
Geology |
|
69 |
Geology |
birbirine paralel kıvrım veya sırtları olan |
plicate adj.
|
|
Bookbindery |
|
70 |
Bookbindery |
bölümlerinin iç taraftan ip veya tel zımbalarla birbirine dikilmesi ve ortada sabitlenmesi şeklinde ciltlenmiş olan (baskı) |
saddle-stitched adj.
|
|
Entomology |
|
71 |
Entomology |
(böcek anteni) birbirine zıt yönde uzun ve düz çıkıntılı kısa eklemleri olan |
biflabellate adj.
|
|