İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Yaygın Kullanım | ||||
Yaygın Kullanım | illegal s. | kaçak | ||
We were amazed to see illegal migrants clambering all over trains in broad daylight before our very eyes. Gözlerimizin önünde güpegündüz trenlere tırmanan kaçak göçmenleri görünce hayrete düştük. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | illegal s. | illegal | ||
What Tom is doing is illegal. Tom'un yaptığı şey illegal. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | illegal s. | yasadışı | ||
Much of the so-called illegal arms trade is channelled through these regions. Sözde yasadışı silah ticaretinin büyük bir kısmı bu bölgeler üzerinden yapılmaktadır. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | illegal s. | kanunsuz | ||
I wouldn't want to do anything that's illegal. Kanunsuz bir şey yapmak istemem. More Sentences |
||||
Genel | ||||
Genel | illegal i. | kaçak göçmen | ||
Illegals are still entering the country through the northern border. Kaçak göçmenler hala kuzey sınırından ülkeye giriş yapıyorlar. More Sentences |
||||
Genel | illegal s. | yasadışı | ||
The culls were pronounced illegal. İtlaflar yasadışı ilan edildi. More Sentences |
||||
Genel | illegal s. | yasak | ||
In Milan, it is illegal to frown except during funerals or hospital visits. Milano'da cenaze törenleri veya hastane ziyaretleri dışında kaşları çatmak yasaktır. More Sentences |
||||
Genel | illegal s. | yasa dışı | ||
It is illegal to drive a car without a license. Ehliyetsiz araba kullanmak yasa dışıdır. More Sentences |
||||
Ticaret/Ekonomi | ||||
Ticaret/Ekonomi | illegal s. | yasal olmayan | ||
I didn't know that what I was doing was illegal. Yaptığım şeyin yasal olmadığını bilmiyordum. More Sentences |
||||
Ticaret/Ekonomi | illegal s. | yasa dışı | ||
It would be illegal, and no one is going to accept the responsibility for doing something illegal. Bu yasa dışı olacaktır ve kimse yasa dışı bir şey yapmanın sorumluluğunu kabul etmeyecektir. More Sentences |
||||
Hukuk | ||||
Hukuk | illegal s. | yasadışı | ||
We must have a concerted, organised and united approach to prevent illegal imports. Yasadışı ithalatı önlemek için uyumlu, organize ve birleşik bir yaklaşım sergilemeliyiz. More Sentences |
||||
Bilgisayar | ||||
Bilgisayar | illegal s. | yasak | ||
It's illegal to walk on the grass, but what about running? Çimlerde yürümek yasak ama ya koşmak? More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | ||||
Yaygın Kullanım | illegal s. | usulsüz | ||
Genel | ||||
Genel | illegal i. | bir ülkede kaçak yaşayan kimse | ||
Genel | illegal i. | ülkede kaçak yaşayan casus | ||
Genel | illegal s. | yolsuz | ||
Genel | illegal s. | hukuka aykırı | ||
Genel | illegal s. | nizamsız | ||
Genel | illegal s. | kanun dışı | ||
Genel | illegal s. | gayri meşru | ||
Genel | illegal s. | kanunsuz | ||
Genel | illegal s. | kanuna aykırı | ||
Genel | illegal s. | kuraldışı | ||
Genel | illegal s. | kanunen yasak | ||
Genel | illegal s. | legal olmayan | ||
Genel | illegal s. | (koleksiyon pulu) tamamen uydurma ve herhangi bir ülkeye ait olmayan | ||
Ticaret/Ekonomi | ||||
Ticaret/Ekonomi | illegal i. | kanuna aykırı | ||
Ticaret/Ekonomi | illegal s. | gayrimeşru | ||
Ticaret/Ekonomi | illegal s. | fahiş boyutta | ||
Ticaret/Ekonomi | illegal s. | aşırı düzeyde | ||
Hukuk | ||||
Hukuk | illegal i. | kanuna aykırı | ||
Hukuk | illegal s. | gayrikanuni | ||
Hukuk | illegal s. | hukuka aykırı | ||
Hukuk | illegal s. | haksız | ||
Hukuk | illegal s. | gayrimeşru | ||
Hukuk | illegal s. | kanunsuz | ||
Hukuk | illegal s. | kanun dışı | ||
Hukuk | illegal s. | yolsuz | ||
Bilgisayar | ||||
Bilgisayar | illegal s. | geçersiz | ||
Bilgisayar | illegal s. | kullanışsız | ||
Bilgisayar | illegal s. | kullanımsız | ||
Medikal | ||||
Medikal | illegal s. | meşru olmayan |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Yaygın Kullanım | ||||
Yaygın Kullanım | illegal | illegal s. | ||
Tom has done nothing illegal. Tom illegal hiçbir şey yapmadı. More Sentences |
||||
Genel | ||||
Genel | illegal | unlawful s. | ||
Genel | illegal | unlegal s. | ||
Genel | illegal | illicit s. | ||
Genel | illegal | illicitum s. | ||
Genel | illegal | backstreet s. | ||
Genel | illegal | banned s. | ||
Genel | illegal | unlawlike s. | ||
Konuşma Dili | ||||
Konuşma Dili | illegal | backstreet s. | ||
Argo | ||||
Argo | illegal | iffy s. | ||
İngiliz Argosu | ||||
İngiliz Argosu | illegal | bent s. | ||
İngiliz Argosu | illegal | hooky s. |