help - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
help yardım etmek v.
  • Can you help me to carry the bags into the kitchen?
  • Çantaları mutfağa taşımama yardım eder misin?
  • They were given no help.
  • Onlara hiç yardım edilmedi.
  • The people who have the greatest need of our protection now are the small producers and we should help them.
  • Şu anda korumamıza en çok ihtiyaç duyan insanlar küçük üreticilerdir ve onlara yardım etmeliyiz.
Show More (1032)
help yardımcı olmak v.
  • Thus, combating terrorism also means helping to maintain the rule of law.
  • Dolayısıyla terörizmle mücadele aynı zamanda hukukun üstünlüğünün korunmasına yardımcı olmak anlamına da gelmektedir.
  • Private exploitation of energy sources does not help to alleviate poverty.
  • Enerji kaynaklarının özel sektör tarafından sömürülmesi yoksulluğun azaltılmasına yardımcı olmaz.
  • Your report will be a very valuable help to us in doing this.
  • Raporunuz bu konuda bize çok değerli bir yardımcı olacaktır.
Show More (551)
help yardım n.
  • You can click on the help to get more information.
  • Daha fazla bilgi almak için yardım bölümüne tıklayabilirsiniz.
  • Do you need any help with the dinner?
  • Akşam yemeği için yardıma ihtiyacınız var mı?
  • Citizens and companies are lost without expert help.
  • Vatandaşlar ve şirketler uzman yardımı olmadan ne yapacaklarını bilemezler.
Show More (345)
help almak v.
  • I cannot help but wonder why the Commission has not done more.
  • Komisyon'un neden daha fazlasını yapmadığını merak etmekten kendimi alamıyorum.
  • We could neither help laughing, and we became friends at once.
  • İkimiz de gülmekten kendimizi alamadık ve bir anda arkadaş olduk.
  • I couldn't help laughing at the plan.
  • Plana gülmekten kendimi alamadım.
Show More (18)
help faydası olmak v.
  • Shouting to people won't help you in this situation.
  • İnsanlara bağırmanın bu durumda size bir faydası olmaz.
  • In countries where the rule of law does not prevail, the safeguard clauses will not be of any help.
  • Hukukun üstünlüğünün hakim olmadığı ülkelerde, koruma maddelerinin hiçbir faydası olmayacaktır.
  • Sanctions will certainly not help to improve the situation.
  • Yaptırımların durumun düzelmesine kesinlikle faydası olmayacaktır.
Show More (13)
help yardımı olmak v.
  • Without your help, without everybody's help, this would have been impossible.
  • Sizin yardımınız olmasaydı, herkesin yardımı olmasaydı, bu imkansız olurdu.
  • Without your help, without everybody's help, this would have been impossible.
  • Sizin yardımınız olmasaydı herkesin yardımı olmasaydı, bu imkansız olurdu.
  • I'm praying to help me find comfort with that decision.
  • O kararın huzur bulmama yardımı olsun diye dua ediyorum.
Show More (5)
help işe yaramak v.
  • It sometimes helps to be a little ignorant of the difficulties.
  • Bazen zorluklar konusunda biraz cahil olmak işe yarayabilir.
  • It helps sometimes to be a little ignorant of the difficulties.
  • Bazen zorluklar konusunda biraz cahil olmak işe yarayabilir.
  • A bottle of cold water or a frozen banana might help.
  • Bir şişe soğuk su veya donmuş bir muz işe yarayabilir.
Show More (4)
help katkı n.
  • The scheme wasn't much help.
  • Planın pek katkısı olmadı.
  • The Koukiadis report will be a great help in the work in hand.
  • Koukiadis raporu elimizdeki çalışmalara büyük katkı sağlayacaktır.
Show More (-1)
help yararlı olmak v.
  • Establishing independent regulatory authorities will help in this process.
  • Bağımsız düzenleyici makamlar kurulması bu süreçte yararlı olacaktır.
  • Discussions are underway to establish what help would be most useful.
  • Hangi yardımın en yararlı olacağını belirlemek için tartışmalar devam etmektedir.
Show More (-1)
help elinde olmak v.
  • I couldn't help laughing out.
  • Elimde olmadan kahkahayla güldüm.
  • She couldn't help but be a little vague.
  • Elinde olmadan biraz belirsiz davranmış.
Show More (-1)
help yardım edin exclam.
  • Help, I am stuck!
  • Yardım edin, sıkıştım!
Show More (-2)
help destek n.
  • I think you need professional help.
  • Bence profesyonel destek alman gerekiyor.
Show More (-2)
help katkıda bulunmak v.
  • The truth is that the North's protectionist policy has helped to strangle crucial sectors in the South.
  • Gerçek şu ki, Kuzey'in korumacı politikası Güney'deki önemli sektörlerin batırılmasına katkıda bulunmuştur.
Show More (-2)
help fayda etmek v.
  • That isn't going to help.
  • Bu fayda etmeyecek.
Show More (-2)
help yardımcı n.
  • Tom has been a big help.
  • Tom büyük bir yardımcıydı.
Show More (-2)