impossible - Turc Anglais Dictionnaire

impossible

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "impossible" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 34 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
impossible adj. olanaksız
Although it's not impossible to meet this burden, it can be difficult.
Bu yükü karşılamak imkansız olmasa da zor olabilir.

More Sentences
impossible adj. imkansız
It is impossible that he will be here in five minutes in this traffic.
Bu trafikte beş dakika içinde burada olması imkânsız.

More Sentences
impossible adj. olmaz
General
impossible n. imkansız şey
Are you ready to explore the impossible?
İmkansızı keşfetmeye hazır mısınız?

More Sentences
impossible n. olanaksız
If these cookies are deleted, providing the service becomes impossible.
Bu çerezler silinirse hizmetin sağlanması olanaksız hale gelecektir.

More Sentences
impossible adj. katlanılmaz
That child is impossible.
O çocuk katlanılmaz.

More Sentences
impossible adj. imkansız
The former is clearly as impossible as it would be totally undesirable.
Birincisinin imkansız olduğu kadar tamamen istenmeyen bir durum olduğu da açıktır.

More Sentences
impossible adj. mümkün olmayan
Then there are sanctions that are impossible to impose.
Sonra da uygulanması mümkün olmayan yaptırımlar var.

More Sentences
impossible adj. zor
The financial analysts found themselves in an impossible situation.
Hesap uzmanları, kendilerini aşılması zor bir durumun içinde buldular.

More Sentences
impossible interj. mümkün değil
It is impossible to save our way out of the crisis.
Krizden çıkış yolumuzu kurtarmak mümkün değildir.

More Sentences
Technical
impossible adj. imkansız
The legal basis now in force makes this impossible.
Halihazırda yürürlükte olan yasal dayanak bunu imkansız kılmaktadır.

More Sentences
impossible adj. olanaksız
It's impossible not to love him.
Onu sevmemek olanaksızdır.

More Sentences
General
impossible n. olanaksız şey
impossible n. imkansızlık
impossible n. olanaksızlık
impossible n. mümkün olmayan şey
impossible n. olanaksız görünen şey
impossible n. olmayacak şey
impossible adj. kabil olmayan
impossible adj. olmaz
impossible adj. olmayacak
impossible adj. olamaz
impossible adj. çekilmez
impossible adj. olanaksız biçimde
impossible adj. muhal
impossible adj. (ifade) kendisi ile çelişen
impossible adj. kabul edilemez
impossible adj. söz konusu dahi olmayan
impossible adj. gerçek olmayan
impossible adj. yalan
impossible adj. asparagas
impossible interj. cık
Colloquial
impossible adj. mümkünatı olmayan
Medical
impossible adj. imposibl

Sens de "impossible" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 67 résultat(s)

Anglais Turc
General
become impossible v. imkansız hale gelmek
Perhaps we should remember 30 August 1954 when a European Union of defence became impossible.
Belki de Avrupa savunma birliğinin imkansız hale geldiği 30 Ağustos 1954'ü hatırlamalıyız.

More Sentences
make impossible v. imkansız hale getirmek
Opposition parties are banned or it is made impossible for them to function.
Muhalefet partileri yasaklanır veya faaliyet göstermeleri imkansız hale getirilir.

More Sentences
achieve the impossible v. imkansızı başarmak
That said, the rapporteurs have - virtually - achieved the impossible.
Bununla birlikte, raportörler neredeyse imkansızı başarmışlardır.

More Sentences
physically impossible adj. fiziksel olarak imkansız
That's physically impossible.
O, fiziksel olarak imkansızdır.

More Sentences
Phrases
next to impossible expr. neredeyse imkansız
It's next to impossible to finish it in a day.
Bir günde bitirmek neredeyse imkansız.

More Sentences
Idioms
all but impossible expr. neredeyse imkansız
Today, this is all but impossible.
Bugün için bu neredeyse imkânsız.

More Sentences
Speaking
it is impossible expr. imkansız
And in the face of such a situation, it is impossible to remain neutral.
Ve böyle bir durum karşısında tarafsız kalmak imkansızdır.

More Sentences
General
impossible love n. imkansız aşk
a seemingly impossible task n. imkansız gibi görünen bir görev
impossible thoughts n. imkansız düşünceler
mission impossible n. tamamlanması aşırı zor görev
impossible action n. olanaksız faaliyet
impossible action n. bulunmayan alternatif
impossible action n. olanaksız eylem
regard as impossible v. imkansız gözüyle görmek
get into an impossible situation v. açmaza girmek
regard as impossible v. imkansız gözüyle bakmak
think something impossible v. imkansız gözüyle bakmak
be impossible v. elvermemek
attempt to do the impossible v. iğne ile kuyu kazmak
deem something impossible v. imkansız gözüyle bakmak
believe something impossible v. imkansız gözüyle bakmak
consider something impossible v. imkansız gözüyle bakmak
regard something as impossible v. imkansız gözüyle bakmak
see something as impossible v. imkansız gözüyle bakmak
find something impossible v. imkansız gözüyle bakmak
hope for the impossible v. olmayacak duaya amin demek
be caught in an impossible-to-escape situation v. kıskıvrak yakalanmak
be impossible to think the opposite v. aksi düşünülemez olmak
make impossible v. olanak vermemek
make impossible v. imkansızlaştırmak
impossible to succeed adj. başarması imkansız
impossible to succeed adj. başarılması imkansız
impossible to put into words adj. kelimelerle anlatılamaz
nigh on impossible adj. hemen hemen imkansız
nigh on impossible adj. mümkün değil
near-impossible adj. imkansıza yakın
impossible! interj. yok devenin başı
Phrases
impossible is nothing expr. imkansız diye bir şey yoktur
it is far from impossible expr. imkansız değil
no-never (impossible) expr. sümme haşa
it always seems impossible until it's done expr. yapılana kadar her şey imkansız görünür
Proverb
difficult is done at once; the impossible takes a little longer zoru hemen yaparız; imkansız, biraz zaman alır
Colloquial
borderline impossible n. neredeyse imkansız
make impossible v. imkansız kılmak
be realistic demand the impossible expr. gerçekçi ol imkansızı iste
Idioms
be near to impossible v. imkansıza yakın olmak
be near to impossible v. neredeyse imkansız olmak
near to impossible adj. imkansıza yakın
near to impossible adj. neredeyse imkansız
Speaking
it's impossible expr. imkanı yok
it is impossible expr. olmaz
it's impossible expr. kabil değil
it's impossible expr. olacak gibi değil
it's impossible for them to get along with each other expr. ikisini bir kazana koysan kaynamazlar
nothing is impossible expr. hiçbir şey imkansız değildir
you know that's impossible expr. bunun imkasız olduğunu biliyorsun
nothing is impossible for you expr. sizin için hiçbir şey imkansız değil
I'm afraid that's impossible expr. korkarım bu imkansız
Law
impossible to determine n. tayini mümkün değil
impossible to determine n. tayini mümkün olmayan
impossible to appeal adj. temyiz edilemez
Psychology
impossible figure n. imkansız figür
Math
impossible quantity n. sanal sayı
impossible quantity n. imajiner sayı
impossible [dated] adj. imajiner
impossible [dated] adj. sanal