|
- Our special report, and the report now before us, are the fruit of the best kind of cooperation.
- Özel raporumuz ve şu anda önümüzde bulunan rapor, en iyi türden bir işbirliğinin meyvesidir.
- At the same time, this result is the fruit of our hard work too.
- Aynı zamanda bu sonuç, sıkı çalışmamızın da bir meyvesidir.
- However, in order to prevent vegetables, fruit and cereal products from going off, we can irradiate them.
- Ancak, sebze, meyve ve tahıl ürünlerinin bozulmasını önlemek için onları radyasyona maruz bırakabiliriz.
- The Directive on emissions trading is a raw fruit, which should have been allowed to ripen longer.
- Emisyon ticaretine ilişkin Direktif, daha uzun süre olgunlaşmasına izin verilmesi gereken ham bir meyvedir.
- However, in order to prevent vegetables, fruit and cereal products from going off, we can irradiate them.
- Bununla birlikte, sebze, meyve ve tahıl ürünlerinin bozulmasını önlemek için onları ışınlayabiliriz.
- Cereals are Turkey's main crop, followed by fruit, vegetables, cotton and tobacco.
- Türkiye'nin başlıca tarımsal ürünü tahıllar olup, onların ardından meyve, sebze, pamuk ve tütün gelmektedir.
- Three hours later, a snack like fruit or a few cookies.
- Üç saat sonra, meyve gibi bir atıştırmalık veya birkaç kurabiye.
- A single glass can contain a similar amount of sugar as several pieces of whole fruit.
- Tek bir bardak, birkaç adet bütün meyve ile aynı miktarda şeker içerebilir.
- A single glass can contain a similar amount of sugar as several pieces of whole fruit.
- Tek bir bardak, birkaç tane bütün meyve ile eşdeğer miktarda şeker içerebilir.
- What fruit is red?
- Hangi meyve kırmızıdır?
- Which fruit is yellow?
- Hangi meyve sarı?
- Strictly speaking, a tomato is a fruit.
- Doğrusunu istersen, domates bir meyvedir.
- Tom always ate fruit for breakfast.
- Tom her zaman kahvaltı için meyve yedi.
- I eat fruit every day, but Tom doesn't.
- Ben her gün meyve yerim ama Tom yemez.
- I sell fruit.
- Meyve satıyorum.
- Besides fruit, we're going to have ice cream.
- Meyvenin yanında dondurma da yiyeceğiz.
- Tom sells fruit.
- Tom meyve satar.
- What kind of fruit do you like best?
- En çok hangi meyveyi seversin?
- Strawberries are small, red fruit that are normally eaten in Spring.
- Çilekler normalde ilkbaharda yenen küçük, kırmızı meyvelerdir.
- Tom insists on eating fruit every day.
- Tom her gün meyve yemekte ısrar ediyor.
- For breakfast, I usually only eat fruit.
- Kahvaltıda genellikle sadece meyve yerim.
- My father doesn't eat fruit that much.
- Babam o kadar meyve yemez.
- Please help yourself to some fruit.
- Lütfen biraz meyve alın.
- Avocado is a fruit.
- Avokado bir meyvedir.
- This fruit doesn't taste good.
- Bu meyvenin tadı güzel değil.
- Tom bought some fruit.
- Tom biraz meyve aldı.
- California is famous for its fruit.
- Kaliforniya, meyvesi ile ünlüdür.
- Oranges are a seasonal fruit.
- Portakal mevsimlik bir meyvedir.
- The roots of education are bitter, but the fruit is sweet.
- Eğitimin kökleri acıdır ama meyvesi tatlıdır.
- He only eats fruit.
- O sadece meyve yer.
- Thanks for the fruit.
- Meyve için sağ ol.
- What kind of fruit is green?
- Ne tür meyveler yeşil olur?
- Avocados are the fruit of the avocado tree.
- Avokado, avokado ağacının meyvesidir.
- I only eat fruit.
- Ben sadece meyve yerim.
- Organic agriculture is a method of growing plants (grains, legumes, fruit) without chemicals.
- Organik tarım, kimyasallar olmadan bitkileri (tahıllar, baklagiller, meyve) yetiştirme yöntemidir.
- He was hospitalized after eating only fruit for one month.
- O bir ay boyunca sadece meyve yedikten sonra hastaneye kaldırıldı.
- He went to a fruit store first.
- Önce bir meyve dükkanına gitti.
- You wash the vegetables and I'll wash the fruit.
- Sen sebzeleri yıka, ben de meyveleri yıkayacağım.
- This fruit smells nasty.
- Bu meyve iğrenç kokuyor.
- My father does not eat much fruit.
- Babam çok meyve yemez.
- There's fruit and meat in this market.
- Bu markette meyve ve et var.
- The tree was heavy with fruit.
- Ağaç meyvelerle doluydu.
- Fruit is the only thing Tom will eat.
- Tom'un yiyeceği tek şey meyvedir.
- Tom eats a lot of fruit.
- Tom çok meyve yer.
- You should eat more fruit.
- Daha fazla meyve yemelisin.
- He bought vegetables and some fruit.
- O sebze ve biraz meyve satın aldı.
- I usually only eat fruit for breakfast.
- Kahvaltıda genellikle sadece meyve yerim.
- Help yourself to the fruit.
- Meyve alın.
- They brought us a basket of fruit.
- Bize bir sepet meyve getirdiler.
- This fruit is shaped like an orange and tastes like a pineapple.
- Bu meyve portakal şeklinde ve tadı ananasa benziyor.
- My father didn't eat much fruit.
- Babam fazla meyve yemezdi.
- Strawberries and raspberries are both examples of an aggregate fruit.
- Çilek ve ahududu, her ikisi de toplam meyve örnekleridir.
- Please bring me fruit.
- Lütfen bana meyve getir.
- What fruit would you like to have for dessert?
- Tatlı olarak hangi meyveyi istersiniz?
- Do you want more fruit?
- Biraz daha meyve ister misin?
- The fruit smells delicious.
- Meyve nefis kokuyor.
- Tom doesn't eat fruit very often.
- Tom pek sık meyve yemez.
- This fruit has an unpleasant smell.
- Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var.
- Few flowers develop into fruit.
- Çok az sayıdaki çiçek meyveye dönüşür.
- I like fruit such as grapes and peaches.
- Üzüm ve şeftali gibi meyveleri severim.
- You should eat vegetables and fruit at least three times a day.
- Günde en azından üç defa sebze ve meyve yemelisin.
- What's the name of this fruit?
- Bu meyvenin adı ne?
- What's your favorite fruit?
- En sevdiğiniz meyve nedir?
- A tree is known by its fruit.
- Bir ağaç meyvesinden tanınır.
- The shop on the corner sells fruit at a very good price.
- Köşedeki dükkan çok iyi bir fiyata meyve satar.
- What's your favorite dried fruit?
- Favori kurutulmuş meyven nedir?
- Tom always eats fruit for breakfast.
- Tom kahvaltı için her zaman meyve yer.
- She's eating fruit and bread.
- O meyve ve ekmek yiyor.
- For breakfast, I usually only eat fruit.
- Kahvaltı için genellikle sadece meyve yerim.
- Do not touch the fruit!
- Meyveye dokunmayın!
- Which fruit is red?
- Hangi meyve kırmızı?
- He eats nothing else but fruit.
- O, meyveden başka bir şey yemez.
- I consider fruit to be the healthiest food.
- Meyvenin en sağlıklı yiyecek olduğunu düşünüyorum.
- The fruit is in the basket.
- Meyve sepetin içinde.
- Father does not eat much fruit.
- Babam fazla meyve yemez.
- Fruit gives me gas.
- Meyve bana gaz veriyor.
- He eats nothing but fruit.
- Meyveden başka bir şey yemiyor.
- You should eat vegetables and fruit at least three times a day.
- Günde en az üç kez sebze ve meyve yemelisin.
- The fruit must be finely fragmented, before it can go into the press.
- Meyve prese girmeden önce güzel parçalanmış olmalıdır.
- Do you sell fruit?
- Meyve satıyor musun?
- California is famous for its fruit.
- Kaliforniya meyveleriyle ünlüdür.
- Tonya likes jambol fruit.
- Tonya jambol meyvesini seviyor.
- Thanks for the fruit.
- Meyve için teşekkürler.
- Is a tomato a fruit or a vegetable?
- Domates bir meyve mi yoksa bir sebze midir?
- Fruit is the only thing Tom will eat.
- Tom'un yiyeceği tek şey meyve.
- You seem to like fruit.
- Meyveden hoşlanıyor gibi görünüyorsun.
- You should have eaten more fruit.
- Daha fazla meyve yemeliydin.
- Tom doesn't eat fruit.
- Tom meyve yemez.
- He went to a fruit store first.
- O, önce bir meyve dükkanına gitti.
- What fruit is green?
- Hangi meyve yeşil?
- That person is looking at our fruit.
- O kişi bizim meyvemize bakıyor.
- He only eats fruit.
- O yalnızca meyve yer.
- The fruit is green.
- Meyvesi yeşil.
- I am eating fruit.
- Meyve yiyorum.
- What fruit do you like best?
- En çok hangi meyveyi seversin?
- My father does not eat much fruit.
- Babam fazla meyve yemez.
- Tom always eats fruit for dessert.
- Tom her zaman tatlı olarak meyve yer.
Show More (94)
|
