sarılı - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

sarılı



Sens de "sarılı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 17 résultat(s)

Turc Anglais
General
sarılı wrapped adj.
sarılı yellow adj.
sarılı bandaged adj.
sarılı girt adj.
sarılı convoluted adj.
sarılı girded adj.
sarılı covered adj.
sarılı coiled adj.
sarılı surrounded by adj.
sarılı dirged adj.
sarılı fasten on adj.
sarılı happed adj.
sarılı wrap adj.
sarılı cladded adj.
sarılı involved adj.
sarılı cocooned adj.
Technical
sarılı enveloped adj.

Sens de "sarılı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 105 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
(sarılı bir şeyi) açmak unfurl v.
General
maden parlatmaya mahsus bir yuvarlağa sarılı deri buff n.
vücuduna sarılı çift iple dağdan inen dağcı abseiler n.
(sarılı bir şeyi) açan kimse unfastener n.
(sarılı bir şeyi) açan kimse undoer n.
(sarılı bir şeyi) açan kimse untier n.
sağlam bir sicimle sarılı ve barutla dolu mukavva bir kartondan oluşan havai fişek marron n.
sağlam bir sicimle sarılı ve barutla dolu mukavva bir kartondan oluşan havai fişek marroon n.
bazı amerikan yerlileri tarafından kullanılan, içinde kişisel veya kabileye ait dini nesnelerin bulunduğu kapalı veya sarılı bohça medicine bundle n.
cankurtaranlıkta kullanılan uzun ip sarılı kutu faking box n.
çıkrık, vinç gibi düzeneklere sarılı halatın üzerinde yer alan gövde mouline n.
bariyer olarak kullanılan sarılı dikenli tel concertina n.
az miktarda sarılı yiyecek parcel n.
(deriye bağlı ahşap ile sarılı) paket seron n.
(deriye bağlı ahşap ile sarılı) paket seroon n.
(deriye bağlı ahşap ile sarılı) paket ceroon n.
mısır kabuğuna sarılı sigara veya puro shuck n.
açılmak (halka şeklinde sarılı bir şey) uncoil v.
açmak (yelken, bayrak gibi sarılı bir şeyi) unfurl v.
çözülmek (halka şeklinde sarılı bir şey) uncoil v.
açılmak (sarılı bir şey) unwrap v.
açmak (sarılı bir şeyi) unwind v.
çözülmek (sarılı bir şey) unwind v.
çözmek (sarılı bir şeyi) unwind v.
açmak (sarılı bir şeyi) unwrap v.
açılmak (sarılı bir şey) unwind v.
açmak (halka şeklinde sarılı bir şeyi) uncoil v.
açmak (sarılı bir paket vb) unwind v.
çözmek (halka şeklinde sarılı bir şeyi) uncoil v.
(sarılı bir şeyi) çözmek unwind v.
açmak (makaraya sarılı bir şeyi) uncoil v.
(sarılı bir şeyden) çıkarmak unmuffle v.
(sarılı bir şeyi) çıkarmak unmuffle v.
(sarılı bir şeyi) çıkarmak unplat v.
(sarılı şeyi) çıkarmak displat v.
bükülü veya sarılı bir şeyle çevrelemek circumvolute v.
yüne sarılı lanose adj.
kağıda sarılı paper-enwrapped adj.
sargıyla sarılı bound adj.
etrafı hoşa gitmeyen şeyler ile sarılı riddled adj.
kollarla sarılı pinnoed adj.
(yiyecek veya içecek) ambalaja sarılı pouched adj.
etrafı sarılı shut-in adj.
her yeri sarılı smothered adj.
salyangozlar ile sarılı snaily adj.
kenar mahalleler ile sarılı suburbanised [uk] adj.
kenar mahalleler ile sarılı suburbanized [us] adj.
Idioms
buzun içerisinde/buza sarılı tutulmak be on ice v.
Politics
bayrağa sarılı tabut flag draped coffin n.
Technical
aromatik poliamid şerit sarılı dikdörtgen kesitli bakır tel aromatic polyimide tape wrapped rectangular copper wire n.
aromatik poliamid şerit sarılı yuvarlak bakır tel aromatic polyimide tape-wrapped round copper wire n.
cam elyaf sarılı reçine glass-fibre wound resin n.
çözücü (sarılı bir şeyi) unwinder n.
sarılı boru metodu wrapped tube method n.
sarılı bobin wound coil n.
sarılı evre enveloped phase n.
sarılı parçacık enveloped particle n.
şerit sarılı dikdörtgen kesitli bakır tel tape-wrapped rectangular copper wire n.
şerit sarılı yuvarlak kesitli bakır tel tape-wrapped round copper wire n.
tel sarılı potansiyometre wire-wound potentiometer n.
tamamen sarılı kompozit tüp fully wrapped composite cylinder n.
sıcak haddelenmiş sarılı rulo hot-rolled spoiled coil n.
çıması etrafında daire şekilde sarılı halat flemish coil n.
cam elyaf sarılı glass-fiber-wound adj.
cam lifi sarılı glass-fibre wound adj.
cam elyaf sarılı glass-fibre wound adj.
sarılı (bobin) wound adj.
sarılı (bobin) coiled adj.
şerit sarılı tape-wrapped adj.
paralel sarılı parallel-wound adj.
Textile
kunduz kürküne sarılı olmayan unbeavered adj.
Architecture
solucanlarla sarılı gibi görünen taş işçiliği vermicular work n.
solucanlarla sarılı gibi görünen taş işçiliği vermiculated work n.
Marine
çift direkli ana yelkenin üst köşesinde bulunan, halatların sarılı olduğu ahşap levha headboard n.
sarılı yelkende dış tabaka skin n.
(yosun, midye ile) sarılı foul adj.
Medical
sarılı olma pack [obsolete] n.
Gastronomy
çift sarılı yumurta double yolk egg n.
çift sarılı yumurta double yolked eggs n.
domuz pastırması dilimi ile sarılı dana eti rulosu rosette n.
yumurta sarılı veloute sos poulette n.
yumurta sarılı veloute sos poulette sauce n.
kırmızılı sarılı uzun ince domates plum tomato n.
Statistics
sarılı cauchy dağılımı wrapped cauchy distribution n.
sarılı poisson dağılım wrapped poisson distribution n.
sarılı normal dağılım wrapped normal distribution n.
sarılı dağılım wrapped distribution n.
Biology
sert kabukla sarılı (tohum, deniz canlısı) testate adj.
Zoology
sarılı çinte dickcissel n.
sarılı çinte spiza americana n.
Botanic
çok sayıda filizle sarılı tendriled adj.
kılıfa sarılı endophyllous adj.
Tobacco
tütün yaprağına sarılı sigara cigarito n.
History
antik yunanlıların savaşlarda kullandığı parşömen sarılı silindirik iletişim aracının üzerinde yazılı olan mesaj scytale n.
antik yunanlıların savaşlarda kullandığı silindirik iletişim aracına sarılı parşömen scytale n.
Religious
müslüman din büyüklerinin taktığı sarıkla sarılı bir başlık kalansuwa n.
Sport
vücuduna sarılı çift iple dağdan inen dağcı rappeller n.
Music
telli enstrümanda tellerin sarılı olduğu akort etme bölgesi tuning head n.
telli enstrümanda tellerin sarılı olduğu akort etme bölgesi tuning machine n.
telli enstrümanda tellerin sarılı olduğu akort etme bölgesi head n.
Cinema
film makinesinde kullanılan birkaç yüz fit uzunluğunda ve bobine sarılı film motion-picture film n.
uzunluğu birkaç metreye kadar çıkabilen, kenarları boyunca bir veya iki sıra delik bulunan makaraya sarılı bir fotoğraf filmi movie film [us/canada] n.
Mythology
gövdesinde iki yılan sarılı, tepesinde bir çift kanadı olan asa caduceus n.
Archaic
kuşak sarılı succinct adj.
kemer ile sarılı succinct adj.