süit

Sens de "süit" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 97 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	suit n.	takım
I'll just prepare your suit for the opera tonight. Bu akşamki opera için takımını hazırlayacağım. More Sentences
2	Common Usage	suit v.	uygun olmak
Therefore some people want to accept the advice of ICES only when it suits. Bu nedenle bazı insanlar ICES'in tavsiyelerini sadece uygun olduğunda kabul etmek istiyor. More Sentences
3	Common Usage	suit v.	uymak
The problem with the recycling target is that it can never absolutely suit all countries. Geri dönüşüm hedefiyle ilgili sorun, bunun hiçbir zaman tüm ülkelere tam olarak uymamasıdır. More Sentences
General
4	General	suit n.	takım elbise (erkek için)
I didn't know I could afford a lawyer with such a nice suit. Böyle şık takım elbiseli bir avukata paramın yetebileceğini bilmiyordum. More Sentences
5	General	suit n.	elbise
That suit has an expensive look. O elbise pahalı bir görünüme sahip. More Sentences
6	General	suit n.	kostüm
I'll just prepare your suit for the opera tonight. Bu geceki opera için kostümünü hazırlayacağım. More Sentences
7	General	suit n.	takım
I want a tie to go with this suit. Bu takımla uyumlu bir kravat istiyorum. More Sentences
8	General	suit v.	çok yakışmak
Short hair really suits her. Kısa saç ona çok yakışıyor. More Sentences
9	General	suit v.	gelmek
Recommendations are just something that they comply with if it suits them, but not if they do not. Tavsiyeler sadece işlerine gelirse uyacakları, gelmezse uymayacakları bir şeydir. More Sentences
10	General	suit v.	yakışmak
Green suits you. Yeşil sana yakışır. More Sentences
11	General	suit v.	iyi gitmek
This shirt suits you well. Bu gömlek sana iyi gidiyor. More Sentences
12	General	suit v.	uymak
They were then abolished to suit the interests of the feed industry. Daha sonra yem endüstrisinin çıkarlarına uyacak şekilde ortadan kaldırıldılar. More Sentences
13	General	suit v.	uygun olmak
This is a European value which, I believe, is appropriate and which suits us very well. Bu, bence uygun olan ve bize çok yakışan bir Avrupa değeridir. More Sentences
Technical
14	Technical	suit	takım
I bought a suit with two pairs of pants. İki pantolonlu bir takım aldım. More Sentences
15	Technical	suit	uymak
The problem with the recycling target is that it can never absolutely suit all countries. Geri dönüşüm hedefiyle ilgili sorun ise bunun hiçbir zaman tüm ülkelere tam olarak uymamasıdır. More Sentences
16	Technical	suit	uygun olmak
That would not suit us. O bize uygun olmaz. More Sentences
Textile
17	Textile	suit	kostüm
I'll just prepare your suit for the opera tonight. Ben bu geceki opera için kostümünüzü hazırlayayım. More Sentences
18	Textile	suit	takım
That suit you bought was a good choice. Aldığın takım iyi bir seçimdi. More Sentences
Card
19	Card	suit	takım
She's wearing a light blue suit. Açık mavi bir takım giyiyor. More Sentences
Common Usage
20	Common Usage	suit n.	takım elbise
21	Common Usage	suit v.	uygun gelmek
General
22	General	suit n.	tek
23	General	suit n.	iki veya daha fazla parçadan oluşan giysi
24	General	suit n.	sorunca
25	General	suit n.	rica
26	General	suit n.	kur yapma
27	General	suit n.	mayo
28	General	suit n.	döpiyes (kadın için)
29	General	suit n.	kur
30	General	suit n.	istek
31	General	suit n.	kapama
32	General	suit n.	takım elbise
33	General	suit n.	evlenme teklifi
34	General	suit n.	dava
35	General	suit n.	tayyör
36	General	suit n.	deste
37	General	suit n.	iskambil destesi
38	General	suit n.	vassalın kral veya lorduna borçlu olduğu (davette, sarayda) hazır bulunma yükümlülüğü
39	General	suit n.	toprak kiracısının belirli değirmenleri kullanması gerekliliği
40	General	suit n.	feodal üst makama şikayette bulunma
41	General	suit n.	birbirini tamamlayan eşya takımı
42	General	suit n.	saçta uzayan kısım
43	General	suit n.	üniforma
44	General	suit n.	iç çamaşırı takımı
45	General	suit n.	domino taşlarındaki tüm kemiklerin aynı sayıyı taşıması
46	General	suit n.	oyundaki tüm işaretlerin aynı isim veya sembolde olması
47	General	suit n.	oyuna özel kart destesi
48	General	suit n.	son oynanan kart rengi/sembolü
49	General	suit n.	uygun düşme
50	General	suit n.	uyuşma
51	General	suit n.	ahenk
52	General	suit v.	uydurmak
53	General	suit v.	uygun düşmek
54	General	suit v.	adamı olmak (bir şeyin)
55	General	suit v.	iyi gelmek
56	General	suit v.	uygun gelmek
57	General	suit v.	gitmek
58	General	suit v.	açmak
59	General	suit v.	denk gelmek
60	General	suit v.	durmak
61	General	suit v.	hoşuna gitmek
62	General	suit v.	bağdaşmak
63	General	suit v.	yaraşmak
64	General	suit v.	uyum sağlamak
65	General	suit v.	uyuşmak
66	General	suit v.	yaramak
67	General	suit v.	memnun etmek
68	General	suit v.	(birine) göre olmak
69	General	suit v.	zevkine/ihtiyacına göre olmak
70	General	suit v.	işine yaramak
71	General	suit v.	olmak
72	General	suit v.	uygun düşürmek
73	General	suit v.	giydirmek
74	General	suit v.	üstünü başını donatmak
75	General	suit v.	memnun edecek hizmeti vermek
76	General	suit v.	(beğeniye) hitap etmek
Trade/Economic
77	Trade/Economic	suit n.	dava
Law
78	Law	suit n.	dava
79	Law	suit n.	dava ikame etme
80	Law	suit v.	dava etmek
81	Law	suit v.	dava açmak
82	Law	suit	hukuk davası
Tourism
83	Tourism	suit n.	daire
Technical
84	Technical	suit	kostum
85	Technical	suit	tayyör
Textile
86	Textile	suit	(kadın için) döpiyes
87	Textile	suit	(erkek için) takım elbise
88	Textile	suit	takım elbise
Marine
89	Marine	suit n.	tekne yelken takımı
Archaic
90	Archaic	suit n.	takip etme
91	Archaic	suit n.	iz sürme
92	Archaic	suit n.	maiyet
93	Archaic	suit n.	hizmetkarlar
94	Archaic	suit n.	alışılagelmiş giyim kuşam
95	Archaic	suit n.	din adamının gündelik giysisi
Slang
96	Slang	suit n.	iş insanı
97	Slang	suit n.	takım elbiseli tip

Sens de "süit" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	süit	suite n.
Tom rented a suite in one of Boston's most expensive hotels. Tom Boston'ın en pahalı otellerinden birinde bir süit kiraladı. More Sentences
Tourism
2	Tourism	süit	suite n.
She had the hotel suite to herself. Kendine otel suiti tuttu. More Sentences
Art
3	Art	süit	suite n.
I found the suites capacious, the sofas commodious, the sandwiches copious. Ben, suitleri ferah, kanapeleri geniş sandviçleri bol buldum. More Sentences
Architecture
4	Architecture	süit	enfilade n.