privileged - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
privileged ayrıcalıklı adj.
  • Fame made her privileged.
  • Şöhret onu ayrıcalıklı kılıyordu.
  • To reject it accords GMO a privileged status.
  • Bunu reddetmek GDO'ya ayrıcalıklı bir statü kazandırır.
  • It establishes the concept of a fortress Europe whose door will be open to a privileged few.
  • Kapısı ayrıcalıklı bir azınlığa açık olacak bir kale Avrupa kavramı oluşturmaktadır.
Show More (12)
privileged gizli adj.
  • These files include privileged information.
  • Bu dosyalar gizli bilgiler içeriyor.
Show More (-2)
privileged torpilli adj.
  • He felt privileged to start the meeting.
  • Toplantıya başlarken kendini torpilli hissetti.
Show More (-2)
privileged seçkin adj.
  • You're a very privileged person.
  • Sen çok seçkin bir insansın.
Show More (-2)