superior - Turc Anglais Dictionnaire

superior

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "superior" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 93 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
superior n. amir
Be respectful to your superiors, if you have any.
Eğer varsa amirlerine saygılı ol.

More Sentences
superior adj. üst (rütbe)
He appealed the case in a superior court.
Davayı bir üst mahkemede temyize götürdü.

More Sentences
superior adj. üstün
Their expertise, is, of course, superior to that of the Commission.
Onların uzmanlığı elbette Komisyon'unkinden daha üstündür.

More Sentences
General
superior n. amir
I want to talk to your superior.
Amirinle konuşmak istiyorum.

More Sentences
superior adj. üstün
Rapid scientific and technological change, together with globalisation, demand superior educational standards.
Küreselleşme ile birlikte hızlı bilimsel ve teknolojik değişim, üstün eğitim standartları gerektirmektedir.

More Sentences
superior adj. seçkin
This 3-star Superior hotel is situated opposite the Hamburg Altona Train Station.
Bu 3 yıldızlı seçkin otel, Hamburg Altona Tren İstasyonu'nun karşısında yer almaktadır.

More Sentences
superior adj. daha iyi
Your car is vastly superior to mine.
Arabanız benimkinden çok daha iyi.

More Sentences
superior adj. üsttenci
Her rather superior manner is getting on my nerves.
Üsttenci tavırları sinirlerimi bozuyor.

More Sentences
superior adj. üst kalite
The shop offers a wide range of superior scotch whiskies.
Dükkân çok çeşitli üst kalite viskiler sunuyor.

More Sentences
Technical
superior adj. üstün
Some fellow MEPs give the impression that the most restrictive view is automatically the ethically superior one.
Bazı AP üyeleri, en kısıtlayıcı görüşün otomatik olarak etik açıdan en üstün görüş olduğu izlenimini vermektedir.

More Sentences
General
superior n. üstün kimse
superior n. üst
superior n. dini lider
superior n. derebeyi
superior n. derebeyinin varisi
superior n. üst simge olarak yazılan karakter
superior n. büyük savaşçı
superior n. üst (rütbe)
superior adj. üstünlük taslayan
superior adj. daha kuvvetli
superior adj. üstteki
superior adj. üstün nitelikli
superior adj. kendini bir şey zannettiğini gösteren
superior adj. yüksek (rütbe, sınıf)
superior adj. üstün kaliteli
superior adj. yüksek
superior adj. üstünlüklü
superior adj. olağanüstü
superior adj. kibirli
superior adj. daha yüksek rütbeli
superior adj. asil
superior adj. faik
superior adj. daha çok
superior adj. ala
superior adj. yüksek kaliteli
superior adj. fevk
superior adj. ilgisiz
superior adj. kayıtsız
superior adj. metanetli
superior adj. dirençli
superior adj. dayanıklı
superior adj. yılmaz
superior adj. boyun eğmez
superior adj. cesur
superior adj. daha büyük
superior adj. daha fazla
superior adj. daha yüksek
superior adj. (tren) geçiş üstünlüğü bulunan
superior adj. üst satırda yer alan
superior adj. üstte yer alan
superior adj. (üst gövde parçası) superior bölgede yer alan
superior adj. (üst gövdede bulunan bir bölüm) daha yukarıda bulunan
superior adj. (dört ayaklı gövdede) daha önde yer alan
superior adj. (dört ayaklı gövdede) dorsal
superior adj. (bitkinin bir bölümü) diğer organın üzerinde yer alan
superior adj. (çanak) yumurtalığa bağlı
superior adj. (çanak) yumurtalıktan çıkan
superior adj. (yumurtalık) çanaksız
superior adj. adaksiyal
superior adj. (mantar halkası) sap üzerinde yer alan
superior adj. daha kapsamlı
superior adj. daha kapsayıcı
superior adj. bağışıklık kazanmış
superior adj. alışmış
superior adj. duyarsızlaşmış
superior adj. (terim veya önerme) jenerik
superior adj. (terim veya önerme) genelleyici
superior adv. üstünlük göstererek
superior adv. büyüklük göstererek
superior adv. büyüklenerek
superior adv. üstün bir şekilde
superior adv. nitelikli bir şekilde
Technical
superior adj. daha yüksek
superior adj. ortalamanın üzerinde
superior adj. üst
Medical
superior adj. arka
superior adj. süperiyor
Anatomy
superior adj. (organ, vücut bölümü) baş bölgesine yakın
superior adj. (organ, vücut bölümü) başa doğru olan
Astronomy
superior adj. (gezegen) yörüngesi güneşe daha uzak olan
superior adj. (kavuşum açısı) güneş, dünya ile küçük bir gezegen arasındayken oluşan
Geography
superior n. wisconsin eyaletinde şehir
superior n. kolorado eyaletinde şehir
superior n. montana eyaletinde yerleşim yeri
superior n. arizona eyaletinde şehir
superior n. wyoming eyaletinde yerleşim yeri
superior n. wisconsin eyaletinde yerleşim yeri
superior n. nebraska eyaletinde şehir
superior n. iowa eyaletinde şehir
superior n. superior gölü
superior n. dünya'daki en büyük tatlı su gölü
Military
superior n. üst
Ottoman Turkish
superior efdal

Sens de "superior" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)

Turc Anglais
General
superior supr abrev.
Anatomy
superior rostra adj.

Sens de "superior" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 133 résultat(s)

Anglais Turc
General
be superior v. üstün olmak
I sincerely believe my ideology is superior to yours.
Benim ideolojimin sizinkinden daha üstün olduğuna içtenlikle inanıyorum.

More Sentences
Geography
lake superior n. superior gölü
Lake Superior is the largest of all the Great Lakes.
Superior Gölü, Büyük Göllerin en büyüğüdür.

More Sentences
General
superior critique n. üst eleştiri
superior man n. üstünlüklü insan
superior skill n. üstün beceri
limit superior n. üst sınır
gift to a superior n. sungu
superior planet n. dış gezegen
superior culture n. üst kültür
doctrine of superior responsibility n. üstün sorumluluk doktrini
superior ability n. üstün yetenek
superior-high intelligence n. üstün zeka
superior intelligence n. ileri zeka
superior powers n. üstün güçler
mother superior n. baş rahibe
superior mind n. üst akıl
superior-subordinate relationship n. ast üst ilişkisi
superior-subordinate communication n. ast üst ilişkisi
superior virtue n. üstün erdem
superior virtue n. üstün erdem
superior pharyngeal n. (gerçek kemikli balıkta) farinks ve solungaç kemiği
superior pharyngeal n. solungaç kemerine ait kemik
superior pharyngeal n. farinks ve solungaçlara ait yapı
superior spirits of hell n. cehenneme ait en önemli altı şeytan
superior spirits of hell n. baş altı cehennem şeytanı
far superior than others v. cebinden çıkartmak
be far superior than (somebody) v. taş çıkartmak
be far superior than (somebody) v. taş çıkarmak
make something superior v. üstün kılmak
act superior v. küçük görmek
act superior v. patronluk taslamak
superior to prep. -den üstün
Idioms
superior orders n. üstten gelen/alınan emirler
superior orders n. kendi iradesiyle değil başkasının emirleriyle suç işlediğini ve suçlu bulunmaması gerektiğini belirten savunma
superior orders n. müdafinin eylemlerini sadece üstlerinden aldığı emirleri yerine getirdiğini söyleyerek savunması
act superior v. emirler yağdırmak
act superior v. üstünlük taslamak
act superior v. amirane davranmak
think himself superior v. kendini başkalarından üstün görmek
think himself superior v. kendini üstün görmek
Trade/Economic
superior good n. normal mallar
superior-worker effect n. yetenekli işçi etkisi
superior quality n. en iyi kalite
superior goods n. üstün mallar
respondent superior n. işverenin işçinin davranışlarından sorumlu olması
Law
superior court n. temyiz mahkemesi
superior court of justice n. yüksek adalet mahkemesi
superior court n. üst mahkeme
superior court n. mafevk mahkeme
superior court n. yüksek mahkeme
Tourism
superior room n. lüks oda
Technical
possible superior n. olası büyük
system superior class n. sistem üst düzey sınıfı
superior class n. üst düzey sınıf
superior reference n. üst düzey başvurusu
Computer
add superior expr. üst ekle
Informatics
highly superior autobiographical memory n. son derece üstün otobiyografik bellek
Marine
superior air mass n. yüksek hava kütlesi
Medical
surgical reconstruction of the coeliac and the superior mesenteric artery n. çölyak ve süperiyor mezenterik arterin cerrahi rekonstrüksiyonu
superior vena cava syndrome n. superior vena cava sendromu
superior bacteriological eradication rates n. üstün bakteriyolojik eradikasyon oranları
superior sulcus tumor n. pankost tümörü
superior sulcus tumor n. akciğer apikal bölge tümörü
sma (superior mesenteric artery) n. superior mezenterik arter
smv (superior mesenteric vein) n. superior mezenterik ven
post-traumatic superior sagittal sinus thrombosis n. post travmatik superior sagital sinüs trombozu
superior mesenteric artery n. süperior mezenterik arter
superior and inferior articular surface n. superior ve inferior eklem yüzeyleri
superior and inferior articular facets n. superior ve inferior eklem yüzeyleri
superior sulcus tumor n. süperior sulkus tümörü
superior semicircular canal dehiscence syndrome n. süperiyor semisirküler kanal dehissansı sendromu
external branch of the superior laryngeal nerve n. süperior larenjeal sinirin eksternal dalı
superior semicircular canal dehiscence n. süperior semisirküler kanal dehissansı
superior labial artery musculo-mucosal flap n. süperiyor labial arter muskulo-mukozal flep
superior laryngeal nerve injury n. superior laringeal sinir hasarı
superior vocal cord n. yalancı vokal kordlar
superior temporal gyrus n. üst temporal girus
Anatomy
superior diaphragmatic artery n. diyafram üst atardamarı
rectus superior n. üst rektus kası
rectus superior n. göz küresini yukarıya baktıran kas
arteria alveolaris superior n. üst alveoler arter
arteria labialis superior n. yüz arterinin üst dudağı besleyen kolu
arteria labialis superior n. süperiyor labiyal arter
arteria alveolaris superior n. üst dişleri besleyen alveoler atardamar
superior alveolar artery n. üst dişleri besleyen alveoler atardamar
superior alveolar artery n. üst alveoler arter
superior vena cava n. üst ana toplardamar
vena cerebrum superior n. serebral yarımkürenin dorsal konveksitesini drene eden ve kavernöz sinüse açılan bir serebral ven
superior cerebral vein n. serebral yarımkürenin dorsal konveksitesini drene eden ve kavernöz sinüse açılan bir serebral ven
vena labialis superior n. alt dudağın venöz kanını fasiyal vene ileten bir kol
vena pulmonalis superior n. akciğerlerinin alt loblarındaki kanı döndüren iki pulmoner damardan her biri
superior labial vein n. alt dudağın venöz kanını fasiyal vene ileten bir kol
superior epigastric veins n. yüzeysel epigastrik artere eşlik eden toplardamarlar
superior pulmonary vein n. akciğerlerinin alt loblarındaki kanı döndüren iki pulmoner damardan her biri
serratus posterior superior n. serratus posterior superior kası
serratus posterior superior n. dörtgen şekilli ince bir kas türü
superior ophthalmic vein n. superior oftalmik ven
superior cerebellar artery n. superior serebellar arter
superior colliculus n. retina ile çizgili korteks arasında yer alan görme merkezi
superior colliculus n. superior kollikulus
superior rectus muscle n. üst rektus kası
superior rectus n. üst rektus
superior rectus n. üst rektus kası
superior labial artery n. superior labial arter
superior rectus muscle n. üst rektus
superior colliculus n. yüksek tepecik
superior rectus n. kasılması ile göz küresini yukarı ve ortaya kaydıran bir tür göz kası
superior labial artery n. üst dudağı besleyen arter
superior rectus muscle n. kasılması ile göz küresini yukarı ve ortaya kaydıran bir tür göz kası
superior thyroid vein n. superior tiroid ven
superior thalamostriate vein n. superior talamostriat ven
Psychology
superior intelligence n. üstün zeka
superior function n. üst işlev
Pathology
superior vena cava syndrome n. vena kava süperiyor sendromu
Printing
superior figure n. üst simge olarak yazılmış karakter
superior figure n. üst simge
Gastronomy
vsop (very special (or superior) old pale) n. konyak, porto şarabı gibi içkilerin 20 ila 25 yıllık olduğunu belirtmek için kullanılan bir ifade
vso (very superior old) n. konyak, porto şarabı gibi içkilerin 12 ila 17 yıllık olduğunu belirtmek için kullanılan bir ifade
Math
limit superior n. eküs ereyi
limit superior n. üst limit
Astronomy
superior conjunction n. üst kavuşma konumu
superior planet n. dış gezegen
superior conjunction n. üst kavuşum
Botanic
superior ovary n. üst durumlu yumurtalık
Religious
superior general n. tarikat lideri
Geography
lake superior n. kuzey amerika'da yer alan büyük göller'in en derini olan, dünyanın en büyük tatlı su gölü
superior lake n. superior gölü
superior lake n. büyük göller'in en büyüğü olan göl
Meteorology
superior air n. süperiyor hava
Military
superior provost court n. merkez komutanlığı yüksek mahkemesi
assaulting or willfully disobeying superior commissioned officer n. amire saldırı ve bilerek itaat etmeme
Latin
respondeat superior n. işverenin sorumluluğu
lex superior derogat legi inferiori expr. üst kanun alt kanunları ilga eder