İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | voyage i. | sefer | ||
The icebreaker will start its voyage to the north pole in two weeks. Buzkıran gemisi iki hafta içinde kuzey kutbuna doğru seferine başlayacak. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | voyage i. | yolculuk | ||
The voyage data recorder is an instrument for recording travel data. Yolculuk veri kaydedicisi, seyahat verilerini kaydetmek için kullanılan bir araçtır. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | voyage i. | seyahat | ||
He went on a voyage to America. O, Amerika'ya seyahate gitti. More Sentences |
||||
Genel | voyage f. | deniz yolculuğu yapmak | ||
Voyaging with my boat is my biggest dream. Teknemle deniz yolculuğu yapmak en büyük hayalim. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | voyage i. | yolculuk | ||
This will be a voyage over a rough sea for, as I have said, there are massive challenges ahead. Bu dalgalı bir denizde yapılacak bir yolculuk olacak, zira daha önce de söylediğim gibi önümüzde büyük zorluklar var. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | voyage i. | deniz yolculuğu | ||
Genel | voyage i. | deniz seyahati | ||
Genel | voyage f. | yolculuk etmek | ||
Genel | voyage f. | uzun gemi yolculuğu yapmak | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | voyage i. | deniz yolculuğu | ||
Technical | ||||
Teknik | voyage i. | seyahat | ||
Marine | ||||
Denizcilik | voyage i. | özellikle denizde yapılan yolculuk |