in trouble - Turc Anglais Dictionnaire

in trouble

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "in trouble" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 9 résultat(s)

Anglais Turc
General
in trouble adj. başı dertte
The left-wing democrats are in trouble.
Solcu demokratların başı dertte.

More Sentences
in trouble adj. başı belada
Tom and Mary are in trouble.
Tom ve Mary'nin başı belada.

More Sentences
in trouble adj. dertli
in trouble adj. bitik
Colloquial
in trouble adj. dertli
Idioms
in trouble expr. hamile (ve evlenmemiş)
in trouble expr. hamile
in trouble expr. evlilik dışı/genç yaşta hamile
in trouble expr. istenmeyen şekilde hamile

Sens de "in trouble" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 54 résultat(s)

Anglais Turc
General
be in trouble v. başı belada olmak
They knew they were in trouble.
Başlarının belada olduğunu biliyorlardı.

More Sentences
be in trouble v. sıkışmak
He stands by me whenever I am in trouble.
Başım ne zaman sıkışsa yanımda olur.

More Sentences
get in trouble v. başına bela gelmek
Tom never gets in trouble.
Tom'un asla başına bela gelmiyor.

More Sentences
be in trouble v. başı sıkışmak
John used to stand by me whenever I was in trouble.
Ne zaman başım sıkışsa John yanımda dururdu.

More Sentences
be in trouble v. başı dertte olmak
Tom seems to be able to sense when someone is in trouble.
Tom birinin başı dertte olduğunda bunu hissedebiliyor gibi görünüyor.

More Sentences
Colloquial
in trouble with (someone) expr. (biriyle) başı dertte
You're in trouble with the teacher.
Öğretmenle başın dertte.

More Sentences
in trouble with (someone) expr. (biriyle) başı belada
Are you in trouble with the law?
Kanunla başın belada mı?

More Sentences
General
be in great trouble v. hali harap olmak
be in great trouble v. hali duman olmak
be in trouble v. zorda olmak
get in trouble v. başına kötü bir şey gelmek
be in trouble v. zorda kalmak
be in trouble v. ayvayı yemek
be in trouble v. hapı yutmak
be in trouble v. başına (bir) iş gelmek
be in trouble v. sıkıntıda olmak
bring a trouble in the past v. geçmişte başına iş açmak
have trouble in reverse v. geri geri gitmede sorun yaşamak
Phrases
in time of trouble expr. zor dönemlerde
in times of trouble expr. zor dönemlerde
in times of trouble expr. sıkıntılı dönemlerde
Colloquial
trouble in paradise n. çiftlerin ilişkileri yolunda gittiğini sanarken aksine ters gitmesi durumu
in trouble with expr. ile başı dertte
in trouble with expr. ile başı belada
Idioms
land someone in trouble v. birinin başını belaya sokmak
get in trouble with (someone) v. (biriyle) başı belaya girmek
get in trouble with (someone) v. (biriyle) sorun yaşamak
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v. (bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamaktan kaçınmamak
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v. (bir şey yapmak için) paraya/zamana kıymak
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v. (bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamak
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v. (bir şeyi yapmak için) hiçbir masraftan/harcamadan kaçınmamak
Speaking
get oneself in trouble v. başını derde sokmak
you're going to be in trouble expr. çekeceğin var
I'm in big trouble expr. başım büyük belada
he got himself in trouble again expr. yine başını belaya soktu
I would hate for her to get in trouble expr. başının belaya girmesini hiç istemem
I'm in trouble expr. başım belada
you're in real trouble expr. başın harbi büyük belada
I'm in great trouble expr. başım büyük belada
I'm in real trouble expr. başım büyük belada
you're not the only one who's in trouble expr. başı dertte olan sadece sen değilsin
you're not the only one who's in trouble expr. başı dertte olan tek sen değilsin
you're going to be in big trouble expr. başın büyük belaya girecek
are you in some kind of trouble? expr. başın belada falan mı?
I should've known he was in trouble expr. onun başının belada olduğunu bilmeliydim
I don't want you getting in any trouble expr. başının belaya girmesini istemiyorum
I don't want you getting in any trouble expr. başınızın belaya girmesini istemiyorum
I think we're in trouble expr. sanırım başımız dertte
I think we're in trouble expr. galiba başımız dertte
I don't wanna get in trouble expr. başımın belaya girmesini istemiyorum
he is about to land himself in serious trouble expr. büyük bir belanın içine girmek üzere
Medical
trouble in swallowing n. yutkunma zorluğu
trouble in swallowing n. yutkunma güçlüğü
Slang
be knee-deep in trouble v. belaya bulaşmak