bind - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
bind bağlamak v.
  • That is the way to bind the Russian Federation to the EU.
  • Rusya Federasyonu'nu AB'ye bağlamanın yolu budur.
  • The Lisbon targets bind us to a more flexible labour market than before.
  • Lizbon hedefleri bizi eskisinden daha esnek bir işgücü piyasasına bağlamaktadır.
  • We cannot bind ourselves politically for the next ten years.
  • Önümüzdeki on yıl için kendimizi siyasi olarak bağlayamayız.
Show More (9)
bind birbirine bağlamak v.
  • The third pillar is the one which binds these two together.
  • Üçüncü sütun ise bu ikisini birbirine bağlayan sütundur.
  • We must now, in connection with enlargement, have a solidarity policy, and we must bind Europe together.
  • Şimdi genişlemeyle bağlantılı olarak bir dayanışma politikasına sahip olmalı ve Avrupa'yı birbirine bağlamalıyız.
  • The report seeks to bind the EU's defence industry and military organisations more closely together.
  • Rapor, AB'nin savunma sanayii ve askeri kuruluşlarını daha sıkı bir şekilde birbirine bağlamayı amaçlamaktadır.
Show More (1)
bind ciltlemek v.
  • He knows how to bind books.
  • Kitapları nasıl ciltleyeceğini bilir.
  • He knows how to bind books.
  • O, kitapları nasıl ciltleyeceğini bilir.
Show More (-1)
bind birleştirmek v.
  • The people of France, who love you very much, bind these two countries.
  • Sizi çok seven Fransız halkı bu iki ülkeyi birleştiriyor.
Show More (-2)
bind sarmak v.
  • The doctor bound my wounds.
  • Doktor yaralarımı sardı.
Show More (-2)