İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | finalise f. | son şeklini vermek | ||
The group of Member State experts meets tomorrow to finalise these details. Üye Devlet uzmanlarından oluşan grup, bu ayrıntılara son şeklini vermek üzere yarın toplanıyor. More Sentences |
||||
Genel | finalise f. | tamamlamak | ||
We still have to finalise preparations for enlargement, but we are grateful to Parliament for its offers for 2002. Genişleme hazırlıklarını tamamlamamız gerekiyor. 2002 yılı için sunduğu teklifler için Parlamento'ya minnettarız. More Sentences |
||||
Genel | finalise f. | sonuçlandırmak | ||
Soon we will finalise agreements on mutual legal assistance and on extradition. Yakında karşılıklı adli yardımlaşma ve suçluların iadesine ilişkin anlaşmaları sonuçlandıracağız. More Sentences |
||||
Genel | finalise f. | tamamlamak | ||
To date, we have virtually finalised the political and cooperation chapters. Bugüne kadar siyasi ve işbirliği fasıllarını neredeyse tamamladık. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | finalise f. | kesinleşmek | ||
Details of the level of representation of the various Member States of the Union have yet to be finalised. Birliğin çeşitli Üye Devletlerinin temsil düzeyine ilişkin ayrıntılar henüz kesinleşmemiştir. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | finalise f. | nihayetlendirmek | ||
Genel | finalise f. | nihai şeklini vermek | ||
Genel | finalise f. | karara bağlamak | ||
Genel | finalise f. | katileştirmek | ||
Genel | finalise f. | bitirmek | ||
Genel | finalise f. | netleştirmek | ||
Genel | finalise f. | kapatmak | ||
Genel | finalise f. | sonlandırmak | ||
Genel | finalise f. | kesin onay vermek | ||
Computer | ||||
Bilgisayar | finalise f. | (nesneyi) çöp toplama adımı için hazırlamak | ||
Ottoman Turkish | ||||
Osmanlıca | finalise f. | intaç etmek |