İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | gamble i. | kumar | ||
His bold political gamble for the leadership paid off. Onun liderlik konusunda cesurca oynadığı kumar işe yaradı. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | gamble i. | kumar | ||
My second point is that I believe it really would be stupid to gamble away these advantages now. İkinci olarak, bu avantajları şimdi kumarda kaybetmenin gerçekten aptalca olacağına inanıyorum. More Sentences |
||||
Genel | gamble f. | riske atmak | ||
She finally realized she should not have gambled with her health. Nihayet sağlığını riske atmaması gerektiğini fark etti. More Sentences |
||||
Genel | gamble f. | oynamak | ||
Mr. Palmer made a fortune by gambling on horse racing. Bay Palmer at yarışı oynayarak bir servet kazandı. More Sentences |
||||
Genel | gamble f. | kumar oynamak | ||
He gambles when he is in cash. Parası olduğunda kumar oynar. More Sentences |
||||
Genel | gamble i. | riskli girişim | ||
Genel | gamble i. | rizikolu iş | ||
Genel | gamble i. | kasap askısı | ||
Genel | gamble f. | spekülasyon yapmak | ||
Genel | gamble f. | (belirsiz bir şey için) değerli bir şeyi riske atmak | ||
Genel | gamble f. | şansını denemek | ||
Genel | gamble f. | düşüncesizce yorum yapmak |