mümkün olmayan - Turc Anglais Dictionnaire

mümkün olmayan

Sens de "mümkün olmayan" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)

Turc Anglais
General
mümkün olmayan impossible adj.
Then there are sanctions that are impossible to impose.
Sonra da uygulanması mümkün olmayan yaptırımlar var.

More Sentences
mümkün olmayan not possible adj.
We were told at one time that a Code of Conduct was not possible.
Bir keresinde bize bir Davranış Kurallarının mümkün olmadığı söylenmişti.

More Sentences
mümkün olmayan infeasible adj.
mümkün olmayan unpossible [obsolete] adj.

Sens de "mümkün olmayan" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 104 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
pek mümkün olmayan unlikely adj.
She used all sorts of unlikely ingredients for the dish.
Yemek için pek mümkün olmayan her türlü malzemeyi kullandı.

More Sentences
General
telafisi mümkün olmayan irretrievable adj.
The damage to the artwork was irretrievable.
Sanat eserine verilen zararın telafisi mümkün değildi.

More Sentences
iadesi mümkün olmayan non-refundable adj.
The ticket purchase was non-refundable.
Satın alınan biletin iadesi mümkün değildi.

More Sentences
kaçışı mümkün olmayan kafes iron cage n.
mantıklı düşünceyle cevaplanması mümkün olmayan sadece sezgilerle anlaşılabilen hikaye koan n.
yakın dost olmaları mümkün olmayan unlikely bedfellows n.
kanıtlanması mümkün olmayan olay unfact n.
kanıtlanması mümkün olmayan şey unfact n.
mümkün olmayan şey impossible n.
anlaşılması mümkün olmayan şey sealed book n.
tayini mümkün olmayan unassignable adj.
miras kalması mümkün olmayan noninheritable adj.
nakit ödenmesi mümkün olmayan noncallable adj.
ispatı mümkün olmayan nondemonstrable adj.
telafisi mümkün olmayan nonrecoverable adj.
kaçınılması mümkün olmayan ineluctable adj.
anlatımı mümkün olmayan beyond expression adj.
bulunması mümkün olmayan unfindable adj.
tahsili mümkün olmayan irrevocable adj.
telaffuzu mümkün olmayan unpronounceable adj.
tesellisi mümkün olmayan inconsolable adj.
tesellisi mümkün olmayan unconsolable adj.
tesellisi mümkün olmayan disconsolate adj.
engellenmesi mümkün olmayan not preventable adj.
engellenmesi mümkün olmayan unpreventable adj.
eğlendirilmesi mümkün olmayan unamused adj.
eğlendirilmesi mümkün olmayan unamusable adj.
kaçınılması mümkün olmayan unavoided adj.
daha iyi yapılması mümkün olmayan unbetterable adj.
geliştirilmesi mümkün olmayan unbetterable adj.
hayal edilmesi mümkün olmayan unsupposable adj.
miras kalması mümkün olmayan moveable adj.
dönüşü mümkün olmayan reverseless adj.
kabul edilmesi mümkün olmayan objectionable adj.
tahsili mümkün olmayan desperate adj.
değiştirilmesi mümkün olmayan (teslim tarihi) drop-dead adj.
karşılıklı olarak mümkün olmayan incompossible adj.
tabiri mümkün olmayan phraseless adj.
kaçılması mümkün olmayan scapeless adj.
affı mümkün olmayan rescueless adj.
mümkün olmayan bir şekilde unprobably adv.
devri mümkün olmayan bir şekilde unalienably adv.
karşı konulması mümkün olmayan bir şekilde overpoweringly adv.
Colloquial
kar potansiyeli olan ancak yatırımcı yaşlanmadan önce beklentileri karşılaması mümkün olmayan (şirket, yatırım) gray-wave adj.
kar potansiyeli olan ancak yatırımcı yaşlanmadan önce beklentileri karşılaması mümkün olmayan (şirket, yatırım) grey-wave adj.
Idioms
ertelenmesi mümkün olmayan bir durum the ox is in the ditch n.
ertelenmesi mümkün olmayan şey ox-in-the-ditch n.
birinin aklına saçma sapan/mümkün olmayan fikirler sokmak give somebody ideas v.
ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum one can't get blood from a turnip expr.
ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum one can't get blood from a stone expr.
kazanması/başarılı olması pek mümkün olmayan bir durumda on a losing wicket expr.
ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum one can't get blood from a turnip expr.
ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum one can't get blood from a stone expr.
anlaması mümkün olmayan birine bir şey anlatmak like showing a dog a card trick expr.
anlaması mümkün olmayan birine bir şey anlatma like showing a card trick to a dog expr.
Speaking
olabilmesi/gerçekleşmesi mümkün değil/olmayan It'll be a long day in january when something happens expr.
Trade/Economic
telafisi mümkün olmayan bir zarar irreparable damage n.
tahsili mümkün olmayan senet uncollectible bill n.
tahsili mümkün olmayan hesap uncollectible account n.
tahsil mümkün olmayan alacak uncollectible loans n.
iadesi mümkün olmayan akreditif non-refundable letter of credit n.
taksimi mümkün olmayan malın mahkeme kararıyla satışı sale in partition n.
zaman aşımı nedeniyle tahsili mümkün olmayan alacaklar bad debts n.
zaman aşımı nedeniyle tahsili mümkün olmayan alacak bad debt n.
tekrar ortaya çıkması mümkün olmayan masraf non-recurring charge n.
tahsil edilmesi mümkün olmayan borç bad debt n.
devri ve cirosu mümkün olmayan evrak non-negotiable instruments n.
itfası mümkün olmayan irredeemable adj.
tahsili mümkün olmayan uncollectible adj.
ödenmesi mümkün olmayan irredeemable adj.
ertelenmesi mümkün olmayan nondeferrable adj.
Law
tayini mümkün olmayan impossible to determine n.
tahsili mümkün olmayan alacaklar back debts n.
vaktinden önce feshi mümkün olmayan yararlanma hakkı absolute estate n.
aksinin ispatlanması mümkün olmayan karine conclusive presumption n.
tayini mümkün olmayan haklar unassignable rights n.
kazanılması mümkün olmayan dava hospital pass n.
harfi harfine uyulması mümkün olmayan durumlarda bağışçı veya vasiyet sahibinin niyetine en yakın uygulamanın yapılması kuralı rule of cy pres n.
harfi harfine uyulması mümkün olmayan durumlarda bağışçı veya vasiyet sahibinin niyetine en yakın uygulamanın yapılması kuralı cy pres doctrine n.
harfi harfine uyulması mümkün olmayan durumlarda bağışçı veya vasiyet sahibinin niyetine en yakın uygulamanın yapılması kuralı cy pres n.
tayini mümkün olmayan indeterminable adj.
tayini mümkün olmayan unassignable adj.
temliki mümkün olmayan unalienable adj.
temliki mümkün olmayan untransferable adj.
devri mümkün olmayan untransferable adj.
devri mümkün olmayan unalienable adj.
geri alınması mümkün olmayan unrecoverable adj.
devri mümkün olmayan intransmissible adj.
temyizi mümkün olmayan nonappealable adj.
itirazı mümkün olmayan nonappealable adj.
istinafı mümkün olmayan non-appealable adj.
temyizi mümkün olmayan non-appealable adj.
itirazı mümkün olmayan non-appealable adj.
istinafı mümkün olmayan nonappealable adj.
temyizi mümkün olmayan inappealable adj.
Politics
mübadelesi mümkün olmayan nonfungible adj.
Technical
geri kazanımı mümkün olmayan nonrecoverable adj.
geri dönüşümü mümkün olmayan nonrecyclable adj.
Medical
tedavisi mümkün olmayan hastalık belirtilerinin hafifletilmesi palliation n.
ameliyat edilmesi mümkün olmayan inoperable adj.
cerrahi olarak çıkarılması mümkün olmayan unresectable adj.
History
gerçekleşmesi mümkün olmayan bir zamana tarihlenmiş şey misdating n.
Archaic
devri mümkün olmayan untransmissible adj.
Slang
zapt edilmesi mümkün olmayan hell on wheels expr.