Tureng - scientist - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	scientist	bilim adamı	n.
	The Canadian scientist McGuire has also rejected the hake catastrophe reports. Kanadalı bilim adamı McGuire da hake felaketi raporlarını reddetti. Those of us who are not scientists must rely on the judgment and evaluation of professionally qualified people. Bilim adamı olmayan bizler, profesyonel olarak kalifiye kişilerin yargı ve değerlendirmelerine güvenmek zorundayız. It appears that the scientist died from the virus. Bilim adamının virüsten öldüğü anlaşılıyor. That is perhaps why many graduates and scientists prefer to do their research and studying in America. Belki de bu nedenle pek çok mezun ve bilim adamı araştırmalarını ve eğitimlerini Amerika'da yapmayı tercih ediyor. Many scientists have said that in the case of Alzheimer's adult stem cells are more reliable. Birçok bilim adamı Alzheimer vakalarında yetişkin kök hücrelerin daha güvenilir olduğunu söylemiştir. Most scientists think little of his finding. Çoğu bilim adamı onun bulgularını önemsiz sayıyor. He is a scientist who is respected by everybody. Herkesin saygı duyduğu bir bilim adamıdır. A true scientist wouldn't think like that. Gerçek bir bilim adamı böyle düşünmez. To explain this phenomenon, each scientist devised his own theory. Bu fenomeni açıklamak için her bilim adamı kendi teorisini geliştirdi. The boy grew up to be a famous scientist. Çocuk ünlü bir bilim adamı oldu. You should recognize that you're not a scientist. Bir bilim adamı olmadığınızı kabul etmelisiniz. Is Tom a scientist? Tom bir bilim adamı mı? Each scientist came up with his own theory to explain this phenomenon. Her bilim adamı bu fenomeni açıklamak için kendi teorisini geliştirdi. Each scientist came up with his own theory to explain this phenomenon. Her bilim adamı, bu olguyu açıklamak için kendi teorisini ortaya attı. This is a scientist who is respected by all. Bu, herkesin saygı duyduğu bir bilim adamı. A true scientist would not distort facts. Gerçek bir bilim adamı gerçekleri çarpıtmaz. I hope that some scientist will soon discover a cure for AIDS. Umarım bir bilim adamı yakında AIDS için bir tedavi bulur. The people thought that he was a distinguished scientist. İnsanlar onun seçkin bir bilim adamı olduğunu düşündü. The scientist is famous not only in Japan but also in foreign countries. Bilim adamı sadece Japonya'da değil, yabancı ülkelerde de ünlüdür. The people thought that he was a distinguished scientist. İnsanlar onun seçkin bir bilim adamı olduğunu düşünüyordu. He is famous as a scientist. O, bir bilim adamı olarak ünlüdür. Mary is a brilliant scientist. Mary parlak bir bilim adamıdır. He is a great scientist. O, büyük bir bilim adamıdır. He's a world-class scientist. O uluslararası düzeyde bir bilim adamıdır. I'm not a scientist. Ben bir bilim adamı değilim. He wants to be a scientist in the future. Gelecekte bir bilim adamı olmak istiyor. You should recognize that you're not a scientist. Bir bilim adamı olmadığını kabul etmen gerekir. Tom is a brilliant scientist. Tom parlak bir bilim adamı. He said he wanted to be a scientist. Bir bilim adamı olmak istediğini söyledi. He is a scientist who is respected by everybody. Herkes tarafından saygı duyulan bir bilim adamıdır. He's a great scientist. O büyük bir bilim adamı. He is proud that his father was a famous scientist. Babasının ünlü bir bilim adamı olmasından gurur duyuyor. A party of scientists were on board with them. Bir grup bilim adamı da onlarla birlikteydi. That scientist is responsible for many discoveries. O bilim adamı birçok keşiften sorumludur. A party of scientists were on board with them. Bir grup bilim adamı onlarla birlikte gemideydi. Many scientists are working in this field. Birçok bilim adamı bu alanda çalışıyor. Many scientists are working in this field. Bu alanda birçok bilim adamı çalışıyor. When I grow up I want to be a great scientist. Büyüdüğüm zaman büyük bir bilim adamı olmak istiyorum. Tom is a data scientist. Tom bir veri bilim adamıdır. The scientist is conducting medical research. Bilim adamı tıbbi araştırmalar yürütüyor. A true scientist would not think like that. Gerçek bir bilim adamı öyle düşünmezdi. This utterly discredits him as a scientist. Bu onu bir bilim adamı olarak tamamen gözden düşürüyor. Many scientists work with numbers. Birçok bilim adamı sayılarla çalışır. He grew up to be a great scientist. Büyük bir bilim adamı oldu. When I grow up I want to be a great scientist. Büyüdüğümde büyük bir bilim adamı olmak istiyorum. Many scientists knew him. Birçok bilim adamı onu tanıyordu. Tom wanted to be a scientist. Tom bir bilim adamı olmak istiyordu. I hope that some scientist will soon discover a cure for AIDS. Bir bilim adamının yakında AIDS için bir tedavi keşfedeceğini umuyorum. Germany produced many scientists. Almanya, birçok bilim adamı yetiştirdi. It is not good for a scientist to get emotional. Bir bilim adamının duygusallaşması iyi değildir. The scientist is famous both at home and abroad. Bilim adamı hem yurt içinde hem de yurt dışında ünlüdür. Tom wanted to become a scientist. Tom bir bilim adamı olmak istiyordu. A true scientist would not think like that. Gerçek bir bilim adamı böyle düşünmez. He respects Einstein, an American scientist. O, bir Amerikalı bilim adamı, Albert Einstein'a saygı duyuyor. Tom is a brilliant scientist. Tom parlak bir bilim adamıdır. That scientist is looking for dinosaur bones in the valley. Şu bilim adamı vadide dinozor kemikleri arıyor. That scientist is responsible for many discoveries. O bilim adamı birçok keşiften sorumlu. One American scientist, William Keeton, used a very interesting experiment to solve this mystery. Amerikalı bir bilim adamı, William Keeton, bu gizemi çözmek için çok enteresan bir deney yaptı. This utterly discredits him as a scientist. Bu onun bir bilim adamı olarak itibarını tamamen zedeliyor. Tom wanted to be a scientist. Tom bilim adamı olmak istiyordu. He is a great scientist. O büyük bir bilim adamıdır. The boy grew up to be a great scientist. Çocuk büyüdü ve büyük bir bilim adamı oldu. If he had not died so young, he would have become a great scientist. Eğer çok genç ölmeseydi, büyük bir bilim adamı olacaktı. The boy grew up to be a famous scientist. Çocuk büyüdü ve ünlü bir bilim adamı oldu. I am determined to be a scientist. Bilim adamı olmaya kararlıyım. He respects Einstein, an American scientist. Amerikalı bir bilim adamı olan Einstein'a saygı duyuyor. He is the greatest scientist that the world has ever produced. Dünyanın yetiştirdiği en büyük bilim adamıdır. If he had not died so young, he would have become a great scientist. O çok genç ölmeseydi büyük bir bilim adamı olacaktı. He grew up to be a great scientist. Büyük bir bilim adamı olmak için büyüdü. He is the greatest scientist that the world has ever produced. O, dünyanın şimdiye kadar yetiştirdiği en büyük bilim adamı. The leader of the party is a famous scientist. Partinin lideri ünlü bir bilim adamıdır. Tom is a scientist, isn't he? Tom bir bilim adamı, değil mi? To explain this phenomenon, each scientist devised his own theory. Bu fenomeni açıklamak için, her bilim adamı kendi teorisini tasarladı. Tom is a scientist. Tom bir bilim adamıdır. The hero finally defeated the evil scientist. Kahraman nihayetinde kötü bilim adamını yendi. I thought you were a scientist. Bir bilim adamı olduğunu sanıyordum. That scientist is looking for dinosaur bones in the valley. O bilim adamı vadide dinozor kemikleri arıyor. His son became a great scientist. Oğlu büyük bir bilim adamı oldu. It is not good for a scientist to get emotional. Duygusal olmak bir bilim adamı için iyi değil. The hero finally defeated the evil scientist. Kahraman sonunda kötü bilim adamını yendi. He is a scientist and musician. O, bir bilim adamı ve müzisyendir. Many scientists live in this small village. Birçok bilim adamı bu küçük köyde yaşıyor. He is a scientist. O bir bilim adamıdır. Show More (80)
2	scientist	bilim insanı	n.
	Many scientists tell people to be extra careful during the pandemic. Pek çok bilim insanı, pandemi esnasında insanların ekstra dikkatli olmalarını söylüyor. I admit I am not a scientist. Bilim insanı olmadığımı kabul ediyorum. The scientist insisted on proceeding with the research. Bilim insanı araştırmaya devam etmekte ısrar etti. The scientist is famous both at home and abroad. Bilim insanı hem yurtiçinde hem de yurtdışında ünlüdür. The boy grew up to be a great scientist. Oğlan büyüdü ve büyük bir bilim insanı oldu. The scientist is working on atomic energy. Bilim insanı atom enerjisi üzerinde çalışıyor. Tom is a scientist, isn't he? Tom bir bilim insanı değil mi? He is famous as a scientist. Bir bilim insanı olarak ünlüdür. What kind of scientist are you? Ne biçim bilim insanısın sen? Tom's wife is also a scientist. Tom'un karısı da bir bilim insanı. I decided to become a scientist. Bilim insanı olmaya karar verdim. He told me that he'd like to become a scientist. Bana bilim insanı olmak istediğini söyledi. Einstein was not only a scientist, but also a social activist and a humanitarian. Einstein sadece bir bilim insanı değil, aynı zamanda bir sosyal aktivist ve yardımseverdi. I'm not a scientist. Ben bilim insanı değilim. Tom is a brilliant young scientist. Tom genç ve parlak bir bilim insanı. He is a scientist and musician. O bir bilim insanı ve müzisyen. The scientist gave a lecture on the structure of the universe. Bilim insanı, evrenin yapısı üzerine bir konferans verdi. I thought you were a scientist. Senin bir bilim insanı olduğunu sanıyordum. A scientist will read dozens of books in his lifetime, but still believe he has a lot more to learn. Bir bilim insanı hayatı boyunca onlarca kitap okur ama yine de öğrenecek daha çok şeyi olduğuna inanır. My wife is a scientist, too. Karım da bir bilim insanıdır. He is a scientist. O bir bilim insanı. Tom's wife is also a scientist. Tom'un karısı da bir bilim insanıdır. He wants to be a scientist in the future. Gelecekte bir bilim insanı olmak istiyor. I've decided to become a scientist. Bilim insanı olmaya karar verdim. I am determined to be a scientist. Bilim insanı olmaya kararlıyım. The scientist searched for the bones of the dinosaurs in the valley. Bilim insanı vadide dinozorların kemiklerini aradı. The scientist explained the strange phenomena in the light of recent scientific knowledge. Bilim insanı, garip olayları son bilimsel bilgiler ışığında açıkladı. He studied very hard to become a scientist. Bilim insanı olmak için çok çalıştı. A true scientist would not distort facts. Sahici bir bilim insanı gerçekleri çarpıtmaz. She realized her ambition to become a great scientist. Büyük bir bilim insanı olma hırsını fark etti. A prize was given in honor of the great scientist. Büyük bilim insanının onuruna bir ödül verildi. He said he wanted to be a scientist. Bilim insanı olmak istediğini söyledi. She realized her ambition to become a great scientist. Büyük bir bilim insanı olma tutkusunu gerçekleştirdi. The boy grew up to be a scientist. Çocuk büyüdü ve bir bilim insanı oldu. My wife is a scientist, too. Benim karım da bir bilim insanı. She grew up to be a great scientist. Büyüdü ve büyük bir bilim insanı oldu. A true scientist would not approach the question this way. Gerçek bir bilim insanı soruya bu şekilde yaklaşmaz. He's proud that his father was a great scientist. Babasının büyük bir bilim insanı olmasından gurur duyuyor. She grew up to be a great scientist. Büyüyünce büyük bir bilim insanı oldu. The scientist tried to discover Nature's laws. Bilim insanı Doğa'nın kanunlarını keşfetmeye çalıştı. He's a world-class scientist. O dünya çapında bir bilim insanı. Show More (38)
3	scientist	bilimci	n.
	Tom is a data scientist. Tom bir veri bilimcisi. You don't need to be a rocket scientist to figure that out. Bunu anlamak için roket bilimci olmaya gerek yok. If I were some kind of rocket scientist, then this algebra would be super duper easy peazy. Eğer roket bilimci olsaydım, bu cebir süper kolay olurdu. Show More (0)