knocking - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

knocking

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "knocking" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 6 résultat(s)

Anglais Turc
General
knocking n. vurma
knocking n. eleştiri
knocking n. vuruntu
knocking n. çarpma
Technical
knocking n. vuruntu (motor)
Automotive
knocking n. vuruntu

Sens de "knocking" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 94 résultat(s)

Anglais Turc
General
knocking at the door unexpectedly adv. çat kapı
Colloquial
your knees are knocking expr. dizlerinin bağı çözülmüş
your/somebody’s knees are knocking expr. dizlerinin bağı çözülmüş
your knees are knocking expr. (korkudan) dizlerin titriyor
your/somebody’s knees are knocking expr. (korkudan) dizlerin titriyor
your knees are knocking expr. (korkudan) elin ayağın titriyor
your/somebody’s knees are knocking expr. (korkudan) elin ayağın titriyor
my knees are knocking expr. dizlerimin bağı çözüldü
Idioms
(one's) knees are knocking v. dizleri titremek
your knees are knocking v. dizleri titremek
(one's) knees are knocking v. dizlerinin bağı çözülmek
your knees are knocking v. dizlerinin bağı çözülmek
come knocking at your door v. kapıya dayanmak
come knocking at your door v. ayağına gelmek
come knocking at your door v. '-a kavuşmak
come knocking at your door v. kapıyı çalmak
come knocking at (one's) door v. ayağına gelmek
come knocking at (one's) door v. karşısına çıkmak
come knocking at (one's) door v. kapısını çalmak
come knocking at (one's) door v. kapısına gelmek
come knocking on (one's) door v. ayağına gelmek
come knocking on (one's) door v. karşısına çıkmak
come knocking on (one's) door v. kapısını çalmak
come knocking on (one's) door v. kapısına gelmek
get no answer (after knocking at a door) v. kapı duvar olmak
come knocking at (one's) door v. gelip kapısını çalmak
come knocking at (one's) door v. kapısına/ayağına gelmek
come knocking at (one's) door v. (fırsat) karşısına çıkmak
be knocking on heaven's door v. bir ayağı çukurda olmak
be knocking on heaven's door v. ölüyor olmak
be knocking on heaven's door v. ölüme yaklaşıyor olmak
be knocking on heaven's door v. yakında öbür dünyaya gidecek olmak
be knocking on heaven's door v. ölümün eşiğinde/pençesinde olmak
be knocking on heaven's door v. ölüm döşeğinde olmak
be knocking on the door v. (fırsat, olasılık) ayağına gelmek
be knocking on the door v. (fırsat, olasılık) kapıya kadar gelmek
be knocking on the door v. (fırsat, olasılık, şans) kapıyı çalmak
be knocking on the door v. bir şeye girmeye çalışmak
be knocking on the door v. bir şeyin kapısını zorlamak
be knocking on the door v. bir şeye katılmaya çalışmak
be knocking on the door v. rakibini geride bırakmaya/geçmeye hazırlanmak
be knocking on the door v. rakibini geride bırakmak/geçmek üzere olmak
be knocking on the door v. rakibini geride bırakmaya/geçmeye hazır olmak
be knocking on the door v. kapılarını zorlamak
be knocking on the door v. katılmaya çalışmak
be knocking on the door v. bir parçası olmaya çalışmak
be knocking on the door v. bir grup içerisinde yer almaya/bulmaya çalışmak
come knocking at the door v. ayağına gelmek
come knocking at the door v. karşısına çıkmak
come knocking at the door v. kapısını çalmak
come knocking at the door v. kapısına gelmek
come knocking at the door v. gelip kapısını çalmak
come knocking at the door v. (fırsat) karşısına çıkmak
come knocking at the door v. (fırsat) ayağına kadar gelmek
come knocking on the door v. ayağına gelmek
come knocking on the door v. karşısına çıkmak
come knocking on the door v. kapısını çalmak
come knocking on the door v. kapısına gelmek
come knocking on the door v. gelip kapısını çalmak
come knocking on the door v. (fırsat) karşısına çıkmak
come knocking on the door v. (fırsat) ayağına kadar gelmek
knocking on heaven's door adj. bir ayağı çukurda
knocking on heaven's door adj. ölüyor
knocking on heaven's door adj. ölüme yakın
knocking on heaven's door adj. yakında öbür dünyaya gidecek
knocking on heaven's door adj. ölümün eşiğinde/pençesinde
knocking on heaven's door adj. ölüm döşeğinde
(one's) knees are knocking expr. dizlerinin bağı çözülmüş
(one's) knees are knocking expr. (korkudan) dizleri titriyor
(one's) knees are knocking expr. (korkudan) eli ayağı titriyor
Speaking
who granted you license to enter my house without knocking? expr. kimden izin aldın da kapıyı çalmadan evime giriyorsun?
who granted you license to enter my house without knocking? expr. kapımı çalmadan evime girme hakkını sana kim verdi?
winter is knocking on the door expr. kış kapıda
who granted you license to enter my house without knocking? expr. kapıyı çalmadan evime girme yetkisini sana kim verdi?
Advertising
knocking copy n. rakip ürünü karalamak için tasarlanan reklam veya tanıtım materyali
Automotive
loud diesel knocking n. gürültülü dizel vuruntusu
acceleration knocking n. hızlanma vuruntusu
engine knocking n. motor vuruntusu
engine knocking correction circuit n. motor vuruntusu düzeltme devresi
engine knocking stops n. motor vuruntusu kesildi
engine knocking occurs n. motor vuruntulu çalışıyor
engine knocking correction circuitry n. motor vuruntusu düzeltme devresi
high engine speed knocking n. yüksek motor devri vuruntusu
Sport
knocking down of all pins at one time n. bowlingde tek atışta bütün labutların devrilmesi
Slang
knocking shop n. genelev
knocking shop n. kerhane
a knocking shop n. kerhane
a knocking shop n. randevu evi
knocking-shop [uk] n. genelev
knocking-shop [uk] n. kerhane
knocking-shop [uk] n. randevu evi
British Slang
knocking on a bit n. moruk
knocking on a bit expr. bunak
knocking on a bit expr. yaşlı