scratch - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
scratch kaşımak v.
  • All summer, I was scratching from the mosquito bites on my body.
  • Bütün yaz boyunca vücudumdaki sivrisinek ısırıkları yüzünden kaşınıp durdum.
  • Tom scratched his hand.
  • Tom elini kaşıdı.
  • He scratched his arm with the nail.
  • Tırnakla kolunu kaşıdı.
Show More (42)
scratch çizik n.
  • I had long scratches on my arm from walking in the woods.
  • Ormanda yürüdüğüm için kolumda uzun çizikler vardı.
  • I knew who scratched my car but had no proof.
  • Arabamı kimin çizdiğini biliyordum ama elimde delil yoktu.
  • And Alex's kid sister walked away without a scratch.
  • Ve Alex'in küçük kız kardeşi bir çizik dahi almadan kurtuldu.
Show More (14)
scratch tırmalamak v.
  • I was playing with the cat when she accidentally scratched me.
  • Kediyle oynarken yanlışlıkla beni tırmaladı.
  • Tom knew why the cat scratched Mary.
  • Tom kedinin Mary'yi neden tırmaladığını biliyordu.
  • Tom knew why the cat scratched Mary.
  • Tom kedinin neden Mary'yi tırmaladığını biliyordu.
Show More (13)
scratch çizmek v.
  • As he cut the steak, I could hear the knife scratching my new plate.
  • O bifteği keserken, bıçağın yeni tabağımı çizdiğini duyabiliyordum.
  • I didn't have an eraser, so I had to scratch a misspelled word.
  • Silgim yoktu, bu yüzden yanlış yazılmış bir kelimenin üstünü çizmek zorunda kaldım.
  • However, I must stress that acting only at that level would only be scratching the surface.
  • Bununla birlikte, sadece bu düzeyde hareket etmenin sadece yüzeyi çizmek olacağını vurgulamalıyım.
Show More (6)
scratch kazımak v.
  • He scratched away the excess plaster with a spatula.
  • Alçının fazlasını bir spatula ile kazıdı.
  • The two children scratched their names on the tree.
  • İki çocuk isimlerini ağaca kazıdılar.
  • Scratch a Russian and find a Tartar.
  • Hangi Rus'u kazısan altından Tatar çıkar.
Show More (1)
scratch çıkarmak v.
  • I scratched him; he was too old to race for this league.
  • Ben onu çıkardım; bu ligde yarışmak için çok yaşlıydı.
  • Scratch a Russian and find a Tartar.
  • Her Rus'un kökeninde Tatarlık çıkar.
Show More (-1)
scratch silmek v.
  • Scratch that idea.
  • Bu fikri sil.
  • Scratch me off the list!
  • Beni listeden sil!
Show More (-1)
scratch kaşıma n.
  • The cat was showing his belly, so I gave it a good scratch.
  • Kedi karnını gösteriyordu, ben de onu bir güzel kaşıdım.
Show More (-2)
scratch (fikri) rafa kaldırmak v.
  • Now we scratched the idea of going snowboarding.
  • Snowboard yapma fikrini rafa kaldırmış bulunuyoruz.
Show More (-2)
scratch eşelemek v.
  • The dog scratched around the yard, looking for a bone.
  • Köpek kemik aramak için bahçeyi eşeledi.
Show More (-2)
scratch tırmalama n.
  • Sometimes I hear the scratch of a raccoon on the window.
  • Bazen camda bir rakunun tırmalama sesini duyuyorum.
Show More (-2)
scratch sıfır n.
  • It will therefore have to be up to scratch.
  • Bu nedenle sıfıra kadar olması gerekecektir.
Show More (-2)