labour ... - Turc Anglais Dictionnaire

labour ...

Sens de "labour ..." avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
labour force n. işgücü
Temporary agency working would become an ever-growing bottom tier in a two-tier labour force.
Geçici taşeron işçiliği, iki kademeli bir işgücünde giderek büyüyen bir alt kademe haline gelecektir.

More Sentences
labour n. işgücü
We are already seeing such trends today on Europe's labour market and these will become even clearer in the future.
Bugün Avrupa işgücü piyasasında bu tür eğilimleri zaten görüyoruz ve bunlar gelecekte daha da netleşecek.

More Sentences
labour n. çalışma
The third error relates to the harmonisation of labour and social legislation.
Üçüncü hata, çalışma ve sosyal mevzuatın uyumlaştırılması ile ilgilidir.

More Sentences
labour n. iş gücü
Naturally, these measures must be supplemented with active labour market measures in order to assist in job-finding.
Doğal olarak bu tedbirler, iş bulmaya yardımcı olmak amacıyla aktif iş gücü piyasası tedbirleriyle desteklenmelidir.

More Sentences
labour n. emek
This job requires heavy manual labour.
Bu iş ağır el emeği gerektiriyor.

More Sentences
General
labour relations n. çalışma ilişkileri
The topic is labour relations.
Konu başlığı çalışma ilişkileridir.

More Sentences
ministry of labour n. çalışma bakanlığı
The Greek Ministry of Labour has tabled a business plan for reforming the employment agencies.
Yunanistan Çalışma Bakanlığı, istihdam bürolarının reforme edilmesine yönelik bir iş planı sunmuştur.

More Sentences
labour n. çalışma
The third error relates to the harmonisation of labour and social legislation.
Üçüncü hata, çalışma ve sosyal mevzuatın uyumlaştırılmasıyla ilgilidir.

More Sentences
child labour n. çocuk işçiliği
The plan of action agreed at this special session contains strong elements aimed at combating child labour.
Bu özel oturumda kabul edilen eylem planı, çocuk işçiliğiyle mücadeleye yönelik güçlü unsurlar içermektedir.

More Sentences
labour n.
Unemployment has increased very considerably, partly because of rigid labour law.
İşsizlik, kısmen katı kanunu nedeniyle çok önemli ölçüde artmıştır.

More Sentences
labour n. işçilik
The board is considering a reduction in unit labour costs.
Kurul, birim işçilik maliyetlerinde bir indirim yapmayı düşünüyor.

More Sentences
labour v. güçlükle ilerlemek
Is she OK? I saw her labouring up the stairs.
Durumu iyi mi? Merdivenleri güçlükle çıkarken gördüm de onu.

More Sentences
Trade/Economic
labour standards n. çalışma standartları
I think that if core labour standards are not given a name, we will forget them, and they will cease to exist.
Temel çalışma standartlarına bir isim verilmezse, onları unutacağımızı ve varlıklarının sona ereceğini düşünüyorum.

More Sentences
child labour n. çocuk işçiliği
It has already financed several initiatives to combat child labour, especially in Africa.
Pakt, özellikle Afrika'da çocuk işçiliğiyle mücadeleye yönelik çeşitli girişimleri finanse etmiştir.

More Sentences
child labour n. çocuk işçiliği
While Turkey is making serious efforts to address the problem of child labour, the phenomenon remains widespread.
Türkiye, çocuk işçiliği sorununu ele almak için ciddi çaba sarf etmekle birlikte, bu olgu hâlâ yaygındır.

More Sentences
division of labour n. iş bölümü
That division of labour as to who does what and how it is carried out is both necessary and meaningful.
Kimin ne yaptığı ve nasıl yürüttüğü konusundaki iş bölümü hem gerekli hem de anlamlıdır.

More Sentences
division of labour n. iş bölümü
We are to have the same sort of division of labour as in Afghanistan.
Afganistan'da olduğu gibi aynı türden bir iş bölümüne sahip olmalıyız.

More Sentences
labour party n. işçi partisi
The Labour Party heartlands of Scotland have sent them an unmistakable message.
İskoçya'nın İşçi Partisi'nin kalbi olan bölgeleri onlara açık bir mesaj göndermiştir.

More Sentences
labour force n. işgücü
A little over half the labour force is covered by the social security system.
İşgücünün yarıdan biraz fazlası, sosyal güvenlik sistemi kapsamındadır.

More Sentences
human labour n. insan emeği
On the other hand, human labour is considered a simple factor in the equation.
Öte yandan insan emeği denklemde basit bir faktör olarak kabul edilmektedir.

More Sentences
labour n. iş gücü
It helps reduce labour costs and supports the interests and profits of big business.
İş gücü maliyetlerinin azaltılmasına yardımcı olur ve büyük şirketlerin çıkarlarını ve karlarını destekler.

More Sentences
labour n.
We must remember that viable labour relations are an essential part of the Union's activity.
Uygulanabilir ilişkilerinin Sendika faaliyetlerinin önemli bir parçası olduğunu unutmamalıyız.

More Sentences
labour n. işgücü
This important regulation divides the labour cost index into four categories.
Bu önemli düzenleme işgücü maliyeti endeksini dört kategoriye ayırmaktadır.

More Sentences
labour cost n. işçilik
The main aim is to cut labour costs even further.
Asıl amaç işçilik maliyetlerini daha da düşürmektir.

More Sentences
labour rights n. işçi hakları
We need to ensure that labour rights and greater prosperity advance hand-in-hand.
İşçi hakları ile daha fazla refahın el ele ilerlemesini sağlamalıyız.

More Sentences
slave labour n. köle emeği
Neither should we forget that Burma tolerates slave labour and is Asia's largest drugs exporter.
Burma'nın köle emeğine göz yumduğunu ve Asya'nın en büyük uyuşturucu ihracatçısı olduğunu da unutmamalıyız.

More Sentences
forced labour n. zorla çalıştırma
Many of these new facilities have been built using forced labour.
Bu yeni tesislerin birçoğu zorla çalıştırma kullanılarak inşa edilmiştir.

More Sentences
labour-intensive adj. emek yoğun
This House has lobbied in favour of a reduced rate of VAT for labour-intensive services.
Bu Meclis, emek yoğun hizmetler için indirimli KDV oranı lehinde lobi faaliyetlerinde bulunmuştur.

More Sentences
Law
labour legislation n. çalışma mevzuatı
With regard to social and labour legislation, the rights of workers in EU ports must be safeguarded.
Sosyal ve çalışma mevzuatına ilişkin olarak AB limanlarında çalışan işçilerin hakları korunmalıdır.

More Sentences
child labour n. çocuk işçiliği
Not to mention working conditions for women and child labour.
Kadınlar için çalışma koşulları ve çocuk işçiliğinden bahsetmiyorum bile.

More Sentences
labour courts n. iş mahkemeleri
The Labour Courts are responsible for labour and social security cases.
İş Mahkemeleri, çalışma ve sosyal güvenlik davalarına bakarlar.

More Sentences
collective labour agreement n. toplu iş sözleşmesi
Working hours are being fiddled, and so are collective labour agreements as well as many other things.
Çalışma saatleri, toplu iş sözleşmeleri ve daha pek çok şeyle oynanıyor.

More Sentences
forced labour n. zorla çalıştırma
The ILO must be given access to all areas where forced labour is going on.
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün zorla çalıştırmanın devam ettiği tüm alanlara erişimine izin verilmelidir.

More Sentences
Politics
labour n. işçi partisi
In Great Britain, over two hundred Labour Members of Parliament have expressed their opposition to a war.
Büyük Britanya'da iki yüzden fazla İşçi Partili Parlamento üyesi savaşa karşı olduklarını ifade etti.

More Sentences
labour camp n. çalışma kampı
Recently, another 15 women were tortured to death in a labour camp.
Kısa bir süre önce 15 kadın daha bir çalışma kampında işkenceyle öldürülmüştür.

More Sentences
active labour market n. aktif işgücü piyasası
Naturally, these measures must be supplemented with active labour market measures in order to assist in job-finding.
Doğal olarak bu tedbirler, iş bulmaya yardımcı olmak amacıyla aktif işgücü piyasası tedbirleriyle desteklenmelidir.

More Sentences
labour camp n. çalışma kampı
Their punishment - a number of years in a labour camp -is intended to silence all the critical voices in that country.
Verdikleri ceza olan çalışma kampında birkaç yıllık süre, bu ülkedeki tüm eleştirel sesleri susturmayı amaçlamaktadır.

More Sentences
labour mobility n. işgücü hareketliliği
The problems associated with the comparability of qualifications greatly hamper labour mobility.
Niteliklerin karşılaştırılabilirliği ile ilgili sorunlar işgücü hareketliliğini büyük ölçüde engellemektedir.

More Sentences
Common Usage
labour n. doğum sancısı
labour v. uğraşmak
labour v. çalışmak
General
natural division of labour n. tabii iş bölümü
international labour organisation n. milletler arası çalışma teşkilatı
labour grading n. iş değerleme
hand labour n. el emeği
forced labour n. angarya
international labour organization n. uluslararası çalışma örgütü
labour union n. işçi sendikası
wage labour n. ücretli emek
sexual division of labour n. cinsel iş bölümü
labour turnover n. işgücü devri
labour supply n. işgücü arzı
labour pain n. doğum sancısı
labour n. amele
qualified labour n. vasıflı işgücü
labour productivity n. emek verimi
labour force mobility n. emek seyyaliyeti
physical labour n. bedensel çalışma
labour market n. emek piyasası
brain labour n. beyin emeği
labour productivity n. emeğin verimliliği
the weak sides of labour n. emeğin zayıf yönleri
labour turnover n. işçi devri
hard labour n. ağır ceza
labour n. işçi sınıfı
labour n. amel
labour force mobility n. işgücü seyyaliyeti
labour n. hizmet
division of labour n. işbölümü
hard labour n. kürek cezası
labour market n. iş piyasası
labour wage n. işçi ücreti
secretary of labour n. çalışma bakanı
demand for labour n. emek talebi
labour supply n. emek arzı
history of labour relations n. çalışma ilişkileri tarihi
unskilled labour n. niteliksiz işgücü
labour pains n. doğum sancıları
labour pains n. çalışma özeni
externalisation of labour n. işgücünün dışsallaştırılması
elasticity in labour supply n. işgücü esnekliği
skilled labour n. vasıflı emek
international labour organisation n. ılo
unskilled labour n. vasıfsız emek
labour force mobility n. emek hareketi
hand labour n. kol emeği
international division of labour n. uluslararası işbölümü
manual labour n. el işi
minister of labour n. çalışma bakanı
supply of labour n. emek arzı
mental labour n. zihin emeği
labour n. zahmet
skilled labour n. nitelikli işgücü
labour grading n. iş değerlendirmesi
labour market n. emek pazarı
skilled labour n. vasıflı işgücü
labour monopoly n. emek monopolü
labour demand n. emek talebi
unskilled labour n. kaba
child labour n. çocuk işgücü
labour-manpower migration n. emek göçü
labour theory of value n. emek-değer kuramı
skilled labour n. nitelikli emek-işgücü
labour n. geminin denizde çalkalanması
labour n. emekçiler
labour n. görev
labour n. doğum sancısı
slave labour camp n. esir çalışma kampı
labour-saving n. iş tasarrufu
labour n. zorluk
labour n. sıkıntı
labour n. meşakkat
stoop labour n. bedensel çalışma
labour n. teksas'ta eskiden kullanılan yaklaşık 177 dönümlük bir arazi alanı
labour of love n. severek yapılan iş
labour of love n. çıkar gözetmeden gönüllü yapılan iş
labour of love n. hatır işi
direct labour n. taşeron olmayıp işverenin kendi işgücünün bir parçası olan britanyalı işçiler
day labour [uk] n. günlük işçi
day labour [uk] n. gündelik işçi
labour-saving device n. emek tasarrufu sağlayan cihaz
free labour n. sendikasız işçilere ait emek
free labour n. hür insanların verdiği emek
labour v. çaba harcamak
labour v. emek harcamak
labour under a delusion v. hayale kapılmak
labour v. doğum sancısı çekmek
have labour pains v. sancılanmak
labour v. çalışmak
labour v. emek vermek
be in labour v. doğum sancısı çekmek
labour v. uğraşmak
add the labour charges to the invoice v. faturaya işçilik ücretini eklemek
include labour charge v. (ücrete) işçilik eklemek
include the labour charges to the invoice v. faturaya işçilik ücretini eklemek
add labour charge v. (ücrete) işçilik eklemek
labour v. çabalamak
labour v. (gemi) denizde çalkalanmak
labour v. (taşıt) yavaş yavaş ilerlemek
labour v. alın teriyle yapmak
labour v. çalışmak (iş vb)
labour v. emekle meydana getirmek
labour v. ağrı çekmek
labour v. doğurma halinde olmak
labour v. sıkıntıya sokmak
labour v. yormak
labour v. yük olmak
labour v. zahmet vermek
labour v. ayrıntılar üzerinde fazlaca durmak
labour v. ince ince uğraşmak
labour v. ayrıntıya girmek
labour v. detaya girmek
labour v. zahmet çekmek
labour v. sıkıntıya dayanmak
labour v. (gemi/bot) sağa sola yalpalamak
labour [obsolete] v. vurmak
labour [obsolete] v. dövmek
labour [obsolete] v. emek vererek bir yere, konuma vb. getirmek
labour v. yavaş yavaş ilerlemek
labour-intensive adj. hizmet
labour-saving adj. emekten tasarruf ettiren
labour-saving adj. zahmeti azaltan
labour adj. meşakkatli
labour-intensive adj. yoğun işgücü gerektiren
labour adj. işçi sınıfı ile ilgili
labour adj. işçilikle ilgili
labour adj. emekle ilgili
labour adj. çabayla ilgili
labour adj. işçiliği etkileyen
labour adj. işletmeyi etkileyen
clc (canadian labour congress) abrev. kanada çalışma kongresi
Phrasals
labour under v. yanlış yönlendirilmek
labour over v. yoğun emek harcamak
labour over v. yoğun çalışmak
Idioms
a labour of hercules n. büyük çaba gerektiren iş/görev
a labour of hercules n. büyük gayret isteyen iş/görev
a labour of hercules n. çok zor iş/görev
a labour of hercules n. çok güç iş/görev
a labour of hercules n. meşakkatli iş/görev
a labour of hercules n. zahmetli iş/görev
a labour of love n. hatır için yapılan iş
labour of love n. hatır işi
labour of love n. hatır için yapılan iş
a labour of love n. zevk için yapılan iş
a labour of hercules n. fiziksel güç gerektiren iş/görev
a labour of hercules n. fiziksel güç isteyen iş/görev
a labour of love n. sevgi/aşk uğruna yapılan iş
a labour of love n. sevdiği için yapılan iş
a labour of love n. severek yapılan iş
a labour of love n. hatır işi
a labour of love n. istekle/istediği için/kendi isteğiyle yapılan iş
a labour of love n. çıkar gözetmeden gönüllü yapılan iş
labour under a delusion v. aldanmak
labour the point v. bokunu çıkarmak
labour under an assumption v. bir düşünceye/varsayıma yanlış yere inanmak
labour under an assumption v. bir düşünceye/varsayıma kendini kaptırmak
labour the point v. bir konu üzerinde fazla durmak
labour under a delusion v. yanlış inanışa kapılmak
labour under a delusion v. yanılmak
labour the point v. uzun uzadıya açıklamak
Trade/Economic
aesthetic labour n. dış görünüşlerine göre işe alınan çalışanlar
hard labour n. ağır iş cezası
hard labour n. ağır iş
manual labour n. ağır iş
labour force n. aktif nüfus
common labour n. alelade işçilik
manual labour n. amelelik
physical labour n. bedensel çalışma
unskilled labour n. basit işleri yapan işçiler
labour n. beden yükümlülüğü
physical labour n. bedeni çalışma
common labour n. basit işçilik
primary labour market n. birincil emek piyasası
labour power n. bir ülke nüfusunun çalışan kesimi
bonded labour n. borçların para ile değil de doğrudan işcilik ve istihsal gücü ile ödenmesi
company labour policy n. bir şirketin çalışan politikası
labour management committee n. bir şirketteki işgücü ile malzemenin en iyi şekilde kullanılmasını sağlama yollarını arayan kurul
forced and compulsory labour n. cebri ve zorunlu çalışma
labour management committee n. çalışma yönetimi kurulu
labour power n. çalışan kesin
labour economics n. çalışma ekonomisi
labour conditions n. çalışma koşulları
freedom of labour n. çalışma hürriyeti
child labour n. çocuk işçi tarafından yapılan iş
minister of labour n. çalışma bakanı
labour day n. çalışma günü
labour economics and industrial relations n. çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri
child labour n. çocukların çalıştırılması
labour economist n. çalışma ekonomisti
labour hour n. çalışma saati
freedom of labour n. çalışma özgürlüğü
labour economics n. çalışma ekonomisi
department of labour economics and industrial relations n. çalışma ekonomisi ve endüstriyel ilişkiler bölümü
use of child labour n. çocuk emeğinin kullanımı
labour legislation n. çalışma hukuku
forced labour n. cebri çalıştırma
labour n. çalışma
child labour n. çocukların işçi olarak çalıştırılması
labour economy and industrial relations n. çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri
juvenile labour n. çocuk işçi
hours of labour n. çalışma saatleri
labour assembly n. çalışma meclisi
dilution of labour n. deneyimsiz işçilerin yanına deneyimlileri alma
labour theory of value n. değerin emek kuramı
direct labour expenses n. direkt işçilik giderleri
reflection account for direct labour expenses n. direkt işçilik giderleri yansıtma hesabı
low skilled labour force n. düşük vasıflı işgücü
direct labour n. doğrudan işçilik
direct labour cost n. direkt işçilik maliyeti
low-cost labour n. düşük maliyetli işgücü
indirect labour n. dolaylı işçilik
direct labour n. dolaysız işçilik
pauper labour n. düşük ücretli işgücü
direct labour n. direkt işçilik
stored-up labour n. birikmiş emek
contingent labour n. bağımlı emek
affective labour n. duygulanımsal emek
intellectual labour n. düşünsel emek
emotional labour n. duygusal emek
labour market flexibility n. emek piyasası esnekliği
labour emigration n. emek göçü
labour capital proportions n. emek/sermaye oranları
manual labour n. elle yapılan iş
input of labour n. emek girdisi
labour market n. emek piyasası
labour-saving n. emekten tasarruf
intellectual labour n. entelektüel emek
labour theory of value n. emek değer teorisi
labour process n. emek süreci
labour cost n. emek maliyeti
mobility of labour n. emek akışkanlığı
labour intensive commodity n. emek-yoğun mal
labour time n. emek süresi
informal labour n. enformel emek
labour n. emek
labour exploitation n. emek sömürüsü
labour theory of value n. emek değer teorisi
labour market n. emek piyasası
labour market flexibility n. emek piyasası esnekliği
labour productivity n. emek verimliliği
quantity of labour n. emek miktarı
marginal cost of labour n. emeğin marginal maliyeti
labour supply n. emek arzı
labour power n. emek gücü
labour struggle n. emek mücadelesi
labour cost ratio n. emek maliyet oranı
labour market institutions n. emek piyasası kuruluşları
labour-market n. emek piyasası
manual labour n. el işçiliği
labour force n. faal nüfus
labour disruption n. grev
labour exchange n. iş değişimi
labour saving machinery n. insan gücünden ve emeğinden tasarruf sağlayan makineler
labour relations n. işçi-işveren ilişkileri
labour dispute n. iş ihtilafı
labour n. işçiler
labour legislation n. iş hukuku
labour flow n. işgücü akımı
labour question n. işçi sorunu
stoppage of labour n. işçi grevi
labour law legislation n. iş kanunu mevzuatı
labour supply n. işgücü arzı
labour force participation n. işgücüne katılım
labour force participation rate n. iş gücüne katılma oranı
labour contract n. iş sözleşmesi
labour demand n. iş gücü talebi
not in labour force n. işgücüne dahil olmayanlar
labour troubles n. iş ve işçi olayları
labour saver n. işgücü tasarrufu sağlayan
labour schedule n. iş çizelgesi
labour and management n. işçi ve işveren
labour force n. işçi sınıfı
labour market flexibility n. işgücü piyasası esnekliği
cost of labour n. işgücü maliyeti
labour shortage n. işgücü kıtlığı
labour scarce country n. işgücü kıt ülke
high labour cost economy n. işçi masraflarının yüksek olduğu ekonomi
labour unrest n. işçi grevleri
dignity of labour n. iş haysiyeti
labour organization n. işçi derneği
labour n. işçi sınıfı
company labour policy n. işçi politikası
labour power n. işgücü
labour aristocracy n. işçi aristokrasisi
labour union n. işçi sendikası
labour piracy n. işçi korsanlığı
labour day n. işçi bayramı
labour code n. iş kanunu
labour contract n. işveren ile sendika arasında imzalanmış sözleşme
labour contract n. iş sözleşmesi
labour exchange n. iş borsası
labour n. işçilik ücreti
labour loss n. işgücü kaybı
dignity of labour n. iş onuru
labour loss n. iş gücü kaybı
labour dispute n. iş anlaşmazlığı
labour-market n. iş ve işçi piyasası
tribunal of labour n. iş mahkemesi
labour dispute n. iş uyuşmazlığı
labour creation programme n. işgücü yaratma programı
labour unrest n. işçi huzursuzluğu
labour market area n. işçi piyasası
labour exchange n. iş ve işçi bulma kurumu
labour wages n. işçi ücreti
labour cost n. işçilik masrafı
labour indemnity n. işçi tazminatı
labour and social security law n. iş ve sosyal güvenlik hukuku
labour budget n. işgücü bütçesi
labour market institutions n. işgücü piyasası kuruluşları
labour costs n. işçilik gideri
labour-reform package n. işgücü reform paketi
chamber of labour n. iş odası
wages and other labour expenses n. işçi ücret ve giderleri
labour abundant country n. işgücü bol ülke
labour law agreements n. iş hukuku sözleşmeleri
labour-union n. işçi sendikası
labour disturbances n. iş karışıklıkları
labour leader n. işçi lideri
labour exchange n. iş bulma bürosu
labour cost n. işcilik maliyeti
division of labour n. işbölümü
labour legislation n. iş kanunu
assistant labour inspector n. iş müfettişi yardımcısı
labour pool n. işgücü havuzu
labour legislation n. iş mevzuatı
labour market area n. iş ve işçi piyasasının genişliği
labour turnover n. işçi devri
labour inspector n. iş müfettişi
labour act n. iş yasası
labour budget estimate n. işgücü bütçe tahmini
labour movement n. işçi hareketi
labour agreement n. iş sözleşmesi
labour legislation n. işçi kanunları
labour income n. iş gücü geliri
labour office n. iş ve işçi bulma kurumu
labour leader market n. iş bulma piyasası
labour n. işçilik
labour cost n. iş gücü maliyeti
modest labour market reform n. ılımlı emek piyasası reformu
labour costs n. işçilik giderleri
labour contract n. iş akdi
common labour n. kalitesiz işçilik
informal labour n. kayıt dışı emek
slave labour n. köle iş gücü
labour force status of non institutional population n. kurumsal olmayan nüfusun işgücü durumu
liberal-labour n. liberallerle emekçiler arasındaki ittifak
labour budget n. maaş bütçesi
labour n. mesai
division of labour n. mesai
division of labour n. mesai taksimatı
unskilled labour n. niteliksiz iş
skilled labour n. nitelikli iş gücü
unskilled labour n. niteliksiz iş gücü
skilled labour n. nitelikli işgücü
organized labour n. örgütlü işgücü
organized labour n. örgütlenmiş işçiler
indentured labour n. ödünç işçilik
labour turnover n. personel değişim oranı
labour n. para ile ölçülebilen insan emeği
free labour market n. serbest emek piyasası
free labour n. sendikasız işçiler
free labour market n. serbest iş ve işçi piyasası
standard labour rate n. standart iş ücreti
standard labour time n. standart iş zamanı
contract labour n. taşeron işçilik
labour contract n. toplu iş sözleşmesi
collective labour dispute n. toplu iş anlaşmazlığı
collective labour dispute n. toplu iş ihtilafı
labour agreement n. toplu iş anlaşması
community labour market n. topluluk işgücü piyasası
subcontracted labour n. taşeron işçilik
collective labour law n. toplu iş hukuku
international labour n. uluslararası insangücü
low-cost labour n. ucuz işgücü
skilled labour n. vasıflı işgücü
contingent labour n. ücretle çalışan işgücü
international labour law n. uluslararası iş hukuku
unskilled labour n. vasıfsız işçiler
common labour n. vasıfsız işçilik
international division of labour n. uluslararası işbölümü
International Labour Organisation n. uluslararası çalışma örgütü
international labour office n. uluslararası çalışma ofisi
manual labour n. (el ile yapılan) bedensel iş
senior labour inspector committee n. yüksek iş denetçileri komitesi
qualified labour force n. yetişmiş işgücü
forced and compulsory labour n. zorla ve zorunlu çalışma
qualified labour force n. yetişmiş insan gücü
unfree labour n. zorla çalıştırma
hard labour n. zor iş
exploitation of labour n. emek sömürüsü
dilute labour v. deneyimsiz işçilerin yanına deneyimlileri de almak
free labour v. serbest emek
sweatshop labour v. sömürüye dayalı işgücü/emek
concrete labour v. somut emek
unproductive labour v. verimsiz emek
labour intensive adj. emek yoğun
labour intensive adj. emek-yoğun
labour intensive adj. emek yoğun
labour saving adj. işten tasarruf sağlayan
labour-intensive adj. işçilik yoğun
labour-intensive adj. iş-yoğun
labour-saving adj. iş tasarrufu sağlayan
labour-based adj. emek temelli
labour-based adj. emek tabanlı
excluding sue and labour charges expr. dava ve say masrafları hariç
Law
imprisonment with hard labour n. ağır hapis (cezası)
corporal labour n. beden yükümlülüğü
compulsory labour n. çalışma mükellefiyeti
liberty of labour n. çalışma özgürlüğü
sue and labour charge n. dava ve say masrafı
sue and labour clause n. dava ve emek klozu
prison labour n. hapishane çalışması
prison labour n. hapishanede çalışma
labour contract n. hizmet akdi
labour union n. işçi sendikası
sentence of corrective labour n. ıslah edici çalışma cezası
violation of the freedom to work and labour n. iş ve çalışma hürriyetinin ihlali
labour court n. iş mahkemesi
labour law n. iş kanunu
labour contract n. iş akdi
labour law n. iş kanunu
labour act n. iş kanunu
crimes against freedom of conducting business and freedom of labour n. iş ve çalışma hürriyeti aleyhinde cürümler
labour laws n. iş kanunları
labour law n. iş hukuku
labour arbitration n. iş uyuşmazlıklarının çözümünde uygulanan tahkim usulü
labour law n. iş hukuku
labour contract n. iş sözleşmesi
felonies violating freedom to engage in business and freedom of labour n. iş ve çalışma hürriyeti aleyhinde cürümler
international labour law n. uluslararası iş hukuku
international labour law n. uluslararası işgücü kanunu
compulsory labour n. zorunlu çalışma
code on trade unions and collective labour agreements n. sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanunu
code of labour courts n. iş mahkemeleri kanunu
code of trade unions and collective labour agreements n. sendikalar ve toplu i̇ş sözleşmesi kanunu
forced labour v. zorla çalıştırmak
Politics
labour n. çalışma bakanlığı
labour camp n. tutukluların çalışmaya zorlandığı cezaevi
labour camp n. seyyar tarım işçilerinin barındığı kamp
labour leader n. işçi sınıfı mücadelesine liderlik eden kimse
labour organiser n. işçileri sendikaya kaydeden kimse
labour secretary n. çalışma sekreteri
labour secretary n. çalışma dairesi'nde sekreterlik görevi yapan kişi
labour secretary n. çalışma dairesi'nde başkanlık görevi yapan kişi
labour camp n. tutukluların çalışmaya zorlandığı cezaevi
labour camp n. seyyar tarım işçilerinin barındığı kamp
labour n. çalışma
labour policy n. çalışma politikası
labour party n. emek partisi
labour imperialism n. emek emperyalizmi
labour n. emek
g20 labour and employment ministers n. g20 çalışma ve istihdam bakanları
people's labour party n. halkın emek partisi
labour demand n. işçi talebi
labour demand n. işgücü talebi
labour movement n. işçi hareketi
progressive labour party (plp) n. ilerlemeci işçi partisi
labour force participation rate n. işgücü katılım oranı
labour force participation rate n. işgücüne katılım oranı
labour peer n. ingiliz işçi partisi'nin lordlar kamarası'ndaki temsilcisi