| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Yaygın Kullanım | ||||
| Yaygın Kullanım | elegant s. | şık | ||
|
Perhaps you would also let us know where you like eating lobster, as you use it as such an elegant example. Belki bize ıstakozu nerede yemeyi sevdiğinizi de söylersiniz, zira onu çok şık bir örnek olarak kullanıyorsunuz. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | elegant s. | zarif | ||
|
You are the most elegant woman on earth. Dünyadaki en zarif kadın sizsiniz. More Sentences |
||||
| Genel | ||||
| Genel | elegant s. | kibar | ||
|
The Browns are an elegant and happy family. Brownlar kibar ve mutlu bir ailedir. More Sentences |
||||
| Genel | elegant s. | zekice | ||
|
He had an elegant approach to the situation. Duruma zekice bir yaklaşım sergiliyordu. More Sentences |
||||
| Genel | elegant s. | zarif | ||
|
It is considered to be a very formal, elegant, and prestigious color. Çok resmi, zarif ve prestijli bir renk olarak kabul edilir. More Sentences |
||||
| Genel | elegant i. | şık erkek | ||
| Genel | elegant i. | kibar erkek | ||
| Genel | elegant s. | nazik | ||
| Genel | elegant s. | çok iyi | ||
| Genel | elegant s. | ince | ||
| Genel | elegant s. | hoş | ||
| Genel | elegant s. | mükemmel | ||
| Genel | elegant s. | latif | ||
| Genel | elegant s. | güzel | ||
| Genel | elegant s. | düzenli | ||
