birbirine olan - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

birbirine olan



Sens de "birbirine olan" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
General
birbirine olan relative adj.

Sens de "birbirine olan" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 71 résultat(s)

Turc Anglais
General
birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri spouse n.
birbirine yakın olan gözler closely set eyes n.
birbirine yakın olan gözler close set eyes n.
birbirine yakın olan gözler narrow-set eyes n.
terasları ve bahçeleri birbirine bitişik olan evler back-to-back n.
fransa ve ingiltere'yi denizden birbirine bağlayan, iki ülkenin ortak yapımı olan demir yolu tüneli la manche n.
sistemi kullanan kişinin sesli yanıt alabilmesi için bir yazılım program tarafından birbirine eklenmiş olan birleştirilmiş veya kaydedilmiş sözcükler concatenated speech n.
birbirine bağlı olan unsurlardan oluşan dizi concatenation n.
birbirine zıt olan bir çift şeyden her biri contrary n.
ucunda birbirine dikili iki deri parçası olan bir çeşit sopa slapstick n.
birbirine bağlı olan interdependent adj.
birbirine zıt hisleri olan ambivalent adj.
birbirine zıt iki özelliği olan janus-faced adj.
birbirine karşıt iki farklı fikirde olan bipolar adj.
renklerin birbirine karıştığı bir deseni olan ombre adj.
renk tonlarının birbirine karıştığı deseni olan ombre adj.
kırlangıç kuyruğu gibi birbirine kilitlenmiş olan interlinking adj.
birbirine çok yakın olan close set adj.
olma veya olmama ihtimali birbirine eşit olan fifty-fifty adj.
birbirine dik olan iki veya üç düzlemde simetrik özelliklere (kuvvet, sertlik, elastiklik) sahip olan orthotropic adj.
Idioms
sonuçları birbirine çok yakın olan yarış/seçim close call n.
birbirine karşı çok nazik olan iki kişi alphonse and gaston n.
birbirine tamamen zıt fikirde olan at opposite poles expr.
Trade/Economic
kazanç ve kaybın birbirine eşit olduğu durumda olan zero-sum adj.
Law
farklı kişilere ait olan katı veya sıvı haldeki taşınır malların birbirine katılması commixture n.
Politics
genellikle ekonomik olarak etkileşimde olan birbirine komşu üç şehir tri-city n.
genellikle ekonomik olarak etkileşimde olan birbirine komşu üç şehirden biri tri-city n.
Technical
birbirine eşit olmayan kenarlara sahip olan geometric şekil scalene n.
birbirine bitişik olan hareketli aksamların arasındaki boşluk, gevşeklik veya oynama payı lash n.
birbirine dik olan üç eksene sahip (kristal) tetragonal adj.
birbirine dik açılı iki dilinmeye sahip olan orthotomous adj.
(damga) kenarları boyunca birbirine yakın delikler olan perforated adj.
Automotive
uzunlamasına koltukları birbirine bakacak şekilde olan araç carryall n.
Anatomy
kalkaneus ve tarsal kemikleri birbirine bağlayan ve plantar fasyasının ayak kemerini desteklemesine yardımcı olan bağ calcaneocuboid ligament n.
Physiology
birbirine zıt etkileri olan kaslar antagonists n.
Math
verilen determinanttan birbirine eşit sayıda satır ve sütun silinerek elde edilen matematiksel determinanta eşit olan sayı minor n.
verilen determinanttan birbirine eşit sayıda satır ve sütun silinerek elde edilen matematiksel determinanta eşit olan sayı signed minor n.
(iki gerçel sayı) birbirine oranları rasyonel sayı olan incommensurable adj.
Chemistry
birbirine dik açıda üç eşit ekseni olan (kristal) regular adj.
eksenleri birbirine dik açılarda olan (kristal) orthometric adj.
Biology
(plasenta) anne ve cenin parçaları bağlantılı olup birbirine karışmamış olan indeciduate adj.
Biochemistry
kararlı bileşik oluşturmak için birbirine bağlanan bir molekülün diğerine olan yönelimini tahmin eden bir yöntem docking n.
Marine Biology
amerika'ya özgü fulgur cinsi bazı deniz karındanbacaklılarının birbirine bağlı olan büyük yumurta kapsülü dizisi ruffle n.
Astronomy
birbirine yakın olan az sayıda galaksi grubu group n.
birbirine kütle aktarımı gerçekleştirecek ölçüde yakın olan yıldız çifti semidetached binary n.
Zoology
afrika, arabistan veya asya'ya özgü, kavrayıcı olmayan kuyrukları ve birbirine yakın burun delikleri olan bir maymun old world monkey n.
dişleri birbirine benzer boyutlarda olan hayvan isodont n.
Botanic
tropik bölgelerde yetişen, yaprakları birbirine zıt yönde çıkan ve düzensiz gösterişli çiçekleri olan bir ağaç familyası trumpet-creeper family n.
tropik bölgelerde yetişen, yaprakları birbirine zıt yönde çıkan ve düzensiz gösterişli çiçekleri olan bir ağaç familyası bignoniaceae n.
birbirine zıt çıkan yuvarlak yaprakları ve sarı çiçekleri olan çuha çiçeği familyasından çok yıllık bir bitki twopenny grass (lysimachia nummularia) n.
birbirine zıt çıkan yuvarlak yaprakları ve sarı çiçekleri olan çuha çiçeği familyasından çok yıllık bir bitki moneywort n.
şili'ye özgü birbirine karışık dalları, sert sivri uçlu yaprakları ve yenilebilir fındıkları olan herdem yeşil bir ağaç monkey puzzler n.
birbirine zıt çıkan yuvarlak yaprakları ve sarı çiçekleri olan çuha çiçeği familyasından çok yıllık bir bitki motherwort n.
batı hint adaları’na özgü, birbirine benzemeyen az çok derimsi yaprakları olan çeşitli ağaç türlerine verilen ad loblolly tree n.
birbirine bitişik yaprakları olan gamophyllous adj.
birbirine bitişik yaprakları olan gamosepalous adj.
birbirine bitişik taçyaprakları olan gamopetalous adj.
birbirine bitişik taçyaprakları olan sympetalous adj.
birbirine bitişik taçyaprakları olan monopetalous adj.
birbirine bitişik yaprakları olan monosepalous adj.
Breeding
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı american pit bull terrier n.
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı staffordshire terrier n.
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı pit bull terrier n.
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı american staffordshire terrier n.
Linguistics
kendiyle çelişen, birbirine zıt iki anlamı olan söz autoantonym n.
Philosophy
doğruluğu birbirine bağlı olan önermelerin arasındaki ilişki entailment n.
Geography
dünya'nın birbirine çap boyunca zıt olan kısımları down under n.
danimarka'nın birbirine komşu olan ve prusya tarafından 1864 ve 1866 yıllarında ilhak edilen iki dukalığı schleswig-holstein n.
Geology
birbirine paralel kıvrım veya sırtları olan plicate adj.
Bookbindery
bölümlerinin iç taraftan ip veya tel zımbalarla birbirine dikilmesi ve ortada sabitlenmesi şeklinde ciltlenmiş olan (baskı) saddle-stitched adj.
Entomology
(böcek anteni) birbirine zıt yönde uzun ve düz çıkıntılı kısa eklemleri olan biflabellate adj.