cook - Turc Anglais Dictionnaire

cook

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "cook" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 54 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
cook n. aşçı
The restaurant is looking for a cook.
Restorana aşçı aranıyor.

More Sentences
cook v. yemek pişirmek
All I need is a source of energy so that I can light my house and cook the next meal".
Tek ihtiyacım olan bir enerji kaynağı, böylece evimi aydınlatabilir ve bir sonraki yemeği pişirebilirim".

More Sentences
cook v. pişirmek
I will cook beef for the night.
Bu gece sığır eti pişireceğim.

More Sentences
General
cook n. aşçı
The cook is not to blame, nor is the cleaner.
Aşçının ya da temizlikçinin bir suçu yoktur.

More Sentences
cook v. hazırlamak
My mother cooks my meals for me.
Yemeklerimi annem hazırlar.

More Sentences
cook v. yapmak
I cooked dinner for Tom.
Tom'a akşam yemeği yaptım.

More Sentences
cook v. pişmek
The meat is cooking on the grill.
Etler ızgarada pişiyor.

More Sentences
cook v. yemek yapmak
I started cooking at the age of eight.
Sekiz yaşında yemek yapmaya başladım.

More Sentences
cook v. pişirmek
Wash the next day and cook for 40 minutes.
Ertesi gün yıkayıp 40 dakika pişirin.

More Sentences
cook v. yemek pişirmek
Bill Granger has always been passionate about food and cooking.
Bill Granger her zaman yemek ve yemek pişirme konusunda tutkulu olmuştur.

More Sentences
Gastronomy
cook n. aşçı
The cook is not to blame, nor is the cleaner.
Aşçının ya da temizlikçinin bir suçu yok.

More Sentences
cook v. pişirmek
Mix it well and cook it for two minutes.
İyice karıştırın ve iki dakika pişirin.

More Sentences
General
cook n. aşpaz
cook v. oynama yapmak
cook v. mahvetmek
cook v. üzerinde oynamak (hesaplar)
cook v. uydurmak
cook v. iyi gitmek
cook v. iyi iş çıkarmak
cook v. becermek
cook v. başarıyla ilerlemek
cook v. mahvetmek
cook v. felakete sürüklemek
cook v. bozmak
cook v. canına okumak
cook v. katletmek
cook v. gerçekleşmek
cook v. meydana gelmek
cook v. vuku bulmak
cook v. olmak
Trade/Economic
cook n. muhasebe hilesi
Technical
cook v. radyoaktif hale getirmek
Food Engineering
cook n. tütsüleme, şekil verme veya paketleme işlemlerine hazırlık için etleri pişiren ambalajlama tesisi işçisi
cook n. pişirme süreci
cook n. endüstriyel yemek pişirme işlemi
cook n. (kağıt yapımında) selülozlu hammaddelerin pişirilmesi
cook n. pişirilen malzeme
cook n. pişmiş ürün
Marine Biology
cook n. avrupa'ya özgü mavi çizgili bir lapin balığı
cook n. avrupa'ya özgü çizgili bir lapina balığı
Geography
cook n. minnesota eyaletinde şehir
cook n. nebraska eyaletinde yerleşim yeri
cook n. cook dağı
cook n. yeni zelanda'da bir dağ
Chess
cook n. (özellikle turnuva maçlarında) rakibi şaşırtmak için tasarlanmış hamle dizisi
cook n. rakibi yanıltıp hataya sürükleme
cook n. (satranç veya damada) ters köşe çözüm
Music
cook v. neşeyle ve coşkuyla müzik çalmak
cook v. çalgıyı ağlatmak
Slang
cook n. (yemek pişirmesine atfen) kadın eş
cook v. hareketli ve heyecanlı olmak
cook v. şevkle çalışmak
cook v. doğru düzgün yapmak
cook v. (el bombasını) fırlatıldıktan hemen sonra patlaması içim pimini çektikten sonra elde tutmak

Sens de "cook" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 253 résultat(s)

Anglais Turc
General
cook pasta v. makarna pişirmek
Cooking pasta is easy.
Makarna pişirmek kolaydır.

More Sentences
cook dinner v. akşam yemeğini pişirmek
I'm cooking dinner.
Akşam yemeği pişiriyorum.

More Sentences
cook the meal v. yemeği yapmak
She has already cooked the meal.
O çoktan yemeği yaptı.

More Sentences
cook soup v. çorba pişirmek
You can not cook soups with these products.
Bu ürünlerle çorba pişiremezsiniz.

More Sentences
cook some food v. biraz yemek pişirmek
Lidia, can you cook some food to Magdalena, Ania, Piotr and Lech?
Lidia, Magdalena, Ania, Piotr ve Lech için biraz yemek pişirebilir misin?

More Sentences
Phrasals
cook up v. (biriyle bir işi) planlamak
What else the Commission plans to cook up the day after tomorrow, I do not know.
Komisyon'un yarın öbür gün başka neler hazırlamayı planladığını bilmiyorum.

More Sentences
Idioms
cook to perfection v. mükemmel pişirmek
The steak was cooked to perfection.
Biftek mükemmel pişmişti.

More Sentences
Gastronomy
pastry cook n. pastacı
From childhood I dreamt of being a pastry cook.
Çocukluğumdan beri bir pastacı olmayı hayal ettim.

More Sentences
Geography
cook islands n. cook adaları
Palau is an island in the South Pacific and is often overlooked in favor of Fiji, Bora Bora, or the Cook Islands.
Palau, Güney Pasifik'te bir adadır ve genellikle Fiji, Bora Bora veya Cook Adaları lehine göz ardı edilir.

More Sentences
cook islands n. cook adaları
It is the second most visited island of the Cook Islands.
Cook Adaları'nın en çok ziyaret edilen ikinci adasıdır.

More Sentences
General
head cook n. aşçı başı
head cook n. aşçıbaşı
buffet cook n. büfe aşçısı
cook woman n. aşçı kadın
cook woman n. kadın aşçı
submarine cook n. denizaltı aşçısı
cook smurf n. aşçı şirin
cook hat n. aşçı şapkası
cook-off n. yemek yarışması
natural cook n. doğal/organik gıdalarla yemek pişiren kimse
cook outfit n. aşçı kıyafeti
bull cook n. aşçı yamaklığı yapan ve gündelik işleri halleden becerikli işçi
bull cook n. kamptaki becerikli işçi
cook on the embers v. közlemek
cook something up v. tezgahlamak
cook up v. oynama yapmak
cook up v. tezgahlamak
cook up v. uydurmak
cook to rags v. fazla pişirmek
cook with steam v. buharda pişirmek
cook to a rag v. fazla pişirmek
cook on fire v. ateşte pişirmek
cook delicious meals v. lezzetli yemekler pişirmek
cook over a campfire v. kamp ateşinde pişirmek
cook coffee v. kahve pişirmek
cook a healthy meal v. sağlıklı bir yemek pişirmek
cook the meals v. yemekleri pişirmek
cook the meal v. yemeği pişirmek
wait for them to cook v. pişmesi için beklemek
wait for them to cook v. pişmelerini beklemek
micro-cook v. mikrodalga fırında ısıtmak
micro-cook v. mikrodalga fırında pişirmek
cook [uk] v. yıpratmak
cook [uk] v. yormak
cook [uk] v. eskitmek
cook [uk] v. yıpranmak
cook [uk] v. yorulmak
cook [obsolete] v. fırlatmak
cook [scotland] v. siper almak
cook [obsolete] v. atmak
cook [uk] v. eskimek
cook [scotland] v. saklanırken çömelmek
cook soup v. çorba yapmak
pressure cook v. düdüklü tencerede buhar basıncı ile pişirmek
cook some food v. biraz yiyecek pişirmek
hard-to-cook adj. pişirimi zor
hard-to-cook adj. pişmesi zor
hard-to-cook adj. pişirmesi zor
Phrasals
cook something up v. yemek yapmak/hazırlamak
cook out v. dışarıda/açık havada pişirmek (barbekü vb)
cook out v. pişirerek bir şeyi bir şeyden ayırmak
cook out v. (pişirerek suyunu) buharlaştırmak
cook something up (with someone) v. (biriyle) bir iş/bir şey planı yapmak
cook something up (with someone) v. (biriyle) bir plan düşünmek/yapmak
cook off v. uçmak (buharlaşmak)
cook up v. (biriyle bir plan) düşünmek/yapmak
cook something up (with someone) v. (biriyle) bir şey tasarlamak
cook up v. tertiplemek
cook up v. (biriyle bir iş) planı yapmak
cook something up (with someone) v. (biriyle) bir şey düzenlemek
cook (something) out v. (bir şeyi) dışarıda/açık havada pişirmek
cook up v. tasarlamak
cook off v. buharlaştırmak
cook something up (with someone) v. (biriyle) bir şey hazırlamak
cook something up (with someone) v. (biriyle) bir işi/bir şeyi planlamak
cook off v. el bombasının pimini ve kolunu çekmek
cook off v. el bombasının hızlı patlamasını sağlamak
cook off v. kaynatıp buharlaştırmak
cook up v. yemek yapmak/pişirmek/hazırlamak
cook off v. buharlaşmak
cook something up (with someone) v. (biriyle) bir şey tertiplemek
cook off v. el bombasını patlamaya hazırlamak
Phrases
no mean cook expr. çok iyi bir aşçı
Colloquial
let them/him/her cook expr. bırak yapacağını yapsın
let them/him/her cook expr. karışma işini yapsın
Idioms
chief cook and bottle washer n. (özellikle küçük bir işyerinde) her şeyi yapan kişi
chief cook and bottle washer n. (özellikle küçük bir işyerinde) her şeyden sorumlu kimse
head cook and bottle washer n. (bir müessesede) her işi yapan kişi
head cook and bottle washer n. (bir müessesede) tüm işi üstlenen kişi
head cook and bottle washer n. küçük büyük tüm işlerden sorumlu kişi
head cook and bottle washer n. a'dan z'ye tüm işleri yapan kişi
head cook and bottle washer n. küçük büyük tüm işleri yapan kişi
chief cook and bottlewasher n. her şeyi yapan kişi
chief cook and bottlewasher n. her şeyden sorumlu kimse
chief cook and bottlewasher n. her işe bakan kimse
cook something up v. kafadan atmak
cook one's goose v. işini bozmak
cook up v. kafadan atmak
cook someone's goose v. onun hakkından gelmek
cook the books v. zimmetine para geçirmek
cook someone's goose v. işine taş koymak
cook someone's goose v. birinin yuvasını yapmak
cook someone's goose v. birisinin ayağını kaydırmak
cook the books v. kalem oynatmak
cook someone's goose v. birinin işini engellemek
cook someone's goose v. ayağını kaydırmak
cook someone's goose v. başarısını engellemek
cook someone's goose v. kuyusunu kazmak
cook someone's goose v. tekerine çomak sokmak
cook someone's goose v. işini bozmak
cook the books v. tahrifat yapmak
be chief cook and bottle washer v. mutfak işlerinden sorumlu olmak
be chief cook and bottle washer v. yemek ve bulaşıklardan sorumlu olmak
cook the books v. muhasebe kayıtlarını değiştirmek
cook the accounts v. tahrifat yapmak
cook the accounts v. muhasebe kayıtlarıyla oynamak
cook the accounts v. muhasebe kayıtlarını değiştirmek
cook the books v. muhasebe kayıtlarıyla oynamak
cook something to perfection v. mükemmel pişirmek
go to the trouble to cook v. yemek yapma zahmetine girmek
cook one's goose v. işine taş koymak
cook one's goose v. sonunu hazırlamak
cook one's goose v. suyu kaynamak
cook up a storm v. bir sürü yemeği marifetle yapabilmek
cook on the front burner v. öne çıkmak
cook on the front burner v. ön planda olmak
cook on the front burner v. başarıya giden merdivenleri hızla tırmanmak
have a captain cook v. bakış atmak
have a captain cook v. bir göz atmak
cook on the front burner v. belli bir faaliyette başarılı olmak
have a captain cook v. şöyle bir bakmak
have a captain cook v. yoklamak
cook on the front burner v. doğru yolda olmak
be the chief cook and bottle washer v. bir işin bir çok farklı yönünden sorumlu olmak
be the chief cook and bottle washer v. bir işin bir çok farklı yönünü bir arada yapmak/yürütmek
be the chief cook and bottle washer v. bir işin bir çok farklı sorumluluğunu üstlenmek
chief cook and bottle-washer v. her işe bakan kimse
chief cook and bottle-washer v. her şeyden sorumlu kimse
chief cook and bottle-washer v. her şeyi yapan kişi
cook goose v. ayağını kaydırmak
cook goose v. kuyusunu kazmak
cook somebody's goose v. birinin işini/planını bozmak
cook goose v. başarısını engellemek
cook your goose v. kendi sonunu hazırlamak
cook goose v. işini engellemek
cook somebody's goose v. birinin planlarını suya düşürmek
cook goose v. işini bozmak
cook somebody's goose v. birinin başarısını engellemek
cook your goose v. suyu ısınmak
cook somebody's goose v. birinin ayağını kaydırmak
cook your goose v. kendi bacağına sıkmak
cook somebody's goose v. birinin tekerine çomak sokmak
cook goose v. işine taş koymak
cook somebody's goose v. birinin kuyusunu kazmak
cook somebody's goose v. birinin işini engellemek
cook somebody's goose v. birinin işine taş koymak
cook your goose v. kendi işini baltalamak
cook goose v. sonunu hazırlamak
all hands and the cook expr. herkes
all hands and the cook expr. cümbür cemaat
all hands and the cook expr. eksiksiz herkes
all hands and the cook expr. cümbür cemaat
all hands and the cook expr. eksiksiz herkes
Speaking
I'm a good cook expr. yemek yapmaktan anlarım
I'm a good cook expr. iyi yemek yaparım
my mother is a good cook expr. anne iyi yemek yapar
my mother is a good cook expr. annem iyi bir aşçıdır
I'm in no mood to cook dinner tonight expr. bu gece yemek pişirecek havada değilim
at what temperature do you cook chicken? expr. tavuğu kaç derecede pişiriyorsunuz?
at what temperature do you cook chicken? expr. tavuğu kaç derecede pişiriyorsun?
can you cook? expr. yemek yapabiliyor musun?
can you cook well? expr. iyi yemek yapabilir misin?
can you cook well? expr. güzel yemek yapabilir misin?
do you cook well? expr. iyi yemek yapar mısın?
do you cook well? expr. güzel yemek yapar mısın?
you are a great cook expr. harika bir aşçısın
my mother can cook expr. benim annem yemek yapabilir
they cook very well expr. onlar çok iyi yemek yapıyorlar
they cook very well expr. onlar çok iyi yemek yaparlar
can you cook? expr. yemek pişirebilir misin?
Tourism
cook plate n. aşçı tabağı
Technical
three-way cook n. üç yollu musluk
cook stove n. yemek pişirme ocağı
Medical
cook speculum n. cook spekulümü
Food Engineering
head cook n. aşçıbaşı
cook-chill food n. (önceden pişirilmiş) ısıtılıp yenmeye hazır yiyecek
cook-chill n. pişir-soğut yöntemi
cook in bag v. torbada pişirmek
ready-to-cook adj. pişirmeye hazır
Gastronomy
assistant cook n. aşçı yardımcısı
pantry cook n. meze aşçısı
pantry cook n. soğukçu
chief cook n. aşçıbaşı
chef cook n. şef aşçı
cook and chill n. toplu yemeği pişirdikten sonra soğutup sevkiyata hazır hale getirme teknolojisi
assistant cook n. şef yardımcısı
cook book n. yemek kitabı
short-order cook n. yapılması az vakit alan yemekleri hazırlayan aşçı
short-order cook n. eli çabuk aşçı
line cook n. kısım şefi
line cook n. bir kısımdan sorumlu şef
cook shop [us] n. restoran
cook shop [uk] n. züccaciye dükkanı
cook shop [uk] n. mutfak malzemeleri satan dükkan
cook-up [caribbean] n. karayipler'e özgü bir yemek
cook shop [us] n. lokanta
fry cook n. kızarmış yemeklerde usta aşçı
cook in liquid v. sıvıda pişirmek
cook by baking v. fırında pişirmek
cook in a double boiler v. buğuda pişirmek
cook in a double boiler v. buharda pişirmek
cook on skewers v. şişte pişirmek
cook something over a low heat v. kısık ateşte pişirmek
cook something over a medium heat v. orta ateşte pişirmek
cook something over a high heat v. yüksek ateşte pişirmek
cook at a medium heat v. orta harlı ateşte pişirmek
cook at a low heat v. kısık ateşte pişirmek
pressure-cook v. düdüklü tencerede pişirmek
Marine Biology
rock cook n. tipik olarak sığ sularda veya gelgit havuzlarında bulunan ince bir deniz balığı
rock cook (centrolabrus exoletus) n. avrupa'da görülen bir tür balık
cook wrasse n. avrupa'ya özgü mavi çizgili bir lapin balığı
Botanic
mount cook lily (ranunculus lyalii) n. yeni zelanda'da yetişen beyaz çiçekli, çok yıllık düğün çiçeği
Linguistics
cook island māori [new zealand] n. cook adaları'nda konuşulan bir maorice lehçesi
History
cook-general [uk] n. (eskiden) yemek ve ev işlerini yapan hizmetçi
Geography
cook springs n. alabama eyaletinde şehir
aorangi-mount cook n. cook dağı
mount cook n. cook dağı
mount cook n. yeni zelanda'da bir dağ
aorangi-mount cook n. yeni zelanda'da bir dağ
aoraki-mount cook n. yeni zelanda'da bir dağ
aoraki-mount cook n. cook dağı
cook mount n. cook dağı
cook inlet n. alaska'nın güney kıyısında bir körfez
cook strait n. cook boğazı
Military
cook off n. kendiliğinden ateş alma
cook-off n. kendiliğinden ateş alma
Hunting
cook off n. çevre ısısı ile oluşan istenmeyen ateşlenme
Slang
cook the books n. muhasebe kayıtlarını değiştirme
a captain cook n. kısaca bakma
a captain cook n. göz atma
a captain cook n. yoklama
a captain cook n. bakış
cook the books v. kayıtları tahrif etmek
cook the books v. muhasebe kayıtlarını değiştirmek
cook with gas v. (bir işte bir aşamadan) sonrası kolay olmak
cook with gas v. gelişme/aşama kaydetmek/göstermek
cook with gas v. işi kolaylamak
cook with gas v. yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek
take a captain cook [uk] v. şöyle bir bakmak
take a captain cook [uk] v. bir göz atmak
take a captain cook [uk] v. şöyle bir incelemek
take a captain cook [uk] v. bir göz gezdirmek
cook up v. (eroin) ısıtarak kullanıma hazırlamak