işitme - Turc Anglais Dictionnaire

işitme

Sens de "işitme" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 8 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
işitme hearing n.
We are talking about tinnitus and permanent loss of hearing.
Kulak çınlaması ve kalıcı işitme kaybından bahsediyoruz.

More Sentences
Psychology
işitme hearing n.
Because that is the part of the hearing spectrum industrial hearing loss often destroys.
Çünkü endüstriyel işitme kaybı genellikle işitme spektrumunun bu kısmını tahrip eder.

More Sentences
Military
işitme hearing n.
We know that, in actual fact, very little noise is needed to cause lasting damage to hearing.
Gerçekte, işitmede kalıcı hasara neden olmak için çok az gürültüye ihtiyaç olduğunu biliyoruz.

More Sentences
General
işitme audition n.
işitme audio adj.
işitme auditory adj.
işitme aural adj.
Music
işitme audince n.

Sens de "işitme" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 253 résultat(s)

Turc Anglais
General
işitme cihazı hearing aid n.
Tom is wearing a hearing aid.
Tom işitme cihazı takıyor.

More Sentences
işitme duyusu sense of hearing n.
The kid has a keen sense of hearing.
Çocuğun çok iyi bir işitme duyusu var.

More Sentences
işitme menzili earshot n.
They are within earshot.
Onlar işitme menzili içinde.

More Sentences
işitme duyusu hearing n.
Irrespective of whether it sounds pleasant or unpleasant, noise can cause very serious damage to hearing.
İster kulağa hoş gelsin ister gelmesin, gürültü işitme duyusuna çok ciddi zararlar verebilir.

More Sentences
işitme engelliler deaf n.
I have deaf members of the public attending and we have the sign language interpreter.
Halktan işitme engelli üyelerimiz var ve işaret dili tercümanımız var.

More Sentences
işitme engelliler deaf n.
Deaf people are often excluded from many areas of society on account of their disability.
İşitme engelliler, engelleri nedeniyle toplumun pek çok alanından dışlanmaktadır.

More Sentences
Law
işitme tanığı earwitness n.
One eyewitness is better than ten earwitnesses.
Bir görgü tanığı on işitme tanığından daha iyidir.

More Sentences
Technical
işitme koruyucu hearing protector n.
Then their representatives will play a part in risk assessment in the choice of hearing protectors.
Daha sonra temsilcileri, işitme koruyucularının seçiminde risk değerlendirmesinde rol oynayacaktır.

More Sentences
Medical
işitme cihazı hearing aid n.
Tom wears a hearing aid now.
Tom şimdi bir işitme cihazı takıyor.

More Sentences
işitme testleri hearing tests n.
When was your last hearing test?
En son ne zaman işitme testi yaptırdınız?

More Sentences
General
işitme organı organ of hearing n.
işitme duyusu ear n.
işitme yardımı hearing aid n.
işitme araştırması hearing survey n.
işitme gücü audition n.
işitme bozuklukları hearing disorders n.
işitme algısı auditory perception n.
tarihte işitme engelliler için ilk ücretsiz okulu açan abd'li eğitimci gallaudet n.
çok iyi işitme acute hearing n.
ses işitme audio n.
işitme mesafesi earshot n.
işitme alanı hearing n.
işitme erimi earshot n.
işitme engelli insanların telefon görüşmelerini kolaylaştırmak amacıyla tasarlanmış cihaz text telephone n.
işitme özürlü kimseler persons having impaired hearing n.
işitme engelli kimseler persons having impaired hearing n.
duyma/işitme kapasitesi hearing capacity n.
işitme cihazı deaf-aid n.
ağır işitme deafness n.
işitme cihazları/aygıtları hearing aids n.
bin laf/azar işitme verbal assault n.
işitme engellilerin eğitiminde el işaretleri yöntemini kullanan veya bu yöntemin savunucusu kimse manualist n.
işitme köpeği hearing-ear dog n.
işitme engelliler hearing-impaired n.
işitme cihazının kulağa takılan parçası button n.
dişe karşı yerleştirilerek işitme sinirine ses ileten bir alet dentiphone n.
hem işitme hem görme engelli olan kimse deafmute n.
işitme kaybına neden olmak deafen v.
işitme ile ilgili auditory adj.
işitme ile ilgili aural adj.
işitme ile ilgili audial adj.
işitme ile ilgili auditorial adj.
işitme engelli deaf adj.
işitme engelli hearing impaired adj.
işitme ile ilgili auricular adj.
işitme ile ilgili audio adj.
işitme engelli deaf-and-dumb adj.
işitme veya işlevleri ile ilgili olmayan nonauditory adj.
işitme engelli unhearing adj.
işitme engelli eğitiminde el işaretlerini ve alfabesini kullanan manual adj.
işitme duyusu keskin quick-eared adj.
işitme engelli deve [obsolete] adj.
işitme engellilere ait veya ilişkin deaf adj.
işitme engelliler topluluğuna ait veya ilişkin deaf adj.
hem işitme hem görme engelli olan deafblind adj.
hem işitme hem görme engelli olan deafmute adj.
işitme engellilere ait veya ilişkin deaf adj.
işitme engelliler topluluğuna ait veya ilişkin deaf adj.
işitme mesafesinde within cooey prep.
işitme anlamı veren ön ek audio- pref.
Phrases
işitme/duyma mesafesinde in hearing expr.
(birinin) işitme/duyma mesafesinde in (somebody's) hearing expr.
işitme/duyma mesafesinde within hearing expr.
(birinin) işitme/duyma mesafesinde within (somebody's) hearing expr.
Idioms
ağır azar işitme flea in the ear n.
Institutes
türkiye işitme ve konuşma rehabilitasyon vakfı turkish hearing and speech rehabilitation foundation n.
Technical
işitme engelliler için iletişim cihazı tdd (telecommunications device for the deaf) n.
endüksiyon pikap bobini girişli işitme cihazı hearing aid with induction pick-up coil input n.
hava iletimli işitme cihazı air-conduction hearing aid n.
hava iletimli işitme cihazları air-conduction hearing aids n.
işitme çizelgesi audiogram n.
işitme yardım cihazı hearing aid n.
işitme koruyucuları hearing protectors n.
işitme duyusunu inceleyen bilim audiology n.
işitme organı auditory apparatus n.
işitme bandı sıklığı audio frequency n.
işitme ölçümü audiometry n.
işitme koruması hearing conservation n.
işitme duyusu auditory sense n.
işitme eşiği threshold of hearing n.
işitme sistemi auditory system n.
işitme sınırı audition limit n.
işitme siniri auditory nerve n.
kemik titreştirici çıkışı kullanan işitme cihazı hearing aid with bone vibrator output n.
otomatik kazanç kontrol devreli işitme cihazları hearing aids with automatic gain control circuits n.
teslimde kalite kontrolü amacıyla işitme cihazlarının çalışma niteliği karakteristiklerinin ölçülmesi measurement of the performance characteristics of hearing aids for quality inspection for delivery purposes n.
işitme mesafesi earreach n.
işitme cihazı audiclave n.
işitme testi cihazı audiograph n.
eskiden kullanılan teferruatsız işitme cihazı auricle n.
(işitme cihazlarında) çoklu mikrofon teknolojisi audiotronic adj.
Computer
işitme bandı sıklığı audio frequency n.
Telecom
işitme engelliler için telekomünikasyon cihazı telecommunications device for the deaf n.
sağır ve işitme zorluğu yaşayan kimselerin yazılı mesaj gönderip almasını sağlayan cihaz minicom n.
Television
işitme engelliler için alt yazı closed caption n.
Automotive
maksimum işitme frekansı maximum auditory frequency n.
minimum işitme frekansı minimum auditory frequency n.
minimum işitme düzeyi minimum audible level n.
Aeronautic
işitme sıfırı aural null n.
Medical
işitme kanalı acoustic meatus n.
özellikle işitme sinirinde ruhsal açıdan sağlıklı olmayan değişime bağlı olarak sinir sisteminin bazı bölümlerinde ortaya çıkan bir tür sağırlık nervous deafness n.
ani işitme kaybı sudden hearing loss n.
ani işitme kaybı sudden sensorineural hearing loss n.
ani işitme kayıplı hastal patient with sudden hearing loss n.
aşırı işitme duyarlığı hyperacousia n.
beyinde işitme ve görmeye ait bölge neocortex n.
çocukluk çağı işitme kaybı childhood hearing loss n.
evrensel yeni doğan işitme taraması universal newborn hearing screening n.
gürültü nedeniyle işitme kaybı noise-induced hearing loss n.
genetik sensorinöral işitme kaybı genetic sensorineural hearing loss n.
gürültüye bağlı işitme kaybı noise-induced hearing loss n.
görme ve işitme kusuru visual and hearing impairment n.
gürültü kaynaklı işitme kaybı noise-induced hearing loss n.
gürültünün sebep olduğu işitme kaybı noise-induced hearing impairment n.
göz ve işitme sorunları eye and hearing problems n.
gürültü kaynaklı işitme kaybı noise-induced hearing impairment n.
havayolu işitme eşiği airway hearing threshold n.
hava yolu işitme eşiği airway hearing threshold n.
işitme siniri hastalıkları acoustic nerve diseases n.
işitme bozuklukları hearing disorders n.
işitme kanalı auditory canal n.
işitme siniri auditory nerve n.
işitme merkezi auditory centre n.
işitme kaybı olan yaşlılar elderly with hearing loss n.
işitme düzeyleri hearing levels n.
işitme testi hearing test n.
işitme eşiklerinin istatistiksel dağılımı statistical distribution of hearing threshold n.
işitme süresi hearing duration n.
işitme rehabilitasyonu hearing rehabilitation n.
işitme arazı cophosis n.
işitme protezleri auditory prosthesis n.
işitme cihazı hearing instrument n.
işitme cihazlarının toplam elektroakustik performansı overall electroacoustic performance of hearing aids n.
işitme uyarımı acoustic stimulation n.
işitme aleti hearing aid n.
iletim tipi işitme kaybı conductive hearing loss n.
işitme taraması hearing screening n.
işitme algısı auditory perception n.
işitme sorunu hearing impairment n.
işitme cihazı destekli iletişim becerileri hearing device aided communication skills n.
idyopatik ani işitme kaybı idiopathic sudden hearing loss n.
işitme bilimi audiology n.
işitme tarama bulguları hearing screening results n.
işitme hassasiyetinin artması sonucunda seslerin daha yüksek duyulması hyperacusis n.
işitme kaybı ile seyreden otozomal dominant sendrom autosomal dominant auditory pigmentary syndrome n.
işitme fonksiyonu hearing function n.
işitme kayıplı çocuklar children with hearing loss n.
kemik iletimli işitme cihazı bone-conduction hearing aid n.
kemiğe implante edilen işitme cihazı bone anchored hearing aid n.
kısmi işitme kaybı partial hearing loss n.
kemik titreştirici çıkışlı işitme cihazları hearing aids with bone vibrator output n.
koklear iletim işitme kaybı cochlear conductive hearing loss n.
kullanıcı tarafından kulağa tamamıyla takılmayan işitme ekipmanları hearing aid equipment not entirely worn on the listener n.
kulak sağlığı normal olan kişilerin yaş ve cinsiyetlerinin bir işlevi olarak hava iletimli işitme eşiği threshold of hearing by air conduction as a function of age and sex otologically normal persons n.
konuşma ve işitme terapi odası speech and hearing therapy room n.
ortalama havayolu işitme kazancı mean airway hearing gain n.
orta kulağa implante edilen işitme cihazları middle ear implantable hearing aids n.
ortez protez işitme cihazı orthosis prosthesis hearing aid n.
programlanabilir işitme cihazları programmable hearing aids n.
sensorinöral işitme kaybı sensorineural hearing loss n.
sklerotik ve fiksasyona bağlı işitme kaybı hearing loss due to sclerosis and fixation n.
sensorinöral işitme kayıpları (snik) sensorineural hearing losses n.
sinirsel tip işitme kaybı sensorineural hearing loss n.
sensorinöral işitme kaybı nerve deafness n.
sensörinöral işitme kaybı sensorineural hearing loss n.
travmatik işitme kaybı traumatic hearing loss n.
ulusal yenidoğan işitme taraması national newborn hearing screening n.
yaşa bağlı işitme kaybı presbycusis n.
yenidoğan işitme tarama bulguları newborn hearing screening results n.
yaşa bağlı işitme kaybı age-related hearing loss n.
yüksek frekans işitme eşiği high frequency hearing threshold n.
işitme ölçümü audiology n.
orta kulak kemiklerindeki sorunlardan kaynaklanan işitme kaybı middle-ear deafness n.
çift işitme diplacusis n.
beyindeki işitme ve görmeye ait bölgeye ait neocortical adj.
işitme engelli hearing-impaired adj.
işitme güçlüğü olan hearing-impaired adj.
işitme engelli hard of hearing adj.
işitme güçlüğü olan hard of hearing adj.
işitme sinirlerinin hasar görmesinden kaynaklanan (sağırlık) sensorineural adj.
gürültülü müziğe bağlı işitme kaybı mihl (music-induced hearing loss) abrev.
Anatomy
denge ve işitme siniri nervus vestibulocochlearis n.
beyinde işitme ve görmeye ait bölge neopallium n.
dış işitme yolu exterior auditory duct n.
işitme kanalı audio channel n.
işitme kanalı acoustic meatus n.
işitme organı organ of hearing n.
işitme kılı hair cell n.
işitme soğanı auditory bulb n.
iç işitme yolu interior auditory duct n.
işitme lekeleri auditive spots n.
işitme kanalı auditory canal n.
beynin işitme siniri yoluyla kulaktan uyarılar alan kısmı auditory center n.
işitme hücresi auditory cell n.
işitme yetisi auditory modality n.
işitme noktası auditory point n.
metatalamusun inferior kolikulustan sinir sinyallerini alıp işitme korteksine yönelten parçası medial geniculate body n.
içkulaktaki işitme ve denge fonksiyonları ile ilişkilendirilen sıvı dolu zarsı keseler membranous labyrinth n.
beynin alt bölümünde işitme ile ilgili koordinasyon işlevi gören bir bölge inferior colliculus n.
işitme kanalı arkasında bulunan post-tympanic adj.
Psychology
birincil işitme korteksi primary auditory cortex n.
görme ve işitme halüsinasyonları auditory and visual hallucinations n.
işitme korteksi auditory cortex n.
işitme varsanısı auditary hallucination n.
renkli işitme synesthesia n.
renkli işitme colour hearing n.
renkli işitme synaesthesia n.
renkli işitme chromesthesia n.
renkli işitme photism n.
renkli işitme color hearing n.
Physiology
işitme duyusu sense of hearing n.
kesin işitme absolute pitch n.
mutlak işitme absolute pitch n.
kesin işitme perfect pitch n.
mutlak işitme perfect pitch n.
işitme duyusu kuvvetli ear-minded adj.
işitme hafızası kuvvetli ear-minded adj.
Pathology
vertigo, kulak ağrısı, yüz felci ve bazen işitme kaybı ile kendini gösteren, herpes virüsünün neden olduğu enfeksiyondan kaynaklanan rahatsızlık ramsay hunt syndrome n.
sekizinci kranial sinirin yaralanmasından kaynaklanan nöral işitme kaybı neural hearing loss n.
işitme afazisi auditory aphasia n.
işitme yeteneğinin kaybı anaudia n.
işitme bozukluğu hearing disorder n.
yüzün bir tarafında görülüp işitme kaybı, omurga eğriliği ve hafif zihinsel gerilikle karakterize olabilen bir konjenital bozukluk oculoauriculovertebral dysplasia n.
yaşa bağlı işitme kaybı presbyacusis n.
yaşa bağlı işitme kaybı presbycousis n.
yaşa bağlı işitme kaybı presbyacousis n.
yaşa bağlı işitme kaybı presbyacusia n.
yaşa bağlı işitme kaybı presbyacousia n.
ileri işitme kaybı derecesi surdism n.
prelingual işitme kaybı yaşayan prelingually deaf adj.
konuşmaya başlamadan önce işitme kaybı yaşayan prelingually deaf adj.
Physics
işitme kaybı hearing loss n.
işitme menzili hearing n.
Biology
işitme kesesi otocyte n.
Marine Biology
bazı denizanalarında işitme organı tentaculocyst n.
bazı denizanalarında işitme organı auditory tentacle n.
Zoology
böcek işitme organları tympanal organ n.
işitme taşı ear stone n.
işitme taşı otolite n.
işitme taşı otolith n.
Social Sciences
işitme engeli ayrımcılığı audism n.
duyma yetisine sahip kişilerin işitme engellilere göre daha üstün olduğuna inanma audism n.
Education
işitme engellilerin eğitiminde el işaretlerini kullanma manualism n.
(dudak okuma) işitme engelli bireylerin eğitiminde kullanılan oral yöntemlere ilişkin ilke ve uygulamalar oralism n.
işitme engelli bireylerle iletişimde oral yöntemleri kullanan kimse oralist n.
işitme engelli bireylerle iletişimde oral yöntemlerin kullanımını savunan kimse oralist n.
işitme engelli bireylerle iletişimde oral yöntemlerin kullanılmasına ait veya ilgili oralist adj.
Linguistics
işitme engelliler için dudak okumanın el işaretleri ile desteklendiği bir iletişim yöntemi cued speech n.
işitme engellilerin konuşmasında kullanılan sign-language adj.
Sport
işitme engelli oyunları deaflympics n.
Slang
işitme cihazı deaf aid n.
işitme cihazı takan kimse deaf-aid [uk] n.
işitme engelli deaf-and-dumb adj.